KÖY, YOL VE YOLDAŞ!! Hüseyin MÜMTAZ Köşklüçiftlik’e ismini veren Köşk’ün yanından geçiyorum.. Zaman 18’inci yüzyılda durmuş.. Havada yoğun bir turunç kokusu.. Portakal, limon ağaçları gelin gibi.. Ses yok, gürültü yok, trafik yok.. Sokakta yürüyen insan bile yok.. Etrafta park etmiş, yahut arada bir yanınızdan geçen arabalar da olmasa film setinde zannedeceksiniz kendinizi. Ama birden İngiliz “Komiserliği”nin yüksek duvarlarını gören sokağa çıkınca gerçek zaman ve zemine ışınlanıyorsunuz.. Çünkü biraz ötede UBP’nin Dereboyu Merkezi.. Bayraklar, flamalar, arabalar.. Kıbrıs’ta gidilecek köyün minareleri bir kere daha görünmüştür. Yol da bitmiştir, yoldaş da.. Talat, “açılım”da büyük bir pervasızlıkla son perdenin son sahnelerini sergilemektedir. Geçen gece televizyonda Kürtçe Şemmame şarkısı ve zılgıtlar eşliğinde halaya kalkmıştı. Gelincik köyüne gitmiş, köylü Kürtler Şemmame ile “kimliklerini” ifade etmişler, o da “katılmış”.. Talât bir daha seçilmek, seçilince de “görüşmek” için her yolu deniyor, seviyeyi iyice düşürüyor. “Adalı” Talât, “ada”yı ve “halkları” tekrar “birleştirmek” için, güneyde oldukça etkili olan Kürt azınlığın yukarıdaki uzantılarına bile göz kırpıyor.. Öcalan Kenya’da hangi ülkenin pasaportuyla yakalanmıştı? Talât seviyeyi iyice düşürdü. Eroğlu’na “tehditle para topluyor” diyor, “Eroğlu seçilince Dördüncü Murat devri başlayacak” diyor, “Rumlar güneye Eroğlu ile Denktaş’ın heykelini diksinler” diyor. AB-D fonları oluk oluk parayı hangi adayın kampanyası için akıtıyor dersiniz? Bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gizli kapılar arkasında cereyan eden Colony Hotel rezaletinin hesabı kapandı mı, kapanacak mı zannediyorsunuz? Hristofiyas, Eroğlu ve Denktaş’ın heykelini dikecek idiyse neden Ulusal Konsey’de “Talât’a açık destek vermek zorundayım” kavgası yapıyor? Yıllardır Türkiye’yi işgalci olarak gören, “İstiklâl Marşı söyleme özürlü” Talât reklâmlarında “yerleşiklere”, kendilerini Türkiye’ye bağlattığını söyletiyor. Saçmalığın, yalanın farkında mısınız? Talât sadece “görüşmeci” seçilecekmiş gibi, kampanyasını “görüşmeler-görüşmecilik” üzerine oturtuyor. Oysa 18 Nisan’da “Cumhurbaşkanı” seçilecektir. Devletin ilanında ağlayan değil alkışlayanların temsilcisi seçilecektir. Ve Cumhurbaşkanı, devleti temsil görevinin yanında ve -bu arada- “görüşmeler” de yapacaktır. İtalyanla, İngilizle, Amerikalı ile ve tabii Rumla.. Fakat sadece “görüşmeci” seçilirse, devleti “temsilden” önce devleti “teslim” protokolünün hazırlığını yapacak, halka bu ilacı, bu zehiri nasıl soslayıp da yutturacağının hesapları içinde olacaktır. Talât’ın şimdiye kadar yaptığı gibi.. Talât’ın şu âna kadar ne görüştüğü belli değildir ki “ilerleme”yi anlatabilsin.. Sanki halka şu âna kadar bilgi vermiş gibi, “Şimdi halk bilmelidir” açıklaması yapıyor 1 Nisan’da.. Şaka gibi…. Devleti “temsil” ile devleti “teslim” arasındaki fark, tek bir harfin yer değişikliğinin çok ötesindedir. 18 Nisan, iktidarı belli edecek milletvekili seçimleri değil, devletin varlığı veya yokluğu seçimleridir. Parti kavgaları/çekişmeleri ile oy verip, tercihlerinizi “kişisel” bazda kullanırsanız; Ruma yamanacak “cemaatiniz”de siyasi iradenizi hiç bir şekilde yansıtamayacaksınız. Devlet, millet, toplum, halk bile değil; AB üyesi Yunanistan’ın güya “AB vatandaşı” Batı Trakya Türkleri gibi “cemaat” olacaksınız.. Orada da Türk demek yasak.. Önce Doğan “Türk” Birliği, Magosa “Türk” Gücü, “Türk” Ocağı Limasol’un isimleri değişecek.. “Oy”unuz, Talât’ın kabul ettiği “çapraz oy” saçmalığı sayesinde Rum’unkinin beşte biri değerinde olacak.. Ağlar mısınız, alkışlar mısınız o zaman göreceğiz.. Köşklüçiftlikte sarı mimozalar, erguvanlar.. Kırlangıçlar geçen yıl bıraktıkları balkon köşelerindeki evlerini bulup onarmaya çalışıyorlar. Dallarda düğün var. 11 Nisan 2010 57’İNCİ ALAY HER YERDE HEPİMİZ 57’İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ [email protected]
Bir yanıt yazın