Dersim’de isyanların bastırılması,
Yunanlıların denize dökülmesi,
Çanakkale cephesi,
Atatürk’ün İnkılâp ve İlkeleri,
Vs. vs..
Hepsi hatalı…
Sen tut “geldiğiniz gibi gidersiniz” de ve düşmana meydan oku, hem de tek başına.
.
İstanbul’un, İzmir’in, Ankara’nın en kıymetli arazilerini satın alıp paraları saymak dururken, gemileri limanlara dizip rahatına bakmak varken, sen git savaş.
Sadaka kültürü ile yoksul bir milletin üzerinden rant kazanmak varken yoksula iş imkanı sağla, eğitim imkanı bulamamış millete okuma yazma öğretip çağdaş seviyelere yükselt.
Dünyanın hayranlıkla izlediği, hali hazırda örnek lider olarak gösterilecek başarılara imza at.
***
Ne gerek vardı ki tüm bunlara.
Selanik’te ki evinin bahçesi olsaydı ya dünyan.
Kuşların fotoğraflarını çekseydin mesela.
Yağlı boya tablolarınla ünlü olsaydın.
Öyle Cumhuriyet kurup, inanıp güvendiğin millete armağan etmek yerine krallık kurup paşalar gibi yaşasaydın.
Üstelik kurduğun Cumhuriyet’in kazanımlarını koruyacak, temel değerlerini muhafaza edecek yasa çıkarmak yerine canın ne istiyorsa yazsaydın.
Şanı tüm dünyaca duyulmuş orduyu yüceltmek yerine karalasaydın ya.
***
Belki bugün Referandumda değişmesi, kişiselleşmesi istenen Anayasamız da olmazdı.
İşte o yüzden diyorum ya…
Haremlik, selamlık yaşardık.
***
Hoş yaşamasak ne olacak.
Hayır’da hayır yok, Evet demezseniz hayır’lara vesile olmazsınız, dinlerim, korkuturum gibi söylemler ile bastırılan vatandaşlar olurduk.
Her köşeye sıkışan da sana saldırmazdı.
Allah’tan bastırılmıyoruz…
Nuran.Talay@politikadergisi.com