Site icon Turkish Forum

DENIS OJALVO – TARAF’A ” HAYFA” CEVABI

Ojalva, geçtiğimiz günlerde Taraf gazetesinde yer alan bir makaleye bakın nasıl yanıt verdi….

Ojalva, geçtiğimiz günlerde Taraf gazetesinde yer alan bir makaleye bakın nasıl yanıt verdi.... - Denis Ojalvo

Taraf’a Hayfa cevabı

Şub 10th, 2010

LE MONDE DIPLOMATIQUE‘te yayınlanan İsrail aleyhtarı yazar İlan Pappe’nin “Hayfa: Bir kentin planlı ölümü” başlıklı yazısındaki planlı karşıtlığı belgeleri ile okura sunuyor. Denis Ojalvo, Taraf Gazetesi’ne yolladığı mektubu skyturk.net okurlarıyla paylaşıyor.
Sayın Editör,

Timeturk’ün okuyucularına “indirimli” olarak sunduğu Le Monde Diplomatique’in yayın haklarını Doğu Batı Araştırma Grubu’ndan devraldığınızdan beri, söz konusu dergiyi Taraf’ın okur profiline uygun format ve söylemler içeren bir üslupla yayınlamaya başladınız.

Bu fasıldan, İlan Pappe’nin Hayfa: Bir kentin planlı ölümü başlıklı yazısını, Şubat ayı Le Monde Diplomatique ilavenizde iktibas ettiniz.

Taraf” olmak gazetenizin varlık nedeni. Kimsenin buna diyecek bir şeyi olamaz. Ancak, Ilan Pappe, İsrail’in bizatihi varlığını tartışma konusu eden oldukça sorunlu bir yazar ve A History of Modern Palestine adlı kitabının giriş kısmında kendisi hakkında “My bias is apparent despite the desire of my peers that I stick to facts and the “truth” when reconstructing past realities. I view any such construction as vain and presumptuous. This book is written by one who admits compassion for the colonized not the colonizer; who sympathizes with the occupied not the occupiers.” Diyebilmiş bir kişidir.  “Taraf” olmanın böylesinin gazetenizin prensipleriyle bağdaştığını sanmıyorum.

Pappe’nin Hayfa konusundaki makalesi “Cherrypicking” yani bir olgunun işimize gelen veçhelerini mercek altına alırken işimize gelmeyen veçhelerini zikretmeme özrüyle malul. Üstelik, İlan Pappe, hiç meydana gelmemiş olan “1948 Tantura katliamı” nı (Frontpage Magazine , http://church-of-rabin.tripod.com/katz.htm)  öğrencisi Teddy Katz üzerinden akademik çevrelere gerçekmişçesine pazarlamakta direnen bir kişidir de…

Okurlarınızın, makaleyi okurken, aşağıda zikredeceğim bilgilerden yoksun olmaları ihtimali, bunların mezkûr yazı yüzünden, modern Antisemitizm’in bir yan ürünü olan  “Yahudilerin devleti İsrail’in varlığını reddetme”ye koşullandırılmalarını kolaylaştırma tehlikesi arz ediyor.

Şöyle ki, İsrail devletinin ilan edildiği 1948 yılının 14 Mayıs’ında ülkedeki  toplam Yahudi nüfusu 650.000 kişiydi ve aile başına düşen çocuk sayısı 2,2 ydi. Bu istatistikten çıkarılabilecek birinci netice, savaşamayacak kadar ihtiyar olan nüfus dahil, toplam yetişkin erkek nüfusunun 160.000 kişi civarında olduğudur. Aynı dönemde mandater güç İngiltere’nin Filistin’de bulundurduğu asker sayısıysa 100.000 kişiydi !!! İhtiyarlar dahil 160.000 kişilik erkek nüfusun %100’ünün muharip olamayacağı, isteseler bile silaha olan erişimlerinin oldukça kısıtlı olacağının özel bir kanıta ihtiyacı olmasa gerek. Yani o günlerin Filistin mandasında, İngilizlere rağmen, ulusal çapta Arap karşıtı topyekûn bir harekâtın düzenlenmesi fiilen mümkün değildi !

Pappe’nin perdelemeyi tercih ettiği bir gerçek, Arapların iç savaşı daha 1936 yılında başlatmış olduklarıdır. 1939’da son bulan “Arap İsyanı”nın en kötü neticesi ise bunların İngilizlere yaptıkları baskı yüzünden Filistin’e olan Yahudi göçünün sınırlanması ve bu şantajın 6.000.000 Yahudi’nin Nazi’lerce katledilmesine sebebiyet vermiş olmasıdır. Bunun hesabını verecek kimse var mı ??!!!

Pappe’nin zikretmediği diğer önemli bir gerçek, İngilizler henüz Filistin’den ayrılmamışken, yani saha fiilen İngiliz kontrolündeyken 100 ila 300.000 Arap’ın iç savaş şartları yüzünden Filistin’i terk ettikleri

ve mülteci durumuna düşenlerin 2/3’ünün  yabancı bir coğrafyada değil “Filistin dahilinde” iç mülteci haline geldikleridir. (Gazze, Batı Şeria)  Bu farklı durum uluslar arası hukuktaki “Mülteci” tanımına uymuyor ve bunlara IDP – Internally displaced Persons deniyor.

Ancak, Pappe’nin zikretmediği “etnik temizlik” kurbanları arasında Doğu Kudüs Yahudi Mahallesi sakinleri, binlerce yıldır orada olan Hebron/El Halil  Yahudileri v.s. de var.

Makalede zikredilen “Dalet Planı”nın ne olup olmadığı konusu oldukça tartışmalı ve tefsirlere dayanmakta.
Sadece 2000 Arap’ın kalmasına müsaade edildiği iddia edilen İsrail’in Hayfa kentinin bugünkü Arap nüfusu 26.000 kişi ! 1940 yılından 1951’e kadar Hayfa’nın  seçilmiş belediye reisinin bir Yahudi oluşu, daha İngiliz mandası günlerinde (1947) bu şehrin çoğunluk nüfusunun Yahudi olduğuna bir kanıttır.

Etnik temizlikten söz açılmışken, Pappe, Irak’taki Yahudi aleyhtarlığının İngiliz mandası’nın sona erdiği 1932’den itibaren başladığını ve 1941 yılındaki “Fahud”da  180 Yahudi’nin katledildiğinden ve Yahudilere ait ev ve işyerlerinin yağmalandığından bahsediyor mu?:  Beş parasız kapıya koyuldukları 1949/51 yılına kadar Irak’ın başkenti Bağdat’ın nüfusunun üçte birinden fazlasının (%35?) Yahudilerden oluştuğunu ve bunların Irak burjuvazisinin kreması olup varlıklı olduklarından bahsediyor mu? Şu anda Bağdat’ta acaba nüfusun kaçta kaçı Yahudi??!

Pekiyi, İlan Pappe, Arap ülkelerinde meydana gelen Pogrom’lar yüzünden sırtında ceketiyle oradan kaçmak zorunda kalan Yahudilerden de bahsediyor mu? Burada 800.000 küsur Arap Yahudi’si mülteci söz konusu!

Makaleye dönecek olursak, İsrail/Filistin coğrafyasında Araplarla Yahudiler arasında bir iç savaş,  ve 5 Arap ülkesinin (Mısır, Suriye, Irak, Ürdün, Lübnan) katıldığı bir istila/imha savaşı yaşandı. “Revizyonist”liğiyle meşhur, Pappe’nin görüşlerini paylaşan tarihçi Benny Morris,  21 Şubat, 2008 tarihinde Irish Times’a gönderdiği mektupta Hayfa’da olanlar konusunda şöyle yazıyor:

…But, on the local level, in dozens of localities around Palestine, Arab leaders advised or ordered the evacuation of women and children or whole communities, as occurred in Haifa in late April, 1948. And Haifa’s Jewish mayor, Shabtai Levy, did, on April 22nd, plead with them to stay, to no avail.

Most of Palestine’s 700,000 “refugees” fled their homes because of the flail of war (and in the expectation that they would shortly return to their homes on the backs of victorious Arab invaders).

Filistin Arapları ve diğer Arap devletleri kaybeden tarafta oldular. Ancak ne Hayfa ne de Yafa yakıldılar (oralarda birer “Kültür Park” yok !) ne de ahalileri denize döküldü.

Sağlıcakla kalınız,

Exit mobile version