10 Commendements Of Amerika Trip
1-Erdoğan ne hikmetse gazetecilerin önüne çıkmadı.
2- 4 milyon dolar bağışla George Mason Üniversitesi içinde kurulan bir bölümde düzenlenen ısmarlama bir konuşma yaptı. Salonun yarısı Türk geri kalanı Arap ve beş on Amerikalı vardı.
3- Erdoğan ve Ermenistan Devlet Başkanı Sarkisyan bir araya geldi. Ama ikisi de birbirinin suratına bile bakmadı. Buz gibi bir el sıkışma, çıkışta gene açıklama yok.
4-Amerikalı yetkililer de Sarkisyan paralelinde konuştu; bizim koşul falan ileri sürmememizi ve 24 Nisan tarihine kadar protokolleri işleme koymamızı istediler.
5-Erdoğan’ın Washington’da İsrail lafını ağzına aldığını görmedik
6-Iran konusunda ABD hem bize hem de Brezilya’ya, yaptırımlarla ilgili birlikte hareket etme talimatı verdi.
7- gelen liderler arasında kabile reisi gibi, çoluğu çocuğu, kızı oğlu, yedi sülalesiyle gelen tek lider bizimkiydi. Karısından ayrılmayan Fransa Devlet Başkanı Sarkozy bile yalnızdı.
8-bizim heyete 40 araba kiralanmış ve bunlara 200 bin dolara yakın para ödenmiş. Ayrıca heyet için otele Divan lokantasından 300 pide yaptırılıp gönderilmiş, adam başına 15 tane falan düşüyor.
9-en fazla üzen, Türk basınının durumu oldu. Yapılan görüşmelerin önemini toplantı süresiyle değerlendirdiler. İçerik konusunda tek kelime bilmeden.
10-
Erdoğan ne hikmetse gazetecilerin önüne çıkmadı. Onun yerine sözcüsü, Anadolu Ajansı muhabirini çağırıp gazetecilere yazmasını istedikleri şeyleri dikte ettirdi. Sonra da ajans muhabirinin yazdığı metni gazetecilere dağıttırdı. Soru sorulmasın veya Başbakan zor durumda kalmasın diye herhalde bu yola başvuruldu. Düşünün; demokrasiden söz edenler en temel hak olan basın özgürlüğünü çiğneyerek sıkıyönetim komutanlığı gibi haber dikte ettiriyorlar.
Gelelim Başbakan’ın iki günlük Washington temaslarına. Erdoğan ABD başkentine Pazar gecesi geldi. Pazartesi sabahı ise 4 milyon dolar bağışla George Mason Üniversitesi içinde kurulan bir bölümde düzenlenen ısmarlama bir konuşma yaptı. Salonun yarısı Türk geri kalanı Arap ve beş on Amerikalı vardı. Gene esti köpürdü ama inanın Washington’daki son esmesi oldu. Aslında Pazartesi sabahından itibaren ziyaret pek garipleşti.
Önce Erdoğan ve Ermenistan Devlet Başkanı Sarkisyan bir araya geldi. Ama ikisi de birbirinin suratına bile bakmadı. Buz gibi bir el sıkışma, çıkışta gene açıklama yok. Bu görüşme sonrası Sarkisyan öyle şeyler yaptı, öyle şeyler söyledi ki, sanırsınız Ermenistan bize sınır açıyor veya bir şey lütfediyor. Bir kere, Washington katedralindeki ABD başkanlarından Wilson’un anıt mezarına çelenk koydu. Ardından diasporada yaptığı konuşmada resmen bize hakaret etti; “Dedelerimizin katilleri ile masaya oturmak zorundaydık”dan tutun “hiçbir koşulu kabul etmeyiz, soykırım iddiamızdan vazgeçmeyiz” e kadar.
Amerikalı yetkililer de Sarkisyan paralelinde konuştu; bizim koşul falan ileri sürmememizi ve 24 Nisan tarihine kadar protokolleri işleme koymamızı istediler. Aslında Ermeni ve soykırım konuları, Washington toplantılarında bizim dışımızda geri planda kalan konulardı. Esas konu, İran’dı. İran konusunda ABD hem bize hem de Brezilya’ya, yaptırımlarla ilgili birlikte hareket etme talimatı verdi. Zaten Obama ve Hillary Clinton ile yapılan toplantılarda esas konu da buydu. Ve bizimkilerin bu ikili görüşmelerde bir şeye itiraz falan ettikleri de olmamış duyduğumuz kadarıyla. Aksine Başbakan ve takımı İran konusunda öğrendikleri bilgileri de dökmüş saçmışlar Amerikalılara.
İki günlük ziyaret sırasında oldukça garip şeyler de oldu. Örneğin bizim heyete 40 araba kiralanmış ve bunlara 200 bin dolara yakın para ödenmiş. Ayrıca heyet için otele Divan lokantasından 300 pide yaptırılıp gönderilmiş, adam başına 15 tane falan düşüyor.
Yazıları posta kutunda oku