Site icon Turkish Forum

Şanlıurfa Sivas’ın Doğusunda mıdır?

Pek çok insana göre; evet, Şanlıurfa Sivas’ın doğusundadır. Oysa bize göre, Şanlıurfa asla Sivas’ın doğusunda sayılamaz! Diyeceksiniz ki; şehirlerin konumunun bize göresi, size göresi olmaz, açarsın önüne Türkiye haritasını, bakarsın enlem ve boylamlara, alırsın boyunun ölçüsünü! E biz de zaten öyle yaptık; açtık önümüze Türkiye Haritası’nı, baktık Sivas ve Şanlıurfa’nın koordinatlarına. Karşımıza çıkan netice şu oldu: - omer saglam

Pek çok insana göre; evet, Şanlıurfa Sivas’ın doğusundadır. Oysa bize göre, Şanlıurfa asla Sivas’ın doğusunda sayılamaz! Diyeceksiniz ki; şehirlerin konumunun bize göresi, size göresi olmaz, açarsın önüne Türkiye haritasını, bakarsın enlem ve boylamlara, alırsın boyunun ölçüsünü! E biz de zaten öyle yaptık; açtık önümüze Türkiye Haritası’nı, baktık Sivas ve Şanlıurfa’nın koordinatlarına. Karşımıza çıkan netice şu oldu:

Sivas 37 derece doğu boylamı üzerinde, Şanlıurfa ise 38 derece doğu boylamı üzerinde bulunuyor. Yani iki şehrin bulunduğu boylamlar arasındaki zaman farkı sadece 4 dakikadır. Bu durumda Şanlıurfa’ya “Sivas’ın Doğusunda” denilebilir mi? Kanaatimce aralarında sadece bir derecelik fark olan iki şehirden birisini, diğerine kıyasla “Doğuda” göstermek doğru değildir! En azından fen bilimleri açısından doğru sayılsa bile sosyal bilimler açısından pek doğru değildir. Hele hele, sosyo-kültürel göstergeler ve ekonomik kalkınmışlık düzeyleri esas alınırsa Şanlıurfa Sivas’ın değil doğusunda, belki de batısında bile sayılır. TÜİK verilerine bakma gereği duymadık ama Şanlıurfa’nın ekonomik göstergelerinin ve kalkınmışlık düzeyine ilişkin verilerinin, Sivas’ınkilerin üzerinde olduğunu sanıyorum…

Böyle bir kıyaslamaya neden gerek duyduğuma gelince, şundan gerek duydum: Malum Sayın Başbakan, Türkiye’nin her bölgesinden oy aldıklarından ve milletvekili çıkardıklarından hareketle sürekli olarak kendilerinin “Türkiye partisi olduğuyla” öğünmekte, muhalefeti ise “Sivas’ın doğusuna geçememekle” itham etmektedir. Aslına bakarsanız bu, bir itham değil, bana kalırsa aynı zamanda doğru bir tespittir. Gerçekten de en azından CHP ve MHP anlamındaki muhalefet, Sivas’ın doğusunda büyük ölçüde yoktur. Sivas’ın doğusuna geçemeyen bir partinin ise iktidar olamayacağı, iktidara gelse bile Türkiye gibi bir ülkeyi şöyle adamakıllı yönetemeyeceği açıktır ve kesindir. Türkiye partisi olduğunu söyleyen ve ne dersek diyelim almış olduğu oyla da bunu ispat eden AKP’nin bile yönetmekte zorlandığı bir ülkeyi, Türkiye’nin genelinden oy alamayan bir partinin adamakıllı yönetmesi, kesinlikle akıl dışıdır.

MHP, Sayın Başbakan’ın işte bu türlü çıkışları üzerine Sivas’ın doğusuna geçmeye karar vermiş bulunuyor. Zira medyadan öğreniyoruz ki; MHP 13 Aralık 2009 günü Ankara’da gerçekleştirmiş olduğu “Bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat” mitinglerinin aynısını Erzurum ve Şanlıurfa’da da yapacakmış. Bu gelişmeyi, MHP adına hayırlı ve güzel bir gelişme olarak kabul ediyor, aynı kararı CHP’den de bekliyoruz. Ancak burada gözden kaçırılan önemli bir ayrıntı vardır. Başbakan’ın “Sivas’ın Doğusu” tabirinden maksadı, kesinlikle Erzurum ve Şanlıurfa değildir. Onun maksadı doğrudan Diyarbakır’dır, Batman’dır, Siirt’tir, Bitlis’tir ve Van’dır. Ancak ille de Diyarbakır. Çünkü her ne kadar doğu denilince Erzurum akla geliyor ise de Güneydoğu denilence akla kesinlikle Şanlıurfa gelmez, Diyarbakır gelir.

Yani MHP, eğer Sivas’ın Doğusu’na geçmek istiyorsa, yürüyüşünü 38 derece doğu boylamında bırakmamalı, en azından 40 derece doğu boylamında bulunan Diyarbakır’a kadar sürdürmelidir. Sivas’tan sadece 4 dakika uzağa değil, en azından 12 dakikalık bir mesafeye gitmelidir…

Ayrıca siz bakmayın MHP’nin son seçimlerde Erzurum’da zayıf düşmesine. Erzurum, öteden beri MHP’nin kalelerinden birisi olarak bilinir. Öte yandan MHP, sadece doğudaki kalesi Erzurum’u değil, Anadolu’nun göbeğindeki Kayseri’yi bile kaybetmiş durumdadır. Hem 22 Temmuz 2007 seçimlerinin öncesinde Sayın Bahçeli’nin Apo’yu asmak için urgan atma gösterisini Erzurum’da yaptığını sakın unutmayalım. Sosyo-kültürel anlamda Erzurum “Sivas’ın Doğusu” sayılsaydı, Sayın Bahçeli hiç böyle bir gösteride bulunabilir miydi sanıyorsunuz? Bize göre de Erzurum, ırkî anlamda Kürtlüğün değil, Türklüğün ana merkezlerinden birisidir. Böyle olunca, MHP’nin Erzurum’da miting yapması, Başbakan’ı asla tatmin etmeyecek ve onu “Sivas’ın doğusu” söyleminden vazgeçirtmeyecektir. O, aynı şekilde “Sivas’ın ötesine geçemiyorlar” şeklindeki söylemine devam edecektir.

Keza MHP tarafından Şanlıurfa’da yapılacak bir miting de Başbakan’ın bu konudaki hızını kesmeye yetmeyecektir. Çünkü Şanlıurfa ve civarında MHP’nin belli bir miktarda oy potansiyeli olduğu zaten biliniyor. Yanılmıyorsam bugünkü Harran Belediye Başkanı da MHP’lidir. Böyle olunca Şanlıurfa’da yapılacak bir miting de boşuna para harcamaktan başka hiçbir anlam ifade etmeyecektir! Erzincan, Elazığ, Kars, Bingöl, Muş, Adıyaman, hatta Van da öyle…

Ancak Diyarbakır onlar gibi değil. Çünkü Diyarbakır, Başbakan’ın dilinin altındaki siyasi bakladır. Bize göre de MHP, “Bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat” mitinglerinden birisini Diyarbakır’da yapmadıkça, Sivas’ın doğusuna geçmiş olmaz. Böyle yapmadığı sürece MHP’nin, Türkiye’yi tek başına yönetme azmiyle iktidara talip olması da mantıklı ve akılcı değildir. Ve bize göre MHP, ilk yapacağı mitingini mutlaka Diyarbakır’da yapmalıdır. Arkasından Batman, Mardin ve Siirt’te. MHP, bu mitingleri, “Eğer bu illerde miting yaparsanız yöre insanını tahrik edersiniz. Provokasyonlara sebebiyet verirsiniz…” türü ikazlara bakmaksızın yapmak durumundadır. Bu konuda çıkması muhtemel olaylardan MHP değil, iktidar partisi AKP sorumludur. Zira bu ülkenin güvenliğini sağlayan yetkili kurumlar, onun emrindedir ve AKP iktidarı, Diyarbakır ve diğer doğu ve Güneydoğu illerinde muhalefet partileri tarafından yapılacak mitinglerin ve diğer siyasi faaliyetlerin güvenliğini sağlamak zorundadır.

Aslına bakarsanız, AKP’nin “Kürt Açılımı” adı altında başlattığı ve kısa sürede geçirmiş olduğu evrimle “Barış ve Kardeşlik Açılımı”na dönüşen açılımın başarısı, aynı zamanda MHP ve CHP’nin gidip gönül rahatlığı ile doğu ve güneydoğu illerinde siyasi miting yapmasına bağlıdır. Bu partiler, gidip o bölgede rahat rahat siyasi faaliyetlerde bulunabilsinler ki; AKP bunu açılımın başarısı olarak topluma sunabilsin. Yani kısaca, MHP ve CHP’nin doğu ve güneydoğu illerinde serbestçe ve güvenlik içinde mitingler yapması, aslında AKP’nin başarı hanesine yazılacak bir puandır ve AKP, bu ortamı sırf kendi siyasi menfaatleri için de olsa sağlamak zorundadır. Aksi halde bile MHP yönetimi, hiç çekinmeden, korkmadan ve ürkmeden tez zamanda bu mitingleri gerçekleştirmek zorundadır. Çünkü milletçe bin yıllık kardeşliği yaşamamızın ve yaşatmamız başka yolu yok görünüyor.

Öte yandan Doğu ve Güneydoğu’dan yeterli sayıda milletvekili çıkaramayan bir siyasi partinin, ülkeyi yönetmesi de düşünülemez. Siyasi varlığı, sadece Sivas’ın batısından ibaret olan bir siyasi parti de Sivas’ın doğusunu asla yönetemez. Çünkü bir bölgenin sorununu en iyi bilenler o bölgede yaşayanlar ve onların temsilcileridir. Sadece batıdan almış olduğunuz güçle hem batıyı hem doğuyu yönetmek isterseniz, sizin başvuracağınız argümanlar sınırlı kalacaktır. O argümanlar ise bellidir; asker ve polis. Oysa bu ülkenin insanlarının istediği devlet, polis ve asker devleti değil, bütün kurum ve kurallarıyla tıkır tıkır işleyen, insan haklarına dayalı, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu da ancak ülkenin tamamını kucaklamakla mümkün olur…

21 Şubat 2010

Ömer Sağlam

Exit mobile version