Çok sevdiğim ve yurt dışında yaşayan, bizler için mücadelesini, dişe diş, göze göz prensibi ile her aleyhteki yazıya veya konuşmaya “Yorumla, Karşı Yazılarla veya ayağa kalkıp Sözlü Yanıtlar” ile bıkmadan sürdüren “Küfi Seydali” dostumdan bir yazı aldım dün.
16 Haziran günü “The California Courier” adlı gazetede Harut Sassounian imzası ile yayınlanmış bir yazıydı bu.
Başlığı da “Orta Doğu’da Artan Türk Etkisi Ermeni Haklarında Kısıtlamalara Yol Açmakta”.
Yazının ilk cümlesi de çok ilginç.
Hem hayal ürünü, hem de suçlayıcı.
Gerçekte de yazarın ne mal olduğunu ve yazılarını nasıl tarafgir yazdığını daha ilk satırdan ortaya koymakta.
İlk paragrafın ilk cümlesini “Orta Doğu’da Türkiye’nin artan etkisi, gerçekte Gazze konusunda İsrail ile deniz çatışmasında karşı karşıya gelmesinden de evvel, bazı Arap ülkelerini yerel Ermeni toplumunun politik haklarını kısıtlama yönünde harekete geçirdi.” şeklinde kaleme almış, söz konusu Ermeni yazar.
Uluslararası sularda, İsrail komandolarının silahsız bir Türk gemisine saldırmasını ve savunmasız, silahsız dokuz kişiyi acımasızca öldürmesini, söz konusu yazısında “Naval Confrontation with Israel over Gaza” tanımı ile yani “Gazze Konusunda İsrail ile Deniz Savaşı” şeklinde yorumlamış. Devamla ikinci paragrafındaki cümleyi de aynen “Başbakan Erdoğan’ı tüm İslam Dünyası’nda kahraman kişiliğine yükselten bu son Gazze çatışmasının, “Türk karşıtı” olarak sayılan Ermeni etkinliklerinin daha da kısıtlamasına yol açmasından korkulmaktadır.” şeklinde yazmış ve olayları sıralamış.
Sassounian’a göre; Geçmiş aylarda Ürdün, Lübnan ve Suriye devletleri, Türk yetkililerden gelen baskılarla veya Türkiye tarafından beklenmedik kötü sonuçlara yol açabilir endişesi ile Ermeni vatandaşlarının bazı etkinliklerine sınırlamalar getirmiş.
Örnek olarak da; 3-6 Haziran tarihleri arasında Ürdün’ün başkenti Amman’da yer alması aylarca önce duyurulmuş olan ve dünyanın dört bir tarafından 150 genç Ermeni’nin katılacağı AGBU’nun Orta Doğu’nun Genç Profesyonellerin Forumu’nun iptal edilmesini;
Bu senenin başında Lübnanlı TV çekim ekibinin, gerekli iznin aylar öncesinden alınmasına rağmen, Suriye’deki Der Zor bölgesinde bulunan “Ermenilerin Öldürüldüğü Alan” adını verdikleri yere girişlerinin son dakika talimatları ile engellendiğini;
Üçüncü olayın ise, dünya üzerinde en etkili çalışmaları yapan Ermeni toplumunun yaşadığı Lübnan’da yer aldığını;
Lübnan Hükümetinin, Türkiye-Lübnan ilişkileri olumsuz etkileyebilir endişesi ile Aylin Haçaduryan’ın sözde soykırım döneminin bir şarkısı olan “Zartir Vortyag” adlı müzikal videosunun yayını yasaklamasını yazmış.
Bana ilginç gelen taraf ise söz konusu yazının altındaki Yorum.
“Sassounian gibi kendilerini savunma hakları olmayan Türklerden ne haber; Fransa ve İsviçre’de Türkler düşüncelerini dile getirdikleri için mahkemelere verilip, hapislere atılıyorlar” diye yazmış bir okur.
Arkasını da “Silahla yaşayan, bir gün silahla ölür, devamlı olarak nefret tohumları saçarsanız, sonucunda elde edeceğiniz sizi şaşırtmasın” seklinde getirmiş söz konusu yorumcu.
Gerçekte Ermenilerin başına gelenler, yavaş yavaş Rumların da başına gelmeye başladı. Türkiye’yi gücendirmekten korkan ve içinde çok sayıda AB üyesi devletin de yer aldığı küçümsenemeyecek sayıdaki ülke, artık Kıbrıs konusuna ve Türk tezlerine, farklı gözlerle bakmakta. Yıllardır özlediğimiz bir çerçeveden Kıbrıs’a bakıyorlar ve belli oluyor ki, gelecek düne kıyasla çok farklı olacak.
Prof. Dr. Ata ATUN
17 Haziran 2010
Bir yanıt yazın