Biz futbol severlere göre bir işkence,bir gürültü makinesi,kulakları tırmalayan bir arı kovanı sesi,Afrikalı yerel yöneticilere göre ise turnuvanın sembolü ve simgesi.Hangi kanalı açsak,hangi gazete yaprağını çevirsek,karşımıza çıkan o meşhur müzik aleti.Onun adı vuvuzela.
Afrika kıtasına özgü bu müzik aletinin tartışması turnuva düzenleme görevi daha Güney Afrika Cumhuriyet’ine verilir verilmez başladı.Kimsenin aklında güvenlik endişesi,ulaşım,konaklama yoktu.Varsa yoksa vuvuzela ve onun çıkardığı ses.
Kıtanın bazı bölgelerinde lapetata olarakta bilinen bu üflemeli çalgı 61 santimetre boyunda ve 100 gram ağırlığında.Üzerinde nota değişimi için herhangi bir delik bulunmayan uzun bir boru.Çalanın tamamen ciğer kuvvetine ve nefesine göre performans veriyor.
Kupanın açılışında karşılaşan ev sahibi Güney Afrika ile Meksika’nın 84 bin kişi önünde oynadığı maçta ortaya çıkan gürültü tam tamına 135 desibeldi.Bırakın stadyumda maç izleyenleri televizyon başındakiler bile bu gürültüye dayanamazken Güney Afrika kalecisi Khune taraftarlarına seslenerek daha fazla vuvuzela çalıp kendilerine destek olmalarını izledi.
Güney Afrika sokaklarında peynir ekmek gibi satılan vuvuzela’nın her ülkeden ve milletten alıcısı bulunuyor.Türk parası ile 10 ile 20 lira arasında satılan vuvuzelalar yerel halkı fazlasıyla zengin etti.
Tabiki vuvuzela satışlarındaki patlama diğer yandan vuvu-stop adı verilen kulak tıkaçlarınında satışlarının artmasını tetikledi.Vuvu-stopların 135 desibellik sesi 31 desibele düşürdüğü belirlendi ve satışları neredeyse vuvuzela satışlarına yetişti.
Şuan için kimine göre bir renk,kimine göre gürültü yapmaktan başka bir işe yaramayan bir alet her ne olursa olsun şuan bütün herkesin korkusu bu çılgınlığın Avrupa kıtasına sıçrama ihtimali.
Yazıları posta kutunda oku