BAY ABDULLAH GÜL KARAKOLDA DOĞRU SÖYLER, MAHKEMEDE ŞAŞAR!

31 Mart 2010 - emin colasan

Emin Çölaşan

31 Mart 2010

SEVGİLİ okuyucularım, bugün sizi biraz uzun bir geçmişe, taa 1993 yılına götüreceğim. Yani filmi biraz geri saracağım. Bay Abdullah Gül o sırada Refah Partisi Kayseri Milletvekili. Partisi muhalefette. 8 Kasım 1993 günü TBMM Bütçe Plan Komisyonu’nda Adalet Bakanlığı bütçesi görüşülüyor… Ve şimdi Çankaya’ya terfi etmiş olan Bay Abdullah Gül, partisinin görüşlerini açıklıyor. Şimdi sözlerini Meclis tutanaklarından aynen ve özetle izleyelim:

“Sayın Başkan, Sayın Bakan, Anayasa Mahkemesi’nin, Yargıtay ve Danıştay’ın değerli temsilcileri, bugün dört önemli kuruluşun bütçesini görüşüyoruz. Bunlar hukukla, adaletle ilgili… Türkiye’de gerçekten bir adalet reformuna, hukuk reformuna ihtiyaç vardır.

Çok önemli meselelerden biri, yargının bağımsızlığıdır. Yargı bağımsızlığı ne demektir? Mahkemelerin dolaylı veya direkt hiçbir tesir altında kalmadan, vicdanlarının sesini dinleyerek karara varmalarıdır. Türkiye’de yargı bağımsızlığı zaman zaman zedeleniyor. İster istemez bu söz konusudur.

Bunun da en önemli sebebini Hakimler ve Savcının Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısında görmekteyiz. Bildiğiniz gibi HSYK’da Yargıtay’dan üç, Danıştay’dan iki üye bulunmaktadır. Ve Sayın Bakan’la Sayın Müsteşar (Adalet Bakanı ile Müsteşarı) burada üyedirler.
Dolayısıyla siyasidirler. Bunu sadece sizin iktidarınız için söylemiyorum. Yarın iktidara biz geliriz, başkası gelir.
HSYK’yı etkileme imkanı söz konusudur böyle bir yapılanmada”
Ve Bay Abdullah Gül, sözlerini son derece doğru bir cümle ile sürdürüyor:
“Bunun için siyasi iktidarın direkt temsilcilerinin (Bakan ve Müsteşarın) Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndan çıkarılması gerektiği görüşündeyim.”
Evet geçmişte aynen bunları söylüyordu! Bunları söyleyen şahıs gün geldi AKP’li oldu ve arkadaşı Tayyip tarafından Mustafa Kemal Atatürk’ün yüce makamına terfi ettirdi.
Şimdi partisi, yargının tümünü ele geçirmek amacıyla yeni bir anayasa tasarısı hazırladı ve Meclis’e sundu. Bu tasarı Meclis’te AKP’nin kelle sayısı tarafından kabul edilirse, en sonunda kendisinin önüne gelerek ve bütün yasalardan yaptığı gibi aynen olay verip imzalayacak.
Biz de o zaman kendisine soracağız:
Geçmişte TBMM çatısı altında şeriatçı Refah Partisinin milletvekili kimliğinle söylediğin o sözler nerede kaldı? Bu yeni anayasa tasarısı hangi maddesi, hangi hükmüyle, geçmişte yakındığın YARGI BAĞIMSIZLIĞINI getiriyor?

Sözümü ettiğin hukuk ve adalet reformu bu tasarının neresinde?
Bu adamlar için geçmişte söylediklerinin hiçbir önemi yoktur. Onlar zanneder ki, zamanında Meclis kürsüsünde söyledikleri bile artık unutulup gitmiştir ve bir daha asla karşılarına çıkarılmaz!

Ama arşiv unutmuyor. Arşivler, tutanaklar elimizde. Arıyoruz, buluyoruz, onları okuyoruz.
Bu şahıs bundan 17 yıl önce Meclis kürsüsünden konuşuyor, esip gürlüyordu:

“Adalet Bakanı ile Müsteşar siyasidir. Bunların HSYK’da yeri olmamalıdır.”
Bak, şimdi eline ne güzel bir fırsat geçmiş. Adamın Tayyip’i uyarsana! Ona “Yaa Tayyip, bşz geçmişte bunları söylerdik, şimdi bu anayasa tasarısında şu işi bitirelim” desene!
Hem de son imza yetkisi kendisinde olduğu halde bunu diyemez… Çünkü adalet ve yargının içinde siyaset olması bugün için işlerine geliyor. Her istediklerini bu yolla yapıyorlar. Kendi elemanlarını bugüne kadar istedikleri yerlere atadılar, bundan sonra aynı süreci daha rahatça devam ettirecekler.

Bu işler Türkiye’de işte böyle yürüyor! Dün kara dediklerine bugün ak diyorlar…
Karakolda doğruyu söylüyorlar, mahkemede şaşıyorlar!

HESAPLAŞMA BİTMEDİ

TÜRK Ordusu ve komutanlarla hesaplaşmaları bitmedi. Son anda anayasa tasarısına ekledikleri bir maddeyle Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının Yüce Divan’da, yani Anayasa Mahkemesinde yargılanması hususunu getirdiler.

Böylece yeni bir gözdağı verdiler, komutanların başucuna Demokles’in kılıcını asmış oldular.
Oynadıkları oyun, hazırladıkları tezgah adım adım ortaya çıkıyor. Önce, taslakta Anayasa Mahkemesinin yapısını değiştiriyorlar. Zamanı geldiğinde Yüce Divan olarak görev yapan bu mahkemeyi ilk aşamada ele geçirecekler. Üyelerin çoğunluğu kendi adamlarından oluşacak.
Sonra, Tayyip ve partisinin adalarından oluşan bu mahkeme, gerektiğinde komutanları bile yargılayacak.
Peki Tayyip ve ekibi yargılanırsa ne olacak?

İşte, kendilerini kurtarmanın bir yolu da bu! Yüce Divan’ın kendilerinden olması! Milletimiz acaba bu oyunları yutacak mı?

Tasarının öteki ayağı ile HSYK’yı ele geçiriyorlar. Böylece kendi elemanlarından oluşan bu Kurul, istediği yerlere onların seçmece hakim ve savcılarını atayacak. Hele özel yetkili savcılıklar ve mahkemeler onlar açısından çok önemli. Böylece AKP karşıtları bundan sonra da oralarda yargılanacak, istenilen her kişi -asker veya sivil hiç fark etmez- sorguya alınacak, belki tutuklanacak.

Yeni Anayasa tasarısı üzerinde haftalarca çalıştılar. Niye komutanların Yüce Divan’da yargılanması hiç akıllarına gelmedi de, bunu son anda tasarıyı Meclis’e gönderirken içeriye eklediler?
Nedeni basit!
Kamuoyunda patırtı çıkmasın diye!

31 Mart 2010 - emin colasan

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir