Hristofyas ısrarla Mülkiyet konusunu tek başlık altında konuşmak yerine, Toprak ve Türkiye’den adamıza gelip yerleşerek zaman içinde vatandaşımız olmuş kişilere bağlamak istemektedir.
Art niyetli olduğu kesin.
1974 Mutlu Barış Harekatından sonra 28 Nisan 1975 ile 21 Şubat 1976 tarihleri arasında Avusturya’nın Viyana kentinde, Birlemiş Milletler gözetiminde Türk Temsilci R. R. Denktaş ve Rum Temsilci G. Klerides arasında “Viyana Görüşmeleri” yapıldı.
Viyana’daki Türk ve Rum halkları arasında yapılan görüşmeler, beş etap halinde gerçekleştirildi.
1.ci etap 28 Nisan – 3 Mayıs 1975,
2.ci etap 5-7 Temmuz 1975,
3.cü etap 31 Temmuz – 2 Ağustos 1975,
4.cü etap 8-10 Eylül 1975 ve
5.ci etap 17-21 Şubat 1976 tarihlerinde yapılmıştır.
Görüşmelerin 3.cü etabından sonra 2 Ağustos 1975 tarihinde ortak bir bildiri yayınlanmış ve bildiriye ilaveten de aşağıdaki maddelerde anlaşma sağlanmıştır.
“Adanın güneyinde bulunan Türklerin, istedikleri takdirde, organize edilmiş bir program dâhilinde ve UNFICYP’in yardımlarıyla, eşyaları ile birlikte Kuzeye gitmelerine izin verilecektir.”
“Hâlihazırda Kuzeyde bulunmakta olan Rumlardan her hangi birisi, her hangi bir baskıya maruz kalmadan kendi isteği üzerine güneye gitmek isterse, kendisine izin verilecektir.”
“UNFICYP, Kuzeydeki Rum köylerine ve yerleşim birimlerine serbest ve normal erişim hakkına sahip olacaktır …..”
Bunlara ilaveten 3 madde daha vardır.
Denktaş, adanın Kuzeyinde bulunan Rumların, kuzeyde kalmakta serbest olduklarına, normal bir yaşam sürdürmeleri için kendilerine her tür yardım yapılacağını, eğitim için gerekli kolaylık, dinsel görevlerini ve ibadetlerini yerine getirmek, kendi doktorları tarafından bakımları ile tedavileri ve kuzey bölgelerinde hareket serbestîsi olacağını tekrar teyit etmiş ve mutabakata varılmıştır.
Yukarıdaki anlaşma Birleşmiş Milletler Antlaşması (BM Şartı) çerçevesinde BM gözetiminde ve organizasyonunda yapılmış bir anlaşmadır.
Birleşmiş Milletler Antlaşması (BM Şartı) madde 103 ise aşağıdaki gibidir.
“103. Madde
Birleşmiş Milletler üyelerinin işbu Anlaşma’dan doğan yükümlülükleri ile başka herhangi bir uluslararası anlaşmadan doğan yükümlülüklerinin çatışması durumunda, işbu Anlaşma’dan doğan yükümlülükler üstün gelecektir.”
Yani 103’cü maddeye göre BM organizasyonu altında yapılmış anlaşmalar Uluslararası hukukta “Birincil hukuk” olup AB’nin kendi içindeki AİHM veya ABAD kararları gibi “AB’nin Birincil Hukuku” sayılan kararlardan daha üst düzeydedir.
3.cü etap sonrasında, kuzeyde kalan Rumlar kendi istekleri doğrultusunda, yani Türkler tarafından kovulmadan ve yerlerinden edilmeye zorlanmadan Güneye, Rum tarafına gitmişlerse, iki bölgelilik adada yaşayan Kıbrıslı Türklerin ve Rumların kendi iradeleri ile oluşmuş demektir.
Ve iki bölgelilik kavramı da yukarıdaki Denktaş-Klerides görüşmesinde ele alınmış, sonra da BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim’ın da hazır bulunduğu Denktaş-Makarios 1.ci Doruk Anlaşmasında 2.ci madde olarak karara girmiştir.
1977 ve 1979 Doruk Anlaşmaları, Uluslararası hukukun yani BM Hukukunun “Birincil hukuk” kararı konumundadır.
Rumlar, bu kararı bozmak ve içeriğini sulandırmak için, “Mülkiyet, Toprak ve T.C. Kökenli vatandaşlarımız”ın konusunu birbirine bağlamak istemektedirler ve de bu paket önerileri sanki yeni bir öneriymiş gibi de herkese satmaya çalışmaktalar.
Bizim mülkiyet ve KKTC topraklarında yaşamak isteyen Rumların sayısı konusunda baz olarak kabul edeceğimiz zemin, 1975-76 Viyana Anlaşması sonrasında KKTC’de kalan Rum nüfusu ve takas sonrasındaki mülkiyet yapısı olmalıdır.
Bir yanıt yazın