AKŞAM | DUNYA | 01 KASIM 2009, PAZAR
İLİŞKİLER RAYINA GİRECEK
Eliezer, Türk Büyükelçiliği’nde düzenlenen resepsiyonda, kendisine soru sormaya fırsat vermeden, ‘Bana yaşananları soracaksınız. İlişkiler en kısa zamanda rayına oturacak. Buna inanıyorum. Bunun gerçekleşmesi için elimden geleni yapacağım’ dedi.
‘Türkiye ile İsrail şu anda bulutlu günlerden geçiyor. Ancak güneşli günlere yeniden çıkılacağına inanıyorum. Benim bir diğer bakan arkadaşımla birlikte Cumhuriyet resepsiyonuna katılıyor olmam bile İsrail hükümetinin yaşanan sıkıntıyı çözmek için istekli olduğunu açıkça ortaya koyuyor.’
HAFTAYA TÜRKİYE’DEYİM
İsrailli Bakan Eliezer’in değerlendirmeleri şöyle:
– Türkiye ile İsrail bölgedeki çok önemli iki ülke ve çok sayıda ortak projenin altında imzaları bulunuyor. Bunlardan biri enerji projesi. Türkiye üzerinden İsrail’e doğalgaz akması için çalışmalar sürüyor. Bunun yanı sıra ekonomik projelerimiz var. Yani Türkiye ile İsrail doğal ticaret ortakları. Bunun yanında turizm de var. Ben önümüzdeki hafta İstanbul ve Ankara’ya gideceğim. Yanımda çok geniş bir bürokrat ve işadamı heyeti de olacak. Bu ziyaretin Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesine yardımcı olacağını düşünüyorum.
HEM DEMOKRATİK HEM MÜSLÜMAN
– Yaşananların ardından, İsrail hükümeti hep çözüm için elinden geleni yaptı. Benim Cumhuriyet resepsiyonuna katılmam da, hükümetimizin ilişkilerin eski haline dönmesini ne kadar çok istediğini çok açık biçimde ortaya koyuyor. Türkiye bölgedeki tek hem demokratik hem de Müslüman olan tek ülke. Aynı zamanda çok güçlü bir ülke. Barış çabalarınız takdiri hak eden girişimler. Ancak bu girişimlerin bizimle olan ilişkilerinizi etkilememesini tercih ederiz.
KALBİMDE YERİNİZ VAR
– Türkiye benim kalbimde çok özel bir yer taşıyor. Ve hem Türkiye’nin hem de Türkiyeli yurttaşların İsrailliler için çok önemli yeri ve bağı var. Bu tamamen iki ülke arasında kurulmuş olan stratejik ya da ticari ilişkinin dışında gelişen bir durum. Sadece bu nedenlerden dolayı bile olsa ilişkileri eski rayına sokmamız gerekiyor. Bunu yapmalıyız demiyorum. Bunu yapmak zorundayız.
Ben Eliezer, Türkiye’nin özellikle İsrail ile Suriye ve Filistin arasındaki barış girişimleriyle ilgili sorumuza, ‘İsrail hükümetinin elleri her zaman olduğu gibi şimdi de komşularına uzanacaktır. Türkiye, yapısı gereği bölgemizdeki boşluğu doldurma, normalleştirme ve bize hep birlikte yaşamayı sağlayacak şartları oluşturma yeteneğine sahip bir ülkedir. Buna yeteneği vardır. Biz Türkiye’nin bunu kimseyi kırmadan gerçekleştirebileceğine inanıyoruz’ yanıtını verdi.
Türkİye ile İsrail arasında Anadolu Kartalı Tatbikatı’nın iptali ile başlayan, TRT’de yayımlanan ‘Ayrılık’ dizisi ile büyüyen kriz ‘Türkiye yüzünü Doğu’ya mı çeviriyor?’ sorusunun temel unsurlarından biri olarak göze çarpıyor. Hem Türk hem de İsrailli yetkililer, yaşananları bir kriz olarak tanımlamaktan çekinse de, Tel Aviv’de süreç farklı işliyor. Ülkede özellikle ‘Ayrılık’ dizisinin yayınlanmasının ardından, en az Gazze ve Hamas kadar Türkiye ile yaşanan kriz de konuşuluyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun söylemleri, özellikle İsrail’de yaşayan Türk kökenli Museviler arasında büyük tepkiyle karşılanıyor. Ancak ülkedekilerin büyük bölümü krizin bir şekilde aşılacağını düşünüyor. Krizin yaşandığı bu dönemde, Türkiye-İsrail ilişkileri nereye gidiyor sorusunu, İsrailli yetkililer ve ülkede yaşayan Türk kökenli Musevilere sorduk.
İsrailli savunma şirketi SACO’nun CEO’su ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın üniversiteden sınıf arkadaşı Refael Sadi, Tel Aviv’den Erdoğan’a ‘Lütfen bizi oy için kullanma mesajı’ gönderdi. Sadi de, 2 yıl önce İsrail temasları sırasında kendisini ziyaret eden ve bir dönem aynı sırayı paylaştığı Başbakan Erdoğan gibi, Kasımpaşalı… Üniversiteden sonra İsrail’e göç eden meşhur Tahtakale pazarı esnaflarından birinin oğlu. Üniversiteyi Başbakan Erdoğan ile birlikte o dönemin ‘İktisat Okulu’nda okumuş. Sadi’ye, Türk Büyükelçiliği’ndeki resepsiyonda süreci nasıl değerlendirdiğini sorduk.
KRİZ ALTI YILDIR SÜRÜYOR
Kriz yeni başlamadı 2003’ten beri yani 6 yıldır yürüyen bir kriz var. Türkiye altı yıldır savunma gereçleri anlamında İsrail’den hiçbir şey almıyor. Krizin seviyesi ve şiddeti ne yazık ki sürekli artıyor. Başlangıcını, Filistinli Şeyh Yasin’in öldürülmesi olarak almak gerekiyor diye düşünüyorum. Bu olayın ardından Başbakan Erdoğan, bir çıkışla o zaman kendisini ziyaret eden dönemin İsrail Savunma Bakanı’nı Türkiye’ye gideceğine pişman etti. ‘Siz terör ülkesisiniz, cinayet işlediniz’ dedi. Çok ağır bir dille eleştirdi. Şeyh Yasin’in 400 İsrailliyi katletmesinin emrini veren kişi olduğunu hiç gündeme getirmedi.
BİLİNÇLİ BİR POLİTİKA
Başbakan Erdoğan’ın ve Türkiye’nin politikasının son derece bilinçli olarak uygulandığını düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Şimon Peres’le Davos’ta yaşanan kriz ise verilen mesajların en önemlisiydi. Çünkü Peres, ‘One minute’ krizinin ardından Başbakan Erdoğan’a çok önemli bir mesaj verdi ve dedi ki: ‘Sen beni bu tavrınla kavgaya çekmeye çalışıyorsun. Ama ben bu oyuna girmeyeceğim, seninle kavga etmeyeceğim.’ Verilen mesajın özü buydu. Bunun Kasımpaşacası budur. Çünkü ben de Başbakan Erdoğan gibi Kasımpaşalıyım.
Kriz kolay kolay çözülmez. Ne zaman ki, bir Türkiye-İsrail ilişkisi Filistin’den ayrı olarak ele alınır o zaman bu kriz ortadan kalkar.
TEPKİ GÖSTERDİKÇE OY ALIYOR
Erdoğan son dönemde bir şeyin farkına vardı. Ne zaman Türk halkına Filistin ile ilgili İsrail karşıtı bir mesaj verseniz bu iç politikada oy getiriyor. Bu altı senedir süregeliyor. Şimdi ortaya çıkan ise bunun dış politikada da bir prim malzemesi olarak kullanılması. Bugün gelinen noktada, Türkiye özellikle Arap dünyası ile ilişkileri, İran, Irak, Suriye ile ilişkileri geliştirebilmek için İsrail’i resmen harcadı. Stratejik olan, Türkiye-İsrail ittifakıdır. İsrail ve Türkiye Ortadoğu’daki yegane demokratik ülkelerdir.
YARIN: TÜRKİYE’NİN TEL AVİV BÜYÜKELÇİSİ OĞUZ ÇELİKKOL VE TÜRKİYELİ İSRAİLLİLER DERNEĞİ