İsrail Türkiyeliler Derneği Basın Sözcüsü Rafael Sadi, Netenyahu-Obama ve Obama-Erdoğan görüşmelerini İsrailli kaynaklara dayanarak değerlendirdi:
Tüm dünyanın OBAMA-NATANYAHU görüşmesini beklediğini ve bu konuda çıkacak sonuçları görmek için adeta nefesleri kestiğini söylersek , çok yanılmış olmayız.
Tabii ki sokaktaki adamı çok fazla ilgilendiren bir konu değil ama basın sektörü ile siyasi arenaların bu görüşmeyi dikkatle izlediklerini söylemek çok yanlış olmaz.
Bu görüşme özellikle Türkiye ve İsrail siyasilerince sanırım yakınen takipte idi.
Sayın Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Obama ile Toronto’daki görüşmesi ile kıyaslayacak olursak , Natanyahu 5 Erdogan 0 gibi bir skor olduğunu görürüz tabelada.
Peki goller nerede ?
1- Obama, Erdoğan görüşmesine 45 dakika gecikmişti (Toronto’da)
Obama mac seyretmişti…..
2- Görüşme sonrası Obama ile Erdoğan resim çektirmediler.
3- Ortak basın toplantısı gerçekleştirmediler.
4- Ortak bir basın bildirisi yayınlanmadı.
5- Erdogan görüşme öncesi resmen tehdit edildi ve “ABD karşıtı eleştirileri kesmezseniz Başkan sizinle görüşmeyecek” dendi.
Buna karşılık Obama Natanyahu görüşmesinde yukarıdaki olumsuz maddelerin hiçbirinin yaşanmamış olmasına karşın Natanyahu ile Obama arasında bir İTTİFAK tablosu resmedildi ve bu Obama’nın ifadeleri ile de güçlendirildi.
Sayın Erdoğan’ın Toronto görüşmesinin videolarını seyredenler hatırlayacaklar ki Türkiye Başbakanının ifadelerine göre Obama, Natanyahu gelir gelmez, Yardım Filosu operasyonunda olanlar ile ilgili olarak kendisini tek ayak üzerinde cezaya bırakacak ve azarlayacak sanırdı. Olayları o şekilde izah etmişti ki Sayın Başbakan ben ve belki de bir çoğumuz böyle anladık.
Aslında işin içyüzünu İsrail Gazetesi Yediyot Ahronot yazarlarından ALEX FISHMAN şöyle dile getiriyor.
Fishman bu makalesini görüşmeden 3 gün sonra yayınladı. Ne yazık ki makale sadece
Yediyot Ahronot basılı nüshasında yer aldı ve Ynet web sitesinde yayınlanmadı.
Fishman’ın makalesinin başlığı şöyle:
ANKARA’YA SOĞUK MUAMELE….
Natanyahu yalnız değil , Amerikan yönetimi Türkleri de küçük düşürüyor.
Amerikalılar, Türkiye’ye karşı tutumlarını Türkiye’nin ”Provokasyon Filosu” ndaki davranışları ile İran’a karşı yaptırımlar oylamasındaki tavrına göre değiştiriyorlar.
Amerikan heyeti, Türkiyede gerçekleştirilen GÜVENLİK toplantısına gelmedi ve sadece 12 saat kala gelmeyeceklerini bildirdiler.
Obama, Erdoğan ile görüşmesine özellikle gecikti ve beraber resim vermedi. Bu diplomaside TAVIR KOYMAK olarak algılanıyor.
Son haftalarda Washington’a iki konu hakkında izahat vermeye giden Türk heyeti çok soğuk ve kırıcı bir muamele ile karşılandı. Beyaz Saray’ın talimatları doğrultusunda heyetin görüşmek istediği kişiler ile görüşmeleri adeta engellendi. Sonuç olarak Washington’daki Türk Büyükelçiliği iktidar partisi liderleri ile bir görüşme saglamaya çalıştıysa da bu toplantıya sadece ‘düşük seviyeli memurların katıldığı belirtildi.
Bu heyetin görevi Amerikan yetkililerine ve hükümetine Türkiye’nin başındaki hükümetin ve özellikle AK Parti’nin aşırı İslamcı bir parti olmadığını anlatmaktı.
Kendilerinin Avrupa’dan ve NATO’dan kopma niyetlerinin olmadığını teyit etmekti.
Ancak Türkiye’nin bu izahatlarını dinleyecek olan Washington kapıları kapalı idi.
Amerikalılar Türkiye’nin İran’a karşı yaptırımlarda karşı oy kullanmasına karşılık acı bir lisan ile karşılık veriyorlardı.
Washington’daki üst düzey bir kaynak, Yedioth Ahranot yazarına, Türkiye hükümetinin yardım fılosundaki tutumunun, Amerika’daki Erdoğan karşıtı alevlerinin üzerine biraz daha benzin döktüğünü kaydetti. Amerikalılar’a göre Türk hükümetinin bu filoyu engellemesi beklenmekteydi. ABD’nin bu yöndeki başvurularına tepki verilmemesi öfke yarattı. Türkiye’nin provokatif tutumu ve İsrail’in verdiği akılsız tepki, Ortadoğu’daki radikal cepheyi güçlendirdi ve iki ülkenin bu tutumu, Ortadoğu’daki Amerika’nın siyasi çıkarlarına büyük zarar verdi.
Amerikalılar, Obama’nın İslam alemine Türkiye’den seslenmesinin bir zafiyet olarak algılanmaması gerektiğini izah etmek amacıyla Türkler’e karşı bir dizi diplomatik yaptırımlar uyguluyor. Aksine, Türklerin bunu anlaması için Amerikan hükümeti Türkiye’de düzenlenen bölgesel güvenlik ve terörle mücadele konulu toplantıya katılmama; ayrıca bunu Türkiye’yi en fazla rahatsız edecek şekilde yapmayı kararlaştırdılar.
Beklenen varış saatinden sadece 12 saat önce bu Türkiye’ye bildirildi. Ve bu da Türkiye’yi rahatsız etti. Bu rahatsızlık, tabi ki Kanada’da hem Obama hem de Erdoğan tarafından sineye çekilmek zorunda kalındı.
Obama, G-20 toplantısı sırasında Erdoğan’la görüşmeye geç kaldı; görüşmede konuğa “sizden hoşlanmıyorum” mesajı vermek için gerekli tüm tedbirler vardı. Görüşmeden sonra basın toplantısı olmadı, müşterek bir basın bildirisi yapılmadı, ama bu daha bir şey değil…Beyaz Saray’daki üst yetkili, “Erdoğan, görüşmenin yapılacağı gece Beyaz Saray’dan bir mesaj aldı. bu mesaja göre, şayet Erdoğan İran’a yaptırımlara karşı çıkmaya ve ABD hükümetini eleştirmeye devam ederse bu görüşme olmayacaktı.” dedi.
Erdoğan sustu ve ödülünü aldı: Obama ile utanç verici görüşme gerçekleşti.
Erdoğan, sadece susmakla kalmadı, Türkiye’nin aynı zamanda BM’nin İran’a karşı olan yaptırımlarla ilgili kararlarını uygulayacağını da beyan etti, ancak bazı Avrupa ülkelerinin yaptığı gibi, ek yaptırımlar olur ve daha sert önlemler için kararlar alınırsa bu kararlara da uyacağını beyan etti.
Amerikan yönetimi, kendi hesabına yaptırımların uygulanması ve dünya ülkeleriyle eşgüdüm içinde davranılması konusunda Washington kökenli bir denetçi tayin etti. Bu denetçi, bütün dünya ülkelerini, özellikle Avrupa ülkelerini dolaşıp, ülkeler arasında bilgi alışverişinde bulunup, yaptırımların uygulanmasındaki uyumu artırıcı faaliyetlerde bulunacak. Ve özellikle bu konuda (NATO üyesi olan) Türkiye’nin İran’a karşı tavırlarını inceleyecek.
Bir dizi azarlamalara bir de ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa sorumlusu Philip Gordon’un Amerika’nın Türkiye’nin tavırlarından çok rahatsız olduğu açıklaması da eklendi. Gordon, “özellikle bir NATO üyesi ülke olarak, Türkiye nerede durduğuna karar vermelidir” dedi.
İşte Toronto gezisi bu şekilde geçti diyor Alex Fishman. Anlaşılan bizlere anlatılanlar ile pek örtüşmüyor.
Gelelim Obama Natanyahu görüşmesine :
İlk gösterilen tablo şöyle:
1- İsrail ile ABD arasında hiç bir sorun yok. İkimiz iyi dostuz.
2- ABD İsrail’in güvenliğinden sorumludur ve İsrail’in güvenliğini sarsacak bir şey yapmayız.
3- ABD İsrail’n Filistinliler ile gerçek bir barış yapmak iseğinde samimi ve ciddi olduğuna ikna olduğunu beyan etti.
4- İsrail ile ABD arasındaki ilişkilerin “kırılmaz” olduğunun altı çizildi ve üzeri de altın sarısı ile aydınlatıldı.
5- İsrail Türkiye ilişkileri, Gazze Filosu veya özür talebi ile ilgili herhangi bir izahat mevcut değil. Belki kapalı kapılar ardında konuşulanlar arasında vardır, ama sanırım detayları anlamak için bir kaç gün daha beklememiz gerekecek.
Tabii ki bu pembe tablo ilk etapta gösterilenlerdir zaman içinde basına sızdırılacak olanlar ile sahadaki icraatları hep birlikte göreceğiz.
Bende şu soruları sormak istiyorum ama cevap almayacağımı bile bile:
Neden biz dostuz mesajları verilir ? Yoksa birilerinin şüphesi mi var?
İsrail’in güvenliğinden ABD’nin sorumlu olduğunun neden altı çizilir?
İsrail’in güvenliği sıkıntıda mı acaba ?
İsrail’in Filistinliler ile barış yapmak konusunda ciddi olduğunu söylemeye ne gerek var?
İsrail ABD ilişkilerinin “kırılmazlığı”ndan kimin kuşkusu var ki?
Gazze filosu Obama’yı ne kadar ilgilendiriyor acaba ?
Obama da iç siyaset kaygısı içinde olmasın ?
Bu liderlerin hepsi ortak mı?
Bizler de sahnedeki bir Tiyatro oyununu mu seyrediyoruz dersiniz ?
Rafael Sadi
Bir yanıt yazın