Dörtyol ve İnegöl’ü Doğru Okumak!

Doç. Dr. Mehmet Seyfettin EROL

Ağzı olan konuşuyor. Yok efendim bu işler birkaç sarhoşun, kendini bilmezin işiymiş, ortada ciddi provokasyon varmış, millet gaza getirilmiş, polis sayısı da az olunca meydan boş bulunmuş ve sonuçta ortalık da biraz karışmış…

İnsaf!

***

Hadiseyi bu kadar basite indirgemek ve oradaki insanların tepkilerini bu kadar hafife almak, tahrikin asıl ta kendisidir. Bu  “uzman” ifadeler de olsa olsa, ülke gerçeğinin çok ötesinde, kendi hayal dünyasında yaşayan, bu ülkeye “Mars”tan bakan ve buralardan aldıkları güç ve telkinle toplumun aklıyla dalga geçmeye çalışan çarpık zihniyetlerin birer ruh hali yansımasıdır.

Zavallılar!

***

Oysa İnegöl ve Dörtyol, toplumsal dönüşüm ve devletin yeniden inşası sürecinde bazı kesimlerin bu süreci tamamen kendi lehlerine çevirme gayretleri neticesinde ortaya çıkan, kolektif liderliğin ve milli mutabakatın bir anlamda dip yaptığı adreslerdir. Dolayısıyla İnegöl ve Dörtyol, Ankara’daki güç mücadelesinin ve kafa karışıklığının birer göstergesi ve bunun bir sonucudur.

Sorun göründüğü gibi sığ değil, oldukça “derin”dir.

***

Bu noktada İnegöl ve Dörtyol, toplumsal sabrın “SOS” verdiği noktalardır. Türkiye’deki “açılım” ve “değişim” sürecinin kötü yönetilmesinin ve asıl maksadının dışına kaydırılması sonucunda ortaya çıkan oldukça vahim bir durumdur.

Kökü hem içeride hem de dışarıdadır!

***

Dolayısıyla, burada toplumu patlama noktasına getiren asıl nedenlerin üzerinde iyice ve “samimi” olarak durulması gerekmektedir. Bunun için de artık devletin, devleti yönetenlerin sağduyulu olması ve olaylara bakarkör yaklaşmaması gerekmektedir.

Vakit çok geç olmadan!

***

Devlet, devlet olmanın gereğini yapmalıdır, ama herkese eşit mesafede! Ama bunun için de, önce kendi içindeki anlamsız kavgalara, mücadeleye bir an önce son vermeli, ellerinden kayıp gitmekte olan bu ülke-toplum gerçeğine sahip çıkma doğrultusunda rasyonel, yerli projeler üretilmelidir…

Yol kazası yapmayan!

***

Sorumlu arayan, bahaneler bulan değil, çözüm üreten bir devlete olan ihtiyaç, artık her şeyin ötesindedir. Bu ihtiyaç, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekası açısından artık kaçınılmaz bir hal almıştır. Halk, başında gerçek manada bir devlet istemektedir.

Sanal değil, gerçek ve milli bir devlet!

***

Bu nedenle, kim ne derse desin, Türkiye’nin temel meselesi her şeyden önce bir “güven sorunu”dur, daha net bir ifadeyle ülkede halkın devlete karşı olan güven algılamasında artık bir takım ciddi arızalar kendisini göstermeye başlamıştır. Özellikle de İnegöl’de yaşananlar, bu kapsamda değerlendirilmelidir. Dolayısıyla, halkın güven duyduğu kurum ve kişilere dönük yıpratma faaliyetleri bir kez daha gözden geçirilmelidir. Halkın güven duyacağı bir yer kalmazsa, o zaman kim bu hadiseleri durdurabilecektir. O yüzden şapkaları önümüze koyup bir kez daha düşünelim…

“Eyvahlar olsun” demeden!

***

Tüm bunlardan dolayı İnegöl ve Dörtyol’da yaşananlar tek kelimeyle Türkiye açısından bir dönüm noktasıdır. Buradaki hadiseler de fazlasıyla ciddiye alınması gereken “toplumsal depremin” birer öncü sinyalidir. Tüm bu yaşananları, artık birer ezbere dönüşmüş, basmakalıp ifadelerle izaha kalkışmak da, açıkçası hiç kimseyi tatmin etmemektedir. Ama bunu anlayabilmek için bu toplumun vicdanıyla hareket etmek gerekir, vicdan sahibi olmak gerekir!

Ama her şeyden önce de “adam olmak” gerekir!

***Doç. Dr. Mehmet Seyfettin EROL - TA3 1905 pp3

Doç. Dr. Mehmet Seyfettin EROL - TA3 1905 pp1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir