Site icon Turkish Forum

KÜRTLERİN İSRAİL AŞKI VE IRAK

Ali Kerküklü (İstihbarat Oyunları Petrol Ve Kerkük’ün Yazarı)

Bölge de ezelden beri ince hesapları olan İsrail fazla dikkate alınmıyor. Oysa Amerika kadar İsrail de işin içinde. Amerika’daki güçlü Yahudi varlığı düşünülürse burada yapılacak yeni oluşumların ne anlama geldiği daha iyi anlaşılır. Bu mücadele sıradan bir rakibi ringin dışına atmaktan çok, İsrail’in eskiden beri bölge üzerinde var olan hayallerine dayanıyor. Böylece Nil’den Fırat’a uzanan ‘Büyük Yahudi İsrail hülyası, İsrail’in direkt olarak Irak’ın Kuzeyindeki hesaplarına yansıyor.

Tevrat’ta (Tekvin 16/12) “Hz. Musa’ya ‘Nil nehrinden, Fırat ırmağına kadar bu diyarı senin zürriyetine verdim” denilerek, bölge Doğu Anadolu ile birlikte kutsal Yahudi yurdu sınırları içerisinde gösteriliyor. Bu mistik ibare İsrail’in doğal refleksine dönüştü. Irak’ın Kuzeyi üzerinde doğal bir müdahale hakkını kendisinde gördü. İsrail uzun süreden beri Barzani ailesinin denetiminde bir ‘Kürt Devleti’ni yani ikinci İsraili istiyor. Yalnız istemekle de kalmıyor, Irak’ın kuzeyinde aktif roller alıyor, birtakım plan ve projelerini hayata geçiriyor.

Muharref Tevrat’ta tarif edilen bu sınırların, günümüzde hangi devletlerin topraklarına dahil olduğuna baktığımızda ise oldukça ilginç gerçeklerle karşılaşırız. Yahudi dini otoriteleri, söz konusu toprakların tam tarifi konusunda farklı fikirler öne sürmüşlerdir, ancak en geniş kapsamlı ve en çok kabul gören haritanın hangi bölgeleri kapsadığı Israel Shahak tarafından şöyle açıklanır:

İsrail Toprakları’nın Tevratsal sınırlarını gösteren farklı haritalar içinde en büyük sınırlara sahip olan versiyon, şu bölgeleri içine alır: Güneyde tüm Sina Yarımadası ve buna ek olarak Kuzey Mısır’ın Kahire’ye kadar uzanan bir parçası; doğuda, Ürdün’ün tamamı ve Suudi Arabistan’ın kuzey bölgesi; Kuveyt’in tümü ve Irak’ın çok büyük bir bölümü; kuzeyde Lübnan’ın ve Suriye’nin tamamı ve buna ek olarak Türkiye’nin Van Gölü’ne kadar uzanan büyük bir parçası; ve batıda Kıbrıs. Bu sınırlar hakkında yapılmış çok geniş kapsamlı araştırmalar, devlet desteğiyle, atlaslara, kitaplara ve makalelere dökülmekte ve okullarda bu sınırların propagandası yapılmaktadır. Başta Gush Emunim olmak üzere kimi etkili dini gruplar, söz konusu coğrafyanın İsrail tarafından fethedilmesini istemekle kalmamakta, bu fethin ilahi bir emir olduğuna inanmaktadırlar.

1897’de toplanan Dünya I. Siyonist Kongresi’nde Yahudilere ‘Nil’den Fırat’a İsrail Devleti’ hedefini işaret eden modern siyonizmin babası Theodor Herzl, siyasi Kürtçülerle de ilk temas kuran Yahudi liderdi. Herzl bu durumu hatıralarında açıkça dile getiriyor. Türkiye Kürtlerinden Abdullah Cevdet ile bağlantıya geçen Herzl’in bu girişiminden sonra Irak’ın Kuzeyinde Yahudilerin ilgisi artmıştı. Bu bağlamda en önemli temasları İsrail Devleti kurulunca MOSSAD’ın ilk başkanı olacak olan Reuven Zoslanski (1949-1952) yapacaktı. Zoslanski Filistin’de kurulacak Yahudi Devleti için ‘Shiloah’ (vazifeli) kod adıyla Orta doğuda çeşitli milletler nezdinde zemin hazırlıyordu. İsrailli yazar Hagai Eshed’in One-Man Mossad: Reuven Shiloah, Father of Israeli Intelligence (Tek Adamlık Mossad: İsrail İstihbaratının Babası) adlı uzun makalesinde belirttiği gibi, Shiloah, İsrail’in ilk 10 yılı boyunca istihbarat servisinin yapılanmasında olduğu kadar, dış politikanın oluşumunda da büyük pay sahibiydi.

Reuven Shiloah, 1930’lu ve 40’lı yıllarda yaptığı Ortadoğu gezileri sırasında (1931-1934 yılları arasında Irakta yaşadı Kürtlere ilişkiye geçti)  edindiği istihbarat birikimini Mossad’ın liderliğini üstlendiğinde yoğun biçimde kullanmaya başladı. Arap dünyasını iyi tanıyordu ve Yahudi Devleti’nin hayatta kalmak için bu dünyayı nasıl düzenlemesi gerektiğini de biliyordu. İyi bildiği işleri başında da, düşman gibi gözüken komşu ülkelerle gizli ilişkiler kurmak geliyordu.

Yahudi istihbaratı bu dönemde özellikle Kürt hareketinin Avrupa Temsilcisi olan Kamuran Ali Bedirhan ile ciddi işbirliği içine girer.Bedirhan Türkiye Kürtlerindendi 1940’ten beri Paris’te yaşayıyordu ve orada Polonyalı Yahudi bir bayanla evliydi. Bedirhan 1948’de kurulan İsrail yönetimi ile temas kurarak İsrail Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu İşleri Bölümüne sunduğu bir raporda Suriye ve Lübnan’ın İsrail’e karşı etkisiz kalması için buradaki azınlıkların isyana teşvik edilmesinin şart olduğunu ileri sürmüştü. Bedirhan ayrıca raporunda, Dürziler, Maruniler ve Kürtlerin İsrail’in tabii müttefiki olduğunu belirtir ve  Kürtler için Yahudilerden yardım ister. Ian Black Benny Morris’in ‘Israel’s Secret Wars: A History of Israel’s Intelligence Services’ isimli eserinde İsrail yönetiminin Kamuran Ali Bedirhan aracılığı ile 1961’den beri  Irak’ta isyan etmiş olan Kürt isyancılarla 1963’te yeni bir irtibat kurarak onları yönetmeye, yönlendirmeye başladığı belirtiliyor.

Hayfa Üniversitesi Modern Ortadoğu Tarih Bölümü`nden İsrailli Prof. Dr. Amatzia Baram ‘İsrail ve Irak’taki Kürt Sorunu’ isimli kitabında, 1963 yazında İsrail İstihbarat Örgütü (MOSSAD) Başkanı General Meir Amit, İran istihbarat örgütü SAVAK’ın başkanı ile görüşerek, SAVAK yolu ile Kürtlere silah gönderme konusunda anlaşıyor. Kürt İsrail işbirliğine İran da dahil olur ve İran üzerinden Irak’ın Kuzeyine geçen İsrailli subaylar burada Kürt peşmergeleri eğitmeye başlar. 8 Şubat 1963’te Baasçılar’ın Irak’ta bir ay sonra da Suriye’de başa geçmesi ve 17 Nisan 1963’de Irak, Mısır, Suriye arasında yapılan üçlü Birlik Antlaşması ile Nasır’ın öncülük ettiği Pan Arabizm fikrinin birliğe hakim olmasını tehdit olarak algıladığı için İsrail Kürt meselesine karışır ve Kürt isyancıları desteklemeye başlar.
Mahrem Buluşmalar-Gizli Anlaşmalar

Jo­nat­han C. Ran­dal’ın “Bun­ca Bil­gi­den Son­ra Ne Ba­ğış­la­ma­sı” ad­lı  ki­ta­bın­da : İs­ra­il­li yet­ki­li­ler 1963 yı­lı­nın ba­ha­rın­da Pa­ris’ten ya­ban­cı bir ga­ze­te­ci­yi Irak’ın ku­ze­yi­ne gön­der­di­ler. Ga­ze­te­ci, Bar­za­ni ve Ce­lal Ta­la­ba­ni’nin ka­yın pe­de­ri KDP Ge­nel Sek­re­te­ri İb­ra­him Ah­med ile gö­rüş­tü. Bu gö­rüş­me sı­ra­sın­da ga­ze­te­ci, o za­man­lar Pa­ris’te Ave­nue de Wag­rum’da­ki es­ki bir Rothsc­hild sa­ra­yı­na yer­leş­miş İs­ra­il el­çi­li­ği ya­kı­nın­da­ki Right Bank Ote­li’ne İs­ra­il­li­ler ile gö­rüş­mek üze­re, özel gö­rev­le bir Kürt he­ye­ti­nin gön­de­ril­me­si tek­li­fin­de bu­lu­nu­yor­du. Bar­za­ni, bu öne­ri­yi der­hal ka­bul et­miş ve he­yet he­men yo­la çık­mış­tı. Kürt he­ye­ti öne­ri­len otel­de bir oda­ya yer­leş­ti­ril­di. MOS­SAD’ın Pa­ris’te­ki ada­mı Me­nahem ‘Na­hik’ Na­vot(1984-1986 yılları arasında MOSSAD’ın ikinci başkanlık koltuğuna oturur), KDP Ge­nel Sek­re­te­ri İb­ra­him Ah­med ve da­ma­dı Ce­lal Ta­la­ba­ni ile gö­rüş­tü.

Pa­ris’te­ki giz­li gö­rüş­me­ler­de İs­ra­il Bü­yü­kel­çi­si Wal­ter Ei­tan’a Kürt ta­lep­le­ri ay­rın­tı­la­rıy­la ile­til­di. Bu gö­rüş­me­den 1 ay son­ra İs­ra­il’in yar­dım­la­rı Irak’ın kuzeyine gel­me­ye baş­la­dı. İs­ra­il’in bu yar­dım­la­rı Bar­za­ni’yi çok mut­lu et­miş­ti. Şim­di sı­ra İs­ra­il­lilere doğ­ru­dan iliş­ki kur­ma­ya gel­miş­ti. KDP Ge­nel sek­re­te­ri İb­ra­him Ah­med ve Ta­la­ba­ni alış­kan­lık ha­li­ne ge­len Av­ru­pa se­ya­hat­le­rin­den bi­rin­de Pa­ris’te­ki ga­ze­te­ mu­ha­bi­ri Aha­run Ben Efic­dar ile bir gö­rüş­me ger­çek­leş­tir­di­ler. 23 Ha­zi­ran 1963 de­ki bu gö­rüş­me­de Ta­la­ba­ni, Kürt peş­mer­ge­le­re ağır si­lah yar­dı­mı ya­pıl­ma­sı için çağ­rı­da bu­lun­muş­tu. 1963 Ha­zi­ran’ın­da KDP Po­lit­bü­ro­su ara­cı­lı­ğıy­la İs­ra­il ile iliş­ki ku­rul­du. O ta­rih­te Ka­mu­ran Ali Be­dir­han va­sı­ta­sıy­la Pa­ris’te Ce­lal Ta­la­ba­ni ile Şi­mon Pe­res ara­sın­da giz­li bir gö­rüş­me ger­çek­leş­ti. Bu gö­rüş­me­nin ar­dın­dan İb­ra­him Ah­med baş­kan­lı­ğın­da Ömer Mus­ta­fa De­ba­be ve Se­yid Aziz Şem­zi­ni’den olu­şan bir he­yet İran üze­rin­den İs­ra­il’e git­ti.

Me­na­hem Na­vot, o gün gö­rüş­me anı­nı hiç unut­ma­dı­ğı­nı söy­le­ye­rek şöy­le de­vam edi­yor “İb­ra­him Ah­med (Celal Talabani’nin kayın pederi) kar­şı­ma otur­du ve söz­le­ri ha­la ku­la­ğım­da; Biz açız, ek­mek, şe­ker yok, çay da yok di­yor­du. Ken­di ken­di­me bir ba­kın ne­re­le­re gel­dik; de­dim, biz Ya­hu­di­ler var­lı­ğı­mız için sa­va­şı­rız. Kar­şı­mız­da bir halk var biz­den yar­dım is­ti­yor”. Da­ha son­ra Ce­lal Ta­la­ba­ni’nin ka­yın­pe­de­ri İb­ra­him Ah­med, MOS­SAD baş­ka­nı Me­ir Amit (1963 – 1968) ile de gö­rüş­tü. Ken­di­sin­den ba­zu­ka, mü­him­mat, tü­fek, pa­ra ve ben­ze­ri yar­dım­lar is­te­di. İran, İs­ra­il’den gön­de­ri­len yar­dım­la­rın top­rak­la­rı üze­rin­den ak­ta­rıl­ma­sı­na izin ver­miş, ka­pı­la­rı­nı aç­mış­tı. Her­hal­de İs­ra­il ve İran bu yar­dım­la­rı Al­lah rı­za­sı için yap­mıyordu. Bu yar­dım­la­rın mut­la­ka bir be­de­li ola­cak­tı. Efen­di­le­ri ke­sin­lik­le bir di­yet öde­te­cek­ler­di. İs­ra­il si­lah­la­rı­nı kul­la­nan Kürt­le­rin eli­ne ne ka­dar çok Irak­lı­nın ka­nı bu­laş­tı­ğı dü­şü­nül­dü­ğün­de, şu gün­ler­de “Irak Kürt­le­ri için aca­ba ne de­ğiş­ti?” di­ye sor­mak­tan in­san ken­di­ni ala­mı­yor. Se­nar­yo, sah­ne, oyun­cu­lar ay­nı, de­ği­şen sa­de­ce yö­net­men­ler. Top­lum­sal bel­le­ği za­yıf olan top­lum­lar ma­ale­sef geç­miş­ten ders ala­mı­yor­lar. Oy­sa bel­le­ği­ne baş­vu­ran her­kes, her şe­yin ay­nı ve so­nu­cun da ay­nı ola­ca­ğı­nı; em­per­ya­list ak­tör­ler dı­şın­da de­ği­şen hiç­bir şey bu­lun­ma­dı­ğı­nı id­rak edi­yor­lar. Bu ta­ri­hi re­ali­te­yi gö­re­me­yen Kürt­ler ise bu­gün yi­ne iş­gal­ci­ler­le iş­bir­lik­le­ri­ni sür­dü­rü­yor­lar.

7 Ocak 1993 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Uğur Mumcu, Mossad-Barzani bağlantısını şöyle anlatmaktadır:
“Ortadoğu’nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor. Kanıtlanan son ilişki, Mossad-Barzani ilişkisidir. Mossad, İsrail Devleti’nin gizli istihbarat örgütüdür. Bu örgütün, Kürt Lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı? Barzani’nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi. Kimse bu ilişkiye, ‘Hayır olmadı’ diyemiyor. CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da Mossad-Barzani ilişkileri bilinmiyordu. Uğur Mumcu, bu yazısından 17 gün sonra 24 Ocak 1993 pazar günü arabasının altına konulan C-4 tahrip kalıbının patlaması sonucu öldürüldü.  Mum­cu ya­zı­sın­da “Kürt­ler ba­ğım­sız­lık sa­va­şı ya­pı­yor­lar­sa ne işi var CIA ve MOS­SAD’ın Kürt­le­rin ara­sın­da? Yok­sa CIA ve MOS­SAD an­ti­em­par­ya­list sa­vaş ve­ri­yor­lar da dün­ya bu sa­va­şın far­kın­da de­ğil mi? di­ye sor­muş­tur. Uğur Mum­cu, Türk ba­sı­nın­da ilk kez MOS­SAD-Bar­za­ni iliş­ki­si­ni de­şif­re et­miş, ba­ba Mol­la Mus­ta­fa Bar­za­ni’den oğul Bar­za­ni’ye ka­dar sü­ren MOS­SAD bağ­lan­tı­sı­nı or­ta­ya ko­ya­rak bir il­ke im­za at­mış­tı. Uğur Mum­cu ölü­mün­den bir­kaç gün ön­ce bir şey da­ha yap­mış­tı; MOS­SAD’ın Ce­lal Ta­la­ba­ni’ye yap­tı­ğı mad­di yar­dı­mı ve bu­nun yıl­lık mik­ta­rı­nı yaz­mış­tı. İs­ra­il­li ya­zar Ben­ja­min Be­it Hal­lah­mi ise “The İs­ra­el Con­nec­ti­on: Who İs­ra­el arms and why / İs­ra­il bağ­lan­tı­sı: İs­ra­il Ki­mi Ne­den Si­lah­lan­dı­rı­yor” ad­lı ki­ta­bın­da Bar­za­ni ile İs­ra­il ara­sın­da ki bu giz­li iliş­ki­yi şöy­le an­la­tı­yor: “Irak’ta­ki Kürt­ler her za­man İs­ra­il’in il­gi ala­nı da­hi­lin­dey­di… MOS­SAD’ın Kürt­le­re des­te­ği 1958’de baş­la­dı. As­ke­ri da­nış­man, si­lah ve cep­ha­ne­yi kap­sa­yan da­ha ge­niş çap­ta­ki yar­dım ise 1963’de uy­gu­la­ma­ya kon­du. Ağus­tos 1965’de İs­ra­il­li as­ke­ri uz­man­lar Kürt peş­mer­ge­ler için Irak’ın ku­ze­yin­de dağ­lık bir böl­ge­de eği­tim kamp­la­rı oluş­tur­du. Ha­zi­ran 1966’da İsrail Baş­ba­kanı Le­vi Esc­hol, Kürt yet­ki­li­ler ile gö­rüş­me­ler yap­tı. 1967 Arap – İs­ra­il sa­va­şı sı­ra­sın­da Kürt­ler İs­ra­il’in de teş­vi­ki ile Irak Hü­kü­me­ti’ne sal­dı­rı­lar dü­zen­le­di­ler ve Irak or­du­su­nun di­ğer Arap ül­ke­le­ri­ne yar­dım et­me­si­ni en­gel­le­di­ler. Sa­vaş sı­ra­sın­da Mı­sır ve Su­ri­ye bir­lik­le­rin­den ele ge­çi­ri­len Sov­yet ya­pı­mı si­lah­lar Kürt­le­re ve­ril­di. Her ay İs­ra­il ta­ra­fın­dan yak­la­şık 500.000 do­lar­lık bir pa­ra yar­dı­mı da Kürt peş­mer­ge­le­re ulaş­tı­rı­lı­yor­du. Mol­la Mus­ta­fa Bar­za­ni ön­ce 1968 ve 1973 yıl­la­rın­da İs­ra­il’i iki kez zi­ya­ret et­ti. Ta­bi ki İs­ra­il’e giz­li­ce git­miş­ti. O si­lah­lar­la kaç bin Irak’lı genç öl­müş­tür, an­ne­ler göz­ya­şı dök­müş­tür, ço­cuk­lar ba­ba­sız ve eş­ler dul kal­mış­tır. Sev­gi­li­ler sev­gi­li­le­ri­ni kay­bet­miş­tir. İnsanlarımıza kan, ölüm ve gözyaşı getirmiştir.”
İsrail, İran yoluyla Irak’ın Kuzeyine yaptığı yardımla yetinmemiş, doğrudan Barzani’nin karargahına ulaşarak, bizzat onunla işbirliğini konuşmaya başlamıştı. İlk olarak Kamuran Ali Bedirhan ile İsrail Savunma Bakan Yardımcısı Şimon Peres arasında yapılan bir antlaşmanın sonucu ‘Merved’ (Halı) adı verilen gizli bir operasyonla Ağustos 1965’te Irak’ın Kuzeyine gelen İsrail istihbaratının en gözde elemanları Tuğgeneral Tsuri Saguy (Irak Kürtlerinin ilan edilmemiş Genel Kurmay Başkanıydı ve onu Molla Mustafa Barzani oğlu gibi severdi), Yarbay Haim Levakov (Irak’ın Kuzeyinde MOSSAD heyetinin başkanıydı) ve Albay Arik Regev, üç ay boyunca isyancı Kürt peşmerge subaylarını eğitip danışmanlık yaptılar.

Kürtlerin İlan Edilmemiş Genelkurmay Başkanı Tsuri Saguy (Sağda) ve Molla Mustafa Barzani-Irak’ın Kuzeyi
Kürtlerin İlan Edilmemiş Genelkurmay Başkanı Tsuri Saguy (Sağda) ve Molla Mustafa Barzani-Irak’ın Kuzeyi

1965 yılı içinde üst düzey MOSSAD yöneticilerinden David Kimche başkanlığında (1976-1980 yılları arasında MOSSAD’ın ikinci şefliğini yapmıştır) bir grup İsrailli ajan Irak’a gelerek, Kürtlerle yeni ve daha kapsamlı bir görüşme gerçekleştirir. Mesud Bar­za­ni, “Bar­za­ni II”ad­lı ki­ta­bın­da Da­vid Kimc­he’nin Irak’ın kuzeyine ge­li­şi­ni şöy­le an­la­tı­yor:

Ali Kerküklü (İstihbarat Oyunları Petrol Ve Kerkük’ün Yazarı) - 2 e1572967016250
MOSSAD’ın ikinci başkanı David Kimche (Solda) bir Peşmergeyle Beraber-Irak’ın Kuzeyi

1965 yı­lı Ma­yıs Ayın­da Da­vid Kimc­he, İs­ra­il Hü­kü­me­ti­nin tem­sil­ci­si ola­rak Irak’ın kuzeyine gel­di ve Kürt­le­re gön­de­ri­le­cek yar­dım­la­ra ula­şı­mı hu­su­sun­da dü­zen­le­me­ler yap­ma­ya baş­la­dı (Bu yardımlar neyin karşılığındaydı,Iraklıları öldürmek için olmasın sakın ?). Bu­nun ar­dın­dan as­ke­ri ve tek­nik yar­dım­lar ulaş­ma­ya baş­la­dı. An­cak ga­yet sı­nır­lı bir dü­zey­de, ay­rı­ca İs­ra­il­li­ler, Irak or­du­su­nun Fi­lis­tin ala­nın­dan uzak­ta, Irak Kuzeyinin dağ­la­rında oya­lan­ma­sı­nı is­ti­yor­lar­dı.”                                                                                             ‘The Kurdish Question in Iraq’ isimli kitabın yazarı Edmond Gharib, 1966’da İsrail kabinesinden bir bakan, eski bir MOSSAD yöneticisi Aryeh Lova Eliav at sırtında uzun süren yolculuktan sonra Irak’ın Kuzeyindeki Kürt isyancıların karargahına ulaşıyor. Eliav ile birlikte buraya gelen doktor ve hemşireler de, Bağdat hükümetine karşı savaşan Barzani güçlerinden yaralananların tedavisi için seyyar bir hastane kurarlar. Eliav, Molla Mustafa Barzani ile görüşerek, İsrail’in Kürtlere askeri, ekonomik ve teknik yardımda bulunması kararlaştırılır.

İs­ra­il, ku­ru­lan iliş­ki­ler kap­sa­mın­da Ağus­tos 1966 yı­lın­da Kürt is­tih­ba­rat ör­gü­tü­nün (PARASTİN) şe­kil­len­me­si­ne de yar­dım­cı ol­du.Amaç Irak hakkında  İsrail için istihbarat toplamaktı. MOS­SAD, Kürt is­tih­ba­rat­çı­la­rı ye­tiş­tir­di.PARASTİN’nin ba­şı­na Mesud Bar­za­ni ge­ti­ril­di.

Mesud Bar­za­ni, “Bar­za­ni II” ad­lı ki­ta­bın­da: “O za­man bir gü­ven­lik ve is­tih­ba­rat var­lı­ğı­na ih­ti­yaç du­yul­du. Bu ör­gü­tün ku­rul­ma­sı gö­re­vi ba­na tev­di edil­di. İlk baş­ta Şe­kib Ak­ra­vi, Mu­ham­med Aziz Ka­dir, Fran­so Ha­ri­ri (18 Şubat 2001’de Erbil’de öldürüldü), Fa­hir Mer­ge­so­ri ve di­ğer­le­rin­den yar­dım alı­yor­dum”de­mek­te­dir.
Kerkük Petrolleri Haritası

İsrail’in Kürtlerle olan ilişkisi artarak sürüyordu. Özellikle istihbarat alanında Kürtler İsrail’e büyük ölçüde yardımcı oluyordu. Ağustos 1966’da İsrail’in Kürtler aracılığı ile ayarladığı Iraklı Hristiyan pilot Munir Redfa, Irak’a ait MIG 21 uçağını Tel Aviv’e kaçırıp İsraillilerin bu uçak hakkında bütün bilgileri öğrenmesini sağladı. İsrail, Altı Gün Savaşları’nın ilk gününde aynı uçakları kullanan Mısır Hava Kuvvetlerini kolayca etkisiz hale getirdi. Haziran 1967’de İsrail ile Birleşik Arap Devletleri arasında yapılan ‘Altı Gün Savaşları’ Ortadoğu’daki tüm dengeleri alt üst ederken İsrail ile Kürt isyancılar arasındaki ilişkileri daha da belirgin hale getirdi. MIG 21 uçağını İsrail’e kaçıran Iraklı pilot Redfa’nın ailesinin Irak dışına çıkarılması operasyonunu da Kürtlere ihale edildi.

İsrail’in Kürt isyancılara giderek artan desteğinin en sembolik göstergelerinden biri Eylül 1968’de Mesud Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani’in İsrail’e yaptığı ziyaret olarak gösteriliyor. Barzani kendisini kabul eden İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan’a hediye olarak bir ‘Kürt Hançeri’ ile birlikte Kerkük petrol rafinerilerinin nasıl vurulabileceğinin planlarını da vermişti. Daha sonra Mart 1969’da bu plan doğrultusunda yapılan bir operasyonla MOSSAD ve peşmergeler Kerkük rafinerilerini bombalayarak, çalışamaz hale getirdiler. Bu operasyon CIA raporlarında da yerini alıyor. Barzani’nin ziyaretinden sonra rafineri haritasına karşılık İsrail de ‘Altı Gün Savaşları’ sonucunda elde ettiği savaş ganimeti Sovyet yapısı silahları Tahran’daki askeri ataşesi Yaakov Nimrodi aracılığı ile Kürtlere ulaştırdı

İlk başlarda Sovyet yanlısı olan baba Molla Mustafa Barzani, İsrail devletinin kurulmasıyla coğrafyadaki yüzünü yeni devlete döndürdü. Barzani, İsrail ile ilişkilerinin devamında 1973’te İsrail’e ikinci kez ziyarette bulunuyor. Kürtçe konuşan çocukluk arkadaşı Irak Yahudilerden 1950’den beri İsrail’de yaşayan David Gabayi’nin evinde kalıyor. Amerika dış politika uzmanı Jack Anderson’un 18 Eylül 1972’de Washington Post gazetesinde yazdığı bir yazısında her ay İsrailli bir yetkili Mesud Barzani’nin babası Molla Mustafa’ya 500 bin dolar vermekteydi, dönemin CIA raporlarına göre MOSSAD şefi Zvi Zamir, Barzani’yi Irak’ın Kuzeyindeki kampında ziyaret ederek, Bağdat’a karşı yapılan saldırı ve sabotajların dozunun artırılmasını istemişti.
.

Barzani’ye  Suikast

1971 yı­lı Ey­lül’ünün son gün­le­rin­de Bar­za­ni ile gö­rüş­mek üze­re, MOS­SAD Baş­ka­nı Zvi Za­mir (1968-1974) ile bir sü­re son­ra MOS­SAD Baş­kan­lı­ğı kol­tu­ğu­na otu­ra­cak olan Na­hum Ad­mo­ni (1982 – 1989) İran’a ha­re­ket et­miş­ler­di. 29 Ey­lül 1971’de Za­mir ile Ad­mo­ni, Re­van­duz’a doğ­ru yo­la çık­tı­lar. Ken­di­le­ri­ne Bar­za­ni’nin ya­kın ada­mı Mir­han ve KDP’nin is­tih­ba­rat so­rum­lu­su Azat eş­lik edi­yor­du. Yol bo­yun­ca Irak or­du­su­nun ko­nuş­lan­ma şek­li­ne iliş­kin araş­tır­ma­lar ya­pan İs­ra­il­li­ler, Hac Um­ran’a var­dık­la­rın­da yo­ğun bir ka­la­ba­lık­la kar­şı­laş­tı­lar. Bu­nun se­be­bi Bar­za­ni’ye ya­pı­lan su­ikast gi­ri­şi­miy­di. Bar­za­ni bu su­ikast­tan kur­tul­muş­tu.

Mol­la Mus­ta­fa Bar­za­ni de­li gi­biy­di. Kız­gın bir şe­kil­de ba­ğı­rı­yor­du. El­bi­se­le­rin­de­ki to­zu top­ra­ğı çırp­tı ve ya­na­ğın­da­ki bir ya­ra­yı gös­te­re­rek “Din ada­mı kı­lı­ğın­da do­kuz ki­şiy­di­ler, Bağ­dat’tan gel­di­ler.” de­di. Bar­za­ni’ye so­ru so­ran iki ki­şi­nin de üze­rin­de di­ğer­le­ri gi­bi peş­mer­ge kı­ya­fet­le­ri var­dı. Bu iki­si­nin İs­ra­il­li ve MOS­SAD gö­rev­li­si ol­du­ğu bi­li­ni­yor­du. Peş­mer­ge giy­si­le­ri için­de Bar­za­ni ile soh­bet eden­ler, MOS­SAD Baş­ka­nı Zvi Za­mir ile İs­ra­il Ulus­la­ra­ra­sı İliş­ki­ler Şu­be­si Ge­nel Baş­ka­nı Na­hum Ad­mo­ni’den baş­ka­sı de­ğil­ler­di. Bar­za­ni an­lat­ma­ya de­vam edi­yor­du: “İki lüks ara­ba ile gel­di­ler ve ya­nı­ma gir­di­ler. Çay ik­ram et­tik, ani­den bir bom­ba pat­la­dı, evet öl­me­me ra­mak kal­mış­tı. Peş­mer­ge­ler der­hal üzer­le­ri­ne ateş açıp iki şoför­le bir­lik­te do­kuz din ada­mı­nı öl­dür­dü­ler. Ay­rı­ca iki peş­mer­ge ve on dört ki­şi ya­ra­lan­dı”.

Ali Kerküklü (İstihbarat Oyunları Petrol Ve Kerkük’ün Yazarı) - 3
Soldan sağa Mesud Barzani, Menahem Nahik Navut (Mossad 2. Başkanı 1984 – 1986), Mahmut Osman, Mossad Başkanı Zvi Zamir (1968 – 1974), Mossad Başkanı Nahum Admoni (1982 – 1989) ve Bir Kürt Koruma- Irak’ın Kuzeyi Eylül 1971 (Mossad Arşivi)

Bu su­ikast gi­ri­şi­mi­nin ar­dın­dan Bar­za­ni, oğul­la­rı İd­ris, Mesud ve Dışilişkiler sorumlusu Mah­mut Os­man gi­bi ken­di­si­ne ya­kın isim­le­ri de ya­nı­na ala­rak MOS­SAD Baş­ka­nı Zvi Za­mir ile gö­rüş­tü. Ama­cı Irak hü­kü­me­ti­ne kar­şı na­sıl bir ta­vır ta­kı­nıl­ma­sı ge­rek­ti­ği hak­kın­da gö­rüş al­mak­tı. Fik­ri so­rul­du­ğun­da Zvi Za­mir, Bar­za­ni ile ay­nı dü­şün­ce­de ol­du­ğu­nu söy­le­ye­rek sö­ze baş­la­mış­tı. Ona gö­re,Kürt­ler yap­ma­la­rı ge­re­ken iş­le­re yo­ğun­laş­ma­lı, bir ha­re­ket ya­par­ken ka­zanç ve ka­yıp­la­rı­nı iyi he­sap et­me­liy­di­ler, su­ikas­tın Irak ta­ra­fın­dan ger­çek­leş­ti­ril­di­ği­nin ke­sin ol­du­ğu; an­cak sa­de­ce bu olay ne­de­niy­le ge­nel bir ka­rar alı­na­ma­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni söy­le­di. Bar­za­ni, ay­nı dü­şün­ce­le­ri pay­laş­ma­nın ver­di­ği ke­yif­le adam­la­rı­na “Mi­sa­fi­ri­mi­zin gö­rü­şü­nü iyi din­le­yin.” de­di.

Ali Kerküklü (İstihbarat Oyunları Petrol Ve Kerkük’ün Yazarı) - 4 e1572966889651
Neçirvan Barzani’nin Babası ve Mesud Barzani’nin Abisi İdris Barzani (Solda), Mossad Başkanı Zvi Zamir Silah Eğitimi Verirken.-Irak’ın Kuzeyi 1969 Mossad Arşivi

Bölgede kendisine bağlı bir Kürt devleti isteyen İsrail’in ilişkileri baba Barzani’den sonra da devam etti. İsrail ile oğul Mesud Barzani arasındaki ilişkiler babası dönemindeki gibi aleni olmaktan çok, farklı konseptler de sürüyor. Bölgede bulunan 24 değişik grubun içinde Barzanilerin etkin konuma gelmesinin en önemli sebebi İsrail’in verdiği destek olarak gösteriliyor. Araştırmacı Aytunç Altundal’a göre İsrail’in Irak’ın Kuzeyi  ile olan ilişkilerini Kürt Yahudiler sağlıyor (İsrail’de 150-200 bin arasında Kürt Yahudisi yaşamaktadır) . Altundal; “İsrail ile ilişkiyi Barzani’nin yanında bulunan Sami Abdurrahman sağlıyordu (1 Şubat 2004 tarihinde Türkmen şehri Erbilde bir intihar saldırısında öldürüldü.Sami Abdurrahman İsrail tarafından özel eğitilip yetiştirilmiş, Irak Hükümetinde bakanlık yaptığı sırada Irak hakkında tüm bilgileri İsrail’e aktarıyordu). Barzanilerin Amerika ile CIA bağlantısı yine İsrail aracılığı ile sağlanıyor” diyor.

“MOSSAD 1973’te, Yom Kippur Savaşı’nda, Barzani’den Irak petrol kuyularını bombalamasını istedi. Barzani de bunu kabul etti.” (MOSSAD ‘Les Services Secrets Israeliens’, Dennis Eisenberg-Uni Dan-Eli Landau, s. 269)
İsrailli komandolarının bir bölümü Molla Mustafa Barzani’nin yanında yaşıyorlar. Zaten Barzani’nin peşmergelerine iletişim ağlarını kuran da onlar. Bu komandolar sabotaj ve katliamda bu ağları kullanıyorlar.” (Les Murailles d’Israel, Larteguy, s.92)

“Barzani ve peşmergelerine İsrailliler tarafından yardım edildiği artık kimse için bir sır değil. Onlardan sadece silah ve malzeme almıyorlar, aynı zamanda bilgi de alıyorlar.” (Les Murailles d’Israel, Larteguy, s.92)

İsrailli general Rafael Eitan, Molla Mustafa Barzani’nin talebi üzerine, 1969 yılında Irak’ın kuzeyine giderek isyanı yakından görmüş ve isyanın başı Barzani ile mücadeleyi daha yaygın bir savaş haline dönüştürme konusunu görüşmüş. Eitan ziyaretinden sonra, İsrail Savunma Bakanlığı’na, Kürtlerin gelişmiş savaş araçları ve silahlarından mahrum olduklarını, kendilerine yardım edilmesi gerektiğini bildiren bir rapor yazdığını anlatıyor.” (Terör ve Güneydoğu Sorunu, Fehmi Koru, s.110)

“Irak’taki Barzani hareketine yardım eden Yahudiler, Türkiye’deki Kürtçülük hareketinde de tahrikçilik ve kışkırtıcılık yapmaktadırlar.” (Barzani Dosyası, Hulusi Turgut, sf.126)

Aynı kitapta şu ilginç gerçeklere de yer verilmektedir:

“Nitekim, Paris’teki, Kürt İhtilaline Yardım Komitesi üyelerinden çoğunun Yahudi olması da dikkati çekiyordu. Hollanda’nın Amsterdam şehrinde kurulmuş olan Kürt Cemiyeti, Başkanı Silvio Van Roy başta olmak üzere büyük bir kısmı Yahudi olan üyelerden oluşuyordu.” (Barzani Dosyası, Hulusi Turgut, sf.41-42)
“Eitan’ın anılarının yayınlanmasından sonra, İsrail basınında İsrail-Barzani ilişkileri konusunda başka bilgiler de çıkmaya başladı. Kahire’de yayınlanan haftalık Ruz el-Yusuf dergisinin 4 Eylül 1989 tarihli sayısında Barzani de İsrail’i iki kere ziyaret etmiş. 1968 yılında gerçekleşen birinci ziyaretinde de, 1973 yılındaki ikincisinde de, Mustafa Barzani, 1950 ortalarında İsrail’e göç etmiş Kürt Musevisi David Gabayi’nin evinde kalmış. İkinci ziyarette, yanında getirdiği altın kolyenin Moşe Dayan’ın eşi için yeterli bir hediye olup olmayacağını arkadaşına sormuş. Bu ifşaatlardan, Gabayi ile Barzani’nin babalarının çok yakın olduğu ortaya çıkıyor.” (Terör ve Güneydoğu Sorunu, Fehmi Koru, s. 111)

MOSSAD’ın Barzani ile ilişkileri, Londra ve Sidney’de yayınlanan “Israel’s Secret Wars – A History of Israel’s Intelligence Services” (İsrail’in Gizli Savaşı – İsrail İstihbarat Servislerinin Tarihi) adlı kitapta da sergilenmektedir. Kitap, İngiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington’daki Brooking Enstitüsü’nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından yazılmıştır. Kitapta MOSSAD-Barzani ilişkileri, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD yazışmalarına dayanılarak açıklanmaktadır. Önsözde, kitabın yayından önce İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği belirtilmektedir.

Bu bilgilerin dışında, 1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da İsrail tarafından yapıldığı açıklanmaktadır. MOSSAD-Barzani ilişkilerinin İsrail’in Tahran’daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD ajanı) aracılığı ile gerçekleştirildiği de bir başka önemli bilgidir. Nimrodi’nin üstlendiği görev de son derece ilginçtir; Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani’nin eline geçmesinde rol oynamıştır. Kitapta MOSSAD’dan Kürtlere 500 bin dolar para verildiği, sağlam bilgi kaynaklarına dayanılarak açıklanmaktadır. Bu durumda önemli bir soru gündeme gelmektedir: 70’li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürmekte midir? Kitapta ele alınan bilgilere göre bu sorunun cevabı, “evet”dir:

Ian Black ve Benny Morris’in deyimiyle, Kürtler ile İsrail arasındaki ilişkiler “Ortadoğu’nun en kötü saklanan sırrı”dır. Bütün bunların mâkul açıklaması Amerika ve İsrail’in Ortadoğu’da, başlangıçtan günümüze değin ortaklaşa sürdürdükleri kirli oyunları deşifre eden kilometre taşlarında saklıdır.

 

Soldan Sağa İsrail Genelkurmay Başkanı Revaham Zeevi, M kod adlı İsrail Heyet Başkanı (Kürt kıyafetli olan) , MOSSAD Başkanı Meir Amit, Mesud Barzani’nin Babası Molla Mustafa Barzani-Irak’ın Kuzeyi

 

Irak Hükümetine Sığınan Mesud Bar­za­ni’nin Ağabeyi Ubeydullah

Irak hü­kü­me­ti, 1973 yı­lı so­nun­da üç KDP’li Kür­dü ya­nı­na çek­me­yi ba­şar­mış­tı. Bun­lar­dan iki­si, KDP po­lit­bü­ro üye­le­ri olan Aziz Re­şit Ak­ra­vi ve Ha­şim Ha­san Ak­ra­vi idi. Bu iki­li İs­ra­il­li­le­ri çok iyi ta­nı­yor­lar­dı. Aziz Ak­ra­vi, 1962 yı­lın­da Irak or­du­sun­dan ka­ça­rak Kürt is­yan­cı­la­rı­na ka­tıl­mış­tı. İs­ra­il’i de zi­ya­ret eden Ak­ra­vi, Kürt – İs­ra­il iliş­ki­le­ri­nin bo­yut­la­rı­nı çok iyi bi­li­yor­du. Da­ha ön­ce Kürt­le­rin Irak or­du­su­na kar­şı yap­tık­la­rı sal­dı­rı­la­rın plan­la­ma­sın­da gö­rev al­mış­tı. Şüp­he­siz Irak­lı­la­rın sa­fı­na ge­çin­ce, Kürt is­ya­nı­na ya­pı­lan İs­ra­il mü­da­ha­le­le­ri­nin ço­ğu­nu Irak’a an­lat­mış­tır.

Bar­za­ni’yi “dik­ta­tör” ol­mak­la suç­la­yan KDP’nin po­lit­bü­ro üye­si Aziz Ak­ra­vi’nin, hü­kü­met sa­fı­na geç­me­si, Irak hü­kü­me­ti için özel­lik­le yurt­dı­şın­da önem­li bir pro­pa­gan­da ko­zu ol­muş­tu.

Ha­şim Ak­ra­vi’ye ge­lin­ce, ona da Irak hü­kü­me­tin­ce be­le­di­ye iş­le­rin­den so­rum­lu bir dev­let ba­kan­lı­ğı gö­re­vi ve­ri­lir.

Son­ra­ki dö­nem­ler­de Ha­şim, Irak hü­kü­met tem­sil­ci­si sı­fa­tıy­la Pa­ris’e bir zi­ya­ret dü­zen­ler. Bu zi­ya­re­tin ama­cı, Irak hü­kü­me­ti­nin Kürt­le­re iyi ni­yet­li yak­laş­tı­ğı­nı gös­ter­mek­dir. Ha­şim Ak­ra­vi bu zi­ya­re­tin­de As­so­ci­ated Pres Ha­ber Ajan­sı mu­ha­bi­ri­ne, Bar­za­ni’nin ka­rar­ga­hı­na İs­ra­il­li da­nış­man­la­rın gel­di­ği­ne göz­le­riy­le ta­nık ol­du­ğu­nu ve Bar­za­ni’nin de İs­ra­il’i iki kez zi­ya­ret et­ti­ği­ni söy­le­mek­ten çe­kin­mez. Ay­rı­ca Mesud Bar­za­ni’nin ağabeyi, Molla Mustafa’nın bü­yük oğ­lu Ubey­dul­lah, Al-Rı­sa­lah isim­li Ku­veyt ga­ze­te­si­ne ver­di­ği de­me­cin­de ba­ba­sı­nın ay­rı­lık­çı ol­du­ğun­dan dem vur­muş ve kar­de­şi Mesud ve İd­ris­le bir­lik­te İs­ra­il’i (Tel Aviv) zi­ya­ret et­tik­le­ri­ni söy­le­miş­tir. Ubey­dul­lah, Bar­za­ni’nin sü­rek­li İs­ra­il­li­ler­le iş­bir­li­ği yap­tı­ğı­nı, Irak­lı­la­ra dü­zen­le­dik­le­ri bü­tün sal­dı­rı­la­rın İs­ra­il­li­ler ta­ra­fın­dan plan­lan­dı­ğı­nı açık­la­mak­tan çe­kin­me­miş­tir. Ve şun­la­rı ek­le­miş­tir:

Ba­bam mut­lak su­ret­le İs­ra­il gü­düm­lü­dür. Ka­rar­ga­hın­da sü­rek­li ola­rak ha­in ba­ba­ma da­nış­man­lık ya­pan İs­ra­il su­bay­la­rı var­dır. Ba­bam on­lar­dan al­dı­ğı ta­li­ma­tı kar­deş­le­rim Mesud ve Bar­zan’a ile­tir. On­lar da dü­şün­mek­si­zin bu emir­le­ri ye­ri­ne ge­ti­rir­ler.”

20 Ni­san 1974’de Mil­li­yet ga­ze­te­sin­de ya­yın­la­nan de­me­cin­de de Ubey­dul­lah Bar­za­ni, ba­ba­sı­nı “iş­bir­lik­çi ol­mak ve Kürt­le­ri em­per­ya­list oyu­nu­na alet et­mek­le” suç­lu­yor­du. Bar­za­ni’nin oğ­lu suç­la­ma­la­rı da­ha da ile­ri ta­şı­ya­rak: “Irak hü­kü­me­ti Bağ­dat’ı da Kürt­le­re ver­se, ba­bam yi­ne Irak hü­kü­me­ti­nin tek­lif et­ti­ği özerk­li­ği ka­bul et­me­ye­cek­tir.” di­yor­du. Ubey­dul­lah, Mı­sır­lı ga­ze­te­ci Mu­ham­med Ha­sa­neyn Hey­kel’e ba­ba­sı Bar­za­ni’nin ya­nın­da her za­man İs­ra­il­li­le­rin bu­lun­du­ğu­nu ve bun­la­rın Irak’ta ca­sus­luk yap­tı­ğı­nı söy­le­di. Ak­ra­vi ise, 12 Ara­lık 1974’te Chris­ti­an Sci­en­ce Mo­ni­tor ga­ze­te­si­ne ver­di­ği de­meç­te; İs­ra­il­li­le­rin Irak’ın Kuzeyinde gö­rev­le­ri­nin İs­ra­il’i il­gi­len­di­ren ko­nu­lar­da bil­gi top­la­mak­tan iba­ret ol­du­ğu­nu açık­la­dı.

As­lın­da Ubey­dul­lah ge­le­ce­ği gö­re­rek doğ­ru­yu söy­le­mek­te­dir. Bu­gün Irak’ta ya­şa­nan­lar, Ubey­dul­lah’ın ön­gö­rü­sü­nü doğ­ru­la­mak­ta­dır. Gö­rü­nen o ki, Mesud Bar­za­ni ve Ce­lal Ta­la­ba­ni, ABD, İn­gil­te­re ve İs­ra­il sa­ye­sin­de bü­tün Irak’ı yö­net­mek is­te­mek­te­dir­ler. Söz­de bu ül­ke­ler Irak’a öz­gür­lük, ba­rış, hu­zur ve de­mok­ra­si ge­ti­re­cek­ler­di! Söy­lem­le­ri bu de­ğil miy­di? “Ya­şa­sın Kürt­ler, öl­sün Irak­lı­lar” slo­ga­nı Irak’ta olup bi­ten­le­ri an­lat­mak için ye­ter­li de­ğil mi­dir?

Kürt grup­la­rı yan­gın­dan mal ka­çı­rır gi­bi her şey bi­zim ol­sun di­yor­lar. Ira­kın ge­çir­di­ği bu zor du­ru­mun­dan is­ti­fa­de edip, da­ha faz­la çı­kar el­de et­mek ya­rı­şın­da­lar.Ekmeğini ve suyunu içtikleri ülke umurlarında bile değil.

Ye­ni­den Öz­gür Gün­dem ga­ze­te­sin­de 1 Ara­lık 2002 ta­rih­li sa­yı­sın­da KDP-MOS­SAD iliş­ki­siy­le il­gi­li şu sa­tır­lar yer alı­yor­du: “KDP’nin en çe­kir­dek istihbarat ör­gü­tü PARASTİN’de­ki pro­fes­yo­nel­le­rin he­men he­men hep­si­nin is­tih­ba­rat eği­ti­mi­ni İs­ra­il’de gör­me­si, id­di­amı­zı ye­ter­li dü­zey­de is­pat­la­ma gü­cü­ne sa­hip­tir. Bu o ka­dar güç­lü bir iliş­ki ki, Irak’ın Kuzeyinde iki par­ti ara­sın­da ge­çen bir olay şöy­le bir kıs­kanç­lı­ğa da yol aç­mış­tır:

Irak’ın Kuzeyinde bu­lu­nan Öz­gür Ça­lış­ma Par­ti­si/Par­ti Ka­ri Serbx­we (PKS), KDP ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı. Bu ola­ya Av­ru­pa’dan tep­ki gös­te­ren PKS Baş­ka­nı Ab­dul­ha­lik Zen­ge­ne şöy­le bir en­te­re­san açık­la­ma ya­pı­yor­du: “Par­ti­mi­zin ka­pa­tıl­ma­sın­da­ki ge­rek­çe doğ­ru­dur, biz İs­ra­il dev­le­ti ile iliş­ki içe­ri­sin­de­yiz. Fa­kat böy­le­si bir ka­pat­ma ge­rek­çe­si ile yal­nız PKS de­ğil, tüm Bar­za­ni ai­le­si ka­pa­tıl­ma­lı­dır. Çün­kü bu ai­le İs­ra­il’e gö­bek­ten bağ­lı­dır.”. Ab­dul­ha­lik Zen­ge­ne 15 Ara­lık 2005 te Irak’ta ya­pı­lan se­çim­de Kürt lis­te­sin­den Irak Mil­let Mec­li­si’ne mil­let­ve­ki­li ola­rak gir­miş­tir.

İsrail’in toprak anlamında stratejik bir derinliği yok. Bunun için Arap kuşağında, Arapların Araplarla ya da Arap olmayanlarla bir çatışmaya sürüklenmesini istiyor. Böylece kendi üzerindeki yoğunluğu azaltmış olacak. Ayrıca bölgede Irak her zaman İsrail için en büyük tehdit olmuştur. Burada kurulacak ‘Kürt devleti’ ile Irak tehdidini ortadan kaldırmak istiyor. Kürt isyanına ta başından beri stratejik hesap yapan ve bu kartı Irak, Türkiye, İran ve Suriye’ye karşı kullanan ülke İsrail’dir.

Mesud Barzani İle Röportaj

Mesud Barzani’nin 23 Mart 2007’de, Irak’taki son duruma, yaşanan ve olası gelişmelere ilişkin Londra’da yayınlanan el-Hayat gazetesinden Gassan Şerbel ile yaptığı söyleşiyi

Soru: İsraillilerin Irak’ın kuzeyine sızdığına dair konuşmalar var. Güvenlik ve ekonomi açısından… İsrail’in bölgedeki azınlıklar konusu üzerinde çalıştığı söyleniyor.
Barzani:
Biz Irak devletinin bir parçasıyız. Anayasal olarak herhangi bir devletle ilişkiler kurma hakkımız yok. Eğer İsrail’in Bağdat’ta büyükelçiliği açılırsa Erbil’de de bir konsolosluğu açılır. Bununla birlikte İsrail’le ilişki içerisinde olmanın bir suç olduğunu düşünmüyorum. Ancak Irak anayasasına da karşı çıkmayacağım.

AKŞAM gazetesinin Suriye asıllı Ortadoğu Uzmanı Hüsnü Mahalli’nin Mesud Barzani ile Aralık 2005’de yaptığı röportajda;

Soru: Sayın başkan, şu İsrail ile işbirliğinize gelelim… Geçenlerde yine İsrail basını bazı İsrailli subayların peşmergeleri eğittiğini yazdı…
Bakın tüm bunlar saçma, kışkırtıcı, kasıtlı ve gerçekle ilgisi olmayan rezil iddialardır. Peşmergelerin İsrail generallerin eğitimine ihtiyacı yoktur. Peşmergeler kendileri başkalarını eğitecek düzeydedir. Ancak İsrail ile ilişkilerin de bir suç olduğunu sanmıyorum. Unutmamak gerekir ki, biz Irak’ın bir parçasıyız. Eğer Irak hükümeti İsrail’i tanır ve diplomatik ilişki kurarsa biz de o zaman İsrail konsolosluğunu Erbil’de açarız ve ilgilenen herkesi davet ederiz.

Irak’ın kuzeyinde İsrail askerlerinin ve istihbaratının olmadığını bilmeyen var mıdır?  “Biz Irak devletinin bir parçasıyız ama fırsat bulursak hemen bağımsız Kürt devletini kurarız. İsrail’le ilişkimiz yoktur”. Bu cevaba kargalar bile güler. İsraille Kürtlerin ilişkisini sağır sultan bile biliyor.

Pu­lit­zer ödül­lü Ame­ri­ka­lı ga­ze­te­ci ve ya­zar Sey­mo­ur M. Hersh’in “Emir Ko­mu­ta Zin­ci­ri” ad­lı ki­ta­bın­da il­ginç bil­gi­ler yer al­mak­ta­dır: “Üst dü­zey bir CIA yet­ki­li­si, ken­di­siy­le bir gö­rüş­me­miz­de, ‘İs­ra­il­li­le­rin Irak’ın Kuzeyinde fa­ali­yet gös­ter­dik­le­ri­ni ka­bul et­miş­ti. İs­ra­il­li­ler ora­da da ol­ma­la­rı ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yor­lar’ de­di. İs­ra­il­li­le­rin Was­hing­ton’un ona­yı­nı is­te­yip is­te­me­dik­le­ri­ni sor­du­ğum­da ise ay­nı yet­ki­li gü­le­rek “İs­ra­il­li­le­re ne yap­ma­la­rı ge­rek­ti­ği­ni söy­le­ye­bi­le­cek bi­ri­ni ta­nı­yor mu­sun? On­lar hep ken­di çı­kar­la­rı­na en uy­gun dü­şen şe­yi ya­par­lar” kar­şı­lı­ğı­nı ver­di. CIA yet­ki­li­si İs­ra­il’in böl­ge­de­ki var­lı­ğı­nın Ame­ri­kan is­tih­ba­rat çev­re­le­rin­de bi­lin­di­ği­ni de ila­ve et­ti.”

Kürt­ler, Ker­kük’ü ve pet­rol ya­tak­la­rı­nı Kürt bölgesinin bir par­ça­sı ola­rak gö­rür­ler ( Kerkük’te Kürtlere ait bir tane tarihi eser yoktur.Eserlerin ve mezarların dili olsaydı kime ait olduğunu söylerdi. Sözde Kerkük Kürt bölgesine aitmiş.İnsanlar kendine ait olan bir şehri hem 17 Mart 1991 hem de 10 Nisan 2003’de yağmalarmıydı hiç ? Ne hikmetse ilk yağmalanan ve talan edilen yerlerin Tapu ve Nüfus Daireleri olması, Kürtlerin maksadının ne olduğunu açıkca göstermiyormu ? yorum sizin ? ) . Irak üze­rin­de ça­lı­şan bir Ame­ri­kan as­ke­ri uz­ma­nı ba­na şöy­le de­miş­ti: “Ker­kük, Kürt­le­rin teh­di­di al­tı­na gi­rer­se Sün­ni di­re­niş­çi­ler Türk­men­ler­le bir­lik­te ora­ya gi­rer­ler ve or­ta­lık kan gö­lü­ne dö­ner.

Es­ki bir İs­ra­il is­tih­ba­rat su­ba­yı, 2003 yı­lı son­la­rın­dan be­ri Kürt ko­man­do bir­lik­le­ri­ni (peşmergeleri), İs­ra­il’in en giz­li ko­man­do bi­ri­mi olan Mis­ta­ra­vim ka­dar et­kin bir güç­te eğit­tik­le­ri­ni açık­la­mış ve son­ra da şu­nu ek­le­miş­ti: “Ba­kın, İs­ra­il Sad­dam’a kar­şı bir den­ge un­su­ru ola­rak Kürt­le­ri hep des­tek­le­miş­ti. İs­ra­il’in Kürt­ler­le it­ti­fa­ka gir­me­si, Bush Yö­ne­ti­mi’nce o ka­dar da ka­bul edil­me­ye­cek bir şey de­ğil­di.” İs­ra­il’in Irak’ın Kuzeyinde­ki var­lı­ğı, ken­di­si­ne İran nük­le­er gi­ri­şim­le­ri­ni iz­le­me im­ka­nı ve­re­cek­ti. Irak ve Su­ri­ye’de göz­le­re ve ku­lak­la­ra sa­hip ola­cak­tı. 2004 yı­lı or­ta­la­rın­da An­ka­ra’da kah­val­tı ma­sa­sın­da üst dü­zey bir Türk bü­rok­ra­tı ba­na şun­la­rı söy­le­di: “İs­ra­il sa­vaş­tan ön­ce Irak’ın Kuzeyinde ak­tif­ti. Şim­di de ak­tif. Bu bi­zim açı­mız­dan da, on­la­rın açı­sın­dan da çok teh­li­ke­li bir du­rum. Biz Irak’ın bö­lün­me­si­ni is­te­mi­yo­ruz ve bu du­ru­mu gör­mez­lik­ten ge­le­me­ye­ce­ğiz. Biz pi­re için yor­gan ya­ka­rız.” Kürt­le­re: “Biz siz­den kork­mu­yo­ruz ama siz biz­den kork­ma­lı­sı­nız de­dik.”

İs­ra­il’in ön­de ge­len ga­ze­te­le­rin­den Ye­di­ot Ah­ro­not, İsrailin Irakın kuzeyindeki gizli varlığını  2005 yı­lı son­la­rın­da tek­rar gün­de­me ge­ti­ri­yor­du. Ga­ze­te­ye gö­re ba­zı İs­ra­il şir­ket­le­ri­nin Kürt yetkilileri ile an­laş­ma­lı ola­rak,  giz­li­ce peşmergeleri eğit­miş­ler, on­la­rı mil­yon­lar­ca do­lar­lık mal­ze­me ile do­nat­mış­lar, ay­rı­ca Er­bil’de­ki bir ha­va­ala­nı (Erbil Havaalanı) in­şa­atı­na da giz­li kat­kı sağ­la­mış­lar­dı.Kürt yet­ki­li­le­ri, İs­ra­il fir­ma­la­rıy­la yü­rü­tü­len pro­je­le­rin ni­çin giz­li tu­tul­du­ğu so­rul­du­ğun­da, “gü­ven­lik ne­de­niy­le” di­yor­lar­dı. İs­ra­il ga­ze­te­si­ne gö­re, son on se­kiz ay bo­yun­ca bir çok İs­ra­il­li gü­ven­lik şir­ke­ti ta­ra­fın­dan Irak’ın kuzeyine gön­de­ri­len es­ki ko­man­do­lar(israilli askerler), bu­ra­da Bölgesel Kürt  Yönetimi ta­ra­fın­dan dü­zen­le­nen özel bir prog­ram çer­çe­ve­sin­de, peş­mer­geleri   eği­ti­yor­lar­dı.

İs­ra­il şir­ket­le­ri­nin Er­bil ya­kı­nın­da­ki “Erbil İn­ter­na­ti­onal” adı ve­ri­len bü­yük ha­va­ala­nı için giz­li in­şa­at ça­lış­ma­la­rı­na da ka­tıl­dık­la­rı be­lir­ti­li­yor­du.

İsrail Askerlerinin  Irak’ın Kuzeyinde Kürt Peşmergeleri Eğittikleri Kamplardan Birtanesi

2005’in Aralık ayında ise konuyu bu kez İtalyan La Stampa gazetesi gündeme taşıdı. La Stampa’ya göre İsrailli onlarca asker ‘tarım uzmanı’ ve ‘mühendis’ kimliği altında Iraklı Kürtleri eğitiyordu. Gazeteye göre İsrailliler bölgeye Türkiye üzerinden geçiş yaptılar. Geçişin ardından ‘Z Bölgesi’ olarak kodlanmış gizli bir yere konuşlanan İsrailliler burada Kürtlere ağır askeri eğitim vermeye başladılar. Analizini İsrail’in Yediot Ahronot gazetesine dayandıran La Stampa’ya göre Kürtler ile ilk temasları sağlayan da Mossad’ın eski başkanı Dany Yaton’du (1996-1998). İlk temasların ardından bağlantı İsrailli işadamı Şlomi Michaels tarafından sürdürüldü. Yatom’un kurduğu Magalcom şirketi yakın bir zamana kadar Kürtlere ‘stratejik danışmanlık’ yaptı.Yatom tüm bu iddiaları reddetti. Ancak eldeki belgeler bu yalanları boşa çıkarıyor. Bu arada İsrailli askerlerin bölgedeki varlığını İsrail gazetesi Yediot Ahronot da görüntüledi. Erbil yakınlarındaki Erbil Havaalanı’ndaki görüntüler İsraillilerin bu bölgedeki varlığını kanıtlayan önemli bir kanıt oldu.

İsrail Askeri Kürt peşmergelerini eğitirken -Irak’ın Kuzeyi

450 Mossad ajanı Kerkük’te

Irak’taki el-Beyyinetu’l-Cedide gazetesi, İsrail’in Irak kökenli Yahudileri Irak’a gönderdiğini, özellikle Kerkük bölgesine yerleştirdiğini yazdı. Haberde, ‘9 Nisan 2003’te 900 kişilik Mossad grubu er-Rafıdeyn şirketi adı altında Irak’a girdi. 450’ü Kerkük’e kaydırıldı. Aralarında CIA tarafından 1996’da Guam adasına götürülen Kürtler de bulunuyor’ denildi. Bu kisilerin Kerkük valiliği yakınlarındaki evlerde kaldığını belirten gazete ‘Irak’taki İsrail timi, bu yılın başlarından itibaren Kerkük ve nahiyelerinde arsa, tarla ve ev satın alma çabalarını yoğunlaştırdı’ diye yazdı( SABAH Gazetesi,4 Mayıs 2009). Ayrıca yine İsrail Kerkük’ün Arafa semtinde ve Bağdat yolunda “Kadınları Kalkındırma” ve “Demokrasiyi Yerleştirme” gibi kurumlar açmıştır. Bu kurumlar direniş saldırılarından korktukları için sürekli yer değiştirmektedir.Ayrıca direnişçiler Kerkük’te  Bağdat yolu ve Tisin semtlerinde bulunan MOSSAD karargahlarına bomba ve roketlerle saldırılar düzenlediler .

Hemen hemen tüm MOSSAD başkan ve  yardımcıları Irak’ın Kuzeyinde görev yapmış ve Kürtlerle yakın ilişkide bulunmuştur.Irak’ın Kuzeyinde görev yapan MOSSAD başkan ve yardımcıları : Reuven Shiloah (1949-1962) ,Meir Amit (1963-1968) ,Zvi Zamir (1968-1974) .Zvi Za­mir’den bo­şa­lan MOS­SAD Baş­kan­lı­ğı’na Yitz­hak Ho­fi (1974-1982) atan­mış­tır. Yitz­hak Ho­fi’nin yar­dım­cı­lı­ğı­na ise Da­vid Kimc­he ata­nır (1976-1980). İki­si de da­ha ön­ce Irak’ın Kuzeyinde gö­rev yap­mış­lar­dı. Bir sü­re son­ra MOS­SAD’ın Baş­kan Yar­dım­cı­lı­ğı­na Da­vid Kimc­he’nin ye­ri­ne, Na­hum Ad­mo­ni ge­ti­ri­lir (1980-1982).Na­hum Ad­mo­ni (1982 – 1989) se­ne­le­ri ara­sın­da MOS­SAD Baş­kan­lı­ğı koltuğuna oturacaktır. Na­hum Ad­mo­ni da Irak’ın Kuzeyinde görevli olarak bu­lun­muş­tur.Nahum Admoni’nin yardımcılığına getirilen Menahem ‘Nahik’Navot (1984-1986 )Irak’ın Kuzeyinde görev yapanlar arasındadır. Na­hum Ad­mo­ni’nin ye­ri­ne MOS­SAD kol­tu­ğu­na 1989 – 1996 yıl­la­rı ara­sı Shab­tai Sha­vit otu­ra­cak­tır. O da Irak’ın Kuzeyinde gö­rev yap­mış­tır. 1998–2002 yıl­la­rı ara­sın­da MOS­SAD Baş­kan­lı­ğı­nı ya­pan Ef­ra­im Ha­levy de Irak’ın Kuzeyinde gö­rev­len­di­ri­len­ler­den bi­ri­dir. Her hal­de Irak Kürt­le­ri­ne in­sa­ni yar­dım gö­tür­mek için git­miş­ler­dir!!!! Bu ün­lü isim­le­rin Irak’ın Kuzeyinde peş pe­şe gö­rev­len­di­ril­me­le­ri, böl­ge­nin İs­ra­il için ne ka­dar bü­yük bir öne­me sa­hip ol­du­ğu­nu gös­ter­mi­yor mu? Böl­ge­nin öne­mi İs­ra­il­li­ler için her ge­çen gün da­ha da art­tı. Kut­sal top­rak­la­ra du­yu­lan sev­gi ve ener­ji kay­nak­la­rı­na gös­te­ri­len il­gi, İs­ra­il’i Irak’ın kuzeyi  ve Kürt­le­rin sev­da­lı­sı ha­li­ne ge­tir­di.

Kürtlere İftira ve Haksızlık Yapılıyor!

Mesud Barzani Bar­za­ni II”ad­lı ki­ta­bın­da: “Son zamanlarda Irak’ta bazı kitaplar yayınlandı. Bu kitaplarda, güvenlik birimlerinin ve istihbarat yetkililerinin bazı konuları yazar­lara dikte ettirdikleri açıkça görülmektedir. Hatta bazı üst düzey subaylar ve istihbarat yetkilileri de kirli kalemleriyle, Irak tarihini çarpıtmak ve ulusal güçleri karalamak için kitaplar yazdılar.

Öyle anlaşılıyor ki, bu kindarların ana gayelerinin bir parçası, Kürt kurtuluş hareketinin tarihini ve büyük başkanını karalamak oluş­turmaktadır. Amaçları, Kürt halkını bu hareketin ve başkanının  yabancı güçlerle işbirliği içinde olduğuna ve isyanlarının sömürgecilerin direktifleriyle başladığına inandırmaktır(Değilmidir?). Ama şunu unutuyorlar veya unutmuş gibi görünüyorlar. Bağımsız devletini kurma hususunda Kürt halkını meşru haklarından yoksun bırakanlar sömürgecilerdir (Sakın bu sömürgeciler ABD ve İngiltere olmasın?).Şu şövenistlerin halklarının ensesine binip onlara kan kusturmalarına imkân sağlayan devletleri kuranlar da sömürgeci emperyalistlerdir.

İsrail Basın Organları Yediot Ahronot, Maarif ve Haaretz Gibi Gazetelerin Yayınladığı İsrail Askerlerinin Kürt Peşmergeleri Eğittiğini Belgeleyen Görüntü ve Haberleri

Barzani’nin İngiliz (ABD,İsrail….) yetkilileriyle mektuplaşmasını işbirlikçilik ve karanlık ilişki olarak nitelendiriyorlar. Ben, taassupçu ve ırkçı kimselerin yazdıklarını ve bundan sonra yazacaklarını tartışmak niyetinde değilim. Çünkü Kürt halkının verdiği mücadelenin ve başkanlarının sergiledikleri fe­dakârlığın bu pis kalemlerin kirletemeyecekleri kadar yüce oldu­ğuna ilişkin inancım sonsuzdur”. Rahmetli Uğur Mum­cu’nun dediği gibi : “Kürt­ler ba­ğım­sız­lık sa­va­şı ya­pı­yor­lar­sa ne işi var CIA ve MOS­SAD’ın Kürt­le­rin ara­sın­da? Yok­sa CIA ve MOS­SAD an­ti­em­par­ya­list sa­vaş ve­ri­yor­lar da dün­ya bu sa­va­şın far­kın­da de­ğil mi?

Barzani Hakkında yazı yazan Kürt Gazeteci öldürüldü

“Kürtlerin İsrail Aşkı ve Irak” yazımın çalışmasını yaparken, Barzani hakkında  yazı yazan üniversite öğrencisi Zerdüşt Osman öldürüldü. Aralık 2005 tarihinde Mesud Barzani’yi eleştiren Kürt asıllı Avusturya vatandaşı Dr. Kemal Kadır da, Saddam’ın devrilmesi sonrasında gittiği  Erbil’de yayınlanan iki makalesinin ardından 30 yıl ağır hapse çarptırılmıştı.

Selahaddin Üniversitesi’nde İngilizce bölümünde okuyan ve İşmani gazetesinde çalışan 23 yaşındaki Zerdüşt Osman, “Barzani’nin kızıyla aşk yaşıyorum” başlıklı yazısında, Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin damadı olsa yoksulluktan yakayı kurtaracağı temasını espiriyle kaleme almıştı. Yazının yayımlandığı üç web sitesi derhal kapatılırken, Görgü tanıklarına göre Osman, çarşamba üniversiteye girişte zorla beyaz bir minübüse bindirilerek kaçırıldı. Osman’ın cesedi ertesi gün, Selahaddin’e 80 kilometre mesafedeki Erbil kentinde bulunan Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin Başkanlığındaki Irak Yurtsever Birliği partisinin ofisi önünde yol kenarına atılmış olarak bulundu. Osman’ın işkence edildikten sonra kafasına iki kurşun sıkılarak öldürüldüğü belirlendi.
Geçtiğimiz Kasım ayında “sakıncalı” yazıyı kaleme alan Osman’ın, Mesud Barzani’nin kızı hakkında, bölgede tabu sayılan konuları deştiği ifade ediliyor. Osman’ın ailesi ve yakın çevresi, olaydan peşmergeyi ve bölge yönetimini sorumlu tutuyor. Osman’ın kaçırıldığı üniversitenin ana girişi önünde güvenlik önlemi olarak her zaman 6-7 peşmergenin beklediğini öne süren ailesi, “İstenilseydi, Osman’ı kaçıramazlardı” dedi. (Hürriyet Gazetesi,8 Mayıs 2010)

Kemal Kadır’in 30 yıl hapse çarptırıldığı iki makalesi;

“Benim gizli saklı hiçbir şeyim yok. Merak edenler de Viyana’ya gelip, bizzat yaşamıma tanık olabilirler. Viyana Üniversitesi’nin verdiği tek gözlü bir odam var, 2 fincan, birkaç mutfak parçası dışında hiçbir eşyam yok. Bir de siyaset ve hukuk alanında yaptığım 2 doktoram bulunuyor. 25 yıldır aynı hesap numarasını kullanıyorum, param hiçbir şekilde artmadı, öyle ki eski bir araba alacak kadar para bile toplu bir şekilde elime geçmedi. Saygıdeğer Barzani Ailesi’ne ise çağrım şu; gelin birlikte son 25 yıla ait mal varlıklarımızı, servetlerimizi kamuoyuna açıklayalım. O zaman çok iyi ortaya çıkar ki kim nereden ne kadar para almış, nasıl para kazanmış. Ben oldukça rahatım, bu yüzden de egemenlere istediğim kadar saldırabilirim.”

“Bunu da unutmayın; ataları casus olanlar bugün bölgede başımızda firavun kesiliyorlar. Bütün hikayeleri de böyle başladı zaten; Abdusselam Barzani ( Mesud Barzani’nin amcası Abdusselam Barzani ,Osmalı Türkiye’sine isyan edip bölücülük yaptığı için, Osmanlı tarafından 14 Aralık 1914’te Musul’da idam edildi) .1. Dünya Savaşı sırasında o zaman Rusya toprakları içinde bulunan Tiflis’te çıkan isyanda Ruslar için çalışıyordu. Birinci görevi ise Osmanlı devletine sorun çıkarmaktı. Bu casus faaliyetlerinin ismini de Kürtçülük koydular. O günden bu yana casusluk kültürü onlar arasında süregelmekte. Sadece efendileri değişiyor; bazen İsrail oluyor, bazen de ABD. Ancak Rusya karşısındaki görevleri hiç bir zaman değişmedi ve öyle kaldı. Zorlandıklarında buraya yöneliyorlar. Casusluk yaparken de büyük bir mafya oldular, Irak’ın Kuzeyini viraneye döndürdüler. İşte tüm bunlardan dolayı elimden geldiğince bu zalimlerin üstüne gitmek, onları rezil ve teşhir etmek benim için bir şereftir.”Dünya,zalim ve diktatör Saddam Hüseyin’in sonunu gördü. Bu dünya Firavuna ve  Hazret-i Süleyman’a kalmadı.Keser döner sap döner,gün gelir devran döner…Gerisini sizin yorumunuza bırakıyorum.

Irak Dev­le­ti­nin İs­ra­il ile dip­lo­ma­tik iliş­ki­le­ri yok­tur; ama Kürt grup­la­rı­nın giz­li ola­rak var­dır. Irak dev­le­ti­nin bü­tün im­kan­la­rın­dan fay­da­la­nan Kürt­ler, Irak’ın tüm düş­man­la­rıy­la iş­bir­li­ği için­de­ler. Sa­vaş­lar­da İs­ra­il, İran, ABD saf­la­rın­da yer alır­lar,işgalcilere öncülük yaparlar. As­ker­lik yap­maz­lar. Irak’ın top­rak bü­tün­lü­ğü­nü ko­ru­mak akıl­la­rın­dan bi­le geçir­mezler,ama Irak’ın milli gelirinden % 17 pay alırlar. Ek­me­ği­ni ve su­yu­nu iç­tik­le­ri Irak’ı sa­vun­mak on­la­rın işi de­ğil­dir. Irak düş­man­la­rıy­la iş­bir­li­ği ya­pıp ülkelerine  iha­net et­mek en bü­yük ma­ri­fet­le­ri­dir. He­def  bel­li, Irak’ı par­ça­la­maktır. Irak’ın Kuzeyinde kuk­la bir Kürt dev­le­ti-İkinci İsrail kur­mak is­ti­yor­lar. En bü­yük des­te­ği ise yabancı güçlerden alıyorlar. On­la­rın ga­ye­si de böl­ge ül­ke­le­ri­ni hu­zur­suz edip kargaşa yaratmak, te­mel taş­la­rı ye­rin­den oy­nat­mak, çı­ka­rı­la­cak sa­vaş­lar­la kar­de­şi kar­de­şe vur­du­rup, böl­ge­yi kan gö­lü­ne çe­vir­mek. Kürt­ler,Irak’ta bir iç sa­va­şın baş­la­ma­sın­da da bir sa­kın­ca gör­mü­yor­lar.

Bölgede yeri yurdu ve toprağı işgal edilen  Irak Türklerinin işgalcilere karşı haklı mücadelesi takdire şayandır.Bu mücadele de devam edecektir.Herkes bilmelidir ki, Irak Türklerinin karşısında sadece iki şalvarlı peşmerge değil yabancı güçlerde vardır (ABD,İsrail,İngiltere….).Kerkük’te Nüfus ve Tapu Daire  kayıtlarının yok edilmesi, Seçimlerde Irak Türklerinin sayısı ve gücünü sandıklara yansıtamaması , siyasi sahneden silinmeye çalışılması ve Türkmen şehri Kerkük’e yerleştirilen 700 bin Kürt’ün finansı  sizce kimler tarafından organize edilmiştir? Irak’ın Kuzeyinde PKK’nın yaralılarına hastanelerinde tedavi eden,lojistik destek verip Türk askerlerini öldürmeleri için silahlandıran ve eğiten  kimlerdir?.Her şey ortada “Görünen köy kılavuz istemez”.

Ali Kerküklü

KAYNAKLAR

Exit mobile version