19.02.2010 18:26
Adlarına gerek yok…
Türkiye’nin konuştuğu-tartıştığı davalara bakan savcılar çok genç değil mi?
Çoğunuz bilirsiniz; görmüşsünüzdür, hakimler, savcılar ak saçlı, tonton amcalar değil miydi?
Mahkemeye gitmediyseniz Yeşilçam filmlerindeki yaşlı tonton hakimleri, savcıları anımsayınız.
Peki…
Ne oldu da bugün TV’de, gazetelerde gördüğümüz savcılar bu kadar genç?
Ve bu kadar genç savcılar bu kadar önemli makamlara nasıl çabuk gelmişler?
Evet, ne oldu da bu kadar genç savcılar Türkiye’nin gündemindeki tüm soruşturmaları, davaları yürütür oldular?
Bu kadar ağır yükümlülüklerin altına neden bu genç savcılar sokuldu?
Yanıtı zor sorular mı bunlar?
Bilemeyiz. Bildiğimiz şudur:
Bu soruların yanıtlarını bulmalıyız.
Bu soruların yanıtlarını bulamazsak Türkiye’nin konuştuğu soruşturmaları-davaları doğru değerlendiremeyiz.
Savcıların yaşlarıyla, aldıkları ağır sorumlulukların birbiriyle ilgisini kavrayamazsak meseleleri analiz edemeyiz.
Gelin şimdi olayın bir başka yönüne bakalım…
Rahmetli Bülent Ecevit, cemaat okullarına hep destek çıktı. “Okul açmanın kime zararı olur; okusun öğrensin çocuklar” dedi hep.
Cemaat, Ecevit’i bile etkileyecek bu psikolojiyle kamuoyunun önüne çıktı sürekli: “Ne var sanki yoksul çocuklar bu okullarda okusa, bizim yurtlarımızda kalsa, kime zararı var?”
İşte olayın özü budur.
Bu çocuklar bu okullarda okudu, bu yurtlarda kaldı.
Hepsi de çok “başarılı” oldu!
Genç yaşta en kritik makamlara getirildi.
Şimdi bu “başarılı” çocukların neler yaptığını tüm Türkiye görüyor.
Şimdi daha iyi anlaşılıyor; cemaat okullardan çıkan çocukların neden hep mülki yöneticiliği, hukuku ve emniyeti seçtikleri.
Tek giremedikleri yer neresiydi: TSK.
Onun da başına neler getirilmeye çalışıldığını artık herkes görüyor. O kadar akıllı hareket ediyorlar ki; TSK suçlarını sivil mahkemelere taşımak istediler.
İstediler ki bu genç savcılar TSK’yı dize getirsin. Tasfiye; bu genç hukukçuların hazırladıkları dosyalarla gerçekleşsin?
Sadece bu mu?
Hiç kimse düşünmez mi ki; bir cemaatin, medyaya bu kadar hakim olmak istemesinin sebebi nedir?
Yoksul çocukları okutan bir cemaat, neden medyada da güç sahibi olmak ister?
Peki, niye emniyeti ele geçirmek ister?
Salt amaç yoksul çocukları okutmak değil o zaman.
Peki ne?
Ne olduğu açık değil mi?
Bugün Türkiye genç emniyetçiler ile genç hukukçuların el ele verip yaptıklarını dehşet içinde izliyor.
Amaç ne?
Yazmaya gerek var mı; bur stratejileri hala anlaşılmıyor mu?
Biliyoruz ki, birileri görmek istemiyor. Bu nedenle bugün medya, Erzincan-Erzurum-Ankara-İstanbul arasındaki hukuk skandalının ayrıntısında boğuluyor. Kimin görev alanı nedir gibi kafa karıştırıcı detaylar üzerinde duruluyor. İllüzyonla halk bıktırılıyor.
Halbuki, bu kadar ayrıntıya gerek yok.
Soru basit:
Cemaat okullarından çıkan çocuklar genç yaşta ne kadar önemli makamlara getiriliveriyor…
Cemaat medyası neden hep “yargı reformu” diye bağırıp çağırıyor….
Evet, mesele bu kadar basit.
Yapılacak tek bir haber var oysa:
Bu genç savcılar, bu kadar önemli makamlara, bu kadar ağır görevlere bu kadar kısa sürede nasıl getirildi?
Odatv.com
Bir yanıt yazın