BELÂ GELİYORUM DİYOR
Ayrılıkçı Kürt Hareketi 13 Ağustos-20 Eylül için çatışmasızlık kararı aldı.
Kürt sorununda demokratik çözümün Demokratik Özerklik olduğu ve inşasına başlanıldığı duyuruldu.
Çatışmasızlık sürecinde,
1-Çift taraflı ateş-kes’in gerçekleşmesi,
2-Hareketin yeraltı faaliyetlerini oluşturan KCK nın tutuklu 1700 militan-siyasetçisinin salıverilmesi,
3-Abdullah Öcalan’ın barış görüşmelerine aktif katılımının sağlanması,
4-Yüzde 10 Seçim barajı uygulanması konularını içeren, 4 maddelik bir barış planı sunuldu…
*
Hükümet, ayrılıkçı Kürt Hareketi çatışmasızlık kararına olumsuz bir tepkide vermedi.
Bunda ilk bakışta referandum sürecinin operasyonlar ve şehit cenazeleri gölgesinde kalmaması,
Ramazan ayında müslüman kamuoyunda barışcıl bir imaj verilmesi,
Ve referandumu boykot edecek bölge halkının serbest kalabileceği düşüncesinin etkili olduğu anlaşılıyor.
Fakat Kürt Sorununun Orta Doğu’da çok etkin bir değişken ve belirleyen olduğunu da görmek gerekiyor!
*
ABD güclerinin Irak’ta tabi olacakları esasları belirleyen SOFA Anlaşması sürüyor.
Uyarınca ABD muharip güçlerinin Irak’tan geri çekilmesine başlanılmış ve ilkin İran sınırında Diyala ilinde görevli 15.000 muharip asker geri alınmıştır.
O esnada İsrail-İran arasında din ve etnik kimlik esaslı soğuk savaşta bütün şiddetiyle devam ediyor!
*
The Atlantic Dergisi, İsrail ve ABD politikalarını belirleyen 40 güçlü insanla görüşmüştür.
Bu insanlara göre İsrail’in önümüzdeki bir yıl içinde İran’a saldırma olasılığı %50 üzerindedir.
İran’ın Vurulması Planı şöyle gelişiyor;
İsrail savaş uçakları Suudi Arabistan hava sahası ve Irak üzerinden İran nükleer tesislerini vuruyor,
Ardından Filistin’de İslami Direniş Hareketi (HAMAS) ve Lübnan’da Şii Hizbullah Örgütüne fırsat verilmemesi için hemen İsrail’e geri dönüyorlar.
İran vurulduktan sonra kalan bakiyenin; Kuzey Irak’tan çıkacak komandolarca temizleneceği planlanıyor!
*
İsrail’in İran’ı vurmak hedefine karşı elbette İran’da boş durmuyor!
İsrail’i Filistin İslami Direniş Hareketi (HAMAS) ve Lübnan Hizbullah Örgütü ile sürekli meşgul ediyor…
*
İsrail yerleşim birimlerinin inşaatlarının durdurulmaması halinde müzakerelerin yapılmayacağını savunan,
Özerk Filistin Yönetimi lideri Mahmut Abbas, ABD ve AB den yoğun baskılar karşısında geri adım atmıştır.
HAMAS ise Mahmud Abbas’ın dini alanda kimi uygulamalarından yola çıkıyor,
Ve Mahmut Abbas’ın sadece direnişçilere değil kutsal islam dini ve değerlerine karşı da savaştığı argümanını ileri sürüyor.
İsrail-Filistin Barış Görüşmeleri öncesinde Mahmut Abbas’ın elini zayıflatmaya çalışıyor…
*
2005’te bir suikastte öldürülen Başbakan Refik Hariri davasında, Lübnan Özel Mahkemesi iddianamesini açıklamak üzeredir.
İddianamede Şii Hizbullah Örgütünün suikastle bağlantılarının açıklanması,
Bu durumda Hizbullah Örgütü liderlerinin Mahkemeye çağırılması beklentisi, Lübnan’da tansiyon yükseltiyor.
2008 Doha Anlaşmasının oluşturduğu istikrarın bozulmasından endişe ediliyor.
*
Lübnan’da iktidar 14 Mart İttifakı Suudi Arabistan’ın,
Muhalefeti Şii Hizbullah Örgütünün 8 Mart İttifakı ise İran ve Suriye’nin desteğindedir.
Bu ortamda Suriye Lideri Beşar Esad ve Suudi Kralı Abdullah’ın Beyrut görüşmesi dikkat çekiyor.
Suriye’nin Lübnan’dan askerlerini çektikten sonra boşluğun İran ideolojisinde Hizbullah tarafından doldurulması,
Lübnan’da giderek İran etkisinin artması, İran’la müttefik olmasına rağmen Suriye’nin işine gelmiyor.
Şii temelinde Orta Doğu’da İran yayılmacılığı en ziyade Suudi Arabistan’ı endişelendirmektedir.
Her ikisinin Lübnan’da konumunu güçlendirmek istemesi farklı nedenlerle de olsa;
İsrail ile birlikte üçünü de hemzemin ediyor.
İki liderin Beyrut görüşmesi tansiyonu düşürüyor.
*
İran’ın , İsrail tehditine karşı kullandığı Hizbullah ve Hamas kartını,
İsrail her defasında bir şekilde aşmayı beceriyor…
*
Türkiye iktidarı kamufle ettiği Büyük Orta Doğu Projesinden gelen göreviyle İsrail karşıtı politikaları bile bile uyguluyor.
Dini argümanları da kullanarak Orta Doğu halklarından İran’a yakınlaşıyor.
Bu suretle İran’ın nükleer gelişmesi yolunda İran’a güven veriyor ve İran’ın batıyla diyaloğunun kapısını tutuyor.
Bölgenin en güçlü ekonomisi,siyaseti ve askeri gücüyle İsrail- İran dengesinin odağında duruyor!
*
Bu esnada K.Irak Kürt Yönetimi bölgesinde Türkiye- İran ilişkilerini bozacak nitelikte PKK ve PJAK hareketliliği dikkat çekmektedir.
Irak anayasasında siyonizm ile işbirliği yasağına rağmen İsrail Kontgerillasının bölgede açıkça çalışmalarına göz yumuluyor.
İsrail; ayrılıkçı Kürt Hareketine verdiği imkan ve destekle,
Türkiye ve İran’ın ulusal güvenliğiyle birlikte bölgesel güvenliği ve dayanışmayı tehlikeye düşürüyor.
Özellikle İran, Kuzey Irak Kürt Bölge Yönetiminin işgalci ABD den sonra İsrail Kontgerillası faaliyetlerine destek vermesinden rahatsız oluyor!
*
Ayrılıkçı Kürt Hareketi çatışmasızlık kararı; üstelik referandum ardından genel seçim sürecinde talep ettiği hususlarda hiçbir gelişme olmayacağı bilinerek alınıyor.
Demokratik Özerklik ilanıyla tehditi sürdürüyor!
Demokratik Özerklik!
Türk bayrağı yanında Kürt Bayrağı,
Türk Parlamentosu yanında Kürt Parlamentosu.
Bölgenin coğrafyasından tarihine, eğitiminden sağlığına Kürtçe,
Yönetime el koymak, her kademede atamalar yapmak,gelir ve harcamalarda ful yetki kullanmak,kendi yargı sistemini oluşturmak…
*
Belâ geliyorum diyor…
Başbakan Erdoğan referandum kampanyasında Sakarya’dan bağırıyor!
-“Bana kalpazan diyor! Edep yahu! Edep! ” diyor.
Kılıçdaroğlu Akçakoca’dan cevaplıyor.
– “Ben sana kalpazan demiyorum! Savcılar sana kalpazan diyor!”diyor.
Şu sıralar asabı da bozuk Başbakan Erdoğan; referandumdan “evet” çıkartıp, dokunulmazlığına çöreklenmekten,
Başka hiç bir şey dü-şü-ne-mi-yor!
Bir yanıt yazın