Türkiye hakkında sürpriz rapor

ABD’nin Türkiye raporunda, dünyanın en büyük Kürt nüfusuna sahip kenti iddiası da yer aldı
Yayın tarihi : 15 Ağustos 2010 09:16 / Güncellenme tarihi : 16 Ağustos 2010 01:48
Yazı Büyüklüğü Haberi Yazdır Paylaş
ABD’nin yurtdışındaki diplomatik misyonlarının faaliyetlerini denetleyen, ABD Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki Genel Teftiş Bürosu (OIG) büyük bir hareketlilik içindeki Türkiye’nin geleceğiyle ilgili öngörülerde bulundu.

Raporda, İstanbul’un, dünyanın en büyük Kürt nüfusuna sahip kenti olduğu iddiası da yer aldı.

ABD’nin yurtdışındaki diplomatik misyonlarının faaliyetlerini denetleyen, ABD Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki Genel Teftiş Bürosu (OIG), ABD’nin Ankara Büyükelçisi ile ona bağlı İstanbul, Adana ve İzmir’deki misyon temsilcilikleriyle ilgili bir rapor yayımladı.

Türkiye ile ilgili de bazı tespitlere yer verilen raporda, ”Türkiye’nin hem bölgesel hem yerel çapta yeni bir hareketlilik düzeyi gösterdiği” ifade edilirken, ”bu hareketlilik sırasında, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği ve ona bağlı misyon temsilciliklerinin, Amerikan çıkarlarını iyi bir şekilde temsil ettiği” belirtildi.

Washington, Ankara, İstanbul, İzmir ve Adana’da bu yılın Ocak, Şubat ve Mart aylarında yapılan denetimlerin ardından hazırlanan, Temmuz 2010 tarihli 110 sayfalık raporda, ”ABD’nin Türkiye’deki diplomatik misyonu, Türk hükümetinin hem bölgesel hem yerel konularda yeni bir hareketlilik düzeyi göstermekte olduğu bir zamanda, Türkiye ile ABD arasındaki çok önemli ve karmaşık ilişkiyi idare ediyor” denildi.

”Türkiye’nin bu hareketliliğinin sebep ve hedeflerini anlamanın, misyonun çalışmalarının başarısı açısından kritik önemde olduğuna” işaret edilen raporda, ”Temel soru, Türkiye’nin Mustafa Kemal Atatürk tarafından tesis edilen Batı yöneliminden uzaklaşarak, bakışını daha kararlı biçimde doğuya çevirip çevirmediği ya da öyleyse bunun derecesinin ne düzeyde olduğu” ifadesine yer verildi.

”ABD’Yİ BAZEN MEMNUN EDİYOR, BAZEN ETMİYOR”

Raporda, ”Türk hükümetinin, hemen hemen tüm sınırları boyunca ve ötesinde, bazen ABD’yi memnun eden, bazen de etmeyen biçimlerde bölgesel istikrar doğrultusunda kendisini çalışmaya adadığı” belirtildi.

”Türkiye’nin Kürt nüfusa yönelik açılımının, üniter devlet kapsamı içinde uzun süredir devam eden huzursuzluğa çözüm bulmayı amaçladığı” kaydedilen raporda, ”Türkiye’nin Irak’taki güçlü diplomatik varlığı, Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimle olan bağları ve Irak’la ticaret ve yatırımlar konusunda ön safhada yer almasının ABD’yi memnun ettiği” dile getirildi.

Raporda, ”Türkiye-İsrail ilişkilerinin Gazze nedeniyle zarar gördüğü, bunun da Türkiye’nin İsrail ile Suriye arasındaki arabuluculuk rolüne darbe vurduğu, Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanan protokollerin de parlamentoların onayını beklediğine” işaret edilirken, ”Türkiye’nin hem İsrail hem de Ermenistan ile gelecekteki bağlarının, ABD açısından önemli olmayı sürdürdüğü” kaydedildi.

”Batı Avrupa’ya enerji hatlarının çeşitlendirilmesi konusunda Türkiye’nin rolünün giderek artmasının öngörüldüğüne” değinilen raporda, ”Türkiye’nin Afganistan’da Batı’nın güçlü bir müttefiki olduğuna” dikkat çekildi.

Raporda, ”Türkiye’nin, zor komşularıyla istikrarlı ilişkileri muhafaza etme gayretinin, ABD’nin İran ile ilgili çabalarına yapıcı katkı sağlama potansiyelini içinde barındırdığı ancak Türkiye’nin, İran’ın olası nükleer programına ilişkin görüşlerinin ince farklılıklar içerdiği” belirtildi.

”HÜKÜMET, ELEŞTİRİLERE RAĞMEN KARARLILIKLA İLERLİYOR”

Türkiye’nin, KKTC’ye geniş çapta mali ve askeri katkı sağlarken Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik çabalarda da aktif olduğuna işaret edilen raporda, ”Türkiye’nin içeride, vatandaşlarının siyasi sürece daha fazla katılımı doğrultusunda bazı adımlar attığı, Türk ordusunun siyasetteki rolünün azaltıldığı, Kürtlerin siyasi sürece katılımının başladığı” ifade edildi.

”Bu girişimlerin tümünün, eleştirileri de beraberinde getirdiğine” işaret edilen raporda, ”Ancak hükümet, kararlılıkla ilerliyor. ABD de eşit bir başarı sağlamasa da etnik ve dini azınlıkların korunmasının geliştirilmesi konusunda baskı yapmakta” denildi.

”ABD Başkanı Barack Obama ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen yılki karşılıklı ziyaretlerini takiben, iki ülke hükümetlerinin, aralarındaki ekonomik ve ticari ilişkileri yükseltmek için çalıştığına” değinilen raporda, ”bu alandaki ilişkilerin geliştirilmesinin Amerikan firmalarının yararına olacağı, Türkiye’deki ekonomik büyümeyi artıracağı ve AB’ye katılım sürecine de katkı sağlayacağı” belirtildi. Raporda, ”Türkiye’nin AB üyeliğinin geleceğinin belirsiz olduğu ancak AB’nin, ticaret ve yatırım konusunda Türkiye’nin en büyük ortağı olmaya devam ettiği” kaydedildi.

”TÜRKİYE’NİN İDDİALI DIŞ POLİTİKA GİRİŞİMLERİ DİKKATİ ÇEKİYOR”

”Türkiye’nin iddialı dış politika girişimlerinin, Amerikan siyasetinin büyük dikkatini çektiği” belirtilen raporda, bunlar, ”Kıbrıs’ta uzlaşının sağlanmasına destek, Irak ve Afganistan’daki katkılar, İran’a açılımlar, İsrail ve Ermenistan ile ilişkiler, laik devlette geniş Müslüman nüfus ve ABD’de diasporalardan kaynaklanan grupların rolü” olarak sıralandı ve ”bu durumun, ABD’den, çoğu kabine düzeyinde ya da daha da üst düzeyde, hem Ankara hem İstanbul’a çok sayıda ziyarete neden olduğu” ifade edildi.

”Türkiye ile ABD arasındaki stratejik işbirliğinin yoğunluğuna” işaret edilen raporda, ”Türkiye’nin dünyadaki 16’ıncı büyük ekonomi ve G-20’nin bir üyesi olduğu, ekonomisinin son 10 yıl içinde düzenli büyüme katettiği ve 2008-2009 küresel finansal krizini de nispeten iyi bir şekilde atlattığına” değinildi.

Raporda, ”Türk halkı içinde ABD’ye olumsuz bakanların oranının yüksek olmasına” da dikkat çekilerek, ”bu durumun tek bir etmene bağlanamayacağı ancak Irak savaşının Türk halkı içinde ABD’ye karşı güvensizliği artırdığı ve Türkiye’nin Batı ile ‘belirsiz ilişkisinin’ de bu etmenlerden biri olduğu” kaydedildi.

”TÜRK TOPLUMU, HIZLI DEĞİŞİMDEN GEÇİYOR”

”Türk toplumunun, birçok geleneksel özelliği içinde barındırmaya devam etse de hızlı bir değişimden geçtiğine” işaret edilen raporda, şöyle denildi:

”Uzun süredir egemen olan laik elitin hegemonyasına, İslami yönelimli kuruluşlar tarafından başarıyla meydan okundu. Bu meydan okumanın demokratikleştirici etkisi oldu ancak Türkiye, demokratik yönetiminin doğasını tam olarak tanımlamış değil. Bu değişimlerin büyükelçiliğin erişimine etkileri bulunuyor. Türkiye’deki misyon, Türkleri bilgilendirmek ve etkilemek için daha geniş, daha derin ve daha uzağa yol almalı.”

DÜNYANIN EN BÜYÜK KÜRT NÜFUSU

Raporda, ”İstanbul’un, dünyanın en büyük Kürt nüfusuna sahip kenti olduğu iddiasında bulunduğu, kırsal alanlardan ve Türkiye’nin doğusundan göçün kentin yapısını çarpıcı biçimde değiştirdiği ve bu değişimlerin siyasi düzende hissedildiği” belirtildi.

”ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ BİNASI YETERSİZ, ACİLEN TAŞINMALI”

Raporda ayrıca, ”ABD’nin Ankara Büyükelçiliği binasının kapasite bakımından yetersiz olduğu ve en son denetimin yapıldığı 2004 yılından bu yana, büyükelçilik binasının yeni bir araziye taşınması ya da yeni bir binanın inşa edilmesi ihtiyacının daha da arttığı, ABD Dışişleri Bakanlığının bu konuya acilen el atması gerektiği” belirtildi.

Raporun hazırlandığı dönemde ABD’nin Ankara Büyükelçisi olan James Jeffrey’nin, ”Büyükelçilikteki misyon şefi yardımcısını atlayarak, İstanbul’daki Amerikan başkonsolosuna kendisiyle doğrudan muhatap olma yetkisi verdiği, bu durumun da komuta zincirindeki hiyerarşik sıralamanın ihlalini oluşturduğu” kaydedilirken, ”misyon şefi yardımcısının, İstanbul, Adana ve İzmir’deki temsilcilikleri daha sık ziyaret etmesi” gereği dile getirildi.

Raporda ayrıca, ”ABD’nin Adana konsolosluğunun, ABD’nin Irak’tan askerlerini çekme işlemi sırasında rolünün artacağı” ifade edildi.

Bu arada, raporun bazı sayfalarında bazı bölümlerin silinmiş olması dikkat çekti.

AA

Raporda, İstanbul'un, dünyanın en büyük Kürt nüfusuna sahip kenti olduğu iddiası da yer aldı. - TurkiyeHalki

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir