19.10.2009 |
osman.arikan_tr@yahoo.com |
Ermenistan Dışişleri Bakanı belgeleri imzalarken yüzünden düşen bin parça oluyor. Sanki bir fırsatını bulsa oturduğu sandalyeden fırlayıp kaçacak. Fakat arkadakilerin, görülmeyen elleri omuzlarından bastırıyor, o da çaresiz önüne sürülen belgeleri imzalamak zorunda kalıyor.TC Dışişleri Bakanı da sanıyorum meslektaşı ile aynı şeyleri hissediyor, fakat gayri iradi yüzünden eksik olmayan tebessümü sayesinde durumu idare ediyor.
İki dışişleri bakanının arkasında yeryüzünün hâkimleri; ABD, Fransa, Rusya, İsviçre dış işleri bakanları ile AB yetkilileri, yüzlerinden mutluluklar saçarak imzaların tamamlanmasını bekliyorlar alkışlamak için. Diğer Sizi bilmem ama arka planda, bizi bu protokolleri imza etmeye mecbur kılan ülke temsilcilerini görünce; tarih bilincim ve bilgim beni, 1897 yılında Osmanlı Hükümeti ile Yunanistan arasında yapılmış anlaşmanın imza törenine götürdü. Devletin başında Ulu Hakan II. Abdülhamit Han. Amacı Osmanlı’dan toprak koparmak olan Yunanistan; Girit’te Türkler Hıristiyanları katlediyor! Katliam durdurulsun! Diye bir vaveyla koparır ve Osmanlı’ya savaş ilan eder. Gerçekler Yunan iddialarının tam tersidir oysa. 1897’ye gelindiğinde, Osmanlı’nın zafiyeti nedeni ile Türkler; korkudan Anadolu’ya göç ettikleri için azınlığa düşmüşlerdir ve katliamı yapanlar daha otuz yıl önce azınlıkta bulunan Rum isyancılarıdır. Yunan şımarıklığı Osmanlı’nın canına tak etmiştir, Girit elden gitmek üzeredir. Gece yarısı savaş kararı alınır. Padişah; kararı hemen tasdik eder ve Osmanlı Ordusu Yunan ordularını önüne katıp Atina’ya doğru sürmeye başlar. Ordusu bozguna uğrayan Yunan Hükümeti, batı âlemine aman bizi barıştırın, Osmanlı yakında tüm Yunanistan’ı işgal edecek diyerek büyük devletleri yardıma çağırır. Sonuç; İngiltere, Rusya, Fransa, Almanya, İtalya, Avusturya devreye girip Osmanlı Ordusu’nun durmasını sağladıktan sonra, Barış masasına oturulur. Barış masasına oturulur ama masaya otururken Osmanlı’nın bir vilayeti olan Girit, masadan kalkıldığında Yunanistan’ın bir vilayetidir artık. O gün Barış anlaşmasını Türk ve Yunan hariciyecileri imzalarken arkalarında ayakta bekleyenler, 11 Ekimde Türk ve Ermenistan dış işleri bakanlarının arkasında bekleyenlerin dedeleridir. Sevgili dostlar; 1897 ve sonrası Osmanlı’nın; hızla yıkılışa gittiği yıllardır ve dünyanın egemenleri karşısında direnip, Girit’i kurtaracak gücü yoktur diyelim. Peki, biz; dünya devletiyiz, dünyanın en güçlü ordusu bizde, bölgemizde Türkiye’nin onayı ve yardımı olmadan hiçbir güç at oynatamaz diye nutuk atarken mangalda kül bırakmıyoruz da neden batılı dostlarımızın hatırı için istemediğimiz bir imzayı atıyoruz? Söylenenlerin aksine on yaşında çocukları dahi bu imzayı güle-oynaya, attığımıza inandıramazsınız. Dün Osmanlı’ya Yunanistan için yapılanlar, bugün Türkiye’ye Ermenistan için yapılıyor. Gerekçe ne? Ermenistan halkı zor durumda. Yurtlarından kovulmuş Azerbaycan vatandaşları çok iyi durumda sanki. Ermeniler’le; batılı dostlar sayesinde yüz yıllık bir kesintiye uğramış olan, bin yıllık dostluğumuzu yeniden yaşamanın, bu ulusun özlemi olduğuna inanıyoruz. Hükümetimizin; komşularla sıfır problem ilkesini yürekten destekliyoruz fakat almadan vermenin çok yanlış olduğunu düşünüyoruz. |
İmzalar atılırken
Konu Hakkında okumaya devam et: Abdullah Gül Açılım Ergenekon Davası Ermeni İddiaları Gülen Recep Tayyip Erdoğan
Yazıları posta kutunda oku