Rumların, müzakereler başarılı olursa kurulacak olan olası “Birleşik federal Kıbrıs Cumhuriyeti”nde tek FIR (Flight Information Region) hattı üzerinde ısrar etmelerinin nedeni boşuna değil.
Daha masaya oturmadan “Tek Egemenliği” kabul ettiğinizi koşulsuz kabul ettiğinizi açıklarsanız elbette Rum da Tek FIR hattı ister ve Türklerin her hangi bir şekilde adanın kuzey kesimleri üzerindeki hava sahasından geçecek uçaklara bilgi ve komut vermesine mani olmak ister.
Yunanistan’la Türkiye arasında Ege’de mevcut olan Latince de “Casus Belli” olarak söylenen ve yazılan “Savaş Nedeni”nin kökeninde ne kadar UNCLOS (United Nations Convention on Law of the Sea – Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Konferansı) varsa bir o kadar da FIR hattı konusu var.
Yunanistan, ilan ettiği ve Türkiye tarafından da kabul edilen FIR hattının, yani “Uçuş Bilgilendirme Bölgesi” sınır çizgisinin, Ege Denizi üzerindeki egemenlik haklarını da belirleyen bir sınır çizgisi olduğu iddiasında ve bu nedenle de Türk uçaklarına devamlı olarak fiilen müdahale etmekte, konuyu bıkmadan usanmadan da BM’ye ve AB’ye “Hava Sahasının Türkiye tarafından İhlal edildiği” şeklinde şikayet etmekte.
Aynı oyunu Kıbrıs Rum tarafı da anası Yunanistan gibi oynamakta ve sürekli olarak da KKTC hava sahası üzerinde uçan Türk uçaklarını “Hava sahasının Türkiye tarafından İhlal edildiği” gerekçesi ile BM’ye ve AB’ye şikayet etmekte.
Şimdi Rumlar daha müzakerelerin ilk başında, ortada fol yok yumurta yokken Türk tarafınca kabul edilen “Tek Egemenlik” mutabakatının arkasına saklanmakta ve FIR hattının “Tek olmasını” istemekte.
Bunun arkasından “Denizcilik ve Deniz Taşımacılığı” konusunda da Rumların “Tek Gemi Sicili” ve “Tek Denizcilik Merkezi” talebi gelecek.
FIR hattının ve uçuşların tek merkezden yönetilmesini Türklere kabul ettirdikten sonra da “Deniz taşımacılığı”nı ve limanları da kontrolleri altına almak girişimlerini başlatacaklar. Türkler “Hayır” dedikçe de “Tek Egemenlik” mutabakatını ileri sürüp “Türkler BM parametrelerinin dışına çıkıyor, Konfederasyon istiyor” diye yaygarayı koparacaklar.
Halbuki BM’nin hakemliği altında yürütülmüş olan Annan Planı görüşmelerinde Deniz Taşımacılığı konusunda biri Mağusa da diğeri de Limasol da olmak üzere “İki Gemi Kayıt Sicili” ve biri Lefkoşa’nın Türk tarafından, diğeri de Lefkoşa’nın Rum tarafında olmak üzere ve birbirleri ile tam ve eksiksiz bir koordinasyon içinde iki Denizcilik Merkezi kurulması üzerinde mutabakata varılmıştı. Koordinasyon merkezi de Federal Devletin bir birimi olacaktı. Federasyonu oluşturan devletlerin Denizcilikle ilgili merkezleri birbirleri ile Federal Koordinasyon merkezi kanalı ile iletişim ve uyum sağlayıp bilgileri karşılıklı senkronize edeceklerdi.
Havacılıkta ve FIR hatlarında da aynı yöntem uygulanmalı.
Federasyonu oluşturan devletlerin iki ayrı Sicil Kayıt Merkezi, iki ayrı FIR hattı ve iki ayrı Havacılıkla ilgili Merkezleri olmalı ve bu merkezler de birbirleri ile Federal Koordinasyon merkezi kanalı ile iletişim ve uyum sağlayıp bilgileri karşılıklı senkronize etmeli.
Tek Egemenliği peşinen kabul etmenin sıkıntılarını belli ki uzun müddet çekeceğiz.