AVRUPA BİRLİĞİNE ÜYE ÜLKELERDE YASAL OLARAK İKAMET EDEN VATANDAŞLARIMIZIN AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNDAN DOĞAN HAKLARI KONUSUNDA DUYURU
T.C.
VİYANA BÜYÜKELÇİLİĞİ
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK MÜŞAVİRLİĞİ
Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki Ortaklık Hukukunu oluşturan temel anlaşmalar ve kararlar; 12.9.1963 tarihli Ankara Anlaşması, 23.11.970 tarihli Katma Protokol ile Ortaklık Konseyi Kararları (OKK) dır.
Söz konusu anlaşma ve kararlar, AB üyesi ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızı ve aile fertlerini son derece yakından ilgilendiren
* AB üyesi ülkeler ile Türkiye arasında işçilerin serbest dolaşımının kademeli olarak gerçekleştirilmesi,
* AB üyesi ülkeler ile Türkiye arasında serbest dolaşımın gerçekleştirilmesine kadar üye ülkelerde
bulunan Türk işçilerinin istihdamının kolaylaştırılması,
* AB üyesi ülkelerde çalışan Türk işçilerine ücret ve diğer çalışma koşulları açısından vatandaşlığa
dayalı ayrımcı işlem yapılmaması,
* AB üyesi ülkelerde bulunan Türk işçilerinin ve aile fertlerinin sosyal güvenlik haklarının korunması,
* Türkiye ile AB üyesi ülkeler arasında genç işgücü mübadelesinin teşvik edilmesi
gibi önemli hükümler içermektedir.
Avrupa Birliği ile Türkiye arasında Ortaklık Hukuku’nun uygulanması ve gelişmesini sağlamak üzere kurulmuş olan Ortaklık Konseyi, serbest dolaşımın birinci kademe uygulama esaslarını belirlemek üzere 20.12.1976 tarih ve 2/76 sayılı, ikinci kademe uygulama esaslarını belirlemek üzere 19.9.1980 tarih ve 1/80 sayılı kararlar ile AB üyesi ülkelerin sosyal güvenlik sistemlerinin üye ülkelerdeki Türk işgücüne ve aile fertlerine uygulanması esaslarını belirlemek üzere de 19.9.1980 tarih ve 3/80 sayılı kararı almıştır.
Ortaklık Konseyi’nin almış olduğu bu kararlar, AB üyesi ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızın bulundukları üye ülkenin vatandaşları ile eşit haklara sahip olmalarını öngörmesine karşın, üye ülkelerce maalesef tam olarak uygulanmamakta ve bu ülkeler, yasalarında anılan hakları dikkate alacak değişiklikleri yapmakta genellikle isteksiz davranmaktadırlar. Ancak, Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’nın almış olduğu bağlayıcı kararlar ile, Ortaklık Konseyi kararları hayata geçirilme imkanı bulmuştur.
AB’nin 1986 yılı sonuna kadar serbest dolaşım hakkı ile ilgili yasal düzenlemeleri yapması gerekirken, bu ahdi yükümlülük yerine getirilmediği cihetle bu aşamada serbest dolaşım hakkından vatandaşlarımız yararlanamamaktadırlar.
AB serbest dolaşım hakkı henüz kullanılamasa da yukarıda belirtilen anlaşma ve kararların, AB üyesi ülkelerde bulunan vatandaşlarımıza özel haklar sağladığı unutulmamalıdır.
1/80 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı, işçi ve hizmetli (Angestellte) statüsündeki vatandaşlarımıza ve aile fertlerine bulundukları üye ülkenin istihdam piyasasında bazı avantajlar getirmektedir. Bu Karara göre, vatandaşlarımızın bulundukları üye ülkelerde çalışma süreleri arttıkça, hukuki konumları da güçlenmektedir.
Bu nedenle, 1/80 sayılı OKK’nın aşağıda belirtilen maddeleri hakkında bilgi sahibi olunmasında yarar bulunmaktadır:
6. Madde
Bir üye ülkenin yasal işgücü piyasasına kurallara uygun şekilde dahil olan bir Türk işçisi
* 1 yıllık yasal çalışmadan sonra, aynı işyeri nezdinde çalışma iznini uzattırma hakkına,
* 3 yıllık yasal çalışmadan sonra, AB üyesi ülke vatandaşlarının öncelik hakkı saklı kalmak kaydıyla
aynı meslekte, dilediği işveren nezdinde açık bir işe başvurabilme hakkına,
* 4 yıllık yasal çalışmadan sonra bulunduğu üye ülkede dilediği meslekte ve dilediği işveren nezdinde çalışma hakkına sahiptir.
7. Madde
Bir üye ülke işgücü piyasasına girmiş bir Türk işçisinin aile birleştirmesi yoluyla yanına gelen aile fertleri o üye ülkede en az 3 yıllık ikametten sonra, AB üyesi ülke vatandaşlarının öncelik hakkı saklı kalmak kaydıyla her türlü işe başvurma hakkına; en az 5 yıllık ikametten sonra da diledikleri her türlü işe serbestçe girme hakkına sahiptirler.
Bir Türk işçisinin üye ülkede mesleki eğitim gören çocukları, eğitimlerini tamamlamaları halinde, anne veya babadan birinin en az 3 yıl yasal olarak çalışmış olması kaydıyla, ülkedeki ikamet süresi dikkate alınmaksızın işgücü piyasasına girme ve her türlü açık işe talip olma hakkına sahiptirler.
8. Madde
Toplulukta yapılan bir istihdam arzı, üye ülkelerin istihdam piyasalarından temin olunabilir işgücü için yapılan çağrı sonunda karşılanamadığı takdirde üye ülkeler, kendi yasal ve idari düzenlemeleri çerçevesinde Topluluk üyesi bir ülkenin vatandaşı olmayan işçilere de çağrıda bulunmak için karar almaya yetlkilidirler. Ancak, üye ülkeler bunu yaparken Türk işçilerine öncelik vermeye gayret ederler.
Üye ülkelerin Çalışma Daireleri, bir istihdam açığını yasal iş piyasasına dahil Topluluk üyesi ülkelerin işgücü ile karşılayamadıkları taktirde, mutat ikâmetleri o ülkede bulunan, işsiz olarak kayıtlı Türk işçilerine öncelik vermeye gayret ederler.
9. Madde
Bir üye ülkede yasal olarak çalışmış veya çalışmakta olan anne ve babasıyla birlikte oturan Türk çocukları; genel eğitim, çıraklık eğitimi ve mesleki eğitim bakımından bu üye ülkenin çocuklarıyla eşit işlem görme hakkına ve bu ülkede ulusal mevzuatla sözkonusu alanlarda sağlanan avantajlardan yararlanma hakkına sahiptirler.
10. Madde
Üye ülkeler, yasal işgücü piyasasına girmiş olan Türk işçilerine, ücret ve diğer çalışma şartları bakımından vatandaşlığa dayalı ayrımcı işlem yapamazlar.
6. ve 7. madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla 1. fıkrada belirtilen Türk işçileri ile bunların aile fertleri, Çalışma Dairelerinin işe yerleştirme hizmetlerinden Topluluk üyesi ülkelerin işçileri ile eşit olarak yararlanırlar.
11. Madde
Türkiye’de iş piyasasına dahil olan Topluluk üyesi ülkelerin vatandaşları ve onlarla birlikte ikâmet eden aile fertleri, 6., 7., 9. ve 10. maddelerde belirtilen şartları yerine getirmeleri kaydıyla bu maddelerde öngörülen hak ve avantajlardan yararlanırlar.
12. Madde
Topluluk üyesi ülkelerden biri veya Türkiye; bir bölgede, bir işkolunda veya meslekte yaşam standardını veya istihdam seviyesini ciddî surette tehlikeye düşüren iş piyasası bozukluklarına maruz kalırsa ya da böyle olacağına dair ciddî bir belirti varsa ilgili ülke 6. ve 7. madde hükümlerini uygulamaktan sarfı nazar edebilir.
13. Madde
Topluluk üyesi ülkeler ve Türkiye, ikametleri ve istihdamları yasal olan işçilere ve aile fertlerine iş piyasasına girmeleriyle ilgili yeni kısıtlamalar getiremezler.
14. Madde
Sosyal hükümler çerçevesinde kazanılan haklara, ancak kamu yararı, kamu güvenliği ve kamu sağlığı nedenleriyle kısıtlamalar getirilebilir.
AVRUPA TOPLULUKLARI ADALET DİVANI (ATAD) KARARLARI İLE
AÇIKLIĞA KAVUŞTURULAN HUSUSLAR VE KAZANILAN HAKLAR
80’li yılların ikinci yarısından bu yana Birlik üyesi ülkelerde bulunan Türk işçilerinin birçoğu, Türkiye – AB Ortaklık Hukuku’ ndan doğan haklarının ihlal edildiğini düşünerek ulusal mahkemelerde davalar açmışlardır.
Ulusal mahkemelerin bir kısmı, verecekleri kararlarla ilgili olarak ATAD’ın yorum kararlarına ihtiyaç duyduklarından davaları anılan yüksek mahkemeye intikal ettirmişlerdir. ATAD, bu davalarla ilgili olarak 1987 yılından günümüze kadar vatandaşlarımızın lehine son derece önemli kararlar almıştır. Söz konusu kararlar çerçevesinde açıklığa kavuşturulan hususları ve kazanılan hakları esas itibarıyla aşağıda belirtildiği şekilde özetlemek mümkündür:
I. Birlik Hukuku Alanında
ATAD, Türkiye-AB Ortaklık Hukuku’nun Avrupa Birliği Hukuku’nun bir parçası olduğunu saptayarak Ortaklık Anlaşması, Katma Protokol ve Ortaklık Konseyi kararlarıyla ilgili yorum kararları almaya yetkili olduğunu belirlemiştir. Sözkonusu tespit, işçi statüsündeki vatandaşlarımıza Topluluk Hukuku kapsamında hak aramaları yolunu açmış; bunun sonucu olarak da hak yelpazesinin genişlemesini ve hukukî konumlarının güçlenmesini sağlamıştır.
II. Çalışma ve İkamet Hukuku Alanında
1. Çalışma ve İkamet İzinleri
1.1. 1/80 sayılı OKK’nın 6.maddesinin 1.fıkrası, 7., 9., 10. ve 13. maddeleri ile Katma Protokolun 41. maddesinin 1. fıkrası üye ülkelerde doğrudan uygulanabilir niteliktedir. Bu maddelere dayanılarak işçi statüsündeki vatandaşlarımız tarafından üye ülke mahkemelerinde dava açılabilir.
1.2. Çalışma izninin verilmesi, ikamet izninin de verilmesini gerektirmektedir. 1/80 sayılı OKK’nın 6. ve 7. maddelerinde öngörülen çalışma ve ikamet süresi koşullarını yerine getirmiş işçi statüsündeki vatandaşlarımız, bu maddelere dayanarak çalışma izninin yanısıra ikamet izni alma hakkına da sahiptirler.
1.3. Çalışma ve ikamet izinlerinin uzatılması hakkı, ülkeye ilk giriş veya çalışma izni verilmesindeki amaçlardan bağımsızdır. Çünkü, “çalışılan süre” doğrudan uygulanır Birlik Hukuku niteliğinde olan 6. madde ile korunan kazanılmış bir hak doğurmaktadır. Dolayısıyla başlangıçta evlilik veya eğitim gibi nedenlerle çalışma izni verilmiş olmasına karşın bilahare bu nedenler ortadan kalkmış olsa dahi 6. maddede öngörülen çalışma süresi koşulu yerine getirilmiş ise, bu madde hükmüne dayanılarak çalışma ve ikamet izninin uzatılması hakkı vardır.
1.4. Ulusal mevzuat uyarınca çalışma ve ikamet izni alınmasını gerektirmeyen bir işte çalışan bir Türk işçisinin bu üye ülkedeki çalışması, 1/80 sayılı OKK’nın 6. maddesi 1. fıkrası anlamında yasal çalışmadır. Bu yasal çalışmanın mevcudiyeti, zorunlu olarak ikamet izni hakkını da içermektedir.
1.5. 1/80 sayılı OKK’nın 6. maddesi 1. fıkrası hükmü, bir Türk işçisinin ikâmet izninin uzatılmasını, bu işçinin bir ve aynı işveren nezdinde aralıksız 1 yıl çalışmış olması koşuluna bağlı kılmaktadır.
1.6. Çalışma ve ikamet izni belirli bir işle sınırlı, belirli bir işveren nezdinde ve süreli olarak verilmiş olsa dahi aralıksız 1 yıldan fazla bir ve aynı işveren nezdinde yasal olarak çalışmış olan bir Türk işçisi, 1/80 sayılı OKK’nın 6. maddesinin 1. fıkrası anlamında bu üye ülkede düzenli iş piyasasına dahil ve yasal olarak çalışmış sayılmaktadır. Bu itibarla sözkonusu Türk işçinin ikamet iznini uzattırma hakkı da vardır.
1.7. Bir Türk işçisi, bir üye ülkede yasal olarak 4 yıl çalıştıktan sonra başka bir işe girmek için kendi isteği ile
işinden ayrılma hakkına sahiptir. Böyle bir işçinin, Çalışma Dairesinde (Arbeitsmarktservice) kayıtlı ve iş almaya hazır olması koşuluyla o üye ülkede yeni bir iş bulmak için uygun bir süre ikamet hakkı vardır.
1.8. 1/80 sayılı OKK’nın 6. maddesinin 1.fıkrası 3. bendine göre seçmiş olduğu ücret veya maaş ilişkisindeki bir işe girme hakkını henüz kazanamamış bir Türk işçisi (gemi adamı), iş piyasasından geçici bir süre uzak kalmasını haklı kılan, 6. maddenin 2. fıkrasında belirtilen türden meşru bir nedene ( yıllık izin, analık, iş kazası, kısa süreli hastalık halleri nedeniyle işten uzak kalma) istinat edememesi halinde üye ülkede yasal ve aralıksız çalışma süresini tamamlamak zorundadır. ( ATAD, Sedef Kararı’nda gemiciliğe özgü işe ara vermelerin, 1/ 80 sayılı OKK’nın 6. maddesinin 2. fıkrası anlamında bir “işe ara verme” olduğunu saptayarak özellikle “mesleğe / işe özgü ara vermeler” in de anılan madde hükmü kapsamında yer aldığına hükmetmiştir.)
1.9 ATAD C-14/09 sayılı Genç Kararı’nda, iş ilişkisinin bir bütün olarak değerlendirilmesinde sadece çalışma süresi ve iş ücretinin tutarı gibi faktörlerin değil, aynı zamanda ücretli izin hakkı, geçici iş göremezlik halinde ücret ödenmesine devam edilmesi, toplu iş sözleşmesinin bireysel iş sözleşmesine uygulanması, iş ilişkisinin aynı işveren nezdinde devam ettiği süre gibi faktörlerin de dikkate alınması gerektiğini ve bu faktörlerin gerçek ve fiili bir çalışmanın mevcudiyetine işaret ettiğini; bunları dikkate alarak menşe davada gerçek ve fiili bir çalışmanın söz konusu olup olmadığı hususunun karara bağlanması için gerekli incelemeleri yapma görevinin ilgili ulusal mahkemeye ait olduğunu hükme bağlamıştır.
2. Aile Fertlerinin İş Piyasasına Girmesi
2.1. Bir Türk işçisinin eşi, 1/80 sayılı OKK’nın 7.maddesi 1. fıkrasının öngördüğü iş piyasasına girme hakkından yararlanabilmek için eşi ile en az 3 yıl birarada kesintisiz ikamet etmek zorundadır. Ancak, elde olmayan nedenlerle Türkiye’de eşinden ayrı olarak geçirmek zorunda kaldığı 6 ayı geçmeyen ikamet süresi hak kaybına yol açmamaktadır.
2.2. Bir üye ülkenin yasal iş piyasasına dahil bir Türk işçisinin eşi olarak aile birleşimi çerçevesinde bu üye ülkeye gelmesine izin verilen eş, 1/ 80 sayılı OKK’nın 7. maddesinin 1. fıkrasında öngörülen 3 yıllık bekleme süresini doldurmadan eşinden ayrılmış olsa dahi ayrıldığı eşi ile yeniden evleninceye kadar onunla aralıksız birlikte yaşamış olması kaydıyla 7. maddenin 1.fıkrasında öngörülen şartları yerine getirmiş sayılmaktadır.
2.3. ATAD, C-337/70 sayılı Altun Kararı’nda 1/80 sayılı Kararının 7. maddesinin 1. fıkrasının 1. bent hükmünün, bir üye ülkede iki buçuk yıl çalışan ve sonrasındaki altı ay boyunca işsiz kalan bir Türk işçisinin üç yıl boyunca kendisi ile birlikte ikamet eden çocuğunun iş piyasasına girme hakkından yararlanabileceği şeklinde yorumlanması gerektiğini hüküm altına almıştır.
3. Sınırdışı Edilmeye Karşı Koruma
3.1. ATAD, C-340/97 sayılı Nazlı Kararı’nda bir üye ülkede, 1/ 80 sayılı OKK hükümlerine göre çalışma ve ikamet hakkına sahip olan bir Türk işçisinin bu hakları, 1/80 sayılı OKK’nın 14. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre ancak kamu düzeni, kamu güvenliği ve kamu sağlığı gerekçeleriyle sınırlandırılabileceğini, dolayısıyla bu hakları haiz bir Türk vatandaşının ikamet izninin sona erdirilmesi ve hakkında “sınırdışı kararı” verilmesi konusunda üye ülkelerin idari mercilerinin, kendi ülkelerinin yabancılar mevzuatı hükümlerini değil, 1/ 80 sayılı OKK’nın 14. maddesi hükmünü uygulamak durumunda olduklarını; bir Türk işçisinin, “diğer yabancılar üzerinde caydırıcı etki sağlamak” amacıyla yaşadığı üye ülkeden sınırdışı edilemeyeceğini hüküm altına almıştır.
3.2. Bir Türk işçisi, 1/80 sayılı OKK’nın 7. maddesinin 2. fıkrasına göre kazandığı her türlü işe girme hakkından doğan ikamet hakkını, sadece 1/ 80 sayılı OKK’ nın 14. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen hallerde ( kamu düzeni, kamu güvenliği ve kamu sağlığı nedenlerine bağlı kısıtlamalar) veya bulunduğu üye ülkeyi haklı nedenler olmaksızın önemsiz sayılamayacak bir süre terk etmiş olması halinde kaybetmektedir.
3.3. ATAD, C-373/03 sayılı Aydınlı Kararı’nda 1/80 sayılı OKK’nın 7. maddesinin 1. fıkrasına göre bulunduğu üye ülkede her türlü işe girme hakkı kazanmış olan bir Türk vatandaşının, bu hakkı ne, bir veya birden fazla tutukluluk hali ve bunu takiben uzun süreli bir tedavi sonucu iş piyasasından uzun bir süre uzak kalmış olması nedeniyle, ne de sınırdışı kararı verilen tarihte reşit olması ve ikamet hakkının neşet ettiği Türk işçisinin yanında ikamet etmemesi ve ondan bağımsız bir yaşam sürdürmesi nedeniyle kaybetmeyeceğini hüküm altına alımıştır.
4. Oturma İzni Harçları
ATAD, C-242/06 sayılı T. Şahin Kararı’nda 1/80 sayılı OKK’nın 13 maddesinin, bu Kararın ilgili üye ülke için yürürlüğe girdiği tarihten itibaren oturma izninin verilmesini veya iznin geçerlilik süresinin uzatılmasını harç ödenmesine tabi kılan ulusal mevzuat çerçevesinde bir düzeleme getirilmesine, Türk vatandaşları için öngörülen harç tutarının Birlik vatandaşlarına kıyasla orantısız olması halinde engel teşkil edeceğine hükmetmiştir.
III. Yerleşme ve İş Kurma Hakkı Alanında
- 1. ATAD, C-317/01 sayılı Abatay ve C-369-/01 sayılı Şahin Kararı’nda
1.1.Katma Protokol’ün yerleşme ve iş kurma hakkı ile ilgili yasal ve idarî düzenlemelerde “ kötüleşme yapılamayacağı ( yeni kısıtlamalar getirilemeyeceği) hükmünü içeren 41. maddesi 1. fıkrasının, üye ülkelerde doğrudan uygulanabilir nitelikte olduğunu ve Türk vatandaşlarının, bulundukları üye ülkenin idarî ve yargı mercileri nezdinde bu hükme dayanarak dava açabileceklerini,
1.2. Katma Protokol’ün 41. maddesi 1. fıkrasının,
* hizmetin bir üye ülkede verilmesi kaydıyla Türkiye’ den kara yoluyla mal nakliyelerinde de uygulanması gerektiğini,
* sadece, merkezi Türkiye’de olup bir üye ülkede hizmet veren işletmeler için değil, aynı zamanda
hizmetlerin serbest dolaşımına yeni bir kısıtlama getirilmesini önlemek için bu işletmelerin
çalışanları için de uygulanabileceğini,
1.3. bir üye ülkenin ulusal mevzuatında, merkezi Türkiye’de bulunan bir işletmenin, bu üye ülkede hizmet sunması için çalışma izni almakla yükümlü kılınmasını öngören bir düzenleme yapılmasını, eğer böyle bir çalışma izni alınması Katma Protokol’ün yürürlüğe girmesinden önce gerekli değil idiyse yasakladığı
şeklinde yorumlanması gerektiğini
hüküm altına almıştır.
2. ATAD, C-228/06 sayılı Soysal / Savatlı Kararı’nda Katma Protokol’ün 41. maddesi 1. fıkrasının, Protokolün yürürlüğe girdiği tarihten itibaren merkezi Türkiye’de bulunan bir işletme için hizmet sunmak amacıyla bir üye ülkenin hükümranlık alanına girmek isteyen Türk vatandaşlarından vize talep edilmesini, Protokolün yürürlüğe girdiği tarihte böyle bir vize talep edilmiyor idiyse yasakladığı şeklinde yorumlanması gerektiğine hükmetmiştir.
IV. Eğitim Alanında
1. Bir Türk işçisinin, bulunduğu üye ülkede mesleki eğitimini ( üniversite öğrenimi dahil) tamamlamış çocuğunun, bu ülkede herhangi bir işe başvurabilmesi için anne veya babasının söz konusu ülkede 3 yıl çalışmış olması yeterlidir. Yani, çocuğun iş başvurusunu yaptığı tarihte annenin veya babanın hâlâ bu üye ülkede çalışması veya ikamet etmesi gerekli değildir.
2. Bir üye ülkeye aile birleşimi dışındaki bir nedenle, örneğin eğitim amacıyla gelmiş olan bir Türk işçisinin çocuğu, 7. maddenin 2. fıkrasında belirtilen koşulları yerine getirmiş olması halinde o ülkede dilediği her türlü işe başvurabilme ve bu maddeye dayanarak ikâmet iznini uzattırma hakkına sahiptir.
3.ATAD, C-188/00 sayılı Kurz Kararı’nda
3.1.bir üye ülkeye eğitim amacıyla gelmiş, mesleki eğitimiyle ilgili pratik çalışmasına bağlı eğitim amaçlı ikamet izni almış ve işveren nezdinde fiili ve ekonomik değeri olan bir iş yapmış ve bunun karşılığında uygun bir ücret almış olan bir Türk vatandaşının, düzenli iş piyasasına dahil işçi olduğunu,
3.2.böyle bir Türk vatandaşının aynı işveren nezdinde aralıksız en az 4 yıl çalışmış olması halinde seçeceği her türlü işe girme hakkı bulunduğunu,
3.3. 1/80 sayılı OKK’nın bir hükmünün öngördüğü koşulları yerine getirmiş ve bundan doğan hakları elde etmiş bir Türk vatandaşının zorla sınırdışı edilmesi halinde Topluluk Hukuku’nun, zorla sınırdışı etme işleminin yarattığı etkilerin sınırlandırıldığı süre boyunca ikamet izni verilmesini yasaklayan bir ulusal düzenlemenin uygulanmasını engellediğini
hüküm altına almıştır.
4. Bir üye ülkede 3 yıldan fazla usulüne uygun olarak çalışmış olan bir Türk işçisinin çocuğu, ailesi ile birlikte ülkesine döndükten sonra bir eğitime başlamak amacıyla ilgili üye ülkeye yalnız başına dönmüş olsa dahi bu üye ülkede mesleki eğitimini tamamladıktan sonra 1/80 sayılı OKK’nın 7. maddesi 2. fıkrası gereğince iş piyasasına girme hakkına ve buna uygun ikamet hakkına sahip olmaktadır.
V. Sosyal Güvenlik Alanında
1.1. ATAD C-262/96 sayılı Sürül Kararı’nda, Ortaklık Konseyi’nin, AB üyesi ülkelerin sosyal güvenlik
sistemlerinin üye ülkelerde bulunan Türk işçilerine ve aile fertlerine uygulanmasına ilişkin 19.9.1980 tarihli ve 3/80 sayılı Kararı’nın, vatandaşlığa dayalı ayrımcı işlemi yasaklayan 3. maddesi 1. fıkrası hükmünün, üye ülkelerin hukuk düzenlerinde doğrudan uygulanabilir nitelikte olduğunu, dolayısıyla üye ülkelerde sosyal sigorta dalları itibarıyla bir veya birden fazla riske karşı zorunlu veya isteğe bağlı sigortalı olarak çalışan Türk işçileri ve bunların üye ülkelerde bulunan aile fertlerinin, vatandaşlığa dayalı ayrımcı bir uygulamayla karşılaştıklarında bu ülkelerin idari ve yargı mercileri nezdinde hak talebinde bulunabileceklerini hüküm altına almıştır.
1.2. ATAD, C-373/02 sayılı Öztürk Kararı’nda, 3/80 sayılı OKK’nın 3. maddesi 1. fıkrasının, işsizlik nedeniyle erken yaşlılık aylığı haksahipliğinin sadece işçinin yaşlılık aylığı talep dilekçesi vermeden önce belirli bir süre esnasında münhasıran bu üye ülkenin işsizlik sigortasından yardım almış olması koşuluna bağlı kılan mevzuatının uygulanmasına engel teşkil ettiğine hükmetmiştir.
Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyenlerin her zaman Müşavirliğimize müracaat edebileceklerine ve söz konusu ATAD kararlarının Türçe ve Almanca karar özetlerini Büyükelçiliğimiz Web sayfasından temin edebileceklerine işaretle durum vatandaşlarımızın bilgilerine sunulur.
Viyana, 10 Ağustos 2010
T.C. VİYANA BÜYÜKELÇİLİĞİ
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK MÜŞAVİRLİĞİ
Hietzinger Hauptstr. 29
1130 Wien
Tel: (043) 1 877 71 81
Faks: (043) 1 877 71 79
Yazıları posta kutunda oku