Site icon Turkish Forum

MEVSİMSİZ BİR YAZI

Mustafa Kemal Atatürk

Mustafa Kemal Atatürk

Ben kötümser yapıda bir kişi değilim fakat yaşadığım onlarca yıl içinde, gelen yılın gidenden iyi olduğunu görmedim. İyi sözünden neyi amaçladığımı dilimin döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Sevgili Atatürk’ümün sulh “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözü ne kadar hümanist bir dilektir. Gelin görün ki, eskittiğimiz yılların hangisinde bir öncekine göre daha az uluslar arası anlaşmazlık omuş ve daha az kan dökülmüştür ? Neyi paylaşamaz insanlar ? Eski çağlardaki bitmek tükenmek bilmeyen savaşları ve o çağların gelişmemiş şartlarında insanların kale inşasını ve silah geliştirmeyi, yaşam şartlarını geliştirmeye tercih etmelerini anlamak mümkün mü ? Nitekim o zamanlardan geriye sadece kale’lerin kalmış olması bunun kanıtıdır. İlkel bir yaşam ve savaş !

Bu çağın insanı ise iki büyük savaş yaşadı. Milyonlarca isan öldü. Bu savaşların maliyetini rakkamlarla yazmaya dünyanın sıfırları yeter mi ? Bu astronomik rakkamlar insanî gayelere harcansa idi, bugün hala açlıktan ölen insanlar kalır mı idi ? Çaresiz hastalıklara tedav yöntemleri bulunamaz mı idi ? Peki ne kazandı dünya ?

Savaşmak için sebep bulamazsanız, harp sanayii denilen canavar ne ile beslenecek ?

Çağlar öncesine dönüp din savaşlarına yeniden başlamak aklınıza gelir mi idi ?

Müslüman, hristiyan, musevî ve diğer cümlesi, Allah ile kul arasına girmekten, halkları çatıştırmaktan artık vazgeçseniz !

Ortadoğuda yaratılan savaş sebeplerinin aslında petrol ile ilgisi var mıdır ? Öyle ise, yeni savaşlara harcayacağınız paraları, petrolün yerini alabilecek nesnenin icadına harcasanız, harp sanayii yatırımlarını da bu yöne transfer etseniz

Yukarıdakiler “cihanda sulh” bölümüne ait idi. Gelelim “yurtta sulh” a. Bundan sonrası genellikle yaşadıklarım ve hissettiklerimdir.

Ben ilkokul birinci sınıfta idim Atatürk’ümü kaybettiğimizde. O zamana kadar geçen süreden aklımda kalan, doğduğum Süleymaniye’deki büyük evin bahçesindeki kümesin kıralı horoz Hasan’ın, elimdeki yağ sürülmüş ekmek dilimini kapması idi. Demek istediğim etrafımda olup biteni anlayacak yaşa gelmemiştim. Zaman geçiyor ve birtakım şeyleri kendime göre farketmeye başlıyordum.

Meşru sebepler sonucu yapılan savaşlarla Vatanını kurtarıp, hürriyetini kazanmış bir Ülkenin belki yoksul, belki geri kalmış ama mutlu insanları idik herhalde. Dedemin Kafkasya’da şehit, Babamın Balkan Harbi’nde esir oluşunun izleri silinmemiş olsa bile…

Millî Şef dönemi O büyük acıyı ve O’nun boşluğunu unutturamaz ve  dolduramazdı elbette. Buna birde erken demokrasiye geçiş eklenince bocalama başladı. Demokrasi ağır bir besindi, hazmı çok zordu, bizim mideler ise sade suya tirit öğütecek kıvamda idi. Nitekim 1940 lardan bu güne kadar hazmedemedik.

Yeni bir 10. yıl marşını hakketmedik.

Demokrasiyi önceleri sınırsız bir şet gibi algıladık, bir başkasının hududuna gelince durmak gerektiğini bilemedik, onu ezip geçmek istedik. Hasım olduk, düşman olduk.  Çok partili dönemin başlaması ile sözlüklerimize Demokrat, Sosyal Demokrat, Sosyalist, Liberal, Solcu, Muhafazakâr, Radikal vs gibi sıfatlar girdi. Politikanın fraksiyonları idi bunlar.. Futboldaki rekabeti, mağlubiyeti hazmedemeyen insanlarız. İktidarsak muhalefeti, muhalefetsek iktidarı veya yukarıda saydığım sıfatları taşıyanlardan, kendimize uygun olmayanları, nasıl hazmederdik? Edemedik, edemeyecek gibi de görünüyoruz. Nereye kadar ?

İleriyi göremeyerek, o tarihteki kültür seviyemizi dikkate almadan, zamansız demokrasi girişimini yapanlara bir şey söyleme şansımız yok, çünkü artık yoklar. Ama artık demokrasiyi yaşanır yapmak için bugün ne yapılması gerekse yapılmalıdır. İş işten geçtikten sonra yol gösteren çok olur !..

Kim ne derse desin, eğer demokrasi politikanın sisli ortamında bizi bizden uzaklaştırıp, örf, âdet ve geleneklerimiz, birlik ve beraberliğimizi yok edecekse, kabuk tutmuş yaraları kaşıtıp, kanatıp düşmanlıklar yaratacaksa Ben, gelip geçmiş onlarca yeni yılı geri gönderip, horoz Hasan’ın ekmeğimi kaptığı o birlik, kardeşlik ve sevgi dolu eski yılara geri dönmek isterim. Onun içindir ki, her yeni yılı, iyi bir şey getirmez gibi bir ön yargı ile karşılarım.

Eşber Erülgen

Exit mobile version