Patrik vakıf arazileri ve Heybeli için Ankara’da
FENER Rum Patriği Bartholomeos, üç günlüğüne Ankara’ya çıkarma yaptı. Bartholomeos’un çantasında dört önemli konu var: 1971’de kapatılan Heybeliada Ruhban Okulu, ekümeniklik kavramı, Patrikhane tarafından cemaat vakıflarına ait olduğu iddia edilen taşınmazlar ve AB’nin İlerleme Raporu. Dün Köksal Toptan’ı ziyaret eden Patrik, bugün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile bir araya gelecek. Bartholomeos, Heybeliada’nın açılmasını isteyecek, ‘ekümenik’ kavramının siyasi olmadığını; sadece kilisenin adı olduğunu anlatacak. Heyetin Başbakan Erdoğan tarafından da kabul edilmesi bekleniyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden sorumlu Devlet Bakanı Hayati Yazıcı ile Dışişleri Bakanı Ali Babacan da ziyaret edilecek diğer isimler olacak.
Bazı taşınmazlar için iç hukuk yollarını tüketen patrikhane, Türkiye aleyhine AİHM’de dava açmıştı. Bartholomeos, Sezer tarafından veto edilen ve Meclis’te bekleyen Vakıflar Yasası’nı muhatapları ile yaptığı görüşmelerinde ele alacak.
Başbakan, Akdamar’ı iyi niyet mesajı vermek için onardığını açıkladı.
Europa Press adlı ajansın düzenlediği toplantıya katılan Başbakan, bir gazetecinin, sözde soykırım iddialarını cevaplarken şu itirafta bulundu: “Van Gölü’nde, Akdamar Adası’nda Ermeni Ortodoks kilisesi vardı. Bu kiliseyi biz devletin hazinesinden restore ettirdik ki bunlar mesaj olsun diye…”
Erdoğan kendisine emanet edilen milletin parasını “Ermeniye kıyak” olsun diye harcadığını ağzından kaçırdı.
Erzurum’da, Ermenilerin katlettiği 278 Türk anısına yapılan şehitliği kaderine terkeden iktidar, Akdamar kilisesi için Türk milletinin kesesinden tam 3 trilyon lira harcadı….
Kiliseyi devlet hazinesinden restore ettirdik
Erdoğan, şehitlikler kaderine terkedilirken, Akdamar Kilisesi’ne 3 trilyon lira harcadıklarını anlatırken mesaj olsun diye yaptıklarını söyledi.
Medeniyetler ittifakı” için İspanya’da bulunan Başbakan Erdoğan, bu ülkedeki temasları çerçevesinde Europa Press adlı ajansın düzenlediği kahvaltılı toplantıya onur konuğu olarak katıldı. Burada soruları cevaplayan Erdoğan, ABD’nin, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları ile ilgili tavrı konusunda sorulan bir soruya şu cevabı verdi:
Bush’la Rice’ı övdü
“Sözde Ermeni Soykırımı konusunda gerçekten bu son dönemdeki gelişme, özellikle mevcut Amerikan yönetiminin hassasiyetiyle şu anda ertelenmiş gözüküyor. Yani burada Sayın Başkan Bush olsun, diğer bütün ekibinin içerisindeki yöneticiler olsun, hepsi de, Sayın Rice de olmak üzere hakikaten yoğun bir gayret gösterdiler.” Ardından Ermeniler için AKP iktidarının neler yaptığını anlatan Erdoğan şunları söyledi: “İktidara geldik. Türkiye’ye uçak seferleri yoktu. Biz Erivan’a hava kapılarını açtık. Van Gölü’nde Akdamar Adası’nda Ermeni Ortodoks kilisesi vardı. Bu kiliseyi biz devletin hazinesinden restore ettirdik ki bunlar mesaj olsun diye. Bununla da kalmadık. Şu anda Türkiye’de 40 bin civarında Ermenistan’dan kaçıp Türkiye’ye gelen Ermeni var. Biz bunları iade etmedik. Niye? Kaçtıklarına göre sıkıntıları var, dertleri var.”
Akdamar Kilisesi geçen yıl onarıldı
Erzurum’da 278 savunmasız Türk’ün bulunduğu şehitlik kaderine terkeden iktidar, Van Akdamar’daki Ermeni kilisesi için 3 trilyon lira harcamıştı. Akdamar Kilisesi’nin yeniden açılışı 30 Mart 2007 tarihinde gerçekleştirildi. Akdamar’ın ardından Türk katillerine ait 7 kilise daha Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından bakıma alınmıştı.
HAZiN ÇELiŞKi!
Kriter bahanesiyle TBMM’ye baskı yapan Avrupalılara ses çıkaramayan siyasetçiler, sıra Türk’e geldi mi esip gürlüyor.
Mİllİ egemenliği AB’ye devretmek için anayasayı bile değiştirmeye kalkışan iktidar ve ona destek veren bazı muhalif partiler, türban tartışmaları sırasında uyarılarda bulunan Yargıtay Başsavcısı ve Danıştay Başkanı’nı adeta linçe tabi tuttu. Ama aynı çevreler, Avrupalılar TBMM’ye müdahale ederken seslerini bile çıkaramadılar. Türkiye’nin altını oyan “kriter” adı altındaki dayatmaları da kayıtsız şartsız yerine getirdiler…
İçeriye arslan ama…
İşte sessiz kalınan açıklamalardan bazıları:
– Avrupa Parlamentosu Üyesi Camiel Eurlings
Vakıfları serbest bırakın Türkiye’nin Heybeliada Ruhban Okulu derhal açılsın. Patrik Bartholomeos’u “ekümenik” olarak tanıyın.. Ekümeniklik sorunu da Türkiye’nin önündeki ayrı bir engel…
– AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Olli Rehn:
Vakıflar Yasası biran önce yürürlüğe girmeli. Azınlıkların mülk sorununun çözümüyle ilgili çalışmalara hız verilmeli,
Ermeni sınırını açın
– AB Komisyonu eski Başkanı Romano Prodi: Türkiye-Ermenistan sınırının açılması gerekiyor. Sınırın kapalı olmasından hoşlanmıyorum…
TÜRKİYE’Yİ İŞGAL PROJESİ
NEREYE gitmekte olduğumuz artık iyice belirginleşti. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, “Lozan Antlaşması delinir” gerekçesiyle Vakıflar Yasa Tasarısı’nı veto ettiğinde, “Sevr paranoyası”na tutulmakla suçlamışlardı adamcağızı…
Kimler?
Vakıflar Yasası’nın azınlıklara tanıdığı akıl almaz imtiyazlarla Türkiye’nin yabancılara peşkeş çekileceğini göremeyen veya görmek istemeyen gözler…
İşte o gafil gözler, Sayın Sezer’in veto ettiği Vakıflar Yasa Tasarısı’nı TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşerek, aynen kabul ettiler.
Tasarı, Meclis Genel Kurulu’na inmek için gün sayıyor. Gerisi kolay. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yıldırım hızıyla onaylayacağı tasarı, Resmi Gazete’de yayınlanarak yasalaşacak!
Böylece yabancılar, Türkiye’de yeni vakıf kurabilecek. Vakıflar, izin almadan mal edinebilecek, malları üzerinde her türlü tasarrufta bulunabilecek.
Cemaat vakıflarının taşınmazları iade edilecek.
Vakıflar, uluslararası faaliyet ve işbirliğinde bulunabilecek, yurtdışında şube ve temsilcilik açabilecek, üst kuruluş kurabilecek ve yurtdışında kurulan kuruluşlara üye olabilecek.
Yurtiçi ve yurtdışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan, ayni ve nakdi bağış ve yardım alabilecek, yurtiçi veya yurtdışındaki benzer amaçlı vakıf ve derneklere ayni ve nakdi bağış ve yardımda bulunabilecek.
Amacını geliştirmeye yardımcı olmak veya gelir sağlamak amacıyla vakıflar, iktisadi işletme ve şirket kurabilecek, kurulmuş şirketlere ortak olabilecek.
Geleceğimiz tehlikede
BU ne demektir biliyor musunuz?
Yabancıların mülk edinmesini sağlayan yasa sayesinde yabancılar tarafından parsellenen Türkiye, Vakıflar Yasası sayesinde tümüyle işgal edilecek demektir.
Yani Vakıflar Yasası, “Türkiye’yi işgal etme projesi” dir.
Bunları, Cumartesi gecesi telefonla katıldığımız Meltem TV’nin “Diyalog” programında da söyledik.
Vakıflar Yasası ile sadece Lozan delinmekle kalmıyor, Sevr’den de öte hükümler getiriliyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı ve geleceği tehlikeye atılıyor.
Lozan yerine SEVR mi
VAKIFLAR Yasa Tasarısı TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilirken, Yunanistan Başbakanı Kosta Karamanlis Türkiye’yi ziyaret ediyor.
Zamanlama da ilginç değil mi?
Yunanistan Başbakanı Karamanlis, “Heybeliada Ruhban Okulu açılsın” diye emrediyor.
Sayın Başbakanımızın cevabı hazır: “1972′ye kadar açıktı, değerlendiriyoruz, karar vereceğiz.”
Karamanlis, Patrikhane’nin merkezinin Türkiye olması gerektiğini söylüyor.
Sayın Başbakanımız, “Ekümeniklik Ortodoksların iç sorunudur” deyiveriyor.
Yani, “Ortodokslar iç sorunlarını halletsin, biz patrikhaneye ekümeniklik tanırız” demeye getiriyor.
Ruhban okulu açılacak, patrikhaneye ekümeniklik verilecek… Ne kaldı geride? Ayasofya… Rum-Yunan lobisi Ayasofya’nın kilise yapılması için 1 milyon imza toplamaya karar vermedi mi?
Türkiye’nin “kırmızı çizgileri” ne ne oldu?
Türkiye’nin tapusu olan LOZAN Antlaşması rafa kalkıyor ve yerine SEVR mi geliyor
Devlet Bakan Hayati Yazıcı’dan şok itiraf:
Vakfın dini amacı varsa, amacı doğrultusunda elbette çalışacaktır…
VakIflar Genel Müdürlüğü’nde basın toplantısı yapan Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, bir gazetecinin, “Cemaat vakıfları misyonerlik faaliyetleri yaparlarsa ne olacak?” şeklindeki soruya, “Vakfın dini amacı varsa, amacı doğrultusunda elbette çalışacak” cevabını verdi.
Milli güvenlik meselesi
YazIcI’ya tepki gösteren Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ömer Vehbi Hatipoğlu, misyonerliğin milli güvenlik problemi olduğunu hatırlattı. Hatipoğlu, “Misyonerlik konusunda AB baskısı devam ediyor. Hükümet bu yüzden sıkıntılı” diye konuştu.
Haçlıya yol verdiler
Hayati Yazıcı: Misyonerliğe ilişkin bir bilgi bize ulaşmadı. Vakfın dini amacı varsa, amacı doğrultusunda elbette çalışacak
TBMM Genel Kurulu’nda önümüzdeki günlerde görüşülmesi beklenen Vakıflar Yasa Tasarısı ile Mülhak, cemaat ve yeni vakıflara pekçok kolaylık sağlanıyor. Vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Vakıflar Yasa Tasarı ile ilgili bilgilendirme amacıyla önceki gün düzenlediği basın toplantısında 10’uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 9 maddesini veto ettiği yasa tasarısında değişiklik yapmadan yeniden TBMM Genel Kurulu’na sevk ettiklerini belirtmiş ve düzenlemenin yasalaşması halinde getireceği yenilikleri şu şekilde açıklamıştı.
İzin almaya gerek yok
* Çağdaş kamu denetimi egemen kılınacak.
* Vakıf kurucularında aranan şartlar basitleştirilecek.
* Vakıf yönetiminde yer almak kolaylaştırılacak.
* Yabancılara vakıflarda görev alma hakkı getirilecek.
* Vakfı küçük zararlara uğratanların azli yerine daha basit cezalara çarptırılmaları sağlanacak.
* Vakıflara boşalan organları tamamlama hakkı getirilecek.
* Yeni kurulan vakıflar yurtdışında faaliyet gösterip, teşebbüslerde bulunabilecek, ayni ve nakdi yardımlar kabul edebilecek.
* Vakıflar bağımsız denetim organları tarafından denetlenebilecek.
* Vakıflar, denetim amacıyla gelirlerinin yüzde 5’ini vakıflar Genel Müdürlüğü’ne vermek zorunda kalmayacak.
* Vakıf meclisi üye sayısı 5’den 15’e çıkartılacak..
* Vakıflar izin almadan mal edinebilecek.
* Vakıflara ait hayrat ve taşınmazlar haczedilemeyecek.
* Yurtdışında bulunan vakıf eserleri onarılamıyor ve yok olup gidiyordu. Yeni kanunla yurtdışında yer alan abide ve tarihi eserlerin tadilatı ve onarımı için bütçeden kaynak aktarılacak.
* Vakıf eserlerini sponsor olarak onaranlara vergi muafiyeti getirilecek.
* Vakıf eserlerinde yap-işlet-devret modelini uygulayanlara verilen 29 yıllık işletme hakkı 49 yıla çıkartılacak.
Tabi ki çalışacaklar
Bakan Yazıcı, Vakıflar Yasa Tasarı ile cemaat vakıflarına tanınan yeni haklara dikkat çeken bir gazetecinin, “Cemaat vakıfları alacakları yardımlarla misyonerlik faaliyetleri yaparlarsa ne olacak?” şeklindeki soruya ise “Cemaat vakıflarının misyonerlik faaliyetlerine ilişkin bir bilgi bize ulaşmadı. Vakfın dini amacı varsa, amacı doğrultusunda elbette çalışacak” cevabını vermişti. Basın toplantısında Yazıcı, Vakıfların denetim amacıyla gelirlerinin yüzde 5’ini Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne vermek zorunda kalmaması nedeniyle Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yıllık ortalama 15 trilyonluk bir gelirden de vazgeçtiğini de belirtirken “ Batı Trakya da yaşayan Türklerin kurdukları vakıflar adına yaptırdıkları camilere Yunanistan’ın izin vermediği ve Vakıflar Kanunu’nda yapılan değişiklik sonrası batı ülkelerinden de karşılık görüp göremeyeceğimiz” şeklindeki soruya da şu karşılığı verdi: “Biz onlara referans olmalıyız. Bizim halkımıza hak verilmiyor diye biz de onlara hak veremeyiz diyemeyiz”
Misyonerliğin önünü açan AKP’ye büyük tepki
Orhan Özkaya, iktidar sayesinde misyonerlerin Anadolu toprağında cirit attığını söylerken Nuri Gürgür, “AKP, Lozan’ı ortadan kaldırmayı amaçlıyor” dedi
SP’li Hatipoğlu konunun bir güvenlik meselesi olduğuna dikkat çekerken, yazar Bayzan da, “Azınlık vakıfları misyonerliğin lojistik merkezidir” dedi
Tehlikeli bir politika
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın “Vakıfların misyonerlik faaliyetine ilişkin bize her hangi bir belge ulaşmadı. Vakfın dini amacı varsa, bu amacı doğrultusunda çalışma yapacaktır” açıklaması tepki çekti. Türk Ocakları Genel Başkanı Nuri Gürgür, yapılanların Lozan’ı ortadan kaldırma amaçlı olduğunun altını çizdi ve tehlikeli bir politikadır dedi.
Milli güvenlik sorunu
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ömer Vehbi Hatipoğlu, misyonerliğin bir milli güvenlik problemi olduğunu hatırlatarak şunlara vurgu yaptı: “ Misyonerlik Türkiye’de yasalar çerçevesinde yasak kapsamında. AKP önümüzdeki dönemde AB baskısıyla misyonerliği serbest bırakan düzenlemeleri hayata geçirebilir.”
Asıl amaçları belli
Tapu ve Kadastro eski Genel Müdür Yardımcısı ve Araştırmacı-Yazar Orhan Özkaya da yasanın zaten misyonerlik faaliyetlerinin önünü açtığını dile getirerek şunları kaydetti: “Misyonerler Anadolu topraklarında insanları Hıristiyan yapıyorlar zaten. Anadolu’da cirit atıyorlar. Yasada açıkça yasaklanırken asıl amaçları da ortadadır”
Kamu düzenine aykırı
Araştırmacı-Yazar Ali Rıza Bayzan ise şunları kaydetti: “Hükümetin misyonerliğe bakış açısı sorunu çözemez.Vakıfları, sonuç olarak lojistik kurumlar olarak niteleyebiliriz. Zaten vakıfların kendi çalışma yapılarında, dini faaliyet önemli bir yer tutar. Bu çerçevede de misyonerlere lojistik anlamda büyük destek verirler. Kamu düzenine aykırı”
|
Bir yanıt yazın