INCIRLIGIN KAPATILMASI

Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru Avrupalı bir grup gazeteci, akademisyen ve diplomatla birlikte Washington’daydık.

İrem KÖKER yazıyor
hurriyet.com.tr

Kongre, Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı gibi ABD politikalarının belirlendiği birçok kurumda çok sayıda toplantıya katıldık.

Kongre’deki toplantıların birinde dönemin Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nin Avrupa Alt Komitesi Başkanı Robert Wexler’in baş danışmanı ile bir araya geldik. O dönemde henüz Ermeni tasarısı gündemde bile yoktu.

Grupta yer alan Ermeni akademisyen soru sorarken kendini tanıttıktan sonra Wexler’in danışmanı sözünü kesip şu cümleyi sarf etti:

“Size inanamıyorum. Bu kadar küçük bir ülkenin bu kadar güçlü bir lobisi olması gerçekten şaşırtıcı. Ne zaman Türkiye’yi etkileyecek bir tasarı olsa sizin lobinizden gelen telefonlar nedeniyle iş yapamaz hale geliyoruz.”

Bu cümle, Washington’daki Ermeni lobisinin Kongre üyeleri üzerinde yarattığı etkiyi en iyi şekilde özetliyor. Dolayısıyla 1970’lerden beri etkinliğini artırarak sürdüren Ermeni lobisine karşı elde edilen dünkü sonuç Türkiye açısından önemli bir kazanım.

GİDEREK GERİLEDİ

Bunun neden önemli bir kazanım olduğunu daha iyi anlayabilmek için geçmişe bakmak gerekiyor. Ermeni diasporası, 1970’lerden beri yani yaklaşık 30 yıldır iddialarının ABD tarafından tanınması için çaba harcıyor.

İlk karar tasarısı 1975 yılında gündeme geldi. O yıl söz konusu tasarı Komite’den geçmekle kalmadı bir ileri aşama olan Genel Kurul’a geldi ve hatta burada da kabul edildi. Ancak yasama organının diğer kanadı Senato, kararı onaylamadığı için tasarı geçmedi. Aynı süreç, 1984 yılında da yaşandı.

Komite’de 2005 yılında iki tasarı kabul edildi. Başkan’ın Ermeni iddialarını tanıması çağrısı yapılan tasarı 7’ye karşı 40 oyla onaylandı. Türkiye’nin iddiaları tanımasını isteyen tasarı ise 11’e karşı 35 oyla kabul edildi. Ancak bu tasarı Genel Kurul’a gelmedi.

2007 yılındaki oylamada, “evet” ile “hayır” arasındaki fark düne kadarki en düşük seviyeyi gördü. 2007 yılında tasarıya 27 kişi destek verirken, 21 kişi ise karşı çıktı.

DÜNKÜ OYLAMANIN ÖNEMİ

Ve düne geliyoruz. Dün yapılan oylama birçok açıdan önem taşıyor. En başta da Komite’de bir Ermeni tasarısının oylama sonucu ilk defa son ana kadar bu kadar belirsizdi.

Oylama öncesi genel beklenti tasarının kabul edileceği yönündeydi. Dolayısıyla hazırlıklar da buna göre yapılmıştı. Ancak hiç kimse bu kabulün yalnızca 1 oy farkla gelmesini beklemiyordu.

Üstelik Teksaslı Demokrat üye Sheila Jackson Lee oturuma katılmış ve “hayır” oyu vermiş olsa ilk defa eşitlik olacaktı.

SEBEPLERİ

25 yıllık gelişime bakıldığında Ermeni lobisinin güç kaybettiğini söylemek doğru olmaz. Ancak Türkiye’nin Washington’daki etkinliğinin ve ABD için jeostratejik öneminin arttığını söylemek daha doğru bir yaklaşım.

Bu seneye özel olarak Türkiye’ye yardımcı olan esas etken ise Ermenistan’la yürütülen süreç. Çünkü “soykırım” iddialarını destekleyen ABD Başkanı Barack Obama’nın devreye girmesinin nedeni de imzalanan protokoller.

Ancak Obama devreye girmeden önce de oylar birbirine çok yakındı. Obama’nın müdahalesi birkaç üyenin fikrini değiştirmiş olsa da genel tabloda büyük bir değişiklik yaptığını düşünmek zor.

Ayrıca İran’ın nükleer programına çözüm arayışı, Ortadoğu’daki diplomatik çabalar, ABD’nin Irak’tan çekilme takvimi ve Afganistan’da beklenen destek de mevcut tabloya etki eden diğer unsurlar.

TÜRKİYE’NİN DOĞRU ADIMLARI

Bütün bunların, bu sene hem hükümetin hem diplomatik çevrelerin hem de ABD’deki Türk sivil toplum kuruluşlarının koordineli çalışmasını gölgede bırakmaması gerekiyor.

ABD’de güçlü bağlantıları bulunan Murat Mercan ve Suat Kınıklıoğlu gibi iki milletvekilinin yanı sıra deneyimli diplomat Namık Tan, bugüne kadar hep fark yediğimiz bu yarışın bundan sonra eskisi kadar kolay olmayacağını gösterdiler.

Elbette senelerdir ABD’de faaliyet gösteren Türk-Amerikan Koalisyonu gibi sivil kuruluşların yürüttüğü çalışmalar ve gazetelere verdiği ilanlar da dikkat çekiciydi.

Tasarı geçmiş olabilir. Ancak Ermenilerin çabaları da önemli bir darbe aldı. Çünkü Komite’den bile bu kadar kıl payı bir farkla geçirilebilen bir tasarının Genel Kurul’a sunulma olasılığı çok ama çok düşük.



Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir