Cem Uzan’ın Paris’e kaçması bu dünya şehrini tekrar gündemimize getirdi.
Paris bizim toprakların sürgün başkentidir…
Son 150 yıllık tarihimizde ne çok kişi Paris’e gitmek zorunda kaldı.
Kimler yaşamadı ki bu zorunlu-gönüllü sürgünlüğü…
Siyasal sürgünlerden biri de Kürt derebeyi Bedirhaniler’in torunu Kamuran Ali Bedirhan idi.
Kamuran Ali Bedirhan, 1895 yılında İstanbul’da doğdu.
Bedirhan Bey’in torunu; (Kürdistan Teavün ve Terakki Cemiyeti kurucusu) Emin Bedirhan’ın oğlu olan Kamuran Bedirhan, çocukluğunun büyük bir kısmını İstanbul’da geçirdi.
İstanbul’da –babası gibi- hukuk okuduktan sonra Almanya’da hukuk doktorasını aldı. Ancak Kamuran Bedirhan edebiyat üzerine çalıştı.
Siyasetle de ilgiliydi.
Bırakınız Kürdistan’ın Osmanlı’ya bağlılığını, özerklikten yana bile değildi. Mahkeme müfettişi babası gibi bağımsızlıkçıydı.
Nasıl Osmanlı’ya karşı Arapları ayaklandıran İngiliz ajanı T.E. Lawrence varsa, Kürtleri ayaklandırma işi de İngiliz ajan E.W.C Noel’a verilmişti.
Binbaşı Noel’in yardımcılarından biri de Kamuran Bedirhan idi.
İşgalcilere karşı Anadolu’da isyan bayrağı açan Mustafa Kemal bu ekibin hedefi oldu. Sivas Kongresi’nde suikast düzenlediler. Başaramadılar.
Kamuran Bedirhan gıyaben idama mahkum oldu. Binbaşı Noel sayesinde Suriye’ye kaçtı.
Kamuran Bedirhan hayatının sonuna kadar ateşli bir anti-Kemalist olarak yaşadı.
Şam ve Beyrut’tan sonra 1948’de Paris’e gitti. Doğu Dilleri Enstitüsü’nde (INELCO) öğretim üyesi oldu.
İlk Latince Kürt alfabesini hazırladı. Tevrat ve İncil’i Kürtçe’ye çevirdi.
Kamuran Bedirhan 1948’de neden Paris’e gitmişti?
Sorunun somut bir yanıtı yok.
Ancak…
6 Mart 1975’de İran-Irak arasında imzalanan Cezayir Antlaşması bir gizli ilişkiyi ortaya çıkardı: İsrail, 1948 yılından itibaren Kürtlerle yakın ilişki içindeydi.
MOSSAD, Sovyetler Birliği’ne yakın Irak yönetimine isyan eden Kürt lider Mustafa Barzani’yle temas halindeydi.
Bu gizli ilişkilerin Avrupa’daki merkezi neresiydi; Paris.
Paris’teki kilit isim kimdi; Kamuran Bedirhan!
Kod adı “Mösyö Prens” idi…
Kürt derebeyi olduğu için mi yoksa Polonyalı bir prenses ile evlendiği için mi “Prens” deniyordu? Bilmiyorum.
Bildiğim Kamuran Bedirhan’ın Paris’teki gizli ilişkilerinin artık açığa çıkmış olmasıdır.
Onunla ilk ilişkiye giren kişi İsrail Dışişleri Bakanlığı kurucusu Moris Fischer’di. Daha sonra İsrail’in Washington ve Londra Büyükelçisi Yahu Eylat’la dostluk kurdu.
Kamuran Bedirhan ile istihbarat ilişkisini İsrail Paris Büyükelçiliği’nin Yarbay Bin David, Albay Avzi Nerkis gibi askeri ataşeleri yürüttü.
İlişkinin ekonomik boyutu da vardı; Kamuran Bedirhan’a her ay 50 bin Filistin Lirası veriyorlardı. Paris’teki “Kürt Enstitüsü” de İsrail’in maddi yardımıyla kurulmuştu.
“Mossad” kitabının yazarı Şalom Nakdimon’a göre Kamuran Bedirhan İsrail casusuydu. İlişkileri üst düzeydeydi. 1963’te İsrail’e giderek Başbakan David Ben Gurion, Dışişleri Bakanı Golda Meir ve MOSSAD yetkilileri ile görüşmüştü.
Nitekim Bedirhan’ın ziyaretinden bir ay kadar sonra İsrail kabinesi MOSSAD’ı Kürt sorununu ele almakla görevlendirmişti. Mayıs 1963’te MOSSAD ve SAVAK Başkanları arasında Tahran’da yapılan toplantının tek maddesi Kürtlere yapılacak yardım idi.
MOSSAD “Atina Operasyonu”yla Temmuz 1963’te Kürtlere ilk silah sevkıyatını başlattı, 10 bazuka ve mühimmattan oluşan yardım 18 Temmuz’da Kürtlere ulaştı. Sonra lojistik destek artarak hep sürdü.
Ayrıntılara girmeye gerek yok.
Kamuran Ali Bedirhan, 6 Aralık 1978’de Paris’te ölene kadar bu ilişki sürdü.
Peki, bu ilişki bugün kimlerle nasıl sürüyor?
PKK’lılar davul zurnayla karşılanınca aklıma nedense hep Kamuran Ali Bedirhan geldi.
Sonuç…
Ortadoğu’daki çarpıcı her olayın mutlaka bir perde arkası olduğunu unutmayınız…
Soner Yalçın
Odatv.com