Huzursuz…
Mutsuz…
Gergin…
Öfkeli…
Kırgın…
Ümitsiz…
İşsiz…
Eğitimsiz…
Dalgın…
Alıngan…
Güvensiz…
Dertli…
İsteksiz…
Sevimsiz…
Sorunlu…
Dinlenen…
Korkan…
Endişeli…
Eğer bunlardan en az üç tanesi yaşıyorum diyorsanız o sizsiniz.
Teğet ekonomisinden…
Alt kimlik, üst kimlik ayrımından…
Kürt-Türk bölücülüğünden…
Elebaşı yol haritası açılımından…
Babalar gibi satarız tavrından…
Askerlik yan gelip yatma yeri değildir derken PKK’yı yüreklendiren açıklamalardan…
Ananı da al git söyleminden…
Kodumu oturturum kültüründen…
Dini siyasete alet eden oyundan…
Devletinin kurumları arasında savaş başlatan çıkarcı siyasetten…
Korku imparatorluğu ile sindirme politikasından…
Yani milyonlarca insanın etkilendiği işine geldiği gibi siyaset anlayışının mağduru insan o sizsiniz.
Evet, evet o şanslı insan sizsiniz!
Bu yazıyı 12 Eylül Pazar günü saat 13.00’e kadar 70 milyon kişiye ulaştırdığınızda 70 milyon kişinin Hayır’lı dualarını alırsın. Bana da göndermeyi unutma…
Elektronik posta kutularına sıklıkla gelir üç, beş, arkadaşa gönder dileğin gerçek olsun diye. Bizim ki de o hesap.
Hayırlı bir ay geliyor Ramazan. Sonra eş dost akraba ve aile ile geçirilecek bayram günleri. Kiminin tatil yapma fırsatı bulacağı arife günü ile dört günlük güney sahillerinde deniz, kum ve güneş ile buluşulacak günler.
***
08.09.2010
Evlerde tatlı bir telaş… Kimi baklava açar, kimi temizlik yapar, kimi de alışveriştedir. Kimi bavulunun son kontrollerini yapar.
***
09.09.2010
Bayram namazının ardından, birlikte yapılan kahvaltı. Kapıları tıklayan şeker bayramı çocukları. Ve başlayan ziyaretler.
Yakıcı güneşin altında bronzlaşan tenler ve serin sulara bırakılan bedenler.
***
10.09.2010
Bayramın ikinci gününde teyze ve halalar ziyaret edilir. Bol şekerli ikramları bir gün geçer.
Açık büfe kahvaltı ve deniz.
***
11.09.2010
Bayramın üçüncü gününde amca ve dayılar ziyaret edilir. Tatlı bir yorgunluk.
Günlerden Cumartesi yola çıkmak için erken pazar öğleden sonra çıkılır dönüş yoluna.
***
12.09.2010
Ve iktidar sahiplerinin beklediği gündür artık. Hayırlı bir aydan sonra gelen gün.
Kimi yorgundur, kimi tatilden dönememiştir. Ancak İktidar sahipleri tam kadro hazırdır oylamaya.
Kimi AKP Anayasasını bir seçim zanneder kimi ne olduğunun bile farkında değildir ya neyse…
Evet, şanslı insan işine geldiği gibi siyasete hayır’lısı ile hayır’lara vesile edersin umarım.
Tatilini mi ertelersin, ananı da alıp sandığa mı koşarsın onu da sen bilirsin.
Ülkemizi iç savaş eşiğine ben getirmediğime göre, yıllardır ülkeyi bölmeye çalışanların ekmeğine yağ sürmediğimi de eklersek yaşanan tablonun altındaki imza benim değildir.
Yoksa sizin mi?
Cevabınızı hayır’lısıyla 12 Eylül 2010’da akşam saatlerinde köşe başına almış olacağım.
Söz 13 Eylül’de hayırlısıyla ardınızdan bir kova suyu dökerim.
Hayır’lı günler/akşamlar/geceler/sabahlar …
Nuran.talay@politikadergisi.com