Carter döneminde Başkan Yardımcılığı, Milli Güvenlik İşleri Yardımcılığı ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanlığı görevinde bulunan Zbigniev Brezinski “Büyük Çöküş” adlı kitabında Sovyetler Birliği üzerine öngörülerde bulunuyor. Ama asıl amaç, ABD emperyalizmine küresel ölçekte yol göstericilik… (Kitabın yazılış tarihi 1988). Kitabının son bölümünde şu önermede bulunuyor Brezinski: “…İtiraf etmek gerekir ki, bütün bunların gerçekleşmesi bir anda olamayacaktır. (Brezinski, önceki satırlarda SSCB için konfederatif yapı önermektedir.) Tarih hızla ilerlerken Batı artık bu konuda ilk adımlarını atmak zorundadır. İlk somut hareket ABD’nin SSCB’ndeki demokratik milliyetçi hareketleri desteklemek amacıyla ayırdığı 15 milyon dolarlık bütçeyi iki katına çıkarması şeklinde görülebilecektir. Aralarında karşılıklı saygı ve eşitlik bağları kurmaya çalışan Baltlar, Ukraynalılar, Gürcüler, Tajikler, Ruslar ve diğer milletler cesaretlendirilmeye ve desteklenmeye ihtiyaç duymaktadırlar. Aynı şekilde Rus olmayan milletlerle olan ekonomik ve diplomatik ilişkileri artırmayı düşünen Batı ülkeleri de desteklenmelidir.” Alıntının önemi şurada ki, 1980’lerin başlarında filizlenen küreselleşme ideolojisinin (yeni emperyalizmin) 90’lara gelindiğinde argümanlarıyla birlikte şekillendiğini gösteriyor. Sovyetler Birliği üzerindeki planlar açık kanıtları oluşturuyor. Nedir bunlar? Etnik ve dinsel mikro milliyetçiliklerin desteklenmesi… Dünyanın her yerine insan hakları adına karışma ve her türlü misyoner faaliyetlerin örgütlenmesi…Ve tüm bu faaliyetlerin parasal fonlarının oluşturulması… Yeni emperyalizm, (Küreselleşme) Gorbaçov’un Glastnos ve Perestroikasının yol göstericiliğinde SSCB’yi dağıttı. Doğu Avrupa, Kafkasya ve Ortadoğu’da “Turuncu Devrimler” ihraç etmenin koşullarını hazırladı.. Küreselleşme çağımızın gerçeğidir diye çığırtkanlık yapan dış ve iç yeni liberallerin eşliğinde Irak fiilen üçe bölündü. Küreselleşme, demokrasi adına pusuya yatmış, salyalar akıtarak İran’ı gözlüyor. ABD; 24 ülkenin rejimlerinin değişmesi gerektiğini planlamış uyguluyor! Bu noktada çelişik gibi görünen bir olguya açıklık getirmek gerekir ki, o da şudur: Brezinski; Sovyetler Birliğindeki milliyetçi akımları desteklemekten söz ediyor. Ama bugün ABD yetkilileri, Türkiye’de milliyetçiliğin (ulusalcılığın) ürkütücü bir biçimde yükseldiğinden söz ediyor. Bir paradoks mu? Kuşkusuz ki değil. Küreselleşme ayrılıkçı milliyetçiliği destekler. Birleştirici ulusalcılığı, bağımsızlıkçı milliyetçiliği desteklemez. Atatürk’ün önderlik ettiği Cumhuriyet devrimi, iki temel üzerine oturmaktadır. Bağımsızlık ve vatanın bölünmezliği gibi mazlum halklara yol gösterici anti-emperyalist çizgi, Arap ülkelerinde, Latin Amerika’da ve uzak doğu ülkelerindeki kurtuluş hareketlerinde yol gösterici olmuştur. Bugün Latin Amerika’daki Bolivarcı anti-küreselci hareketin esin kaynağı, siyasi ve ekonomik tam bağımsızlıkçı Atatürkçülüktür. Dahası bugün Çin’de, Küba’da Cezayir’de vb. Atatürk Devrimi ve sonuçlarının okullarda ders kitabı olarak okutuluyor. Atatürkçülüğün çağın anti-emperyalizmi olduğu, verilere dayalı olarak da açıklanabilir. Eğer böyle ise, yani, Atatürkçülük zamanını doldurdu ise, ABD ve AB emperyalizmi neden saldırıyor? Etkinliği kalmayan (!) bir düşünce sistemine bu saldırı, bu karalama neden? Çünkü Atatürkçülük yeni emperyalizme, küreselleşmeye cepheden karşıdır da ondan. Atatürkçülük, AB üyeliği uğruna halkın egemenliğini Brüksel’e devretmeye karşıdır. Atatürkçülük, tam bağımsızlığı temel alır. Siyasi ve ekonomik bağımlılığı; IMF boyunduruğunu, AB’nin Sevrci dayatmalarını reddeder. Atatürkçülük, “Yurtta barış dünyada barış” belgisinde somutlanan ilkeye inanır. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nde öngörülen “eş başkanlığı” tanımaz. Atatürkçülük, öncelikle bölge ülkeleri ve tüm dünya ülkeleri ile karşılıklı yarar ve iyi komşuluk temelinde ilişkiler kurmayı esas alır. Atatürkçülük, piyasa ekonomisini reddeder. Karma ekonomiden yanadır, kamucudur. Atatürkçülük ulusalcılıktır. Ulus devleti savunur. Atatürkçülük ulus devlet karşıtlığının, ulus devletleri küresel sermayenin küresel sömürüsü önünde engel gören küreselleşme ideolojisinin küresel bir yalanı olduğuna inanır. Günümüz koşullarında, küreselci ideoloji ile böylesi karşıtlık içinde olan Atatürkçü düşünce dışında başka bir düşünce sistemi var mıdır? ABD’nin ve Avrupa’nın, Atatürk düşmanlığı yapıyor olmasının bir temeli varmış demek ki!.. Günün Sözü: Milleti yaşatan liderleridir. Liderlerini iyi tanı ve bil. |
Bir yanıt yazın