Doç. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Başbakan Erdoğan 2011’deki genel seçimde son kez milletvekili adayı olacağını açıklamış ve bunun temel gerekçesini de AK Parti olarak milletvekillerinin en fazla üç dönem seçilmesi konusunda aldıkları karara dayandırmış.
Açıkçası, bu karar “siyasi parti demirbaşı” konumuna düşmüş tüm parti liderleri ve diğer siyasetçiler açısından oldukça önemli bir emsal teşkil edecektir, eğer o döneme kadar Türkiye’de olağanüstü bir durum olmaz ise…
Keşke, AK Parti bu kararı alırken milletvekili seçimini en fazla iki dönem olarak alsaydı. Böylece ne partiler bu kadar yıpranırdı ne de başbakanlar… Ve tabi ne de toplum bu kadar gerilir ve demokratik süreç kör-topal bir hal alırdı.
Açıkçası, bu kuralın en azından başbakanlar için geçerli kılınmasında fayda var.
Gelelim Başbakan Erdoğan’ın 2011 sonrası ne yapacağına…
Başbakan’ın ifadesine bakıldığında ilk dikkati çeken husus, siyasete devam fakat parti çatısı altında değil. Bununla ilgili de farklı adresler göstermiş. Daha çok sivil toplum örgütleri ağırlıklı bu adresler içinde derneklerden, düşünce kuruluşlarına (think tank kuruluşları olarak ifade ettiği), medyadan vakıflara kadar uzanan geniş bir yelpazede “siyasete lojistik destek sağlamayı” hedefleyen bir yaklaşım söz konusu.
Açıkçası Başbakan Erdoğan’ı bu tür yerlerde görmek için vakit erken. Zaten hayal gücünüzü ne kadar zorlarsanız zorlayın, oralarda bir yerlere de oturtamazsınız. Hayallerin bile kabul etmekte zorlandığı böylesi bir şeyi şu an halen koruyabildiğimiz akıllarımızın kabul etmesi de pek mümkün değil.
Dolayısıyla Başbakan Erdoğan’ın 2011 sonrası için hedefi 2012’dir. Yani, cumhurbaşkanlığıdır. Cumhurbaşkanlığı ile birlikte süreç ne kadar başkanlık sistemine doğru kayar, bunu söylemek için de vakit henüz erken. Ama istikametin başkanlık sistemine doğru kaydırıldığı, bunla ilgili basamakların da yavaş yavaş döşendiği de dikkatlerden kaçmıyor. İşte burada hayal gücü devreye girebilir…
Diğer taraftan, burada sorulması gereken çok daha öncelikli sorular var. Öncelikle, Başbakan Erdoğan’ın 2012’de Cumhurbaşkanı olması durumunda onun yerine kim başbakan olacak, kimin önü açılacak? Bir diğer ifadeyle AK Parti’deki iki numara kim? Ya da iki numara şu an AK Parti’de mi? Ve bir diğer soru, Başbakan Erdoğan 2012’de Cumhurbaşkanı olması durumunda kendisi siyasete nasıl bir lojistik destek sağlayacak?
Bu soruları cevaplamak için “vakit henüz erken” denilebilir ama 2011 şimdiden gündeme gelince, haliyle 2012’yi de sormak kaçınılmaz oluyor.
Ne de olsa zaman çok hızlı geçiyor…
Bir yanıt yazın