Rumlar belli ki kafayı iyice Doğrudan Ticaret Tüzüğüne takmışlar. Bu tüzük, KKTC hava ve deniz limanlarından direkt seferler veya uçuşlarla Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeleri ile ticaret yapılmasını sağlayacağından Rumlar bunu engellemek için elden geleni yapıyorlar.
Tabii bu engellemelerin ve Kıbrıslı Türklere herhangi bir hakkın verilmesine mani olmanın bedelinin “Ayrılık” olduğunun hala daha farkında değiller. Zaten farkına vardıklarında da çok geç olmuş olacak.
Bunun örneklerini geçmişte çok yaşadık. 15 Temmuz darbesinden sonra Kıbrıslı Türklerin taleplerini reddeden Rum tarafı, 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekâtından sonra Cenevre’de yapılan ilk toplantıda bu talepleri kabul ettiklerini açıklamışlar ama “Kıbrıslı Türklere Kantonal hakların” verilmesi taleplerini de reddetmişlerdi. Rum ve Yunan tarafı, 2.ci Barış Harekatından sonra “Kantonal bölge” teklifini kabul ettiklerini açıklamışlardı ama artık iş işten geçmiş, adada yeni bir “Yeşil Hat”, yeni bir bölgesel yapılanma oluşmuştu.
Her zaman Rumlar şanslarını zorlamışlar ve Türklerin barışa yönelik isteklerini günün koşullarında değil, aleyhlerine olan bir başka gelişmenin ardından bir adım geriye dönerek kabul ettiklerini açıklamışlardı. Şimdi de Doğrudan Ticaret Tüzüğü geçmesin ve Kıbrıslı Türkler AB ile ticaret yapmasın diye her olanağı deniyorlar.
Önce bu tüzük “Omnibüs Prosedürü”nden yani “Çok sayıdaki Evrak Grubu” içinden çıkarılsın ve tek başına kendilerinin veya Grekofillerin yani Rum severlerin sayıca fazla olduğu komisyonlara veya “İç tüketici ve Piyasa Komisyonuna gönderilsin diye çok uğraştılar. Bu istek, Merkel ve Sarkozy’in AP milletvekilleri tek vücut halinde Rumların tarafında yer almasına rağmen yeterli taraftar bulmadı ve reddedildi.
Salı günü yapılan toplantıda Tüzük, Avrupa Parlamentosu’nun Uluslararası Ticaret Komitesi’nden, AP’daki “Siyasi Grup Temsilcileri”nin bir araya gelerek oluşturduğu ve en yüksek karar organı olan “AP Başkanlık Divanı”na gönderildi. Şimdi de adı “Kıbrıs Rum Grubu”na çıkmış olan Avrupa Halk Partisi, Avrupa Birleşik Solu ve Avrupa Özgürlük ve Demokrasi grubundan oluşan “AP Sol Grubu” Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün, Güney Kıbrıs’ın AB Giriş Sözleşmesi’nin 10. Protokolü’yle çatıştığı gerekçesiyle hukuki zemini kuşkulu olduğu iddiasında ve tüzüğün AP gündeminden çıkarılması için uğraşıyor.
Karşıt kampı ise Sosyalistler, Liberaller ve Yeşiller oluşturuyor. Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün Komisyon tarafından belirlenen zeminini doğru bulan bu grup, daha önce açıklanan hukuki zemininin kuşkulu olduğu düşüncesi ile tüzüğün, kendilerinin daha fazla etkilerinin bulunduğu Avrupa Parlamentosu’nun Hukuk Komitesi’ne havale edilmesini istiyor.
AP Siyasi Grup Başkanları Konferansı, söz konusu Tüzüğün kaderini belirleyecek.
Sonuç olarak AB, Kıbrıslı Türkler arasında yitirdiği saygınlığını ve inancı tekrar geri kazanmak istiyorsa, bu tüzüğü kabul etmek ve AB ile Kıbrıslı Türkler arasında “Doğrudan Ticaret”e Rumların her tür engellemelerine rağmen işlerlik kazandırmak zorundadır. Bunun aksi bir davranışın adada bölünmeyi körükleyeceği kesin. Rumlar için son pişmanlık hiçbir zaman fayda etmedi, bu konuda da etmeyecek…
Prof. Dr. Ata ATUN
Bir yanıt yazın