BABUTSA YİYEYİM DERKEN !…-Hüseyin MÜMTAZ

BABUTSA YİYEYİM DERKEN !…

Hüseyin MÜMTAZ

 

                Kıbrıs’ta babutsa zamanı yaklaşıyor ey okur..

                Türkiye’de “Mısır İnciri” olarak da bilinir. Doğada kendiliğinden yetişen kaktüs türü bir bitkinin meyvesidir ve bu “dikenli incir”in  bilimsel ismi “oputia ficus-indicaé” olup kaktüsgiller ailesine sınıflanan opuntia cinsinin en tipik türüdür.

                Düşünsenize, insan boyunda azman bir bitkinin üzerinden kivi büyüklüğünde dikenli meyveleri yemek için toplayayım derken ayağınız kayınca mazallah kaktüsün üzerine düşmek de var..

                İşte 18 Nisan Cumhurbaşkanlığı seçimi de öyle bir şey..

                Meyveyi kazanan yiyecek..

                Yarış iki aday arasında geçecek.. Biri, “KKTC ilan edilince hırsından ağlayan” şimdiki Cumhurbaşkanı Talât, diğeri “KKTC’nin ilanını ayakta alkışlayanların” sesi Başbakan Eroğlu..

                Kamoyu yoklamalarında Eroğlu açık ara önde..

                Öyle olunca, hele baba-oğul Denktaşlar da Eroğlu’na destek beyan edip safları sıklaştırınca dahili ve harici cümle embedilmiş bedhahların ezberi bozuldu, uykuları kaçtı..

                  Rauf Bey; “AB elçileri burada çöpçülere, köy muhtarlarına kadar herkese para dağıttı. Birine 74 bin, öbürüne 84 bin, bir başkasına 100 bin dolar verdiler. Sayın Talât sayesinde AB bizi yönetiyor, AB her yere girdi” diyor..

                Eroğlu; “Dıştan yapılacak müdahaleler, ki başlamıştır, KKTC demokrasisine müdahale olarak kabul ediliyor. Halkımız kendi demokrasisinde, kendi iradesiyle cumhurbaşkanını seçecektir. Dış dünyadan müdahaleler yapılmaktadır. Bizi bunlar değil, halkımızın desteği ve iradesi ilgilendirir” diyor.

                BM özel temsilcisi Downer demir asa demir çarık “belirli” sivil toplum örgütlerini ziyaret edip nabız yokluyor ve “müdahale nitelikli tavır ve demeçler” sergiliyor..  BRT’ye gidip “1960 Kıbrıs Cumhuriyetine bir bakın. Kurulan ortaklık uzun ömürlü olmadı. Geriye baktığımızda o dönemde kurulan idarenin etkili bir yönetim olmadığını bugün kolaylıkla görüyoruz. Aynı yoldan yeniden geçmek felaket olur. Bu nedenle, sürecin olması gerektiğinden biraz daha yavaş ilerlemesi nihai sonuç için daha faydalı olabilir” diyebiliyor.

1960 Cumhuriyeti’ni Makarios’un yıkıp bu sürece azgın Rumlar sayesinde getirildiğimizi söylemiyor.

Rum Dışişleri Bakanı Kiprianu, Talat’ın seçimleri kaybetmesinin Kıbrıs sorununun çözüm sürecini ”daha karmaşık hale getireceğini ve zorlaştıracağını” söylüyor.

Yunanistan’ın Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi Vasilis Papayoannu Rum Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada Kıbrıs Türk halkına çağrıda bulunarak “Talat’ın desteklenmesini” isiyor.

Bitmiyor, bin türlü düzen tezgâhlanıyor.

İspanya görüşmelerin olumlu seyrettiğini sergileyebilmek için “Beşli Konferans” çabası gösteriyor; AİHM’in, Takas/tazmin Komisyonu’nu iç hukuk yolu kabul eden kararı bu sürece denk getiriliyor ve zafer olarak sunuluyor; Ban ki MOON adaya getiriliyor; Doğrudan Ticaret Tüzüğü raftan indiriliyor, “Ortak Metin” açıklanabilir mi tezgâhı yapılıyor ama Rum basınına göre metin’de Talât’ın verdiği tavizlerin yer almamasına çalışılıyor.         

                Nihayet el kadar memleketin üç urup sınırında “YEDİNCİ KAPI” açılıyor..

                Meraklısına not; Türkiyenin bütün kara sınırlarının uzunluğu 2800 kilometredir, bu kadar kilometrede mevcut bütün kapıların sayısı ise 11 (onbir)dir.. KKTCde 180 kilometreye 7 kapı, Türkiyede 2800 kilometreye 11..

“Devlet”sen sınırına, kapına sahip olacaksın.. Ev sahibi olmanın sembolü, “anahtarı” almaktır.. Kapının anahtarı sende olacak ki gireni çıkanı kontrol edesin..

“Kapı, kilit ve anahtar” ancak bazı malum yerlerde bulunmaz.. Dilimize de “Sorma Gir Hanı” yahut “Dingonun ahırı” deyimleriyle yerleşmiştir bu durum..

Memlekette bir UBP iktidar, bir de Talât’ın paralel iktidarı, yâni çift başlı bir iktidar mı nevcuttur?

Kapıların açılıp kapanması, AİHM’de davaların takibedilmesi/kaybedilmesi “Talât beyinin” keyfine mi bırakılmıştır?

Peki cümle âlemin; yerli ve yabancı cümle embedilmişlerin seçilmesi için bu kadar destek verdiği; ÖRP’nin de hiç sıkılmadan “vizyonunu desteklediğini” beyan ettiği  Talât neler söylemişti şimdiye kadar bir hatırlayalım.. Derlemeyi VOLKAN’dan aldım.

Talat’ın Türkiye ile ilgili vizyonu:

 

“Türkiye senin olabilir ama benim Anavatan’ım değil. Türkiye bazı gericilerin Anavatan’ı olabilir ama benim Anavatan’ım olamaz”. (KKTC Meclisi – 18 Aralık 1997)

“Türkiye’nin bizi kurtardığını söyleyebilirsiniz, ancak Kıbrıs’ta yeterinden fazla kalmıştır”. (The Guardian Gazetesi – 25 Eylül 2001)

“Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığı uluslararası hukuka aykırıdır. Türkiye uluslararası hukuk açısından Kıbrıs’ta haksızdır”. (Vatan Gazetesi – 19 Eylül 2003)

“Türkiye’nin Kıbrıs politikası yok. Türkiye’den gelenler vatandaş yapılıyor, bunların oy hakkının olmaması gerekir”. (Volkan Gazetesi – 20 Ekim 2003)

“Kuzey’de AB müktesebatının uygulanması Türkiye’nin adadaki varlığının sona ermesi ile mümkündür”. (BRT – 24 Kasım 2003)

“Türkiye, AB için Kıbrıs’ı feda etmez” deniyor. Neyi feda edecek? Türkiye’de bir yanlış anlayış var; “Kıbrıs’ı feda edemeyiz”. Nereden buldun da veriyorsun? Kıbrıs senin değil ki. Fethetmedin ki Kıbrıs’ı. Kıbrıs Türkiye’nin değil. Türkiye Anadolu’nun ücra bir köşesinden daha çok yardım yapmıyor mu Kıbrıs’a? Metresi işte. Kendi çocuğuna yapmıyor, metresine yapıyor. Biz kendimizi Türkiye’nin metresi gibi hissediyoruz”. (Vatan Gazetesi – 10 Aralık 2003)

Talat’ın KKTC ve egemenlik ile ilgili vizyonu:

“Ceberrut devleti yıkacağız. Bu ceberut devlete karşı kavga vereceğiz. İçte de dışta da mücadele edeceğiz. Ceberrut devleti yıkmakta kararlıyız”. (SİM FM – 26 Mart 2003)

“Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kurmayı başlıca hedef olarak belirledim”. (Filelefteros –  30 Kasım 2003)

“Ayrı ve egemen bir Kıbrıs Türk devletini kabul ettirmeye çalışmıyoruz. Ayrı devlete ve egemenliğe karşıyım”. (Haravgi – 4 Aralık 2003)

“Egemenlik gibi saçma bir konuya takılıp kaldılar. Artık böyle saçma sapan konularla vakit geçirilmesine izin vermeyeceğim”. (Yenidüzen – 19 Mayıs 2002)

Şimdi… Vizyonu, misyonu, dünya görüşü bu olan; babutsa toplamak için Kaktüs’ün tepesine tırmanmış olan  Talât’ın altındaki merdiveni Nisan’ın 18’inde çekmez de ne yaparsınız?

Sandıklar açılana kadar da fonda  Grup Babutsa’nın “Yanayım, yanayım” şarkısının yüksek sesle çalınması pek yerinde olur. 30 Mart 2010

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ

[email protected]

BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir