Arslan BULUT
ABD’nin Irak’tan çekilmesi ile birlikte artık Kuzey Irak’ta barınması mümkün olmayan PKK, sekiz militanını gönderip “barış havariliği” ne soyundu!
PKK, Hükûmetin, “demokratik açılım” ve “milli birlik projesi”nden, kendisini meşru bir siyasi parti, elemanlarını da “halk kahramanı” haline getirmek için faydalanıyor.
Devlet acz içine düşürüldüğü için varılan uzlaşma gereği, Ceza Muhakemeleri Yasası’na, “etkin pişmanlık” maddesine ve ceza hukukunun genel ilkelerine aykırı olarak, sanıklar pişman olmadıklarını belirttikleri, “Sayın Öcalan emretti, geldik” dedikleri halde, hakim, savcılarla görüşerek, “Bu ifadeleri mahkeme huzurunda tekrarlarlarsa, tutuklamak zorunda kalırım. Hakim huzurunda böyle söylememeleri gerekir” uyarısında bulunmuş, avukatları da “Suça konu kelimeler kullanılmasın. Üslûplara dikkat edilsin. Kimse zor durumda bırakılmasın. Biz de sürece katkı sağlamak istiyoruz” diye yönlendirerek karardan önce ihsası reyde bulunmuştur. Sanıklar buna rağmen, “Sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine barışa katkı sağlamak üzere Türkiye’ye geldim” dedi. Tartışma sonucunda “Sayın Öcalan” ifadesi tutanağa geçirilmedi! Yani fotoğraf kitaba uymadığı halde, ite kaka uyduruldu!
Milliyet’ten Namık Durukan’ın naklettiği bu yargılama, Türkiye’nin değil hukuk, kanun devleti bile olmadığını gösteriyor.
PKK’nın silah bırakıp teslim olmasına kimse karşı değil, kimse böyle bir saçmalığı savunmuyor ama hukuk bu şekilde ayaklar altına alınarak, hukuk devletine ulaşılır mı?
* * *
Hukukun katledilmesi bir tarafa, PKK, devletin bu acelesini iyi kullanmış ve teslim olma sürecini, “Güneydoğu’yu teslim almak” sürecine dönüştürmüştür. Öyle ki teslim olan militanlar, zafer kazanmış komutanın Roma’ya girmesi edasıyla Habur’dan Diyarbakır’a, ellerinde PKK bayrakları ve Abdullah Öcalan posterleri olan gruplarla selamlaşarak gelmişlerdir. İzin verilirse Ankara’ya, İstanbul’a da böyle geleceklerinden şüpheniz olmasın. Yani, serbest kaldıktan sonra da suç işlemeye devam etmektedirler.
Vural Savaş’ın yeni kitabının adı gibi: Hâşa huzurdan demokrasi geldi!
Meşrutiyet de böyle gelmişti. Sonunda Osmanlı devleti kısa sürede dağılıverdi. Çünkü etnik partilere yol açılmıştı. Hepsi devlet oldular!
* * *
Bu zafer sarhoşluğu içinde bize mesaj gönderen bir kişi “Yaşanan süreç, Kürtlerin zaferi ile sonuçlandı. Şimdi mi? Mustafa Kemal, Cumhuriyet ve Türkiye sorgulanacak” dedikten sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’ni suçluyor ve Türkiye’nin gerçek sahiplerine kavuştuğunu söylüyor. Son olarak da “Siz nereye? Türkistan’a mı? Hadi oraya!” diye dalgasını geçiyor!
Devlet yetkilileri, terörle mücadele ederken, her zaman bölge halkı ile teröristleri ayırt etmek gerektiğini söylemiştir. Şimdi teröristlerle bölge halkını bütünleştirecek adımlar devlet eliyle atılmaktadır.
Halk, devlet eliyle PKK’nın kucağına itilmiştir. Tıpkı, 10 bin kişi kalan Mao militanlarının, İkinci Dünya Savaşı başladığı için Çin ordusunun içine kabul edilmesi gibi bir süreç yaşanıyor. Mao’nun 10 bin militanı, ordu içine dağıtılmış ve bütün orduyu komünistleştirmişti. Çünkü onların bir hedefi vardı ve örgütlüydüler.
PKK militanlarının, halkın arasında muzaffer komutan edasıyla dolaşması, sonunda bölge halkının tamamen PKK’lılaşmasına yol açacaktır. Çünkü PKK’nın da bir hedefi var ve örgüt yapıları bozulacak değildir.
* * *
“Milli Birlik Projesi” diyerek halkı uyutanlar, Güneydoğu’yu kendi elleriyle Türkiye’den koparıyor!
Milli Güvenlik Kurulu hâlâ terörle mücadelede kararlılıktan söz ediyor!
Teröristin kahramanlaştırıldığı yerde terörle mücadeleden bahsetmek, Türk Milleti’ni hafife almaktır.
Yazıları posta kutunda oku