Avrupa Birliği Adalet Divanı`nın Orams Davası’nda Yapmış Olduğu Hata
Kıbrıs 10. Numaralı Protokol
Madde 1
1. AB müktesebatının uygulanması Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetinin etkin kontrolü dışında bulunan Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ait bölgeler de askıya alınacaktır.
2. Konsey, birinci paragrafta belirtilen askıya alınmanın kaldırılması için Komisyondan
gelecek bir öneri üzerine oybirliği ile karar alacaktır.
Orams Davası
Orams Davası süreci, Meletis Apostolides’in Kıbrıs Türk Toplumu’nun kendi kaderini tayin hakkını ve can güvenliğini sağlamak adına Türkiye Cumhuriyeti tarafından Uluslararası Hukuk`un kendisine vermiş olduğu yetki ile yapmış olduğu 1974 Mutlu Barış Hareketi sonrasında, Kıbrıs Adasının güneyine geçen ailesinden kalan taşınmaz üzerine, David Charles Orams ve Linda Elizabeth Orams çiftinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hukuku çerçevesinde yapmış olduğu taşınmaz mal, villanın yıkılması, taşınmazı Meletis Apostolides’e devredilmesi ve zararının karşılanması için Güney Kıbrıs Rum Kesiminde açmış olduğu dava ile başlamış, Orams çiftinin gıyabında görülen dava sonrasında davacı Apostolides`in lehine verilen karar ile sonuçlanmıştır.
Orams çifti bu kararın ardından Güney Kıbrıs Rum kesimi istinaf Mahkemesi’ne başvurmuş, istinaf mahkemesi kararında sonuç değişmemiştir. Akabinde davacı Apostolides İngiltere`de dava açmış ve Güney Kıbrıs Rum Mahkemesinin 44/ 2001 sayılı AB Tüzüğü`nün İngiltere’de uygulanmasını talep etmiştir. İngiliz Mahkemesi, başvuru neticesinde 44/2001 sayılı AB Tüzüğünün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerinde uygulanabilirliğini tescil etmiştir.
Orams çiftinin, İngiliz Mahkemesinin kararına karşılık İngiliz Yüksek Mahkemesi`ne başvuruda bulunmuş, İngiliz Yüksek Mahkemesi Güney Kıbrıs Rum Kesiminin Avrupa Birliği`ne katılımına ilişkin Katılım Antlaşmasının eki olan 10 numaralı Protokolden hareketle, AB mevzuatının Kıbrıs Adasının Kuzeyi’nde askıda olduğunu, bu sebeple 44/2001 sayılı AB Tüzüğü`nün KKTC `e ilişkin konularda uygulanamayacağını ayrıca Orams çiftine kendilerini savunmak için gerekli zamanın tanınmadığını, bu sebeple Orams çifti aleyhine verilen Güney Kıbrıs Rum Kesiminde ki kararın İngiltere`de uygulanamayacağı karara bağlamıştır.
İngiliz Yüksek Mahkemesinin kararı sonrasında davacı Apostolides, AB Tüzüğünün 43. Maddesin de sözü edilen hak çerçevesinde, İngiltere ve Galler Yüksek İstinaf Mahkemesi`ne başvuruda bulunmuştur. Mahkeme bunun üzerine 10. Protokol basta olmak üzere 5 önemli noktada Avrupa Birliği Adalet Divanının yorumuna ihtiyaç olduğuna kanaat getirmiştir. Bu konuda mahkemenin ABAD’a başvuru da bulunması için Apostolides başvuru da bulunmuştur.
ABAD görüşünde 44/2001 numaralı AB Tüzüğü`nün KKTC için açılmış olan mülkiyet davalarında da geçerliliğini kabul etmiş ve Güney Kıbrıs Rum Kesiminin Avrupa Birliği`ne üyeliği sırasında imzalanmış olan 10 Numaralı Protokol`un 1. Maddesini uygulana birliğini kabul etmemiştir. Davacı Apostolides lehine karar vererek, KKTC için 44/2001 AB Tüzüğünün geçerliliği noktasında karar almıştır.
Avrupa Birliği Adalet Divanı`nın Orams Davası’nda Sorulan Sorular
İngiltere ve Galler Yüksek İstinaf Mahkemesi, Avrupa Birliği Adalet Divani 5 önemli noktada görüş sormuştur.
Birinci Soru
AB müktesebatının “ acquis communautaire”in, Kıbrıs Adasının Kuzeyinde 10 Numaralı Kıbrıs Protokol`unun 1. Maddesi’nin 1 Numaralı Bendine göre uygulanmıyor olması, Güney Kıbrıs Rum Kesiminin kontrolü altında ki mahkemenin verdiği kararın Kuzey`de AB Tüzüğü 44/2001’e göre uygulanmasını sormuştur.
Birinci soruya Avrupa Birliği Adalet Divani 10 numaralı Kıbrıs Protokol’ü konusunda 2 ayrı yorum yapmıştır. Kıbrıs`da istisnai bir durumun varlığı sebebi ile 10 Numaralı Protokol`un geçici bir düzenleme olduğunu, 10 Numaralı Kıbrıs Protokol’ünün 44/2001 sayılı AB Tüzüğü konusunda Güney Kıbrıs Rum Kesiminin verdiği kararların uygulanmasını engelleyemeyeceğini belirtmiştir.
Diğer Dört Soru
İngiltere ve Galler İstinaf Mahkemesinin sorduğu diğer dört soru ve cevapları 44/2001 AB Tüzüğü çerçevesinde olduğu için sorularda, cevaplarda ilgili tüzüğün uygulanmasına ilişkin olduğu için bu çalışmada bir önemi yoktur, bu sebeple ayrıca incelenmeyecektir.
Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın Hatası
Avrupa Birliği Adalet Divanı, Orams Davası’nı ele aldığında Kıbrıs 10 Numaralı Protokol`unun giriş kısmında yer alan Avrupa Birliği tarafından yapılan Kıbrıs Adası için durum tespitini Birleşmiş Milletler hukuku çerçevesinde yorumlanması gerekliliğini göz ardı etmiştir.
10 Numaralı Kıbrıs Protokol`unun giriş kısmında “ Anlaşmayı sağlayan Taraflar, Kıbrıs sorunu ile ilgili BM Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda bir çözüm bulunması yönündeki bağlılıklarının ve BM Genel Sekreterinin bu yöndeki çabalarını kuvvetle desteklediklerinin altını bir kez daha çizerek, Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözümün henüz bulunamadığını göz önüne almıştır. Bu nedenle AB müktesebatının Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetinin etkin kontrolü dışında bulunan Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ait bölgelerde askıya alınmasının gerekli olduğunu göz önüne alarak, Kıbrıs sorununun çözülmesi durumunda bu askıya alınmanın son bulacağını göz önüne alarak, Avrupa Birliği’nin böyle bir anlaşmanın AB’nin temel prensipleri ile uyum içindeki koşullarına yer vermeye hazır olduğunu göz önüne alarak, Yukarıda belirtilen bölgelerle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin etkin kontrolünde olan bölgeler ve Doğu üsler bölgeleri arasındaki hatta uygulanacak ilgili AB yasalarının maddelerinin uygulanma şeklini belirlemenin gerekli olduğunu göz önüne alarak, Kıbrıs’ın AB’ye katılımının Tüm Kıbrıs vatandaşlarına fayda sağlamasını ve sivil barış ile yeniden yakınlaşmanın gelişmesine yardımcı olmasını arzu etmiştir. Dolayısıyla bu protokoldeki hiçbir maddenin bu yöndeki hiçbir açılımı engellemeyeceğini göz önüne alarak, Bu açılımların AB müktesebatının Kıbrıs Cumhuriyeti’nin diğer herhangi bir bölgesinde Katılım antlaşmasında belirtilen koşullarda uygulanmasını etkilemeyeceğini göz önüne alarak, aşağıdaki maddeler üzerinde antlaşmaya varmışlardır” yazmaktadır.
Avrupa Birliği hukuk dışı olarak Kıbrıs adasını kendisine üye yaparken (bu ayrı bir çalışma konusudur), Kıbrıs Adasındaki sorunun BM Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda çözülmesi yönündeki bağlılıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca bu bağlılık, gönüllülük temeli çerçevesinde değil mecburi bir bağlılıktır. Kaynağı Birleşmiş Milletler Hukukundan gelmektedir. Bu bağlılık açıkça Ek 10 Numaralı Kıbrıs Protokol`unun giriş kısmında yer almaktadır. Ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi, 10 Numaralı Ek Protokol hukukunda Avrupa Birliğine üye olmuştur.
Avrupa Birliği Adalet Divanı, İngiltere ve Galler Yüksek İstinaf Mahkemesinin kendisine yöneltmiş olduğu 1 numaralı soruyu cevaplar iken, Kıbrıs için 10 Numaralı Protokol`un giriş cümlelerini ve 1. Maddeyi yorumlar iken, Ek 10 Numaralı Protokol ile Birleşmiş Milletler hukukunda yer alan bir sureci Birleşmiş Milletler Hukuku`nu alt hukuk statüsünde algılayıp cevabını buna göre vererek, tarihi bir hataya imzasını atmıştır.
Kıbrıs Adasında su anda devam eden Toplumlararası Görüşmeler, Birleşmiş Milletler Hukuku çerçevesinde yapılmaktadır. Toplumlararası Görüşmeler`in maddi hukuku Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 12 Mart 1975 tarih ve 367 sayılı kararı ve 13 Haziran 1975 tarih ve 370 sayılı kararından almaktadır. Her iki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 6 numaralı işlevsek bölümünü oluşturan paragraf Kıbrıs`da 1974 Mutlu Barış Harekatı sonrasında yaşanan sorunların iki toplum arasında, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum toplumları arasında Toplumlararası görüşmeler yolu ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri`ne yetkilendirmiştir. Bugün de devam eden Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon`nun yetkisinin kökeni de adı gecen iki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarıdır.
1975 yılında Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin, 367 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 367 sayılı kararının 6 numaralı işlevsel paragrafında kendisine verilmiş yetki ile yapılan Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum toplumu liderlerinin Sayın Denktaş ve Clerides arasında yapılmış ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri 4 Mayıs 1975 tarih ve S/11684 sayılı raporu ile bu görüşmeler Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmıştır.
13 Haziran 1975 tarih ve 370 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin işlevsel bölümünü oluşturan 6 numaralı paragrafla Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine tekrarlanan iyi niyetli arabuluculuk yetkisi ile devam eden Viyana Görüşmelerinin üçüncü turunda, 31 Temmuz – 2 Ağustos tarihleri arasında yapılan görüşmeler sonrasında varılan antlaşma, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin 5 Ağustos 1975 tarih ve S/11789 sayılı raporu ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi`ne gönderilmiş ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyince onaylanmıştır. Varılan Antlaşmalar arasında Kıbrıs Türk Toplumu ile Kıbrıs Rum Toplumu arasında “ Gönüllü Göç Antlaşması “ da yer almaktadır. Bu aynı zamanda Kıbrıs Adasında iki toplumun karasal sınırlarının da onaylanmasıdır. Bu aynı zamanda, Gönüllü Göç Antlaşması ile yer değiştiren kişilerin geride bıraktıkları taşınmaz mülklerin Birleşmiş Milletler Hukukunda bıraktıklarının da belgesidir.
Bugün acısından da Sayın Talat ve Hristofiyas arasında yapılan görüşmelerin maddi hukuki temeli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Kıbrıs sorunu için seçmiş olduğu çözüm modeli, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin iyi niyetli arabuluculuk faaliyetleri ile Toplumlararası İkili Görüşmeler ile Kıbrıs sorununun çözülmesidir. Mülkiyet konusu da Kıbrıs Adasındaki Toplumlararası İkili Görüşmeleri ile çözümlenecek konu başlıklarından birisidir.
Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın, Ormas Davası’nda İngiliz ve Galler Yüksek İstinaf Mahkemesinin sormuş olduğu bir numaralı soruya vermiş olduğu cevap, Birleşmiş Milletler Hukukunda devam eden bir sürece dışarıdan müdahale olduğu ortaya çıkarmaktadır. Birleşmiş Milletler Hukuku ile Avrupa Birliği Hukuk`u arasında Avrupa Birliği Adalet Divanı üst hukuk ilişkisi kurarak, 10 Numaralı Kıbrıs Protokol`unun 44/2001 sayılı AB Tüzüğü konusunda Güney Kıbrıs Rum Kesimi`mahkemelerinin verdiği kararların uygulanmasını engellemeyeceğini belirterek Avrupa Birliği Hukuk`nu Birleşmiş Milletler Hukuk`una göre Üst Hukuk olarak kabul etmiştir.
Özellikle belirtilmesi gereken husus ise 10 Numaralı Kıbrıs Protokol`u olmasa bile, Avrupa Birliği açısından veya herhangi bir dünya ülkesi açısından, Birleşmiş Milletler Hukukunun üst hukuk olduğudur. Birleşmiş Miletler hukuk sürecinde devam mülkiyet sorununa bu hukuk içerisinde ancak çözüm bulunabileceğidir.
Dünya’daki Üst Hukuk Birleşmiş Milletler Hukuku
Birleşmiş Milletler`e üye olan tüm ülkelerin kabul ettiği, diğer adı ile Dünya’nın Hukuk Anayasası olan Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 103 Maddesi ;
103.Madde ;
Birleşmiş Milletler üyelerinin işbu Antlaşma`dan doğan yükümlülükleri ile başka herhangi bir uluslararası anlaşmadan doğan yükümlülüklerin çatışması durumunda, İşbu Antlaşma`dan doğan yükümlülükler üstün gelecektir.
Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 103.Maddesi’nin yer aldığı diğer temel Uluslararası BM Antlaşmalar, üye devletlerin uymakla yükümlüğü olduğudur.
22 Mayıs 1969, Birleşmiş Milletler Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’nin, İkinci Kısmında” Antlaşmaların Uygulanması başlığında yer alan 30.Madde Aynı Konu Hakkında Birbirini Takip Eden Antlaşmaların Uygulanması başlığının 1 numaralı bendi
Madde 30- Aynı konu hakkında birbirini takip eden antlaşmaların uygulanması
1. Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 103 üncü maddesi saklı kalmak üzere, aynı konuyla ilgili olarak ard arda yapılan antlaşmaların tarafları olan Devletlerin hakları ve yükümlülükleri, aşağıdaki paragrafa uygun şekilde tespit edilecektir:
Birleşmiş Milletler Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 103.Maddesi ile çelişmemek kaydı ile ard arda yapılan uluslararası antlaşmalara gönderme yapmıştır. Avrupa Birliği 44/2001 Tüzüğü uygulama açısından herhangi bir Birleşmiş Milletler Kararı veya Birleşmiş Milletler Hukukunda işleyen bir süreç ile ( ki bu da 10 Numaralı Ek Kıbrıs Protokol`unun giriş kısmında açıkça Kıbrıs için tarif edilmiştir ) çelişmediği sürece geçerli olduğunu ortaya koymaktadır.
Birleşmiş Milletler`in 25. Kuruluş Yılı’nda Birleşmiş Milletler tarafından oylamaya sunulmadan kabul edilen, 24 Ekim 1970 tarih ve 2625 sayılı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Kararı’nın “ Birleşmiş Milletler Antlaşması Doğrultusunda Devletler Arasında Dostça İlişkiler ve İşbirliğine İlişkin Uluslararası Hukuk ilkeleri konusundaki Bildirge’nin Başlangıç kısmının 4 numaralı paragrafında , “Uluslararasında hukukun üstünlüğünün teşvik edilmesinde Birleşmiş Milletler Antlaşmasının üstün önemini de akılda tutarak, Devletlerarasında dostça ilişkiler ve işbirliğini gözeten uluslararası hukukun ilkelerine sadakat ile itaat edilmesinin ve Antlaşmaya uygun olarak “ yer almaktadır, 5 numaralı paragrafta “Devletlerin üzerlerine aldıkları yükümlülüklerinin iyi niyet çerçevesinde yerine getirilmesinin uluslararası barış ve güvenliğin sürdürülmesi ve Birleşmiş Milletler`in diğer amaçlarının yerine getirilmesi için en üst derecede öneme sahip olduğu göz önünde tutarak” yer almaktadır.
Aynı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Kararının “ Devletlerin, Antlaşma Doğrultusunda Üstlendikleri Yükümlülükleri İyi Niyet Çerçevesinde Yerine Getireceklerine İlişkin İlke” başlığının 4 numaralı paragrafında “ Uluslararası Antlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüklerin, Birleşmiş Milletleler Antlaşması’nın, Birleşmiş Milletler Üyelerine getirmiş olduğu yükümlülüklerle çeliştiği durumlarda, Antlaşmanın getirdiği yükümlülükler üstün olacaktır” yazmaktadır.
Avrupa Birliği’nin Kıbrıs Sürecinde Birleşmiş Milletler İle İşbirliği Yapma Yükümlülüğü
24 Ekim 1970 tarih ve 2625 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu kararının, Devletlerin Antlaşma Doğrultusunda Birbirleri ile İşbirliğinde Bulunma Yükümlülüğüne İlişkin İlke başlığının D bendinde “Birleşmiş Milletler” üye Devletlerin, Antlaşmanın ilgili hükümleri doğrultusunda, birlikte ve ayrı hareket ederken, Birleşmiş Milletler ile işbirliği içinde olma yükümlülükleri vardır.” yer almaktadır. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın, Orams davası için ilgili Avrupa Birliği Tüzüğünü kabul etmesi, mülkiyet sorununda Birleşmiş Milletler`in Müzakere sürecinde dışarıdan müdahale olduğu için bu paragraf ile de çelişmektedir. Birleşmiş Milletler ile işbirliği yükümlülüğünü, Birleşmiş Milletler hukukunda devam eden süreç için çiğnemiş bulunmaktadır.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Görev Tarifi
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin verdiği yetki ile iyi niyetli arabuluculuk görevini Kıbrıs Adası’nda, Toplumlararası Görüşmeler yolu ile sürdüren Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin konumu;
Birleşmiş Milletler Antlaşması İlgili Maddeleri
Madde 97
Sekretarya, bir Genel Sekreter ile örgütün gerek duyabileceği memurlardan oluşur. Genel Sekreter, Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesi üzerine Genel Kurulunca atanır. Genel Sekreter örgütün en yüksek memurudur.
Madde 98
Genel Sekreter, Genel Kurul`un Güvenlik Konseyi’nin, Ekonomik ve Sosyal Konsey`in ve Vesayet Meclisi’nin bütün toplantılarında bu sıfatla hareket eder, bu organlar tarafından kendisine verilen bütün öteki görevleri de yerine getirir. Örgütün çalışması konusunda Genel Kurul’a yıllık raporlarını sunar.
Madde 100.
1. Genel Sekreter ve memurlar, görevlerini yerine getirirlerken, herhangi bir hükümetten ya da örgütün dışındaki herhangi bir makamdan ne talimat isterler ne de talimat alırlar. Genel Sekreter ve memurlar, uluslararası memurluk durumları ile bağdaşmayacak herhangi bir davranışta bulunmaktan kaçınırlar ve yalnızca örgüte karşı sorumludurlar.
2. Birleşmiş Milletler’in her üyesi, Genel Sekreter ile sekretarya memurlarının salt uluslararası nitelikteki sorumluluklarına saygı göstermek ve görevlerinin yerine getirilmesinde onlara etki etmeye çalışmamakla yükümlüdür
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Adası’nda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kendisine vermiş olduğu yetki ile yaptığı Toplumlararası Görüşmeler`de İyi niyetli Arabuluculuk faaliyetleri her yıl düzenli olarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na sunar ve Genel Kurulunca onaylanır. Kıbrıs müzakere surecinin her yıl raporunun onaylanması, Birleşmiş Milletler Hukuku’nun Kıbrıs Adası’nda sorunun çözümünde devam ettiğinin göstergesidir. Kıbrıs Adası’nda yer değiştirenlerin mülkiyet sorunu da Kıbrıs sorununda bütünün bir parçasını oluşturmaktadır.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin İyi Niyetli Arabuluculuk Faaliyeti İle Görevlendirilmesinin Hukuki Temeli
Birleşmiş Milletler Antlaşmasının 33 Maddesi Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Adası’nda İyi niyetli Arabuluculuk faaliyetleri için Güvenlik Konseyi’nce görevlendirilmesinin maddi hukukunun temelidir. 33.Madde Uyuşmazlıkların Barışçı Yollarla Çözülmesi başlığındadır. 1 numaralı bendinde “ Süregitmesi uluslararası Barış ve Güvenliğin korunmasını tehlikeye düşürebilecek nitelikte bir uyuşmazlığa taraf olanlar, her şey den önce görüşme, soruşturma, arabuluculuk, uzlaşma, hakemlik ve yargısal çözüm yolları ile, bölgesel kuruluş ya da antlaşmalara başvurarak veya kendi seçecekleri başka yollarla buna çözüm aramalıdırlar,” 2 numaralı bendinde ise “ Güvenlik Konseyi gerekli gördüğünde taraflar aralarındaki uyuşmazlığı bu gibi yollarla çözmeye çalışır” yer almaktadır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, kendi antlaşmasının 33 numaralı Maddesi’nin 2 Numaralı Bendi’nin kendisine verdiği yetki ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ni Kıbrıs Adası için İyi niyetli Arabuluculuk faaliyeti yapması için görevlendirmiştir.
SON CÜMLE
Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 33. Maddesi’nin 2 numaralı bendine göre Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından görevlendirilen Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Adası’nda yaşanan Kendi Kaderini Tayin Hakkı bulunan Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum Toplumları arasında yaşanan sorunun İyi niyetli Arabuluculuk faaliyetleri ile çözüm metodolojisine ve devam eden sürece karşı, 3. bir ülke veya birliğinin sorunun bir parçası olan herhangi bir konuda alacağı karar, hukuken geçersizdir.
Mehmet Sukru Guzel
msukruguzel@yahoo.com
Bir yanıt yazın