Zurih protokolleri ve Sayin Gulseren S. Aytas’in “ABD Tasarisi ve Zurih protokolleri hakkinda kisa bilgiler (3)
From: Pulat Tacar [[email protected]]
Cc: Gulseren Aytas [[email protected]]
Sayin Gulseren Aytas ve degerli TF izleyenleri, 05.04.2010
Degerli hukukcu Sayin Gulseren S. Aytas’in “ABD Tasasrisi ve Zurih protokolleri hakkinda kisa bilgiler (3) “basligini tasiyan incelemesini dikkatle okudum.
Bu alandaki siyasal analizlerine , goruslerine ve cikardiklari siyasal sonuclara dogru ya da yanlis demeyi dogru bulmam
Benim bu konuda isaret etmek istedigim hususlar, daha ziyade hukuksal nitelikli bazi veriler ve bunlardan hareketle varilan sonuclar ile ilgili
Kısaca sunayim:
1)”Ermeni iddialarini gorusmek ve cozumlemek üzere uluslararasi komisyonlar kurulacaktir” ifadesine katilamiyorum. Protokolde bu ifadeler yok. Diplomatik metinlerde ne yazili ise taraflari baglayan odur. Ne fazla-ne eksik. Bu diplomaik metinlere refarans yapanlarin da uluslararasi metinleri degistirmeden yansitmalari icab eder. kanisindayim.
2) “Ermenistan her türlü iddia ve talebini bu Komisyonların onune getirebilecek, Turkiye itiraz ederse konuyu uluslararasi mahkemeye Lahey Adalet Divanina intikal ettirebilecektir” gorusune gelince:
a) Kurulacak Komisyona devletler ve hükumetler degil uzmanlar dahildir. Binaenaleyh Ermenistan Hukumeti (veya Turk Hukumeti ya da bir baska Hukumet ) bu Komisyonun onune iddia ve talep getiremez. Komisyona katilan bazi uzmanlar boyle teklif ve talepler sunacak olurlarsa, kurulmasi ongorulen Tarih Komisyonu’na dahil olan diger uzmanlar , bu konudaki karsi goruıslerini belirtirlerikarsi talepler sunabilirler.
Komisyon bir karar verme yargilama organi degildir. Lutfen, ne doktrinde, ne hukuksal metinlerde var olmayan islevleri Komisyona yuklemeye kalkismayalim. . Komisyonun boyle bir yetkisi yoktur. Olsa olsa, orada gorusulen konular alt alta yazilir ve o metin konusunda mutabakat olusursa bir ortak rapor halinde tum ilgilenenlere dagitilir. Bu da Ermeni gorusleri karsinda olan goruslerin ad acta olmasıni saglar. Hic te fena olmaz ,kanimca. Ermenileri de rahatsiz eden budur. Baska bir anlatimla Sayin Disislleri Bakaniğmizin dile getirdigi ADİL HAFİZA uygulamasina gecilmesi saglanmis olur.
Ancak, kanimca, savlarinin tartisilmaz bir gercek oldugu gorusunu savunan Ermeniler, boyle bir ortak rapor yayimlanmasini kabul etmezler. Sonunda Komisyona katilanlar orada ele alinan konular hakkinda kendi gorus ve yorumlarini ayri ayri yayimlama yoluna giderler.
Protokollerde ongorulen Komisyonun gorev tanimi (terms of reference ) yapilmamistir. Esasen gucluk te burada ortaya cikacaktir ve Komisyonun calismasi geciktirilecek, engellenecektir. Kanimca Protokollerin en zayif noktasi budur. Baska bir anlatimla Protokol onaylairsa, Ermeni tarafinin talep ettikleri arasinda on plana cikan sinir acilmasi saglanacak, gorev tanimi yapilamayacagi icin Komisyon calisamiyacaktir.. Bu eksiklige Sayin Profesor Suheyl Batum da isaret etmisti.
Bu durum, Turk tarafina , engel cikaranin , protokol icerigine uymayanin Ermeni uzmanlari oldugunu ilan etme olanagini saglar. Ancak karsi propaganda girisimleri , elbette bu avantaji da torpuleyecektir. Buna mukabil, tarihsel gercekler hakkindaki karsiklikli farkli goruslerin Komisyonun masasinda oldugu (Komisyona havale edilmis bulundugu) gercegi , Ermeni savlarinin baska Hukumetler nezdinde makes bulmasini (kismen) engelleyecektir. Ancak, ne Ermeniler, ne de yerli veya yabanci isbirlikcileri kendi goruslerinden bir adim geri atmazlar. Atacaklarini sanmak hayal olur. Buna hazirlikli olalim.
b) Ermenistan konuyu UAD goturdugu takdirde en ufak bir basari sansi olsaydi, bugune kadar o mercie basvururdu. Kanımca Turkiye de UAD basvurursa bekledigi sonucu alamaz.
UAD’nin boyle bir talebi kabul etmesi icin herseyden once -UAD’nin daha onceki emsal kararlarinda tanimladigi bicimde- bir hukuksal ihtilafin iki veya daha fazla devlet arasinda olusmasi gerekir. Bu ihtilaf devletler bazinda olusmaz ise UAD talebi kabul etmez. UAD’da gorev yapan yargiclar da siyasal baglamda tam tarafsiz degildirler. Bu nedenle v e 1948 Sozlesmesinin geriye dogru isletilemeyecegi gerekcesi ile – bu konuda karsi gorusler olsa bile- dava basvurusunun kabul edilmeme olasiligi cok gucludur. UAD yargiclari da sicak patatesleri atesten alma gorevinin kendilerinde olmadigini dusuneceklerdir.
Tarih Komisyonu bir uluslararasi muzakere zemini degl, bir bilim adamlari forumudur. Bunlar arasindaki onemli farkin bilinmesi ve altinin in cizilmesi gerekir. Aksi halde cok hatali sonuclara varilir.
3) “Soykirimi yasasi cikaran ulkeler” deyimi kullanilirken hukuksal titizlik gosterilmesi icab eder. Tavsiye karari ile yasa arasinda fark bulundugu gibi.( İsari ) (Declaratoire) yasa ile (Fransanin 2001 yasasi) – yaptirimi bulunan yasa arasinda fark vardir. Bu konu Uluslararasi Adalet Divani kararlarina da yansimistir. Ermeni soykirimi konusunda hangi ulkeler yaptirimi bulunan yasa cikardilar? (İsvicre ceza yasasini ileri surmeyelim. Anilan yasasnın 261 /bis maddesinde Ermeni soykirimi ifadesine dogrudan atif yoktur..).
4) Irak’i isgal eden Amerika ve İngiltere’nin bir uluslarası mahkeme ve komisyon onunde yargilanmasi onerisi (veya siyasal-ahlaksal ozlemi) konusundaki ifadeler elbette sahibini baglar. Ancak , Devletler Hukuku acisindan tutarli degildir. Devletler mahkemede veya komisyonda yargilamaz. Bazi hukukcular kendi aralarincda ozel makemeler kurarak bu yola basvurmus olabilirler. Ancak bu girisimler de tamamen siyasidir. (Ornegin Russel Mahkemesi ) Polemişge degil,
bu alanda da uluslararasi ve ulusal hukuk cercevelerine bakmak lazim.
5) “İsgale ugrayan Turkiye” ifadesi kanimca hukuk disi fevrî bir irdeleme. Turkiye’nin neresi isgal altinda.?
6) ” Istanbul Barosu’nun Uluslararası Ceza Mahkemesine basvurdugu, sikayetinin kabul edilemedigi ” ifadesi karsisinda, Uluslararasi Ceza Divanina kimlerin basvurma yetkisinin bulundugunun bervechipesin incelenmesi ve irdelenmesi gerekmez mi? Hele bunu bir hukuk kurumu olan Baro yapmakta ve bu adimi bir hukukcu “ornek” gostermekte ise ?
Ote yandan, Turkiye’nin Uluslararasi Ceza Divani Statusunu henuz onaylamadigi ( Sozlesmeye Taraf olmadigi ) da degerli hukukcularimizin bilgisi dahilinde bulunmasi gerekirdi. Hani “Baro olmaz ise Hukumet boyle bir girisim yapsin denilecek ise” diye , gecerken kaydettim.
7) I”ABD askerlerinin Irak’taki eylemlerinin hangi yetkili mahkemede yargilanacagi -bu alanda Irak ile ABD arasindaki Anlasmalar v.b. konusu da hem ulusal hem de uluslararasi hukuku ilgilendirir. Savas Suclari Hukuku da bu alanda ele alinmasi gereken bir baska dayanaktir. Bu konuda mutalaa serdetmeden once – hukuk cercevesin de kalacak isek- bu hususlarn irdelenmesi ve zihinlerin acikliga kavusmasina yardimci olunmasi- daha yararli olur.
8) “Ermeni iddialari nedeni ile Türkiye’nin bir Komisyon veya Mahkeme onunde yargilanmasi mumkun mudur ?” sorusunun yaniti da Devletler Hukuku cercevesine girer. Hukuk-u duvel , Devletlerin Mahkeme ve hele hele bir Komisyon onunde yargilanmasina cevaz verir mi? Bunun cevabinin ” Hayir” oldugunu , degerli hukukcularimiz da temel bilgiler cercevesinde ogrenmislerdir sanirim. IKanimca bu da siyasal amacli bir soru…
9) Protokolleri hic okumayan Karabagli Cemile Turkiye’yi uyardi ifadesinden ve Sayin Aytas’in metninde yorumcu/kanit olarak gosterdigi kimi kisi, veya gazetecilerin beyanlarindan hareketle ve bunlarin ifade ya da sorulari esas alinarak hukuksal alanda ve diplomasi konularinda bazi sonuclara varmak, okuyuculari cok yaniltabilir .
Amac politik olabilir. Kisiyi balar. Saygi duyarim.
Ancak, yonlendirme girisimi karsinda, hukuka dayali degisik ve karsi goruslerin bulundugunun bilinmesi ve kimi ifadelerin bu filtreden gecirilmesi dusuncesi ile yukaridaki hususlari sunmaga cesaret eyledm.
Saygilarla
Pulat Tacar
Bir yanıt yazın