09/06/2010
Gülen’in açıklamalarından sonra cemaatin bazı kalemleri harekete geçti. Bugün gazetesinde şok bir yazı yayınlandı.
MEDYAGÜNDEM- Bugün gazetesi genel yayın yönetmeni Erhan Başyurt, İsrail’le ilgili şaşırtan bir yazı kaleme aldı. Fethullah Gülen’in İsrail sözleri ardından cemaatin medya ayağının da harekete geçtiğini gösteren yazıda Başyurt, eleştiriler değil, ezber bozan barışçıl çıkışlar yapılmasını, İsrail’e “güven artırıcı önlemler paketi” sunulmasını istedi. Bir yanda İsrail’in katliamına tüm dünyada öfke seli yaşanırken, Türkiye’de “İsrail yanlısı medya” tartışması yaşanırken, Bugün gazetesi yazarının bu çıkışı cemaatin ortak bir stratejisi olarak yorumlandı. Başyurt, İsrail askerleri tarafından 9 Türk vatandaşının hunharca katledildiği gemiden de şöyle söz etti: “Dışişleri ve istihbaratın uyarılarına rağmen yol alan bir geminin ardından içinden çıkılmaz bir krize sürüklenmek de doğru değildir.” Bugün yazarı Erhan Başyurt’un Gülen adına soyunduğu misyonu gösteren yazısı şöyle: *** Dışişleri Bakanımız Ahmet Davudoğlu, İsrail’in yardım gemisi baskınını değerlendirirken, “Tarihte ilk kez Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları başka ülke askerlerince öldürüldü” dedi. Çok önemli bir tespit… Yüzlerce yolcunun yaşadığı korkunç dram ve işkenceler de cabası. Türkiye’nin, vatandaşlarının haklarını savunarak bu acının hesabını sorması en tabii hakkı. Ancak bu yapılırken izlenecek usul ve kullanılacak üslup, krizin büyümesi ya da çözülmesinde anahtar rol oynayacaktır. *** Usul açısından, bu korsan baskının İsrail ile Türkiye arasına hapsedilmemesi gerekiyor. 32 milletten insanın bulunduğu gemiye baskın, İsrail ile uluslararası toplum arasında bir sorun. Dışişleri bu konuda başarılı bir politika izledi. Başbakanın girişimi ile Birleşmiş Milletler’in “komisyon” kurmak için harekete geçmesi de çok büyük başarı. Türkiye, tarafsız bir inceleme yapılması ve çıkacak rapora da herkesin uyması için girişimlerini ısrarla sürdürmeli. *** Üslup açısından, Türkiye krizle ilgili bundan böyle “sessiz diplomasi” yürütmeli. Kamu önünde açık eleştiriler yerini, ezber bozan barışçıl çıkışlara bırakmalı. Olması gerekenden daha yüksek tonda açıklamalar ancak Türkiye’yi ve diplomatik becerilerini yaralar. Sonuç alınmaması halinde de kamuoyundaki hayal kırıklığına neden olur. Unutmamak lazım ki, İsrail bir dönem SSCB ve Çin’in taleplerine bile direndi. Zaman zaman ABD başkanlarına bile hakaret etti… ABD ve AB ile de restleşti. Bu aşamada yapılması gereken, İsrail’e “güven artırıcı önlemler paketi” sunarak uluslararası sahada da hamle üstünlüğünü elde etmektir. *** Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’na kendi bayrağını çeken Alman gemileri nedeniyle arzusunun hilafına ateş çemberine çekildiği gibi, dışişleri ve istihbaratın uyarılarına rağmen yol alan bir geminin ardından içinden çıkılmaz bir krize sürüklenmek de doğru değildir. Gazze’ye abluka tabii ki insanlık dışıdır. Ancak ablukayı kaldırmak mevcut şartlar itibarıyla Türkiye’nin tek başına gerçekleştireceği bir görev değildir. Filistin halkının acılarını ve yaşamsal sıkıntılarını hafifletmek şu aşamada öncelikli hedef olmalıdır. Türkiye’nin bu yönde en fazla gayret gösteren ülkelerden birisi olduğu da inkar edilemez. Dört yıldır süren ambargoya rağmen TİKA yüzlerce yardım görevini başarıyla yerine getirmiştir. Eğitim ve sağlık yardımları organize etmiştir. Sadece 2010 yılı yardım planı 50 milyon dolardır. Aynı şekilde Kızılay’ın da yardımları geciktirme ve engellemelere rağmen yerine ulaştırılmıştır. Deniz Feneri ve Kimse Yok Mu tarafından da milyon dolarlık yardımlar yapıldı. İHH aslında bölgeye en çok yardım götüren sivil toplum girişimlerinden birisidir. Ambargoya rağmen 20 milyon dolar yardım götürmeyi başardılar. Yine 9 bin Filistinli yetime düzenli destek sağlayan “Türk ailesi” var. *** Yardımların ulaştırılmasında İsrail’in sınırlama koyduğu ve sıkıntılar çıkardığı, gecikmelere neden olduğu bir gerçek. Ama hiç ulaşmamasındansa, gecikmeli ve sınırlı kalemlerle de olsa ulaşması daha evla görülebilir. Niyetim krize neden olan yardım gemisini sorgulamak ve eleştirmek değil. Ancak yardımın ulaştırılması için seçilen yöntem başarısız olmuştur. Hatta geçmişte her şeye rağmen ulaştırılan Türk yardımlarının da önünde zorlaştırıcı bir kapı olmuştur. Türkiye’nin “komşularla sıfır sorun” politikasındaki birikimi, İsrail’le bu krizi aşmak için yeterlidir. İsrail aşırı sağına rağmen, orta ve uzun vadeli ulusal çıkarlarımızın gerektirdiği şekilde hareket edilmelidir. |
Yazıları posta kutunda oku