K A T I L VE Y A P
Gündelik, geçici ve yüzeysel, bugün yarattığını yarın öldüren popüler kültür;
Alternatifsiz bırakıldığında,halkların büyük idealler ve çıkarlara köle edilmesini sağlıyor.
*
Mesela tüm zamanların en iyisi The Godfather (Baba) filminde, mafya lideri Don Vito Corleone’un,
– Ona reddedemeyeceği bir öneri yapacağım,
Ya da
– Bize katıl ve bizim için birşeyler yap!
Repliği, kılıçtan keskin güce karşı zayıfın boynunun kıldan ince olduğu,
Ne de güzel işliyor !
*
Yüzyılların kavgası ve birikimiyle Zenginlik; gücünü, idealini ve refahını,
Herşeyin bir bedeli ve katılım şartı jargonunda toplumların dokusuna işliyor ve oradan yürüyor…
Bu düzlemde sevgi ve nefret diyalektinden; işte bu dünya çıkıyor!
Bencillik,sömürü ve çatışma…
*
Zenginliğin doğudan batıya, batıdan doğuya sürüklenmesini teminen;
Türkiye köprü görevindedir.
Halk bu görevin askeridir, – yoksa edilmek mi isteniyor !?
*
Kanada/Toronto G-20 Zirvesinde 2013’e kadar ülkelerin bütçe açıklarının yarıya indirmesi kararı alınıyor.
Mürekkebi kurumadan Türkiye’de Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu,
Elektrik fiyatlarında geçerliliği açıklanan indirim kararını kaldırıyor.
Harcamaların giderek daha frenleneceği, özelleştirmelerle halk kaynaklarının daha da kurutulacağı,
Halkın boğazına bir düğüm daha atılacağı anlaşılıyor.
*
İş dünyası radikal kararlar bekliyor.
İsçinin kolay alınması, işten kolay çıkarılması,
Kısa süreli, kiralık ya da mevsimsel işçilik,
Sosyal güvenlikte, kıdem tazminatında ve zorunlu sosyal yükümlülüklerde işveren payının azaltılması,
Bölgesel asgari ücret,
Sendikalizme sınır getirilmesine yönelik kararlar isteniyor.
Emek değerinin çok daha ucuzlayacağı anlaşılıyor.
*
Kıbrıs, Ege Denizi, Ermenistan gibi sorunlar çözüm bekliyor.
Orta Doğu’laştırılan TSK’dan; Mehmetçiği , taa oralarda feda etmesi isteniyor.
Ya Kürtçü hareket?
Demokratik Özerklik ilanı için gerekli diplomatik ( ! ) hazırlıklar içinde Kürtçü hareket,
KCK Yürütme Kurulu Başkanı Murat Karayılan,
-Kürt sorununun çözümü için AKP yetkilileri; biz tek değiliz. MHP,CHP’si ordusu var diyorlar, diyor!
*
Anayasa değişikliğinde kuvvetler ayrılığı ilkesi ihlâl ediliyor.
Öylece siyasi iktidar “devlet benim, hukuk benim,hak benim!” mertebesine çıkacaktır.
Türkiye, bu konuda Anayasa Mahkemesinin kritik kararını beklerken,
Hem de Anayasa Mahkemesi adil yargı hakkının bir unsuru olan aleniyet şartını yerine getirmiyor!
Başkan’ın işgüzarlığı kisvesiyle fakat kamuoyu atlatılarak, gizlilik içinde ve aleniyet şartı çiğnenerek,
Kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı hususların iptal izlenimi altında iptal edilmemesi kararı açıklanıyor.
Karar; Zenginliğin gücü, refahı ve idealini sürükleyebilmesini teminen,
Bir engelin daha bertaraf edilmesi ve Türkiye’nin önünün açılması anlamına geliyor.
Gelişmeler bana Don Vito Carleone’un patlak gözleri, gücle şişik burun kanatları ve her an ısıracak şefkatiyle:
– Bize katıl ve bizim için bir şeyler yap!
Repliğini hatırlatıyor…
*
Referandumda beyaz pusula “evet”, kahverengi “hayır” oylarını gösteriyor.
Işığın tüm dalga boylarıyla aynı anda ve birden göze ulaşması beyaz renk,
Hiç ulaşmadığında siyah renk algısı sağlanıyor.
Kahverengi algısı, siyahın biraz üzerinde bir dalga boyu gerektiriyor, farkındalığı zayıftır.
Beyaz; saflık, temizlik, rahatlık, güven, dirlik psikolojisi,
Kahverengi; depresyon,pasiflik, kaçış hissi veriyor.
Tarihin en büyük zenginliği yaşanıyor.
Zenginlik; gücü,refahı ve ideali için her tür ve türde akıl, sevgi ve nefreti geliştirmiştir.
İşte beyaz pusula seçimiyle insanı kavrıyor, kahverengiden kaçırıyor.
Bana Don Vito Corleon’un vel-fecri patlak gözleri, sünmüş burun kanatları ve ihtiras boğuntulu sesiyle,
-Ona reddedemiyeceği bir öneri yapacağım!
Repliğini hatırlatıyor.
*
Referandum sandıkları kuruluyor.
Sadaka torbaları, çeyrek altınlar,kömür, bilgisayar manüplasyonları, enerji kesintileriyle;
İşveren, medya ,anketçi falana filana,
Aklınıza gelebilecek türlü öneriyle;
Bu kez sosyal devleti tam anlamıyla ortadan kaldırmak üzere; “beyaz” pusulaya işaret ediliyor!
Katıl ve Yap!
*
Zenginliği ve zengini de seviyoruz.
Fakat ezmeye yeltendiği noktada reddedileceği tek bir alan var:
Türklüğün insan olmak şuuru!
Bu konuda Mustafa Kemal,
-Bir millet zenginliğiyle değil ahlâkıyla ölçülür,diyor!
Bir yanıt yazın