HANİ “Sakalım olmadığı için lafımı dinlemiyorlar” diye bir laf vardır ya… Ermeni soykırımı iddiaları bitmedi. Bu konuda yazdığımız yazılar nerdeyse adam boyu oldu, ama bugüne kadar hiçbir ülkeden istediğimiz sonucu alamadığımız halde, kimse “Yanlışımız var mı, varsa nerede?” demek zahmetine katlanmadı. Tabii söylenenleri de dinleyen olmadı.
Bu kafayla vardığımız son adresin neresi olduğunu İsveç Parlamentosu, önceki gün “Evet Türkler Ermenilere karşı soykırım uygulamıştır” diyerek önümüze koydu.
Böylece “soykırım” iftirasını gerçek saydığını karara bağlayan ülkelerin sayısı -İtalya, biz böyle bir karar almadık dediğine göre onu düşerek söyleyelim- 19’u bulmuş oldu.
İsveç kararının metnini bu satırları kaleme aldığımız sırada henüz görebilmiş değiliz ama hazır iftira etmişken “Pontus Rumlarını, Süryanileri, Keldanileri de kestiniz” dedikleri bildiriliyor.
Orada Türkiye kökenli iki milletvekili varmış da, biri partisinin “soykırım” iftirasını desteklemesine rağmen Parlamento’da “Bu politika yanlıştır” demiş de… Kürt kökenli olduğu bildirilen öteki üye, partisi “Soykırım iddiasının gerçek olduğu ispatlanmış değildir” tezini benimsediği halde “Evet, soykırım gerçektir” yönünde oy kullanmış da…
Bu hanım üyeye söylenecek var ama, en iyisi sabretmek.
Hoş, zaten bunlar hep teferruat!
Birinin “partisi” iyi imiş, ötekinin parlamentoda konuşması güzelmiş…
Peki ya sonra?
İngiliz parlamentosunda yıllardır bugünlerin gelmesini bekleyenler var. İkide bir toplantılar düzenlerler, demeçler verirler…
Hele bir ABD Kongresi de “soykırım gerçektir” desin, haftasına varmadan İngiliz parlamentosunun daha ağır bir karar alıp almadığını görürsünüz…
Kaç kere yazdık:
Sonra Birleşmiş Milletler’den karar çıkartmaya… Onu da “Almanlar Yahudilere nasıl tazminat ödediyse Türkler de Ermenilere ödesin” demeye gelecek sıra.
Onu “Anadolu’nun yarısından fazlası bizimdir” iddiaları izleyince kimse şaşırmasın.
Tekrar ediyoruz:
Biz bugüne kadar olan tutumumuzu değiştirmedikçe başka bir son yok!
Galiba 2005 yahut 2006 yılı idi. Şimdiki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Dışişleri Bakanı” sıfatıyla Milliyet gazetesi binasında bizlere hitaben bir konuşma yapmış, “soykırım” iddialarına karşı neler yaptıklarını anlatmıştı. O zaman kendisine böyle “Elçi çağırmak, protesto notası vermek, üç beş demeç patlatmak gibi yollarla bir yere varamayacağımızı, aynen Ermeni diasporası gibi, konuyu her zaman ve her yerde ele almamız, tam bir savaş mantığı ile mücadele vermemiz gerektiğini” söylediğimizi, yanıt olarak da Gül’ün, “Bütün gücümüzle çalışıyoruz” gibi içi boş bir şey söylediğini anımsıyoruz.
Gördüğünüz gibi hâlâ aynı yerdeyiz.