TÜRK HALKI SIRTTA YUMURTA KÜFESİ TAŞIMAZ
Yüksek Askerî Şura; haklarında yakalama kararı çıkartılan 11 generalin terfisiyle ilgili belirsizlikle sürüyor.
Hükümet iddialar nedeniyle yakalama emri çıkarılan generallerin terfisine onay vermemeye tarafken,
Genelkurmay yakalama kararlarına itirazların sonuçlanmadığı,hukuken terfilerin engellenemeyeceği düşüncesindedir.
*
Kamuoyu bir bölümü TSK nın ciddi dayanaktan yoksun ihbar ve soruşturmalarla yıpratılmak istendiği,
Diğer bölümü de militarizmle oluşturulan asker toplumuyla demokratikleşmenin önünün kesildiği
söylemindedir.
*
Yüksek Askerî Şura,
Haklarında yakalama kararı çıkartılmış generallerin terfilerinin yapılmaması,
Ya da kısmen ya da tamamının terfii,
Ya da terfilerin bir yıl ertelenmesi obsiyonu görüşüyor.
Ya da generallerin bir üst mahkemeye yaptıkları itirazların şura sürecinde karara bağlanmamış olması;
Genelkurmayın tezi yönünde terfilerin yapılacağını fakat hükümetin de terfilere itirazını diri tutarak, sonuçlarıyla her dem Genelkurmay üzerinde etkili olacağı,
Bir gelişmeyi mi gösteriyor?
Askerin ısrarıyla terfilerin yapılması halinde Cumhurbaşkanının tutumu,
Bu süreç içinde Hukuk’un nasıl şekilleneceği,
Yüksek Askerî Şura sonrasını bekliyor.
Kararların Türk Halkını bulundukları tarafta daha da sabitleyeceği bir sonuç endişe yaratıyor…
*
Sultan Abdülhamid’in anılarında (Siyasi Hatıratım, Dergah Yayınları-1974),
“Paşaların sadeliğe gayret etmemeleri üzücüdür.Elimi bir eşek arısı yuvasına uzatmak istemiyorum.
Ama yüksek rütbeli memurların bu kadar yüksek ücret almaları da şaşırtıcıdır.
40 Mareşal, 60 Vezir, 13Nazır, 180 Bala! ” dediği,
Hiçbirşey yapmadan hergün tükenişini izlediği,
Osmanlı Devleti ve Ordusu!
Ardından büyük bir tarih, Kurtuluş Savaşıyla mazlum bir ulusun kurtarıcısı ve Cumhuriyetin kurucusu,
O nedenle Cumhuriyetin ve demokrasinin kollayıcısı ve koruyucusu Türk Ordusu!
Bugün zor bir Askerî Şuradan geçiyor…
*
Sekiz yıllık iktidarında AKP; çoğulcu demokrasiye ortam yaratması gerekirken,
Kendi gibi düşünmeyen ve yaşamayan herkesi mahkûm etmeye yönelik siyasal islam anlayışındadır.
Avrupa’nın kilise ile danışan-dayanışan, lâik olmadığı halde lâik devlet esaslarına uyan Hristiyan Demokratlarını,
Taklit ederek Müslüman Demokrat kimliğini benimsiyor.
Anayasal lâik ilkeye inançsız iktidarıyla anayasaya sadakatı eksiltiyor,
Ya da çoğulcu demokrasiye uygun yeni bir uzlaşma anayasasının da yolunu tıkıyor.
Bu noktada kutuplaşma ve toplumsal kargaşanın biricik amilidir!
*
Ayrılıkçı Kürt Hareketi iktidarın anayasada açmaya çalıştığı gediğin yarattığı karambolden faydalanıyor.
Konfederal ulus, vatan, anayasa ve siyaset iddiasında siyaset ve militarist yöntemler uyguluyor.
Diyarbakır Belediye Başkanı,”Belediyemiz önünde Kürt bayrağı da dalgalansa ne olur?” ya da,
“TBMM de olacak Kürdistan Parlamentosu da!” sözleri açık bir meydan okumaya dönüşmüştür.
Diyarbakır’da cadde ve sokaklarda kadınlar ve gençler savunmak amacıyla mevziler oluşturuluyor.
Yüksekova’da Esentepe Mahallesi demokratik özerk alan ilan edilmiştir; polis giremiyor…
*
İkinci Cumhuriyetçiler Kemalizmi ve Cumhuriyet sürecinde askerin kurucu ve kollayıcı sıfatını reddediyor.
Yaşanan kargaşayı demokratik bir cumhuriyete, halk demokrasisine dönüşüm olarak değerlendiriyorlar.
Bu süreci hızlandırmak üzere bulundukları her noktadan saldırıyor ve öldüresiye kızıştırıyorlar…
*
Peki ama dünyanın ezilmiş ülkelerine örnek bir Bağımsızlık Savaşı deneyiminde,
Kurtarıcı ve Cumhuriyetin kurucusu ve elbette kollayıcısı TSK;
Doğrusu şu dakikaya kadar her türlü iç-dış baskılara rağmen,
Anayasasında Cumhuriyetin temel niteliklerini muhafaza edebilmişken,
Niçin Askeri Şurasında böylesine sıkıştırılabiliyor?
*
Büyükanıt’ın Dolmabahçe ve Başbuğ’un Çankaya görüşmeleri muamması;
Sultan Abdülhamit’in Osmanlı Ordusu için söylediklerinin günümüze bir yansıması mıdır?
Bilinmiyor ama tam bu noktada;
Ordunun Türk Halkındaki güveninin pekiştirilmesi gerekiyor.
Aksi taktirde Türk halkı kendiliğinden görev yükleniyor.
Bağımsızlığına ve özgürlüğüne düşkün ruhu, Ulu’su Atatürk’ün,
“Ulusal varlığımıza düşman olanlarla dost olmayalım! Böylelerine karşı,
-Türk’üm ve düşmanım sana, kalsam da tek kişi! diyelim.” buyruğuyla ayaklanıyor.
Kat’iyen istenmez ama işte İnegöl, Dörtyol olayları oluşuyor!
Şüpheye yer vermeyen, açık ve içten bir güven; ordu-halk kaynaşması,
Güçlü Ordu,Güçlü Devlet anlamına geliyor.
Bu yıl Askerî Şura’da zor sınav veriliyor!
Bir yanıt yazın