Uzun süredir suyun altında giden Yürütme & Yasama ile Yargı arasındaki ihtilaflar , nihayet su yüzüne çıktı… Hükümetin , demokrasimize son ve kesin “altın vuruş”u yapması için , 12/Eylül/2010 tarihinde referanduma gidiyoruz .
Başka türlü bir gelişme de beklenemezdi zaten… Çünkü , %30-40 gibi bir oy yüzdesi ile Meclis’teki koltuk sayısının %60 ve daha fazlasına sahip olmak gibi bir garipliğin , başka türlü bir sonuç vermesi düşünülemezdi ! Ne zaman Cumhuriyet ve rejim ile kavgalı bir iktidarımız oldu , bu gariplik de o zaman patlak verdi .
Demokrasiyi sadece oy yüzdesinin çokluğundan ibaret zannetmek işine gelen bir iktidar , ülkeyi , sadece ve sadece otokratik rejime götürür ! Böyle olunca da , ya diğer erkleri kontrol veya etki altına alması gerekir (Yasama gibi) veya istediği gibi kontrol edemediği / etkiliyemediği erk(ler) ile kavga ederek , seçmen nezdinde avantaj sağlaması gerekir . Yargı ile yapılan kavga da , işte tam olarak budur .
İşte , tüm bu nedenlerden ve burada saymadığım diğer bir sürü gelişmelerden (örn.TSK’nın düşürüldüğü durum) dolayı , referandum ve 2011 seçimleri yaşamsal önem arzetmektedir . Referandumdan ve 2011 seçimlerinden istediğini elde edecek bir iktidar , planladığı son rötuşları da rahatlıkla uygulayabilir . Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın ve bilahare Yargıtay ve Danıştay’ın üye yapılarının değiştirilmesi , TSK’nın daha da pasifize edilmesi , belki de TSK’nın yerine alternatif bir silahlı güç oluşturulması , müteakip Anayasa değişiklerinin tamamen İktidarın uygun göreceği şekilde yapılması , Anayasa’nın ilk üç maddesinin tartışmaya açılması ve sonunda bu maddelerde de değişikliğe gidilmesi… Gördüğünüz gibi liste uzadıkça uzuyor .
Onun için , gün , tarafsız olma günü değildir ! Gün , Atatürk ‘ ün kuruluşuna liderlik ettiği Türkiye Cumhuriyeti’nin tarafını tutma günüdür !
Referandumda ve 2011 seçimlerindeki oylarınızı , ya dönüştürülmek istenen Rejime vereceksiniz , ya da orijinal Türkiye Cumhuriyeti’ne … İyi düşünün ve safınızı şimdiden belirleyin !
Muhittin Kepekli
Bir yanıt yazın