27 NİSAN HEZİMETİ

         27 NİSAN  H E Z İ M E T İ
 
          Kemal Kılıçdaroğlu, 27 Nisan bildirisinin Yaşar Büyükanıt ile Tayyip Erdoğan’ın anlaşmasına dayandığını,
          27 Nisan bildirisiyle Başbakan’ın darbe mağduriyeti yarattığını ve oylarını %47 ye çıkardığını,
          Büyükanıt’ın Dolmabahçe görüşmesiyle de  hakkında soruşturma açılmasını önleyerek kendi garantisini aldığını öne sürüyor.
 
           *
          Büyükanıt, bu ifadelerin bilgi- belgeye dayanmayan hakaret anlamında olduğunu,
          Bugün de Cumhurbaşkanı seçimi sırasında  açıklanan 27 Nisan Bildirisinin bir muhtıra değil,
          TSK nın laiklik konusunda duyarlılığını  dile getiren bir açıklama olduğu görüşünün arkasında durduğunu açıklıyor.          
          Başbakan ile yaptığı Dolmabahçe görüşmesinin bir devlet işi  olduğunu da ilâve ediyor.
 
          *
          Büyükanıt’ın açıklamaları ” devletin bilmediği devlet işi ” noktasında kalıyor!
          Dolmabahçe görüşmesi  Türkiye’de  büyük rahatsızlık yaratmıştır.
          Görüşmenin muamması; bugün yaşananları da  kapsamak üzere TSK nın caydırıcı gücüne varıncaya kadar spekülasyonlara neden oluyor.
          TSK güven kaybediyor.         
 
          *
          Ulusal Güvenlik Stratejisi ile ABD;
          Dünya Ticaret Örgütü çerçevesinde yaptığı çok taraflı ekonomik ve siyasi anlaşmalar,
          Bölgesel ve ikili  serbest ticaret anlaşmalarıyla oluşturulan küresel serbest  pazarların,
          Ticaretin güvencesi olmayı önceliği saymaktadır.
 
          *
          Bu nedenle ülkelerin  küresel uyum kapasitelerini teminen,
          Demokrasi,hukukun üstünlüğü,insan hakları ve azınlık haklarıyla siyasi kriterlere,
          Ülke ekonomilerinin rekabetçi baskılar ve diğer serbest piyasa güçlerine dayanabilecek bir ekonomi varlığı içinde bulunması için ekonomik kriterlere,
          Uyulmasını  istiyor.
 
          *
          Küresel serbest pazarların ve ticaretin en büyük tehditi ise;
          Ortak mücadeleye muhatap nükleer, biyolojik, kimyasal  (NBC) silahlarla terör,
          Ve siber savaş olarak belirleniyor.
 
          *
          Bu çerçevede ülkeler iki ana görevi yükleniyor.
          İlki mesela Türkiye’nin  söz gelimi 2009 da ürettiği mal ve hizmetlerinin 618 milyar dolarlık hasılasının,
          Siyasi  ve ekonomik kriterlerle güvencede  tutulması görevi,
          İkincisi, küresel serbest piyasalar ittifakının  siber savaşa ve  NBC silahlarıyla  teröre karşı,
          Mesela Türkiye’de TSK caydırıcılığının  her daim nazır ve hazırda  olması görevini yükümlüyor.
          Bu tehditlere TSK; Genelkurmay Başkanı emir ve komutasında hazırlanıyor…
 
          *
          Büyükanıt, 27 Nisan 2007 bildirisiyle  TSK nin laiklik konusunda hassasiyetini açıklıyor.
          4 Mayıs 2007 de Başbakan ile  Dolmabahçe’de görüşmesi ardından TSK tam bir sessizliğe bürünüyor.
          Anayasa Mahkemesi 30 Temmuz 2008 de AKP için ” antilâik odak” hükmünü veriyor.
          Büyükanıt  emir ve komutasında  TSK; laiklik konusunda hassasiyetinde  haklı çıkıyor.
          Rağmen TSK  İç Hizmet Kanunu 35. maddesinden aldığı yetkiyle cumhuriyetin  anayasal niteliklerini,
          Koruma ve kollama caydırıcılığı gücünde  büyük kusur  gözler önüne seriliyor…
          Lâik olmayan bir siyasi parti devleti yönetiyor!
 
          *
          Dolmabahçe görüşmesi AKP iktidarının devlete  tam egemen olduğu bir sırada yapılıyor.
          İktidarın kadroları  Emniyet İstihbarat, Telekomünikasyon İletişim, Sermaye Piyasaları, Bankalar  ve her kurumda;
          Enterkonnekte Siber  Teknolojilerin  yönetimi ve idaresindedirler.
          Büyükanıt emir ve komutasında TSK’ nın siber savaş yeteneğinin  olmadığı anlaşılıyor.
          Çünkü o görüşmenin ardından  sessizliğe bürünen TSK ‘nın kurumsal kimliği ve mensuplarının,
          Bilgileri, konuşmaları,belgeleri, filmleri, videoları,para hareketleri vs.,
          Şişirilerekte  olsa tedavüldedir ve  hukuk yoluyla TSK’nın tasfiyesi amacıyla kullanılıyor…
 
          *
          TSK yıllarca Sovyetler Birliğine karşı Avrupanın karakolu görevini yaparken,
          Edindiği savunma konseptiyle konvansiyonel savaş alanında gelişmiş bulunuyor.
          Halbuki 1945 Hiroşima ve Nagasaki’de  patlayan atom bombalarının,
          Hemen sınırımızda 1988 de Halepçe’de  kimyasal gaz saldırılarının insanlık ayıpları henüz tazeyken,
          Üstelik bölgede  İsrail ve İran’dan  dünyaya mütemadiyen gelişen nükleer tehdite,
          Rağmen TSK; kitle imha  terörü ya da savaşına karşı  caydırıcılığı  da şüpheyle  karşılanıyor.
          Bakınız Güney Kore bugün bir kitle imha savaşına karşı  sivil savunma tatbikatı yapıyor…
 
          *
          Anlaşılıyor ki Genelkurmay Başkanı Büyükanıt emir ve komutasında TSK nın,
          Cumhuriyet niteliklerini tehdit eden irtica ve bölücü harekete karşı,
          İç-dış siber savaş tehditine,
          Nükleer, Kimyasal ve Biyolojik silahlarla teröre karşı yeterli bir hazırlığı bulunmuyor.
 
           *
          Bu kadarıyla kalsa iyi ama,
          Terör, siber savaşa karşı caydırıcılık  yeteneğinin olmayışı daha fena sonuçlara da kapı açıyor.
          Türkiyenin anayasal cumhuriyet niteliklerinin korunmasında,
          Ulusal çıkarları AB, Kıbrıs,Ermenistan Sorunu, Ege Denizi, Irak’ta eli düşüyor.
          Türkiye zayıflıyor…          
 
          *
          Yaşar Büyükanıt  Dolmabahçe görüşmesini, devlet işi diyerek kamufle ediyor.
          Sadece o değil! Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’da Çankaya Köşkü görüşmesini saklıyor.
          Başarısız komutanlıklarını;
          Bugün PKK terör örgütüne karşı,
          Yarın potansiyel  NBC silahlarıyla teröre karşı Türkiye’nin korunması ve kollanmasının caydırıcılığı için,
          Cansiperane savaşmayı yaratılışındaki hasletinden alan  kahraman Türk Askerinden gizlemeye yelteniyorlar.
          Halkı kandırıyorlar…
          Bu noktada AKP’ye rağmen TSK’ nın  siber  savaş yeteneğinin   asla olmayacağını da ilave etmek  gerekiyor…
 
          *
          Kemal Kılıçdaroğlu doğru söylemektedir.
          Yaşar Büyükanıt  ve-bence İlker Başbuğ’da  AKP iktidarının yelkenlerini şişiriyor.         
          Yazık, işte İlker Başbuğ TSK ya inen Balyoz’da  astlarına ayıp olmasın diye Başbakan ile sayışıyor;
          Oooo..bu general senin- o general benim, bu subay senin- o subay benim, bu kadro senin- o kadro benim…
 
          *
          Yine de kaydetmek gerekiyor!
          Mustafa Kemal,
          “Türk milletinin yüce ideallerini gerçekleştirmesi için kahraman asker evlatları hep önde gidecektir.”,diyor…

Yaşar Büyükanıt - İlker Başbuğ

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir