Ali CINAR | acinar@turkishjournal.com |
Amerikan Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu’nda, sözde Ermeni soykırımı karar tasarısı saatlerce konuşulduktan sonra oylandı. Bir oy farkla alınan sonuç ile, Ermeniler 4 Mart’ı bayram ilan ettiler. Onlar, geçici süre sevine dursun, Amerikan Temsilciler Meclisine bu tasarının gelemeyeceği açık. Neden açık? Çünkü, Amerika şu anda Türkiye’yi kaybetme lüksüne sahip değil
Nitekim tasarının komitede kabulünden hemen sonra Washington’dan aldığım bilgilere göre de, Amerikan Hükümeti, ‘’ülkenin milli çıkar ve güvenliğini tehdit edici boyutta bir tasarı olduğunu’’ düşüncesiyle, bu tasarının Temsiciler Meclisi’ne getirilmeyeceğini belirtiyor. Zira,Türkiye’nin çok hızlı tepkisi ve büyükelçimizi anında Ankaraya çağırması, Türkiye’nin ne kadar kızgın ve kırgın olduğunu gösteriyor.
Aslında bugün yapılan oylama bir fiyaskoydu. Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Howard Berman’ın, oylamayı saatlerce uzatması ve ara vermesi ne kadar taraflı bir şekilde davrandığını açıkça ortaya koydu. Bu davranışının ahlaki yönden yanlış olduğunu belirten bir çok milletvekili olmasına rağmen, tarih uzmanı (!) olan Dış İlişkiler Komite Başkanı, Türk-Amerikan ilişkilerinde kara bir lekenin baş mimarı oldu. Eminim ki, bu komite başkanı, yakın dönemde, ASALA terörü ile şehit olmuş diplomatlarımızı ve Hocalı katliamanı da çok iyi biliyordur!
Tabii burda Başkan Obama’nın da çok büyük bir hatası var. Bu hatanın ‘’bilerek mi yapıldığı’’ konusunda soru işaretleri var. ‘’Stratejik ortak’’ ve ‘’örnek model’’ ülke olarak adlandırdığı Türkiye’yi arkadan vurması hiç hoş olmadı. Bilhassa, Ermenistan ve Türkiye arasındaki protokollerin baş mimarı olan Amerika’nın, bu sürece açıkça darbe vurduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Şimdi Amerika, bu hatayı nasıl tamir edeceğini düşüne dursun, Ermeni diyasporası bir umutla, bir yandan tasarıyı meclis genel kuruluna getirmek için çaba harcayacak, diğer yandan maddi güçleri ile yerel bölgelerde, milletvekillerine yalan tarih dersi vermeye devam edecek.
Benim üzüldüğüm bir başka nokta ise, Kongre binasında saatlerce, Türkiye’yi suçlu konumuna düşürecek tartışmaların yapılabilmesi ve bunun oylanabilmesidir. Böyle bir zihniyetin, kendi tarihine bakıp, başka ülkelerin yüzyıllar önce olmuş tarihi olaylara karışması ve karar verme cesaretinde olması çok büyük rezilliktir.
Artık, bu sorunun kabak tadı verdiğini hepimiz biliyoruz. Ama bu demek değildir ki pes edelim veya sırtımızı dönelim. Türkiye’nin her yıl karşılaştığı bu saçma tasarı zırvalığına son vermesi için, daha ciddi adımların atılması gerektiğine inanıyorum. Aynı zamanda, Amerikadaki Türk toplumu olarak, yumurta kapıya dayandığı zaman değil, bütün yıl boyunca bu konu üzerinde birlik içinde çalışmamız şart. Kendi bölgemizde milletvekilleri ile görüşmemiz şart. Yoksa tasarıya son bir iki hafta kala telefon ve ziyaretler ile bu işlerin dönmeyeceğini artık ilkokul çocukları bile biliyorlar. Şunu söylemeden edemiyeceğim. Tasarıya ‘’hayır’’ oyu verilsin diye büyük çaba harcayan ve çok çalışan gizli kahraman arkadaş ve dostlarım var. Onlara ne kadar teşekkür etsek az.
Son olarak, ‘’evet’’ oyu kullanan milletvekilleri üzerinde acilen çalışılması ve ziyaret edilmeleri gerekmektedir. Ayrıca, tasarıya ‘’hayır’’ oyu vererek Türk Amerikan ilişkilerine önem verdiklerini gösteren milletvekillerine, Ermeni lobisi tarafından sözlü ve yazılı baskı olacağını biliyoruz. Bu nedenle , maddi ve manevi destek teşekkürlerimizi bu Türk dostu milletvekillerine yerel bölgelerimizde hassasiyetle göstermemiz gerektiğine inanıyorum.
Türkiye’nin, onurlu ve şanlı tarihine laf edecek veya yargılayacak, hiçbir devlet ve topluluk olamaz.
Bir yanıt yazın