Duruşmada selam durmak

Yazı da çok ilginç bir bölüm okuyacaksınız ,
“canların verildiği çatışma sonrası , gösterdiği yiğitliğe selam duran PKK lılara
şaşıracaksınız !… Oysa  asıl şaşılası durum  , bugün de sürüyor. Şimdi bu yiğit komutan
SİLİVRİ de , bunu yapan çeteden hesabını sormazsak  eğer !
……………………………………………………………………………..ferit baltacı

Afet ILGAZ  /  yeniçağ

Bir Hollywood filmcisi, bu görüntüden, evet sadece bu görüntüden, ne kadar heyecan verici bir film yapardı!
Amiraller duruşma salonuna giriyorlar. Kimi tutuklu, kimi değil. ama hepsi gözaltında. İçerde sırasını bekleyen genç teğmenler var. Onlar da savunma yapacaklar.
Amiraller üstelik halen görev yapıyor, iş başındalar.
Onlar içeri girince teğmenler ayağa kalkıp selam duruyorlar.
İsrail’in bir Türk gemisine saldırısıyla aynı gece, bir iki saat önceden, deniz üssümüzü vurması arasında hiçbir bağ yok mu dersiniz? Batılıların ve İsrail’in, hadi emperyalistlerin diyelim, böyle benzetmelere, mecazlara çok merakı vardır. Mesela Muavenet zırhlımızı vurmuşlardı Bosna savaşları sırasında. Muavenet’le neyi katlettiler bilin bakalım. Muavenet-i Milliye’yi. Yani Milli Kuvvetler adını taşıyan ve Çanakkale savaşları sırasında Coliath’ı batıran gemimizi. Türk deniz kuvvetlerine böyle anlamlı mesajlar verilirken bir yandan da dış güçlere karşı çok hassas yetiştirilmiş denizcilerimiz içeri atılıyor.
Biraz önce söyledim ya, bir Amerikan filmcisi olsa bu hadiselerden nasıl bir film yapardı! Mesela filmin devamında Donanma Kuvvetleri Komutanı, ki en büyük rütbedir, içeri atılır. Askeri cezaevinde yatmaktadır. İntihar etmiş iki denizcimizi de buna ekleyin. Yarbay Ali Tatar’ı ve Albay Berk Erden’i.
Bizim Amerikalı yönetmene çok iş düşüyor ama faydası olur diye, yani filmini güzelleştirir, zenginleştirir, daha heyecanlı kılar diye başka bir selam durma hikayesi
ekliyeyim.
1990’ların ilk yıllarıdır. Ağır silahlarla donatılmış sayıları çok ve tecrübeli bir PKK grubunun bulunduğu bölgeye Özel Kuvvetler’den bir birliğin girmesi emredilir. Birliğin başında PKK’nın yakından tanıdığı, ÖKK’de efsane olmuş bir komutan vardır. Telsiz konuşmalannda kod adı Ozan’dır. Eksi kırk derecede, birlik, sabahın erken saatlerinde bölgeye girer. Çatışma gün boyu sürer. Birlik bir tepeye yerleştiğinde akşam olmuştur ve yapılan yoklamada bir şehit, 14 yaralı tesbit edilmiştir. Şehidin cenazesi PKK bölgesinde kaldığı için almak üzere pek çok teşebbüs yapılıyor ama başarılı olamıyorlar. Gecenin ilk saatinde Ozan’ın telefonuna PKK’dan bir çağrı gelir.
PKK şefi de ölülerinin olduğunu söyler, yaralıları da vardır. Giderken ilk yardım malzemesi bırakmalarını ve gelip şehidlerini almalarını söyler. Komutanı yalnız istemektedirler. Komutan her şeye rağmen tek başına gider ve şehidin cenazesini sırtlar tepeye tırmanmaya başlar. İşte orda inanılmaz bir şey olur. PKK’lılar komutanın karşısında selam dururlar. Bu komutan kimdir biliyor musunuz. Tutuklu sanık, 3 kere üstün cesaret ve feragat madalyası almış emekli albay Levent Göktaş. Levent albay bunları duruşmada anlatıyor ve kendilerine şimdi yapılan muameleyle bu durumu karşılaştırıyor.
Filmden söz açtım ve aklıma bu Ergenekon’un ne zaman romanının yazılacağı, filminin yapılacağı gibi çok  “sanatkarane” bir soru geldi. Şunu da söyleyeyim ki son romanım Sorgu ve Derviş’te böyle bir siyasi dava, Leyla ve Mecnun vari bir aşk eşliğinde anlatılıyor. Kahramanlarımın duyguları “tutku” derecesine gelebilirdi ama ikisi de gözaltına alındılar. Yani yeni hukuk tecrübelerimizden anlayacağınız gibi, tutuklandılar.
Komutanların içerdeki zamanları için “Biz vazife yapıyoruz” demeleri çok dikkatimi çekiyor. Bunun tasavvufi derinliğini görüyor ve sezmeye çalışıyorum.  “Söyleyene değil, söyletene bak” derler ya!
Romanımda, hakikatin bu tarafını da göstermeye çalıştım. Kozmik boyutunu.
İnsanlar kahramanlıklara, kahramanlara düşkündürler. Anadolu bu tür hikayelerle doludur. Bu dava da, ilerde, bütün boyutlarıyla hikayeleşecek, dilden dile anlatılacak, efsaneleşecek.

ilgaz@yenicaggazetesi.com.tr

Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir