Türk kimliğine karşı ‘etnik’, ‘ırkçı’ faşizm!

İsrafil K.KUMBASAR

Türk dünyası, yiğit bir evladını daha kaybetti. Çin zulmü altındaki Hoten kentinde 1925 yılında doğan ve ailesiyle Afganistan’a göç etmek zorunda kalan Doğu Türkistan Vakfı Başkanı M. Rıza Bekin, dua ve gözyaşları arasında dün son yolculuğuna uğurlandı.
Atatürk tarafından Türkiye’ye getirtilerek askeri okula yerleştirilen öğrenciler arasında yer alan Bekin, yaptığı üstün hizmetler sayesinde ‘Tuğgeneral’ rütbesine kadar yükselmişti.
Doğu Türkistan davasını bayraklaştıran ve yaşanan zulmü dünyaya anlatma çabası içindeki birkaç mücadele adamından biriydi Bekin.
Çok iyi biliyoruz ki M. Rıza Bekin’in adını belki de ömründe hiç duymayan ‘milyonlar’ vardır bu topraklarda.
Yine biliyoruz ki, Doğu Türkistan’ın yerini haritada gösterebilecek ‘etkili ve yetkili’ makamdaki insanların sayısı da bir elin parmaklarını geçmez.
Zira işin içinde ‘Türk’ olunca konu hemen ‘faşizm’ paranoyasına dönüşür. ‘Din bezirganından’, ‘Marksist döneğine’ kadar cümlesi kazan kaldırır:
–  “Irkçılık yapmayın, bunun adı faşizmdir!”
Aslında suç onlarda değil, ‘milli’ konularda hassasiyet gösterenlerin bu ‘etkili ve yetkililere’ bel bağlamalarında.


Onların demokratlığı Filistin’e kadar uzanır. Kurban etleri de Kenya’ya.
Fakat işin içine soydaşlarımız girince olayın rengi bir anda değişir. Osmanlı içindeki ‘dönme-devşirme’ takımının yaftası bugün de geçerli değil midir: “Etrak-i bi-idrak!”
‘Demokratı’ da, ‘muhafazakarı’ da söz konusu ‘Türk’ olunca, aynı şablona uygun hareket ederler.
Aralarındaki bu anlaşılmaz ortaklık belki de Türk’ten esirgenen ‘milletini sevme’ hakkını, ‘kendi etnik aidiyetleri’ için sonuna kadar kullanmaktan kaynaklanıyordur, bilemeyiz.
Bir dostumuz bu çelişkili duruma içlenirken ne hoş söylemişti,  “Bunlara göre İslamiyet ırkçılığı değil, Türk milliyetçiliğini yasaklıyor” diye.
Gerçekten de ‘çetrefilli ilişkilere’, ‘adam kayırmalara’ bakınca işin rengi kendini apaçık gösteriyor.
Ne hazindir ki, M. Rıza Bekin ve daha nicelerinin ‘ağabey’ bilip geldiği Türkiye’de, Türk garip bir yalnızlığın, akla gelmez tezgahların girdabında.
Hal böyle olunca, Doğu Türkistan’ın haritadaki yerini sormanın da bir anlamı kalmıyor.
Ama yaftayı yiyen yine Türk oluyor:
– “Faşist!..”


Tamam, eyvallah deyip Doğu Türkistan’ı sormaktan vazgeçiyorsunuz.
Hiç olmazsa sınırımızdaki Batı Trakya’dan bir ses gelse. Hani diplomasinin ‘mütekabiliyet’ esası var ya. Ona güvenip Yunanistan’daki duruma göz atılsın istiyorsunuz, hak getire.
Biz Ruhban Okulu’nu açma, Patrik Efendi’nin şımarıklığını sineye çekme nezaketi gösterelim. Bir adım da onlardan gelsin. Ne gezer.
Batı Trakya Türkleri ‘müftü’ seçer, Yunanistan atamaz. ‘Dernek’ kurarlar, adında ‘Türk’ var diye tescil edilmez.
43 yıl içinde ‘60 binden fazla’ Türk sorgusuz sualsiz Yunan vatandaşlığından atılmış.
Türk azınlığın eğitim konusundaki durum içler acısı.
Hangi birini sayalım.
Günün moda kavgası faşizm ya.
Neredeyse ‘kelaynak’ kuşlarını bile ‘etnik grup’ diye yutturmaya çalışanlara bir ‘yol haritası’ işte.
Bugün Türk’e yapıştırılan yafta, aslında ‘Türklüğün’ ve ‘Turan illerinin’maruz kaldığı durumun adıdır.
Türklüğe ‘alerjisi’ olanların bunu anlamamaları ve ‘tersinden propaganda’ yapmaları, sıradan bir strateji değil, ‘bilinçli’ bir çabadır.

İsrafil K.KUMBASAR - buyuk andimiz turk bayrakli 7

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir