Hristofyas ile Talat’ın müzakere programı yaklaşık olarak belli olmaya başladı. KTFD Meclisinde 1976 yılında kabul edilen ve günümüze kadar 22 kez ilave yapılan veya bazı maddeleri değiştirilen 5/76 Sayılı Seçim ve Halkoylaması Yasası Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin başlangıç tarihini belirliyor. Cumhurbaşkanlığı seçimleri Anayasamıza göre 11 veya 18 Nisan 2010 tarihinde yapılmak zorunda. Seçim dönemi 5 yılı aşamayacağına göre büyük bir olasılıkla 11 Nisan 2010, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacağı gün olacak. Tabii son karar Yüksek Seçim Kurulu’nun.
Hristofyas ile Talat’ın müzakere programı yaklaşık olarak belli olmaya başladı. KTFD Meclisinde 1976 yılında kabul edilen ve günümüze kadar 22 kez ilave yapılan veya bazı maddeleri değiştirilen 5/76 Sayılı Seçim ve Halkoylaması Yasası Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin başlangıç tarihini belirliyor. Cumhurbaşkanlığı seçimleri Anayasamıza göre 11 veya 18 Nisan 2010 tarihinde yapılmak zorunda. Seçim dönemi 5 yılı aşamayacağına göre büyük bir olasılıkla 11 Nisan 2010, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacağı gün olacak. Tabii son karar Yüksek Seçim Kurulu’nun.
Benim yazımdaki tarihler, seçimin 11 Nisan 2010’da yapılacağı öngörüsü üzerine kuruludur.
Seçim ve Halkoylaması Yasasındaki Madde 20.(3) doksan günlük bir süreye işaret ediyor. Eğer Cumhurbaşkanı adayı siyasi bir partinin adayı ise, söz konusu siyasi parti seçimlerden en az 90 gün evvel yani 11 Ocak 2010 tarihinde kurulmuş olmak zorunda.
Madde 11.(1) Seçim döneminin seçim gününden 60 gün önce başladığını belirtir. Bu maddeye göre yasakların da yürürlüğe gireceği seçim dönemi 10 Şubat Çarşamba günü başlayacaktır.
Madde 37.1.(A) daimi seçmen kütüklerinin düzenlenmesini emretmektedir.
30 Nisan 2006’da yapılan nüfus ve konut sayımı sonuçları 14 Şubat 2007’de resmen açıklanmıştı. 2010 yılının Haziran ayında, büyük bir olasılıkla da 20 Haziran da, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilaveten yerel seçimler de yapılacağından ve de eldeki sayım bilgileri de 4 yıllık olacağından bu yıl nüfus sayımı da yapılabilir.
Liderler Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle müzakerelerin Şubat’tan itibaren sekiz haftalık bir kesintiye uğrayacağı varsayımından yola çıkarak kendi aralarında yaptıkları bir “Fikir Birliği” uyarınca Ocak ayından itibaren yoğun müzakerelere başlamak yönünde bir karar aldılar ama evdeki hesap çarşıya pek uymayacak gibi gözüküyor.
KKTC Cumhurbaşkanlığı ve Yerel seçimlerindeki gereksinimler ve hareketlilik, Cumhurbaşkanlığı seçim döneminin varsayılandan daha da erken başlayacağına işaret etmektedir.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hesapları Derviş Eroğlu’nun başarısızlığı üzerine kurulmuştu. Bir enkaz bırakılacaktı ve alınacak erken seçim kararı ile de bu enkaz Derviş Eroğlu’nun sırtına yüklenerek, başarısızlıktan sorumlu tutulacak ve seçimleri kaybetmesi sağlanacaktı.
19 Nisan 2009 seçimleri ile iktidara gelen Derviş Eroğlu Başbakanlığındaki UBP hükümetinin KKTC Hazinesini bir evvelki iktidar tarafından kasten içine düşürüldüğü mali krizden kurtarmayı başarması hesapları fena halde bozdu.
Hristofyas’ın “Takvimleri, Hakemliği ve Beşli görüşmeyi” reddetmesi ise bozulan hesabı, içinden çıkmaz hale getirdi.
Şimdi yeni bir senaryo ortaya kondu.
Nereden çıktığı ve niye masaya konduğu açıkça bilinmeyen “Yaklaşık Anlaşma Metni” kavramı ortaya atıldı ve yeni hesaplar da bu metin üzerine kurulmaya başlandı.
BM’nin ABD’nin ve AB’nin şimdi görünen somut hedefi seçim hazırlıkları ve seçim yasakları başlamadan evvel “Yaklaşık Anlaşma” Metni adı verilen bir mutabakatın üzerinde anlaşmaya varıldığının Cumhurbaşkanlarınca beyan edilmesi.
İllaki böylesi bir metin açıklanacak ve seçilecek olan Cumhurbaşkanı da bu şekilde ileride değişmesi olanaksız bir “Görüşme Zemin”ine bağlı kalmaya zorlanacak.
Bu nedenle bu metnin açıklanması çok önemli.
Bu yeni strateji tamamen Derviş Eroğlu’nun seçimi kazanacağı varsayımı üzerine kurulu. Talat seçimleri kazanırsa sorun yok. İki lider bıraktıkları yerden devam edecekler.
Ama Derviş Eroğlu seçimleri kazanırsa, müzakereleri sil baştan etmek veya kendi istediği koşullarda müzakereleri başlatması olasılığı çok yüksek.
Bunu önlemenin de tek yolu “Yaklaşık Anlaşma Metni”nin seçimlerden önce ilan edilmesi ve Eroğlu’nu iki liderin bıraktığı yerden müzakerelere devam etmek seçeneksizliği ile karşı karşıya bırakmak.
Gelişmeler, “Yaklaşık Anlaşma Metni” adı verilen bu mutabakatın çok yüzeysel içerikle açıklanacağı ve asıl önemli başlıklar olan Güvenlik, Garantiler, Kısmi KKTC vatandaşları ve Toprak konularının da ancak Temmuz ayında görüşülmeye başlanacağı yönünde.
Prof. Dr. Ata ATUN
Benim yazımdaki tarihler, seçimin 11 Nisan 2010’da yapılacağı öngörüsü üzerine kuruludur.
Seçim ve Halkoylaması Yasasındaki Madde 20.(3) doksan günlük bir süreye işaret ediyor. Eğer Cumhurbaşkanı adayı siyasi bir partinin adayı ise, söz konusu siyasi parti seçimlerden en az 90 gün evvel yani 11 Ocak 2010 tarihinde kurulmuş olmak zorunda.
Madde 11.(1) Seçim döneminin seçim gününden 60 gün önce başladığını belirtir. Bu maddeye göre yasakların da yürürlüğe gireceği seçim dönemi 10 Şubat Çarşamba günü başlayacaktır.
Madde 37.1.(A) daimi seçmen kütüklerinin düzenlenmesini emretmektedir.
30 Nisan 2006’da yapılan nüfus ve konut sayımı sonuçları 14 Şubat 2007’de resmen açıklanmıştı. 2010 yılının Haziran ayında, büyük bir olasılıkla da 20 Haziran da, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilaveten yerel seçimler de yapılacağından ve de eldeki sayım bilgileri de 4 yıllık olacağından bu yıl nüfus sayımı da yapılabilir.
Liderler Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle müzakerelerin Şubat’tan itibaren sekiz haftalık bir kesintiye uğrayacağı varsayımından yola çıkarak kendi aralarında yaptıkları bir “Fikir Birliği” uyarınca Ocak ayından itibaren yoğun müzakerelere başlamak yönünde bir karar aldılar ama evdeki hesap çarşıya pek uymayacak gibi gözüküyor.
KKTC Cumhurbaşkanlığı ve Yerel seçimlerindeki gereksinimler ve hareketlilik, Cumhurbaşkanlığı seçim döneminin varsayılandan daha da erken başlayacağına işaret etmektedir.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hesapları Derviş Eroğlu’nun başarısızlığı üzerine kurulmuştu. Bir enkaz bırakılacaktı ve alınacak erken seçim kararı ile de bu enkaz Derviş Eroğlu’nun sırtına yüklenerek, başarısızlıktan sorumlu tutulacak ve seçimleri kaybetmesi sağlanacaktı.
19 Nisan 2009 seçimleri ile iktidara gelen Derviş Eroğlu Başbakanlığındaki UBP hükümetinin KKTC Hazinesini bir evvelki iktidar tarafından kasten içine düşürüldüğü mali krizden kurtarmayı başarması hesapları fena halde bozdu.
Hristofyas’ın “Takvimleri, Hakemliği ve Beşli görüşmeyi” reddetmesi ise bozulan hesabı, içinden çıkmaz hale getirdi.
Şimdi yeni bir senaryo ortaya kondu.
Nereden çıktığı ve niye masaya konduğu açıkça bilinmeyen “Yaklaşık Anlaşma Metni” kavramı ortaya atıldı ve yeni hesaplar da bu metin üzerine kurulmaya başlandı.
BM’nin ABD’nin ve AB’nin şimdi görünen somut hedefi seçim hazırlıkları ve seçim yasakları başlamadan evvel “Yaklaşık Anlaşma” Metni adı verilen bir mutabakatın üzerinde anlaşmaya varıldığının Cumhurbaşkanlarınca beyan edilmesi.
İllaki böylesi bir metin açıklanacak ve seçilecek olan Cumhurbaşkanı da bu şekilde ileride değişmesi olanaksız bir “Görüşme Zemin”ine bağlı kalmaya zorlanacak.
Bu nedenle bu metnin açıklanması çok önemli.
Bu yeni strateji tamamen Derviş Eroğlu’nun seçimi kazanacağı varsayımı üzerine kurulu. Talat seçimleri kazanırsa sorun yok. İki lider bıraktıkları yerden devam edecekler.
Ama Derviş Eroğlu seçimleri kazanırsa, müzakereleri sil baştan etmek veya kendi istediği koşullarda müzakereleri başlatması olasılığı çok yüksek.
Bunu önlemenin de tek yolu “Yaklaşık Anlaşma Metni”nin seçimlerden önce ilan edilmesi ve Eroğlu’nu iki liderin bıraktığı yerden müzakerelere devam etmek seçeneksizliği ile karşı karşıya bırakmak.
Gelişmeler, “Yaklaşık Anlaşma Metni” adı verilen bu mutabakatın çok yüzeysel içerikle açıklanacağı ve asıl önemli başlıklar olan Güvenlik, Garantiler, Kısmi KKTC vatandaşları ve Toprak konularının da ancak Temmuz ayında görüşülmeye başlanacağı yönünde.
Prof. Dr. Ata ATUN
Bir yanıt yazın