BARZANİLER VE İSRAİL

28.03.2010 12:19 - DawoodBaghestani28.03.2010 12:19

Kuzey Irak’ta yayın yapan ‘İsrail-Kürt’ dergisi, İsrail’deki Kürt Yahudilerini Kuzey Irak’a dönmeye çağırıyor. Dergi pek çok yazısında amacını Kürt-İsrail ilişkilerini derinleştirmek olarak tarif ediyor. İlginçtir, İsrail, Kürt halkının haklarına daima destek vermiştir. Kimi Kürt siyasetleri ise gelecekte İsrail’in stratejik müttefiki olmayı amaçlamaktadırlar.

Akademisyenler, araştırmacılar ve stratejistlerin bugünkü Ortadoğu’daki yapılanmanın, büyümesi beklenilen Kürt Yahudi devleti olduğunda hem fikirdirler. (Kürdo-Judaik) Kürt Yahudi devletinin büyümesi ileride Ortadoğu ve dünya politikalarını çok önemli bir şekilde etkileyecektir.
Şu ayrıntıyı bildirmekte de yarar vardır. Kürt Yahudileri diye tabir edilen kesim ile Kürt dilini ve kültürünü benimsemiş, tarih boyunca Kürdistan diye tabir edilen Kuzey Irak bölgesinde var olmuş, sonradan İsrail’e göç eden Yahudiler kastedilmektedir. Bu kesim etnik kökenleri itibariyle Kürt değildir. Aksine Yahudi kavmindendirler, yani İsrailoğulları’nın neslinden gelmektedirler.

Çünki Tora Yahudileri, Evlilik ve Soy bakımından Asimilasyon Tehlikesi’ne karşı uyarmaktadır.

Yahudilikte soyun devam etmesi ulusun ve dinin devamı bakımından çok önemlidir. Annenin Yahudi olmadığı durumlarda, doğan çocuk da Yahudi değildir. İşte tarihin geri kalanında Yahudiler’in yaşam amaç ve görevlerini dinamitleyecek bir tehlike varsa, o da asimilasyondur. Karışık evliliğin yasağı, Tora’ya göre neden kabul edilmez olduğunu çok basit bir düzeyde anlayabilirsiniz. Tanrı Yahudiler’e diğer uluslara vermediği bazı özel görevler vermiştir. Yahudilik’te evlilik kişisel değil toplumsal bir konudur. (Tora-Devarim, Vaethanan,Rabi Raphael Hirsch’in 7/4 Açıklaması, s.156)

İsrail kurulduktan sonra, Kuzey Irak ve Suriye’de yaşayan 200 bin Kürt Yahudisi, büyük bir operasyon ile İsrail’e getirilmişler ve İsrail parlamentosunda önemli mevkilerde bulunmuşlardı. Bugün de İsrail’de 250 binden fazla Kürt Yahudisi yaşamaktadır. İsrail’in Molla Mustafa Barzani ile kurduğu ilişkiler, bugün de oğul Mesud Barzani ile devam etmektedir.

Peki Barzanileri tarih sahnesinde İsrail’e yakınlaştıran nokta neydi ?
7 Ocak 1993 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Uğur Mumcu, Mossad-Barzani bağlantısını şöyle anlatmaktadır:
“Ortadoğu’nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor. Kanıtlanan son ilişki, Mossad-Barzani ilişkisidir. Mossad, İsrail Devleti’nin gizli istihbarat örgütüdür. Bu örgütün, Kürt Lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı? Barzani’nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi. Kimse bu ilişkiye, ‘Hayır olmadı’ diyemiyor. CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da Mossad-Barzani ilişkileri bilinmiyordu.”
Molla Mustafa Barzani, ilk kez 1967 yılında İsrail’e gidiyor. Kendisini kabul eden İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan’a, hediye olarak bir ‘Kürt hançeri’ ile birlikte, Kerkük petrol rafinelerinin planlarını da getiriyordu. Mart 1969’da yapılan bir operasyonda da Barzani-Mossad işbirliğiyle Kerkük rafinerileri bombalanıyor ve çalışamaz hale getiriliyor.

Molla Mustafa Barzani’nin Mossad Şefi Zwi Zamir

ile Görüşmeleri

İsrail Savunma Kuvvetleri’nin Dördüncü Genel Kurmayı Moshe Dayan ve Molla Mustafa Barzani, 1967 – İsrail Ziyaretinden

Barzani Aşireti, Beroji, Mizorî, Şarvanî ve Dolemari olmak üzere dört aşiretten müteşekkil bir aşiret konfederasyonudur. Barzan bölgesi Irak’ın Erbil iline bağlı olup ülkenin en kuzey ucunda yer almaktadır. Encyclopeadia of Iranica´ya göre Barzan adı, Kürtçenin de mensup olduğu kuzeybatı İrani dilerde Mahalle anlamını taşımaktadır. (Encylopedia İranica, Barzan, Vol.II. Bibliography : Ch. Adle, “Contribution à la géographie historique de Damghan,” Le monde iranien et l’Islam 1, 1971, pp. 69-104)

Nitekim Kürdistan olarak tabir edilen Kuzey Irak’taki Musul ve Erbil şehrinde, Hahamlar yetiştiren Barzani ailesi hakkında en önemli detaylı bilgileri Yahudi Ansiklopedisi – Judaica vermekte ve şöyle açıklamaktadır :

Musul şehrinde yaşamış olan Haham Ben Nethanel Barzani Halevi hakkındaki bilgiler sınırlıdır. Nethanel Barzani Musul’a yerleşmiş ve bu bölgedeki Talmud eserlerini ve İbrani diline ait eserleri geniş bir kütüphanede toplamıştır. Bu eserler ve yazma kitaplar, yine haham olan oğlu Samuel Barzani’ye miras bırakmıştır. 1560 – 1630 yılları arasında yaşayan oğul, Kürdistanlı Kabalist Haham Samuel Barzani Ben Nathanel döneminin ünlü Kabalistlerindendir. Bu aile Barzani ismini ise yaşadığı bölgenin adından almıştır. Barzani ailesi Barazan bölgesinde ve Musulda yeşiva okulunu kurdu. Barazani ailesinin diğer Kabalist hahamları Musulda ve diğer Kürt şehirlerinde yaşamışlardı. Kürdistan bölgesinin en seçkin ve hahamlar yetiştiren ailelerindendi. Samuel Barzani Kabalistti, ve Kabala ya dair pek çok kitap yazmıştı. Bu kitapların bilinenleri ise ise Avnei Zikkaron, Sefer Ha-Iyyun, Sefer Derashot, ve Sefer Haruzot isimli eserleriydi. (Encyclopedia Judaica, Barzani Families, Vol.3. Keter: Jerusalem 1972, p.138 Bibliyografi bkz.)

Samuel Barzaninin kızı olan Asenath Barzani ise Tora, Talmud ve Kabala bilgisi sayesinde ün kazandı ve Yeşiva’da öğretmenlik yapan kocasının ölümüyle Tora konusunda başöğretmen ilan edildi. Asenath, kadınlar için söylenen “Talmud bilgini” anlamına gelen ( tanna’it ) ilk kadın haham ünvanını aldı. Tanna’it Asenath Barzani ayrıca yazdığı şiirleri ve İbrani dili üzerine yaptığı yorumlarıyla da bilinmektedir. Asenath’ın şiirleri kadın eliyle yazılmış ilk modern İbranice eserlerin ender örneklerindendir. (Encyclopedia Judaica, Barzani Families, Vol.3. Keter: Jerusalem 1972, p.138 Bibliyografia : M. Benayahu, “R. Samuel Barzani: Leader of Kurdistan Jewry,”in: Sefunot 9 (1965), 23–125 (Heb.); J. Mann, Texts and Studies in Jewish History and Literature, Vol. I (1972); A. Ben-Ya’akov, “Kurdistan Jewish Communities” (Heb., 1981); E. Brauer, he Jews of Kurdistan (R. Patai, ed.) (1993); U. Melammed Uri and R. Levine. “Rabbi Asenath: A Female Yeshiva Director in Kurdistan,” in: Peamim, 82 (2000), 163–78 (Heb.); Y.Y. Rivlin, “Poetry of the Aramaic-Speaking Jews” (Heb., 1959))

Nitekim Barazani ile Barzani İbrani literatüründe aynı isimlerdir. Aynı anlamdadır. (Guggenheimer,Eva H. Guggenheimer, Jewish family names and their origins, Publishing House, Inc., 1992, op. 67)

Kürt Yahudileri ilerleyen dönemlerde Siyonizmi de benimsemişlerdi. 1920’lerde Irak Kürdistanı’ndan Kudüs’e yerleşen Barzani aşiretinden Moşe Barzani “Barazani” (1926-1947) Lehi Yahudi örgütü’nün ünlü liderlerindendi. Encyclopedia Judaica’ Barzani Families, Vol.3. Keter: Jerusalem 1972, p.138 Bibliyografia : Y. Nedava, Olei-ha-Gardom (1966); Y. Gurion, Ha-Niẓẓah ̣on Olei Gardom (1971).


Ünlü Siyonist Moshe Barzani adına bastırılmış bir posta pulu

Barzani Soyisimli bir Kürt Yahudisine ait Mezarlık – Kudüs / İsrail
Barzani Ailesi’nin Kudüs’de bulunan akrabalarından.

Viyana – ZentralFrieed Eşkenazi Yahudi Mezarlığı
Aşkenazi ve Doğu Yahudilerinde Barzani İsmi sıkça kullanılmaktadır.

Kendisi de bir Kürt Yahudisi olan ve Los Angeles California Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Yona Sabar’ın, 1982 yılında Yale Üniversitesi tarafından yayımlanan ‘The Folk Literature of the Kurdistani Jews: An Anthology’ (Kürdistan Yahudilerinin Halk Edebiyatı: Antoloji) isimli kitabında Barzanilerin soyu ile ilgili çarpıcı bilgiler vermektedir.

Barzani aşiretinin Yahudi kökenli olması bölgeye ve tarihe bakışımız için önemlidir. Çünkü bugünkü Mezopotampa sınırları içerisindeki bölge Yahudiler için çok kutsal bir bölgedir.

Yahudilerin kutsal kitabı Tora bu bölgenin İsrailoğulları için önemini şöyle vurgulamaktadır: “O gün Tanrı Avraam (İbrahim) ile bir anlaşma yaptı ve Mısırdaki Nehir’den, büyük nehre- Fırat Nehri’ne kadar olan bu bölgeyi senin soyuna verdim dedi.” (Tora-Bereşit (Yaratılış) 15/19, Leh Leha)

Nitekim Hahamların Toradaki bu ayeti açıklaması da çok çarpıcıdır.

Bene İsrael bu topraklara, Maşiah (Mesih) Dönemine kadar sahip olamayacaktır. (Tora-Bereşit (Yaratılış)15/19, Açıklaması.)

Bu topraklar Tevratta, Avraam (İbrahim) ile Tanrının anlaşması sonucu, Tanrı tarafından İbrahimin nesline İsrailoğullarına ebediyyen verilmiştir.

Torada, Tanrı bu topraklar için İsrailoğullarına zafer sözü vermektedir.

Tanrı tüm bu ulusları önünüzden sürecek ve sizden büyük ve güçlü ulusların toprağını mülk alacaksınız. Ayağınızın bastığı her yer sizin olacak : sınırlarınız çölden ve Levanondan, nehirden-Fırat nehrinden Akdenize kadar olacak sınırınız. Önünüzde kimse duramayacak. (Tora-Devarim (Sözler) 11/23-24)

Yedi Kenan ulusuna karşı çıktığınız savaşlarda ayağınızı bastığınız her yer sizin olacak. ( Raşbam ) Ancak o sınırlar Erets-israil’e ilk girildiği zamanki temel sınırlardır. Fıratın Erets İsrael’in sınırını işaretlemesi, ancak Maşiah (Mesih)’in gelişinden sonra gerçekleşecektir. (Tora-Devarim (Sözler) 11/23-24. Raşi Açıklaması)

Yani Tora burada şunu vurgulamaktadır. Bu topraklara sahip olacak dönem mesihin gelişiyle gerçekleşecektir. Yahudilikte inanılan mesih inancı doğrultusunda bu planı gerçekleştirecek liderlerinde Yahudi olması, Kabalistik planın bir parçasıdır. Bu süreçte hiçbir şey tesadüfe bırakılmamıştır. Tevratta işaret edilen bu bölgenin liderleri, Barzanilerin ve Bedirhanların Judaik oluşu Toradaki kehanetin de bir parçasıdır.

En nihayetinde bu toprakları sahiplenen Barzanilerin de, Judaik olması tesadüf değildir. Baba Mustafa Molla Barzani ve Mesud Barzani’nin İsrail ile sıkı ilişki kurması, İsraille ittifak etmesinin nedenlerinden birinin aynı kökenden gelmeleridir.

Ahmet Uçar’ın yine Osmanlı arşivinde bulduğu bir başka belge ise 1856 yılında Sallum Barzani isimli bir hahamın, Musul’dan Selanik’e, oradan da Hahambaşılığın özel ricası ile Kudüs’e sürgün edildiğini gösteriyor. Uçar’ın ifadesine göre, ‘‘Kudüs’e Yahudi iskánı ile tereddütler olduğu için; Hariciye Nezareti’nin de görüşü alınarak 29 Şubat 1856’da Hahambaşı’nca verilen dilekçe Osmanlı hükümetince 11 Nisan’da görüşülerek uygun bulunmuş ve Sallum Barzani 20 Nisan 1861’de bir irade ile Kudüs’e sürülmüştü.” Uçar, Tarih ve Düşünce Dergisi’nde konu ile ilgili olarak yazdığı yazıda şöyle devam ediyor: ‘‘Mustafa Barzani’nin yıllar sonra kurduğu ilişkiler, hahamlarla Sallum Barzani ailesi arasındaki ilişkilerin yıllarca sürdüğünü göstermektedir. Molla Mustafa Barzani, 1950’den beri sık sık ziyaret ettiği İsrail’de her zaman Kuzey Irak kökenli, Kürtçe konuşan bir Yahudi hahamın evinde kalmaktadır: Haham David Gabay (Hürriyet, Barzani Ailesi Yahudi çıktı, (18.02.2003))


Benjamin Tudelanın Arşivlerinin bir bölümü İspanya-Aragon la Academia ve
Kudüs İbrani Üniversitesinin arşivlerindedir.
Haham Benjamin Tudelanın Arşivleri, 1965 yılında araştırmacı E. Easher tarafından İbraniceden İngilizceye çevirilerek, Newyork Kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Tudela Arşivi İsrailli “Hakeshet”
Şirketi tarafından düzenlenerek bir kitap haline getirilmiştir.

Arşivin Giriş Bölümleri Kronolojiler


Tudela Arşivinin Kitaptaki İngilizce Çevirisi

Kürt Yahudileri hakkında ilk çarpıcı bilgileri, İspanyalı Seyyah Haham Benjamin Tudela gezisinde (1160-1173) vermiştir. Tudela, İspanya-Aragon krallığının desteği ile yolculuğuna başlamış, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Mezopotamya’yı gezerek notlar tutmuştur. Haham Benjamin Tudela Irak bölgesindeki Kürdistan olarak tabir edilen bölgede Kürt kültürünü benimsemiş, 100 civarında yerleşim birimlerine sahip Kürt Yahudileri ile karşılaşmıştır. Bu bölgedeki Kürt Yahudilerinin dillerini İbranice olarak kaydetmiş, kültürleri ve yaşadıkları bölgeleri not etmiştir. Irak’ın Zagros bölgesindeki 50.000 Kürt Yahudisini ve 100 sinagogu ayrıntılı bir şekilde not etmiştir. Tudela, o dönem çok önemli bir hadise ile karşılaşmıştır. Mesihlik iddasında bulunan Kürt Yahudisi “David Alroy ” notlarında şöyle kaydetmektedir: “Benjamin Tudela, Mesih iddasında bulunan Kürdistan doğumlu Kabalist ve Talmudist Kürt Yahudisi David El Roi (1160-?), adındaki bir hahamın, Selçuklu Sultanına karşı isyan bayrağını kaldırarak , tüm yahudileri sürgünden bir araya getirip Kudüste bir arada toplayacağını ve İsraili yeniden kuracağını belirterek mesih olduğunu ilan ettiğini not etmektedir.”

Burada çok ilginç bir ayrıntı vardır. Mesihliğini ilan eden Kabalacı David Alroy tıpkı Sabetay Sevi gibi müridlerine din değiştirmelerini ve gizlenmelerini söylemişti. David Alroy’nin mesihsel düşünceleri Kürt Yahudileri arasında kısa zamanda yayılmış ve bir çok Kürt Yahudisi zamanla İslam’a geçmişti. Sabetay Sevi hareketinin bir benzeri, Sabetay Sevi’den 5 asır önce David Alroy önderliğinde Kürt Yahudileri tarafından gerçekleştirilmişti. Gizlenmeleri onlarca asırdır etkin kimliklerini de inançlarını da değiştirmedi. Soylarını korudular ve inançlarını daha çok kripto (gizli) yaşadılar.
İşte bu mesihsel süreçte ortadan kaybolan Kürt Yahudileri asırlar sonra tarih sahnesine yeniden dönmüşlerdi. 1948’de İsrail kurulmuş ve birçoğu atalarının dinlerine dönmüşler ve inançlarını yeniden yaşamaya başlamışlardı. Barzani aşiretinin bir bölümü de yeniden dinlerine dönenlerdendi.
Lakin dönmeyenler ise hala Kripto Yahudiliklerini korumaktalar ve yaşamaktadırlar. Bunlardan biriside Kürt tarihine damgasını vurmuş iki büyük aile olan Kürt Bedirhan ve Babanzade aileleridir. Biz burada bu gelenekten gelen kripto aileleri anlatacağız.

Yahudi tarihindeki mesihsel süreç Kabala’nın bir parçası olan gizlenme ile gerçekleşmiş büyük bir organizasyondu. Tarihsel süreçten bugüne İsrail’i kuran bu yapılanmanın temel kaynağı gizlenmekti. Yahudi tarihinde Mesihlik iddasında bulunan iki önemli isim David Alroy ve Sabetay Sevi gibi Kabalistler, müridlerine ve çevrelerine kimliklerini gizlemelerini ve din değiştirmelerini söylemişlerdi. Gizlilik onlara bir perde sağlamış, ve bu sayede bulundukları toplumun ve devletin önemli konumlarına gelmişlerdi.
İşte İsrail bu mesihsel sürece uyan Yahudilerin Kabalistik planları ile kurulmuştu.

İsrail Genelkurmay ve Savunma eski başkanı Kürt Yahudisi Şaul Mofaz’ın Kürdistanlı Yahudilerin Köylerini ve Barzani Ailesinin Yakınlarını Ziyareti – Kudüs / 2009

Kürt Yahudilerinin Simgesi Haline Gelen Davud Yıldızlı Bayrakları

Kürt Yahudileri Düğün Töreninden Bir Görünüm-Kudüs/İsrail

Kürt Yahudileri, Tora Sandukası ve Bar Mitzva Törenine ait bir görüntü- Kudüs / İsrail

Kürt Yahudileri, Tora Sandukası ve Bar Mitzva Törenine ait bir görüntü-Kudüs / İsrail

Kürt Yahudileri, Düğün Törenine ait bir görüntü
Kudüs / İsrail

Peki bugünkü Kürdo Judaik devletin ilk temelleri ne zaman ve
kimler tarafından atılmıştı ?

Bu mimarların başındaki Bedirhan aşiretini biraz inceleyelim.

Bedirhaniler, Osmanlı’da ilk Kürt isyanını gerçekleştiren geniş köklü bir aşirettir. Bedirhan Bey 1845 yılında Osmanlı’ya başkaldırarak Cizre merkezli Botan bölgesinde hükümet kurup kendi adına para bastırmıştır. 1847 yılında Abdulhamid uzlaşma vaadiyle Bedirhan Bey’i İstanbul’a çağırmış ve gözaltına alıp daha sonra bir ordu göndererek Bedirhan birliklerini yenilgiye uğratarak Bedirhan aşeritine mensup herkesi İstanbul’a getirtmiştir. Tekrar bir isyanı çıkarmalarını engelemek için gözlem altında tutulan Bedirhanlar İstanbul’da modern Kürt milliyetçiğinin öncüleri olmuşlardır.

Bedirhaniler Sultan II. Abdülhamit döneminde de çok etkindir. II. Abdülhamit, Bedirhan’ın oğlu Bahri Bey’i yaveri, Baban Aşiretinden Abdurrahman Paşa’yı Dahiliye Ve Harbiye Nazırı, Ubeydullah’ın oğlu Şeyh Abdülkadir’i Meclis Başkanı gibi makamlara getirmiş; yine bu dönemde Sultan’a bağlı nesiller yetiştirmek amacıyla son derece etkili pek çok aşiret mektebi açılmıştır.

Kürt aydınlarının merkezi İstanbul olmasına rağmen ilk Kürtçe gazete, Mısır’da yayınlanmıştır. Zaten ilk gazeteyi çıkaran Mikdet Mithat Bedirhan da İstanbul’dan sürgünle Mısır’a giden bir Osmanlı Kürt aydını idi. Mikdet Mithat Bedirhan’ın mensup olduğu Botan Beyi Bedirhan ailesinin Kürt aydınlanması ve modernleşmesine çok büyük katkıları olmuştur.

II. Meşrutiyet’ten önce Kürtler tarafından yayınlanan gazete ve dergilerden bahsetmek gerekirse ilk Kürt gazetesi 1898 yılında Kürdistan adıyla Kahire’de Mithat Bedirhan Bey tarafından yayınlandı. (V. Minorski, Kürtler, Komal Yayınları, İstanbul, Ocak, 1977, s. 43)

Celadet Emin Ali Bedirhan da Seyit Abdulkadir gibi ilk Kürtçü siyasi cemiyet sayılan ‘Kürt Teavün ve Teraki Cemiyetinde’ kurucu olarak görev almıştı aynı günlerde oğlu olan Süreyya Bedirhan ilk Kürtçü gazete olarak kabul edilen ‘Kürdistan’ı yayınlamaya başladı. Yine akrabası olan Abdurrahman Bedirhan aynı dönemlerde ‘Kürt Neşri Maarif Cemiyeti’nin Çemberlitaş’ta kurduğu okulu yönetiyordu. Süreyya Bedirhan matbaasını Kahire’ye taşımış ve orada ‘Kürt Bağımsızlık Komitesi’ örgütünü kurmuştu. Süreyya Bedirhan tarafından Mondros Mütarekesi’nden sonra Kahire’de Kürt İstiklâl Komitesi adı altında kurulan bu örgütün amacı Kürtleri birleştirme ve Kürdistan’ın bağımsızlığını sağlamaktır..

Bedirhan Ailesi’nin pek çok mensubu Kürt Milliyetçiliğinin yazılması, öğretilmesi gibi konuları amaçlamıştı. Bugün Kürt ayrılıkçılar tarafından ulusal bir kahraman olarak kabul edilen Emir Bedirhan’ın torunu Halil Bedirhan’ın, İngiliz Yüksek Komiseri’ne yapmış olduğu şu bedbaht teklif ibret vericidir : “Biz İngiliz mandası istiyoruz. Büyük Britanya bize yardım ederse, biz de düşmanları olan Rusya, Türkiye ve Irak arasında onun tampon bölgesi oluruz. Ermeni ve Hıristiyan topluluklarla işbirliği yaparız. (Öke Mim Kemal, Musul Kürdistan Sorunu, İz Yayıncılık, İstanbul, 1995)

17 Aralık 1918 olarak belirlenebilen Kürdistan Teâli Cemiyeti’nin kurucu ve yöneticileri Tarık Zafer Tunaya’ya göre şu kişilerden oluşmaktaydı: “Reis, Seyit Abdülkadir Efendi (Şeyh Abdullah Efendizade), Hüseyin Şükrü (Baban) Bey (Katib-i Umumi), Dr. Şükrü Mehmet (Sekban) Bey, Muhittin Nazim Bey, Babanzade Hikmet Bey ve Aziz Bey. Başkan: Seyyit Abdülkadir (Şemdinan) ve Baş. Yard. Bedirhan ailesinden Emin Ali Bedirhan’dır.

Kürdistan Teâli Cemiyeti’nin kurucu ve yöneticileri hakkında Tarık Zafer Tunaya,
Kürt Babanzade ailesinin önderlerinden İstanbul Ünv. Öğretim Üyeliği yapmış Ord. Prof. Şükrü Baban’la yaptığı 1 Temmuz 1976 tarihli konuşmasına göre bu listeye şu isimleri de eklemiştir:

Kâmran Âli Bedirhan, Necmettin Hüseyin, Kürt amele Reisi Reşit Ağa, Kadızade M. Şevki, Kürdistan dergisi sermuharriri Arvasî zade Mehmet Şefik ve mes’ul müdürü Mehmet Mihrî, Jin dergisi müdir-i mes’ulü Hazma, Emin Feyzi, Vanlı M. Selim Begi, Berzencîzade Abdülvahit, Dr. Hamit Şakir, Lâv Reşit, Dr. F. Berho, Hakkârili Abdürrahim Rahmi, Yemleki zade Aziz, Heyzani zade Kemal Fevzi…” (Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler, Cilt II Mütareke Dönemi (1918–1922), s. 186–187.)

Kürd Gazetesi Rojî Kurd’ün yazarlarından Hüseyin Şükrü Baban (1890-1979), 1918’de İstanbul’da kurulan Kürdistan Teâlî Cemiyeti’nin genel sekreterliği yapmış ve Kürt Teşkilat-ı içtimaiye Cemiyeti’nin kurucularından olmuştur. Anlayacağınız bugün çok tartışılan, Kürt açılımını Babanlar ve Bedirhanlar 100 yıl önce çoktan yapmışlardı.

Kamuran Ali Bedirhan 1958 yılında Sevr Antlaşması’yla ilgili olarak şöyle yazmıştı :

“Yüzyılımızın son çeyreğinde tamamlanan bu antlaşma Kürt halkına birlik ve bağımsızlık hakkı sağlamıştır; bu antlaşma uzun süreli çabalar ve ağır bedeller sayesinde elde edilmiştir. Bu antlaşmanın hiç bir zaman yaşama geçirilmemesine karşın onun moral gücü yeni faktörler sağlamıştır. Biz, kendi geleceğini belirleme ilkesi temelinde Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş olan, insanın var olma haklarına değinen kendi yönetimini tayin etme hakkına, moral ilkelere sahibiz.”
(Lazarev, M. S. Emperyalizm ve Kürt Sorunu (1917-1923), Ter: Mehmet Demir, Öz-Ge Yay., Ankara 1993. s.188–189.)

Kürtçülük hareketinin önde gelen şahsiyetlerinden biri olan Kamuran Ali Bedirhan Kürdistan Teâli Cemiyeti üyesiydi. 1940 yılından sonra Paris’e yerleşerek Polonyalı Yahudi bir kadın ile evlenen Kamuran Ali Bedirhan ölümüne kadar da Paris’te yaşadı.

1978 yılında ölen Kamuran Bedirhan, ölümünden önce Fransız yazarı ve Kürdolog Chirs Kutschera ile yaptığı söyleşide; “Kürdistan Teâli Cemiyeti önde gelenlerinin bir ayakları Kürdistan ulusal mücadelesinde ve bir ayakları da İslamcı Osmanlı yönetimindeydi, bakan olmak istiyorlardı” diyordu.

Irak Kürtleri’nin ayaklanmalarından sonra 1961 yılında bu ayaklanmaların Avrupa’daki sözcülüğünü üstelenen Bedirhanoğlu 1968 yılında ise Kürt ihtilal Konseyi temsilcisi Emir Kamuran Ali Bedirhan İmzası ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri U–Thant’a bir muhtıra vermişti.

Celadet Ali Bedirhan’ın da belirttiğine göre Kürt Meselesi, İttihat ve Terakki hükümetleri
zamanından bile önce başlayıp, İdris-i Bitlisi aracılığıyla Doğu Anadolu Bölgesi’ne hâkim olan Yavuz Sultan Selim döneminden beri mevcuttu.
(Celadet Ali Bedirhan, Bir Kürt Aydınından Mustafa Kemal’e Mektup, Doz Yayınları, İstanbul, 1992, s.20.)

Barzaniler ile Bedirhaniler birbirlerine akraba bağı ile bağlıdırlar. (Bu bağlantıyı ilerideki makalede detaylı bir şekilde örnekleri ile belirteceğim.) Bu iki ailenin bağlılıkları zamanla siyasette ve bürokraside de sürdü.

1970 tarihinde Çuman’da, Molla Mustafa Barzani Dr. Kamuran Ali
Bedirhan’a Irak Cumhurbaşkanlığı yardımcılığını yapması için öneride bulunur. Ama Kamuran Bedirhan: ‘Ben böyle bir teklifi kabul edemem. Irak Cumhur başkanlığı yardımcılığı yerine, Çuman’da kardeşim Celadet Bedirhan adına bir okul yapmayı tercih ederim” der. (Hewler Post, Kuzey Irak Kürt Gazetesi – Aralık / 2009)

İlk Kürt isyan hareketlerini başlatan Kürt milliyetçisi fikir ve teorileri bundan yüzyıl önce Bedirhan, Baban aileleri ve kuşakları tarafından ortaya atılmış ve geliştirilmiştir. Kürdo Judaik (Kürt Yahudi ) devletinin temellerini atanlar ise Barzaniler’den daha çok Kürt Bedirhanlar olmuştur. Nitekim bu yapılanmayı oluşturan diplomasiyi ve bağlantıları kuran liderlerde hep bu ailelerden süregelmiştir.

Milli mücadeleye muhalefet eden Bedirhan ailesinin ileri gelenleri, Cumhuriyet kurulduktan bu güne kadar devletin önemli kadrolarında görev almıştır. Sanatçı, akademisyen, bakan, milletvekili yetiştiren ailenin fertleri kilit noktalarda bulunmuşlardır.

Hem muhalefet ediyorlar hem de idarede yer alıyorlar. İlginç bir tezat değil mi ?

Bedirhanîler’den Kaymakam Abdullah Hulusi Bey’in oğlu Vasıf Çınar, İki kez Milli Eğitim Bakanlığı yapmış ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun uygulayıcısı ve Altay Spor Kulübü’nün kurulmasına ön ayak olmuştu. İzmir Türk Ocağı’nın aktif bir üyesiydi. Soyadı Kanunu çıktığında Cumhurbaşkanı Atatürk, “Çınar gibi dallı budaklı bir aileye mensup olmasından ötürü” kendisine Çınar soyadını vermişti. (Milli Mücadele’de İzmir’e Doğru Gazetesi, Erol Kaya, Turkish Studies, 2008, Cilt 3, Sayı 7.)

Bedirhan Bey’in çocuklarından Şurayı Devlet Reisliği yapan Murat Bey, Galatasaray’da başkanlık yapan Tevfik Ali Çınar, Ali Şamil Paşa (İlk eşi Mahmure Hanım, Halide Edip Adıvar’ın üvey annesidir), Şam Valisi Salip Bey, Bedirhan Bey’in kardeşi Abdullah Bey’in oğlu, Atatürk’ün yakınında yer alarak Maarif Bakanlığı yapan ve eğitim alanında köklü ve sarsıcı değişikliklere imza atan Vasıf Çınar ailenin diğer fertleridir.

Bu durumu dönemin İngiliz Binbaşısı Noel ile Amiral Calthorpe telgraflaşmalarında şöyle kaydetmektedir: “Amiral Calthorpe’dan, İstanbul/ 1430 sayılı telgrafım, Bağdat temsilcisinin 5353 sayı ve 12 Mayıs tarihli telgrafı ve sizin 77676 sayı ve 29 Mayıs tarihli telgraflarınıza ilişkin olarak.

Toprakları doğuda olan Abdülkadir, Kürdistan’ın en tanınmış ve saygın ailesi Bedirhanlar, bunların her ikisi de feodal sistemi temsil etmektedirler..Bunlar Türk bürokrasisinde önemli mevkileri ellerinde tutmaktadırlar.” (Öke, Mim Kemal, Binbaşı E.W.C.Noel’in “Kürdistan Misyonu” (1919), s.69.)

Kürt milliyetçileri yetiştirmiş bu aile, Türk milliyetçileri ile de iç içe akrabaydılar.

Kürt Bedirhan ailesinden olan Bedri Paşanın hanımı Teşkilat—ı Mahsusa’nın ilk lideri Eşref Kuşçubaşı’nın teyzesinin kızıdır. Kürt tarihçi Cemal Kutay, Eşref Kuşçubaşı’nın damadıydı. Cemal Kutay, bir taraftan Kürt aşiret reisi Bedirhan Bey’in üçüncü kuşaktan torunudur. Mardinîlerden Kürt Bedirhanîler’e kadar uzanan geniş bir akraba profiline sahipti Eşref Kuşçubaşı. Teyzesinin kızı Bedirhanîler’e gelin gitmişti. Kendi kızını ise yine Bedirhan Paşa’nın torunlarından Cemal Kutay’a vermişti.

Karşıt iki görüşten olan Türk milliyetçisi kahramanlar ile Kürt Milliyetçileri hep aynı aileden gelmektedirler. Ne kadar şaşırtıcı değil mi?

Türk ve Kürtleri devlet kurma uğruna kanlı bir davanın ortasına iten her iki tarafın kurmayları da aynı ailenin soyundan geliyorlardı. Ve hiçbiri Kürt de değildi.
Peki kendileri bile Kürt kökenli olmayan bu zümre neden Kürtçülük yaptıl ve neden Kürt devletinin kurulmasını ve büyümesini istedi?

Araştırmacı Salim Meriç
Odatv.com

28.03.2010 12:19 - DawoodBaghestani

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir