Kürt açılımı paketine ilişkin ön görüşme 10 Kasım 2009 tarihinde TBMM çatısı altında yapılacakmış.
Pakete ilişkin görüşülecek başlıca konular;
Üniversitelerde Kürt Enstitüleri’nin Kurulması,
Profesörler, Rektörler nasılsa Ergenekon’dan tutuklu.
Kürtçe’nin seçmeli ders olarak okutulması,
Türkiye’de yaşayıp Türkçe öğrenmemek, inkârdır.
Kur’an-ı Kerim’in Kürtçe olarak bastırılması,
Ezanda Kürtçe okunsun derlerse, iki imam aynı anda mı okuyacak.
And’ın kaldırılması,
Türküm, doğruyum, çalışkanım demek çok ağır geliyor olmalı.
Eski Kürt isimlerin geri verilmesi,
Türk isimlerden rahatsız olunuyor.
Dağlardan silinen “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” anlayışının yeniden yazılmayacağı,
Ne Mutlu Türk’üm diyene, söylemekten mutlu olduğum anlayış.
Teröristlere kademeli af,
Kademe kademe, elebaşına özgürlük.
Dağdan inen teröristlerin, ailelerine 5 Bin TL ikramiye,
Devletine, evlatlarına zararın ödülü.
Dağdan inen teröristlerin, evlerinin onarılması,
Peki, ya şehit evlatlarımızın darmadağın ana yürekleri,
Babasız kalmış çocukların, gözlerinde ki umutsuzluk onarılabilir mi?
Dağdan inen teröristlerin, askerliğinin bir yıl bekletilmesi,
Mehmet’in yanında askerlik yapma şerefine erişmeye bir yıl.
Abdullah Öcalan’ın yol haritasının izlenmesi,
Terörist, elebaşı bebek katili pusulasına tam yol.
Anayasa değişikliği,
Yapboz tahtası işine geldiği gibi yasa modeli.
.
.
.
Vs.
Milli birliğin,
Ulusal bütünlüğün,
Türkiye Cumhuriyetinin tek yürek oluşunun,
Demokrasinin,
Laikliğin,
Simgesi…
Ulu önderimizi andığımız, Anlamlı gün 10 Kasım…
İktidar sahipleri, bu anlamlı, hassas günde Kürt açılımı paketine ilişkin görüşme yapılması konusunda diretmekle yüreklerimizi acımasızca hançerliyor…
Yaşanan süreçte;
PKK, reklâmını yapıyor,
PKK, gövde gösterisinde bulunuyor,
5 Bin TL yardım ile dağa çıkmaya teşvik ediliyor,
Kürt kökenli Türk vatandaşları terörist gibi gösteriliyor,
Ordu, ne olduğu belirsiz belgelerle karalanıyor,
Ordu, tasfiye edilmek isteniyor,
Ordu, yıpratılıyor,
Orduya duyulan güven sarsılıyor,
İrtica ile mücadele suçmuş gibi lanse ediliyor,
Adı sanı olmayan kimliksiz bir ihbara itimat edilirken, devlet kendi kurumuna inanmıyor,
Şehit aileleri Meclise alınmıyor,
Ülkemize, milletimize yıllardır onarılamaz acılar yaşatmış, binlerce vatandaşımızı, askerimizi katletmiş teröristleri muhatap almaya devam eden hükümet çözülemiyor.
* * *
“Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.” Diyor Bursa Nutku’nda…
Ve devamında;
(…) Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”
İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği! (…)
Atatürk Türk gencini bu satırlarla anladığını çok net ifade etmiş. Duyduğu güveni hissettirmiş.
Bu güvene layık olabildik mi için için onu sorguluyorum günlerdir.
***
Atatürk’ü anma günü ve Atatürk haftasında yapılanlar, ön görüşme için özellikle bugünün seçilmesinin ardından ne gibi hesaplar çıkacak yine göreceğiz.
Bir millet suskun,
Bir millet sessiz,
Bir millet umutsuz,
İstediğimizi yaparım, yaptırırım diyen çıkar odaklarına, hatırlatırım, bu millet ne büyük güçlüklerin üstesinden geldi yine aynı güçle değerlerine, kazanımlarına sahip çıkacaktır.
Birileri tutturduğu türküyü söyleye dursun, biz bildiğimiz Türkülerimizi söylemeye devam edeceğiz…
10 KASIM TÜRKÜSÜ
Atatürk! Anıtkabir devrimlerini söyler,
Bozkır ovalarına, Erciyes’e Ağrı’ya,
Ulusun egemen olduğunu
Özgür olduğunu
Haykıracağım haykıracağım işte,
Senin sustuğunca!
Yolunda yürüyeceğim Atatürk;
Ana baba oğul kız,
Dere tepe bucak köy,
Yeryüzü yaşamalarımla değil
Oralarda, Senin gittigince!
Atatürk, taşıyacağım
Çanakkale’de, Sakarya’da, Çankaya’da, al al,
Senin taşıdığını;
Yurdun gök ülküsü
Dalgalanırken,
Senin bayrağını yücelteceğim.
Senin çıktığınca.
(F. Hüsnü DAĞLARCA)
nuran.talay@politikadergisi.com