PKK’NIN SAMİMİYETİ VE SAMİMİYETSİZLİĞİ ÜZERİNE!..

PKK’NIN SAMİMİYETİ VE SAMİMİYETSİZLİĞİ ÜZERİNE!.. “DTP, Şov Yapmayı Bırakmalı, PKK’lıların Eve Dönüşlerine ve Demokratik Açılım Sürecine Katkı Sağlamaya Yönelik Çaba Göstermelidir!..” Devletin, Kürt meselesinin çözümü bağlamında demokratik açılımları hayata geçirme konusundaki kararlılığını açıkça deklere etmesi sonrasında “İmralı-Kandil-DTP” üçlü sarmalının girişimiyle ilk fiili adım, Mahmur Kampı ve Kandil Dağı’ndan 34 PKK’lının dün Türkiye’ye gelerek güvenlik güçlerine teslim olmasıyla atıldı. Savcılık tarafından ifadeleri alınan 32 PKK’lı serbest bırakılırken, 2 örgüt üyesi ile ilgili yazışmaların ise devam ettiği belirtiliyor. “Silahlar susuyor’ demek için henüz erken. Ama umutlu olmak için de somut veriler var. Her şeyden önce Cumhurbaşkanı’nın “İyi şeyler olacak” ifadesinin boş bir temenni olmadığı iyice netleşiyor. Pozisyonu gereği az konuşuyor ama çok şey bildiği ve beklediği belli. Fakat ortada sonu öngörülemeyen bir durum da var. Çünkü PKK’nın sicili kötü. “Ateşkes” veya “Eylemsizlik” ilan ettiği dönemde de çok acı olaylar yaşandı. Bugüne kadar da açılımı sabote edecek çok sayıda kanlı eylem yaptı. Ayrıca unutmamak gerekiyor ki tek bir PKK da yok. Bir yandan PKK’nın dağdan indirilmesine ve tasfiyesine yönelik girişimler yapılırken “kontrol dışı unsurlar” harekete geçip kanlı saldırılar gerçekleştirebiliyor. Bugünden sonra PKK açısından tam bir samimiyet testine şahit olacağız. “Eve dönen” PKK’lıların sorguları esnasında, mahkemede veya sonrasındaki beyanları çok önemli. İfadelerin önemi şurada. Eğer teslim olan PKK’lılar “Biz buraya PKK’yı temsilen geldik. Elçi olarak geldik. Kandil’in taleplerini devlet yetkililerine ileteceğiz vs” türü “örgüt adına açıklama yapan kişiler” havasında beyan verirlerse kanunen tutuklanırlar. Silopi tutuklamazsa bir üst mahkeme tutuklar. Çünkü örgüt üyeliğini beyan etmiş olurlar. Yani eli silah tutmamış olsa da şov maksatlı girişimler ve beyanatlar olması durumunda süreci baltalamış olurlar. Bu noktada şuna da vurgu yapmak şart. Ahmet Türk’ün sık sık dile getirdiği “Devletin samimiyet sınavı olacak” yorumları biraz haksız. Çünkü devlet, bu konudaki samimiyetini ve kararlılığını uygulamalarıyla göstermektedir. Bütün tahrik dolu açıklamalara rağmen DTP’nin kapatma davasının zamana yayılması bile tek başına samimiyetin bir göstergesidir. Dün dağdan inenlerin büyük bölümü sabah saatleri itibariyle serbest kalmıştır. Bu gelişmenin PKK’lılar üzerinde olumlu etki yaratacağı ve dağdaki PKK’lıların yüzde 90’ının “eve dönebilecek” türde olduğu konuşuluyor. Bu arada vurgulamak şart; içeride ve dışarıdaki gelişmeler PKK’nın artık silahlı mücadeleye devam etmesine imkân tanımıyor. İmralı-Kandil-DTP üçlüsü son dönemdeki gelişmeleri çok iyi okumalılar. Şartlar hepten değişmiştir. ABD, PKK’nın uyuşturucu ticareti yaptığını belirterek, örgütün önde gelen üç liderinin “tutuklanacağını” duyururken, Irak-Türkiye-Suriye ve İran, bölgedeki dört komşu ülke, PKK’ya karşı hiç olmadığı kadar yakın bir işbirliği içine girmişlerdir. Avrupa ülkeleri de PKK’nın gerçek kimliğini görerek, aralarında üst düzey kadroların da bulunduğu çok sayıda örgüt kadrosunu yakalayarak, örgütün finansman kaynaklarına büyük darbeler vurmaktadır. Başbakan’ın Irak seyahatinde şahit olundu ki hem merkezi hükümet hem Kuzey Irak Kürt Yönetimi “PKK’yı daha fazla taşıyamayacaklarını” beyan ediyor. PKK’nın ideolojik zeminine gelince… Kürtler’in hakları için mücadele ettiğini söyleyen PKK’ya “Zaten devlet bu hakları sağlıyor” cevabını veren geniş bir Kürt nüfusu var. Yani PKK’nın yaşamasının ideolojik ve politik gerekçesi ortadan kalkıyor. Bir bakıma uzun süredir uzatmaları oynayan PKK’nın artık fiilen bitmesi mümkün. Tabii şunu da hatırlatmak şart. Tek PKK yok ve her şeye rağmen bir yerlerde silahlı mücadeleyi sürdürmek isteyecek, mücadeleye devam diyecek birileri çıkabilir. Özetle önemli bir gelişme. Gelenler ve ifadeleri bundan sonraki süreci hızlandırabileceği gibi baştan tıkayabilir de. Bence, kritik nokta burası… DTP çok önemli bir sınav verecek. Tahrik etmeden bu işi halletmesi lazım. Kandil’den gelen PKK’lılar il il dolaştırılırsa, kahraman muamelesi çekilirse, gösterilerin vesilesi yapılırsa ortada ne açılım kalır ne de süreç… İmralı-Kandil-DTP üçlü sarmalı, silahsız, çatışmasız, huzur dolu dönemi istiyor mu istemiyor mu, önümüzdeki günlerde bunu hep birlikte göreceğiz. Bu geliş demokratik açılım sürecini teşvik mi, tahrik mi anlayacağız… İmralı Sakini Abdullah’ın talimatı üzerine Kandil’in gönderdiği ve DTP tarafından karşılanan PKK’lı grubun gerçek amacının barış mı, demokratik açılıma katkı mı, çözüm sürecinin önünü açmak mı; yoksa yeni bir provokasyon mu, çözüm sürecini baltalamak mı, sabote etmek mi olacak?.. SON SÖZ… Eğer bir şekilde PKK’nın silahsızlandırılması başarılabilirse, ki dün gelenlerin bunun ilk adımı olduğu söyleniyor, en azından çözüm tartışmaları silahların gölgesinde yapılmayacak, bir dizi adım “ayrılık” kaygıları yerine bir “barış, milli birlik, kardeşlik, demokratik açılım” ortamında atılabilecektir. Nail Amudi

PKK’NIN SAMİMİYETİ VE SAMİMİYETSİZLİĞİ ÜZERİNE!.. “DTP, Şov Yapmayı Bırakmalı, PKK’lıların Eve Dönüşlerine ve Demokratik Açılım Sürecine Katkı Sağlamaya Yönelik Çaba Göstermelidir!..” Devletin, Kürt meselesinin çözümü bağlamında demokratik açılımları hayata geçirme konusundaki kararlılığını açıkça deklere etmesi sonrasında “İmralı-Kandil-DTP” üçlü sarmalının girişimiyle ilk fiili adım, Mahmur Kampı ve Kandil Dağı’ndan 34 PKK’lının dün Türkiye’ye gelerek güvenlik güçlerine teslim olmasıyla atıldı. Savcılık tarafından ifadeleri alınan 32 PKK’lı serbest bırakılırken, 2 örgüt üyesi ile ilgili yazışmaların ise devam ettiği belirtiliyor. “Silahlar susuyor' demek için henüz erken. Ama umutlu olmak için de somut veriler var. Her şeyden önce Cumhurbaşkanı'nın "İyi şeyler olacak" ifadesinin boş bir temenni olmadığı iyice netleşiyor. Pozisyonu gereği az konuşuyor ama çok şey bildiği ve beklediği belli. Fakat ortada sonu öngörülemeyen bir durum da var. Çünkü PKK'nın sicili kötü. “Ateşkes” veya “Eylemsizlik” ilan ettiği dönemde de çok acı olaylar yaşandı. Bugüne kadar da açılımı sabote edecek çok sayıda kanlı eylem yaptı. Ayrıca unutmamak gerekiyor ki tek bir PKK da yok. Bir yandan PKK’nın dağdan indirilmesine ve tasfiyesine yönelik girişimler yapılırken “kontrol dışı unsurlar” harekete geçip kanlı saldırılar gerçekleştirebiliyor. Bugünden sonra PKK açısından tam bir samimiyet testine şahit olacağız. "Eve dönen" PKK’lıların sorguları esnasında, mahkemede veya sonrasındaki beyanları çok önemli. İfadelerin önemi şurada. Eğer teslim olan PKK'lılar "Biz buraya PKK'yı temsilen geldik. Elçi olarak geldik. Kandil’in taleplerini devlet yetkililerine ileteceğiz vs" türü "örgüt adına açıklama yapan kişiler" havasında beyan verirlerse kanunen tutuklanırlar. Silopi tutuklamazsa bir üst mahkeme tutuklar. Çünkü örgüt üyeliğini beyan etmiş olurlar. Yani eli silah tutmamış olsa da şov maksatlı girişimler ve beyanatlar olması durumunda süreci baltalamış olurlar. Bu noktada şuna da vurgu yapmak şart. Ahmet Türk’ün sık sık dile getirdiği “Devletin samimiyet sınavı olacak” yorumları biraz haksız. Çünkü devlet, bu konudaki samimiyetini ve kararlılığını uygulamalarıyla göstermektedir. Bütün tahrik dolu açıklamalara rağmen DTP'nin kapatma davasının zamana yayılması bile tek başına samimiyetin bir göstergesidir. Dün dağdan inenlerin büyük bölümü sabah saatleri itibariyle serbest kalmıştır. Bu gelişmenin PKK’lılar üzerinde olumlu etki yaratacağı ve dağdaki PKK'lıların yüzde 90'ının “eve dönebilecek” türde olduğu konuşuluyor. Bu arada vurgulamak şart; içeride ve dışarıdaki gelişmeler PKK'nın artık silahlı mücadeleye devam etmesine imkân tanımıyor. İmralı-Kandil-DTP üçlüsü son dönemdeki gelişmeleri çok iyi okumalılar. Şartlar hepten değişmiştir. ABD, PKK’nın uyuşturucu ticareti yaptığını belirterek, örgütün önde gelen üç liderinin “tutuklanacağını” duyururken, Irak-Türkiye-Suriye ve İran, bölgedeki dört komşu ülke, PKK’ya karşı hiç olmadığı kadar yakın bir işbirliği içine girmişlerdir. Avrupa ülkeleri de PKK’nın gerçek kimliğini görerek, aralarında üst düzey kadroların da bulunduğu çok sayıda örgüt kadrosunu yakalayarak, örgütün finansman kaynaklarına büyük darbeler vurmaktadır. Başbakan'ın Irak seyahatinde şahit olundu ki hem merkezi hükümet hem Kuzey Irak Kürt Yönetimi “PKK'yı daha fazla taşıyamayacaklarını” beyan ediyor. PKK'nın ideolojik zeminine gelince… Kürtler'in hakları için mücadele ettiğini söyleyen PKK'ya "Zaten devlet bu hakları sağlıyor" cevabını veren geniş bir Kürt nüfusu var. Yani PKK'nın yaşamasının ideolojik ve politik gerekçesi ortadan kalkıyor. Bir bakıma uzun süredir uzatmaları oynayan PKK'nın artık fiilen bitmesi mümkün. Tabii şunu da hatırlatmak şart. Tek PKK yok ve her şeye rağmen bir yerlerde silahlı mücadeleyi sürdürmek isteyecek, mücadeleye devam diyecek birileri çıkabilir. Özetle önemli bir gelişme. Gelenler ve ifadeleri bundan sonraki süreci hızlandırabileceği gibi baştan tıkayabilir de. Bence, kritik nokta burası… DTP çok önemli bir sınav verecek. Tahrik etmeden bu işi halletmesi lazım. Kandil’den gelen PKK’lılar il il dolaştırılırsa, kahraman muamelesi çekilirse, gösterilerin vesilesi yapılırsa ortada ne açılım kalır ne de süreç… İmralı-Kandil-DTP üçlü sarmalı, silahsız, çatışmasız, huzur dolu dönemi istiyor mu istemiyor mu, önümüzdeki günlerde bunu hep birlikte göreceğiz. Bu geliş demokratik açılım sürecini teşvik mi, tahrik mi anlayacağız… İmralı Sakini Abdullah’ın talimatı üzerine Kandil’in gönderdiği ve DTP tarafından karşılanan PKK’lı grubun gerçek amacının barış mı, demokratik açılıma katkı mı, çözüm sürecinin önünü açmak mı; yoksa yeni bir provokasyon mu, çözüm sürecini baltalamak mı, sabote etmek mi olacak?.. SON SÖZ… Eğer bir şekilde PKK’nın silahsızlandırılması başarılabilirse, ki dün gelenlerin bunun ilk adımı olduğu söyleniyor, en azından çözüm tartışmaları silahların gölgesinde yapılmayacak, bir dizi adım “ayrılık” kaygıları yerine bir “barış, milli birlik, kardeşlik, demokratik açılım” ortamında atılabilecektir. Nail Amudi - 1437809520747

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir