19-10-2009
NEFİ DEMİRCİ
Ne anlama, ne verilmek veya ne istendiği açık olarak açıklanmayan açılım kavramı bugüne kadarda ne ifade edileceği üzerinde de aylardır ciddi olarak durulmamış. Tartışmaların devam etmesi, bilen ve bilmeyenlerin, bilgisi olan olmayanların fikir ileri sürmesi düşündürücüdür.
“ Açılım ” Dünya kamu oyuna, basına, siyasetin gündemine oturdu, uzun süredir tartışma konusu. Uzandı Ermenistan sınırına dayandı!
Konu Irak’ın Kuzeyindeki yerel hükümeti ve Kürtleri sevindirmiş, Türkmenleri derin bir düşünceye sevk etmiş. Türkiye’de yükselmekte olan Kürtçülüğün, Kürt kimliğinin yükselmesini daha da yükseltmiş. Bir TV. Kanalında( ATV); gençlerden biri: “ Sizin Atatürkünüz var bizim de Abdullah Öcalan’ımız var “ diyecek kadar bilinçlendirilerek hangi aşamaya geldiklerini gösteriyor, DTP’ nin 3.10 2009, İstiklal Marşı’nın okunmadığı vatan hainin posterlerinin taşındığı mertlikten uzak ve korkak yüzleri maskeli, Genel Kurulunda Ahmet Türk, sayın dediği kişinin elindedir, yolu o açar. Türk Devletini terör estiren vatan haini ile bir tutacak kadar ileri gitmiş. Uzlaşma değil anlaşmaya, barışa çağırmış!
Türkiye’de şu gerçek tam anlamıyla bilinmedi, dile getirilmedi, bilenler kardeşliği bozar, ayrımcılığa sebep oluruz diye yazmadılar, dile getirmediler, TV. Kanallarında bilgi sahibi olmadan , olmayanlar FİKİR VE ÖNERİ de bulunuyorlar. Siyasiler Ahmet Kaya, Saidi Kürdi’yi , Yunus Emre ve Hacı Bektaşi Veli’yi ayni kürsüde dile getirdi Sayın Başbakanım.
1918 yılından önce ve ondan sonra kurdurulan Kürtçü kuruluşlar Milli Mücadeleye engel olmak ve Türk topraklarından pay koparma sevdasına düşenler çıkardıkları iç isyanlar sonucu Musul Vilayetinin kayıp olmasını sebep oldular. Şey Sait isyanını Türk Cumhuriyetini sizinle beraber kurduk diyenler ne bu isyandan ve ne de Koçgiri isyanından bahis etmezler.
Şeyh Sait isyanı Türkmenlerin yalnızlığı ve çile dolu yaşamlarının sebeplerinden başında gelir.
Kürtlerin siyasi isyanlarını, Wilson Prensiplerini, Sevr antlaşmasını tetkik etmediğimiz, okul müfredatlarında yetişen nesillere, Musul’un neden ve niçin terk edildiği anlatılmadı, anlatılmamış. Musul vilayetinin kaybı tartışmalı da olsa Orta Doğu’da KERKÜK MERKEZLİ bugünkü paylaşımın başlangıcı sayılır.
Kürtçülerin sömürgecilere hizmeti ve onların menfaatlerini kendi çıkarları için olsa dahi koruma ve kollamaları, aralıklı da olsa yaşadıkları ülkelerine karşı başkaldırmaları, topraklarında gözü olanlarla bir olup isyan etmeleri, Körfez savaşında olduğu gibi savaşa katılmaları, Irak’ın fiilen bölünmesi Türkiye’yi hayati olarak etkileyen siyasi ve coğrafi bir durumun ortaya çıkmasına neden oldu. Kürtleri, Irak’ta bugün bağımsız bir aşamaya geldiklerini görmekteyiz.
Kısa olarak tarihi seyri takip edersek:
Irak Krallığı, 1920’lerde yapay olarak İngilizler tarafından kuruldu, olmayan bir Irak Milleti yaratılmak istendi, Faysal Kral olarak getirildi. Musul Vilayeti Mondros Mütarekesinden sonra İngilizler tarafından işgal edildi, Türk varlığı Faysal’ın Krallığına referandumda HAYIR dedi ve O günden sonra da hep hışma uğramakta.
1958 yılına kadar aralıklı olarak, Hükümete( Krallığa) karşı çok etkili olmasa da başkaldırılar olur. ( Bekir Sami, Reşit Ali Geylani ve Müslüman Kardeşlerin gösterileri).
Bütün bunlara karşın 1958 yılına kadar genel olarak Kuzeyinden Güneyine kadar üstü örtülüde olsa refah ve emniyet içersinde bir Irak görmekteyiz. Sağlık, Eğitim, dışarıda tahsile gidenlere burs, ev yaptırmak isteyene kredi (AKAR), az da olsa fabrikalar, barajlar Elektrik santraları ve hatırı sayılır bir ordu. Vergi hemen, hemen yok. Turistlik yer, kuzeyde hükümete sadık ağalık sistemi!
Türkmenler Irak’ın kuruluşundan itibaren zaman, zaman baskı gördüler, sürgüne gönderilenlerin sayısı az değildi, ama yene de hükümete karşı bir başkaldırıya girişmediler, girişmek eyleminde bulunmadılar, yasalar çerçevesi içersinde sadece Kültürel haklar dediler, dar ve baskılı bir ortam içersinde Anavatandan, Türkiye’den maddeten uzak, manen bağlı dillerini, görenek ve adetlerini korumaya, analarından öğrendikleri anadilleri Türkçeyi unutmadan Arapça okudular.
1958 yılından önce Kraliyet Hükümetinde “ Petrol “ konusu aralıklı olarak gündeme geliyor, “ Millileştirme” tartışılıyor. Yer, yer gösteriler oluyor.
Bu yıllarda bir nevi sömürgecilerin çıkarlarına hizmeti kolaylaştıran ABD’nin de desteğiyle Bağdat Paktı imzalanmış, Türkiye baş rolde.
Bağdat Paktı bir çok Arap Ülkeleri, başta Mısır( Cemal Abdulnasır) tarafından tepki ile karşılanır. Bu ortam içersinde beklenmedik bir askeri darbe olur Irak’ta hem de Kral Faysalın Türkiye’yi ziyaret edeceği günün gecesinde. 14 Temmuz 1958
Tanınmamış, adı duyulmamış bir General( Albay) Abdulkerim Kasım, çok kanlı bir girişim ile iktidarı ele geçirir, Komünist ve Milliyetçi Araplar sevinir, asıl yararlanan Kürtler olur. Kürt devletinin temelleri bugünkü gelişmelere baktığımızda sanki o günlerde atılmış.
KÜRT AÇILIMININ BAŞLANDIĞI TARİH: 14-TEMMUZ 1958.
Barzani; 10 yıldır sürgünde olan Molla Mustafa Barzani ve Rusya da eğitilmiş adamları Kasım tarafında koşulsuz AF edilir ve Irak’a dönerler.
Yani DAĞDAN OVAYA DAVET EDİLİRLER. Irak Devleti tarafından Kürtlere verilen İLK DEMOKRATİK AÇILIMDIR BU. Anayasada değişiklik yapılır, Arap Kürt KARDEŞLİĞİ, ortak dil ve Kürtlere bazı GENİŞLETİLMİŞ siyasi haklar ve imkanlar sağlanır, hatta kısmı özerklik verilir, Kürdistan tanımı yapılır, Kerkük bu tanımın içine alınmadığı için, bir süre sonra Barzani ektiği fitnenin fesadın ayrımcılığın şerrin IRAK’A karşı başkaldırısı ile yeniden gösterir isyan eder ve sonuç olarak bugünlere gelinecektir.
Türk varlığı ( Türkmen ) dün olduğu gibi bugünde bu ayrışmanın , fitne ve ayrımcılığın, sömürgecilere dayanarak pay kopartmanın karşısında olduğu için, 1959 katliamına uğrar. Baş rolde M. Barzani ve bugün Irak iktidarını paylaşan dönemin silahlıları, Irak Ordusuna karşı gelenler, düşmanla işbirliği içinde olanlar bugün Irak’ta ortak ve baş köşede yer almışlar. Irak’ın Nüfusu 26- 27 Milyon(Tam olarak sayım yapılmamış) Kürtlerin Nüfusu 3.5 – 4 Milyon ama PKK Misali yıllarca terör estiren köy basan asker sivil öldüren Peşmerge sayasında iddia ettikleri ve istedikleri Açılımı açarak haklarını elde ettiler. Doğrudur, ABD, İsrail, İngiliz ile işbirliği içinde olduklarının hizmeti karşılığında olduğunu unutmayalım.
Türk varlığı ( Türkmenler ) Açılımın girdabı içersinde boğulmaya terk edildi, 1991 yılından sonra inanılmaz soy kırıma uğradılar.
1991, yapay olarak yaratılan GÖÇ Türkiye sınırına dayanır, Göç edenlerin içinde Binlerce Türkmen bulunmakta, Türkiye’de sadece Kürtlerin Saddamın kuvvetlerinden kaçtığı Basına yansıtılır, halbuki Altunköprüde Yüzden fazla Türk kurşuna dizilmiştir. Zamanın Siyasi iktidarı “ Turgut Özal” plan gereği, BM’lerden yardım, Türklerin yaşadığı topraklar( Kerkük, Telafer) ilan edilen ve İncirlikten kalkan Uçaklar tarafından korunan Güvenli Bölge, ki bugünkü Yerel Yönetim sınırları olan Bölgeyi Çekiç Güç kuvvetleri tarafından ta 2003 yılına kadar korur. Bölge kalkınır, bütün alt yapısı tamamlanır.
Türk varlığı ( Türkmenler ) 1991 yılındaki adı konulmamış, Kürt Devletinin açılım projesidir denilememiş Açılımdan sonra, Açılımın girdabı içersinde boğulmaya terk edildi. 1991 – 2003 yılları arasında inanılmaz soy kırıma uğradı.
2003 Irak işgalinden sonra, Türkiye’nin Kırmızı Çizgileri çiğnendi, Kürtler Kerkük’ü işgal eder, bütün resmi daireler yağma edilir ve yakılır. Türk varlığının soy kırımıdır bu. Bütün bu gelişmeler Türkiye’nin de içinde bulunduğu açılım planının bir parçasıdır. Büyük Kürdistan ve Ermenistan.
DTP’lerin bugün Türkiye den istediklerini 2003 yılında ABD İşgal kuvvetleri ile bir olup Irak Devletine ortak olan ve Federe bir yönetime kavuşan Kürtlerin isteklerinin aynisini. Yıllar önce yazmıştım konu geri kalmışlık, işsizlik değil. Sayın 9.Cumhurbaşkanının da , 9 Ekim 2009 tarihinde Sayın Sabahattin Önkibar’a söyledikleri gibi; “ Ne verilirse versinler DTP ya da PKK’ nın tatmin edilmesi mümkün olmayacaktır” demişler.
Ne verilirse verilsin, Kürtler Kerkük ve Mersini istiyorlar. Biri Yer altı kaynağı, diğeri Denizlere çıkış.
Bunlar Türkiye İran Suriye ve Irak Kürtlerinin birleşmesini istiyorlar. Taviz verildikçe, açılım açıldıkça, Türk varlığı sıkıntıya girdikçe, Türkmen varlığı bugünkü Türkiye politikası karşısında parçalara bölünüp zor durumlara düştükçe, doymayacaklar, hayal ettikleri Dört devlet içinde yaşayanları birleştirmeden, her vesile, ellerine düşen her fırsatta “ Hodri Meydan” diyecekler. Peşmerge= PKK ve Barzani= Talabani onlarda Eşittir Abdulla Öcalan, bir Kürt Kedisini Türk’e teslim etmeyen sözde kardeşlerimiz.
Unuttukları çok önemli bir konu var, Türkiye Türklerindir ve BU TÜRK TOPRAKLARI ÜZERİNDE TÜRK MİLLETİ VAR. Irakta ne dün ve nede bugün BİR IRAK MİLLETİ OLMADI. İngilizler yaratmak istedi, yapay olarak Millet yaratılmaz. Ayna, AYNAYA bakıp gerçekleri görmeli.
Açılım seyrini takip edersek:
Açılımı açan başlatan Kasım rejimine karşı kısa süre sonra bugün olduğu gibi Kürtler yani M. Barzani Kerkük’ü ister, Kerkük verilmez ve yeniden Arap Kürt çatışması başlar, dağlara çekilirler, yol keserler, karakol basarlar, pusu kurup masum insanlar öldürürler.
Kürtlere Irak Devleti her şeyi vermiş, onların isteği Merkezi Hükümete ortaklık, bölgemiz dedikleri, Kerkük’ü de içine alan, yani Petrol ve yer altı kaynaklarını içeren bölgelerde tam özgürlük, kendi bayrakları, hükümetlerini istiyorlardı. DTP TÜRK Milletinin sabrını zorlayarak ayni şeyleri istiyor ve meydan okuyor.
Irak ta Kürtlere Kasım ile başlayan, Saddam ile devam eden AÇILIM, Irak’ın parçalanmasına sebep oldu ve Irak’ın Kuzeyinde Türkiye’yi ciddi şekilde tehdit eden ismi ilan edilmemiş bir devlet yaratıldı.
Türkiye bu konuda Dört şey yaptı:
1. Türkmen varlığını tam anlamıyla değerlendiremedi, Türk milli çıkarlarımız ve Türkiye’nin güvenlik toprağı olan Türkmeneli topraklarını ve üzerinde yaşayan Türklerin Milli kimlikleri adete görmezden gelindi, bugünkü çalkantılı durum için onları hazırlayamadı. Veya hazırlamaktan kaçınıldı. Türkmenleri manevi bakımından tanımayan, bilgisi olmayan kişiler tarafından sadece MADDEYE dayanarak Türk varlığına bakıldı. Madde maddeyi getirdi ve madde Milli menfaatlerin üzerine çıktı.
2. Irak’ın Kuzeyine ve bölgede gelişen siyasi değişikliklere dar bir delikten yalnız PKK gözlüğü ile bakıldı. Barzani ve Talabani köşke davet edildi, kırmızı pasaport verildi Siyasi Kürtçülerin dış dünyayla bağlantıları sağlandı. Halbuki Peşmerge ile PKK arasında farkın olmadığı gibi, Talabani, Barzani ve Abdulla Öcalan arasında da farkın olmadığını bilinmesi gerekirdi. Hepsi bağımsız devlet istiyorlardı, buna engel olan Türk VARLIĞINI, ya ortadan silmek veya zayıf düşürmek ile mümkündü. Türkün olan Türk vatanı ve onun şanlı Ordusu, Irak’ın Kuzeyinde Toprak bütünlüğü isteyen Türkmen varlığı.
3. Bölücü Kürtlerin ilk isyanlarına üç beş çapulcu diyerek adete Türk milleti ile alay edildi, daha sonra Federasyon , Anadolu Cumhuriyeti gibi tartışılır konular dile getirildi ve Şanlı Ordumuzu “ ŞORTLA” selamladı Merhum Turgut Özal. Türkmenler Güvenli Bölge dışında bırakıldı.
4. Bir Mart Tezkeresi hala tartışma konusu da olsa dahi reddi Türkmen varlığını Şanlı Ordumun nefesinden uzak, PK’nın Kuzey Irakta yerleşmesi ve Bölgesel yapılanmanın hızını artırdı.
Açılım açılmış, AB’nin yolu Kürt Realitesi ve Anayasal Vatandaşlık, demokratik açılım ile Diyarbakır dan geçirilmiş. İyi şeyler arkasındanda Tarihi fırsat doğmuş sonunda “ Milli Birlik” Projesinde karar kılınmış.
Açılım Milli Bölünme Projesine dönüştü.
Büyüklerimizin Diyarbakır veya Van Lice gibi Türk vatanı ve toprağı olan yerlere ziyaretleri esnasında ELİ SİLAHLI hainler ve TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MİCLİSİNDE YEMİNLİ sözüm ona Milletvekillerinin kışkırtmaları ve korkutmaları ile Kepenekler indiriliyor, İstanbul, Mersin, Bursa, İzmir de Milli servet yok ediliyor. Görenler İstanbul’un düşman işgaline uğradığını sanır.
Evet Türk toprakları Düşman işgaline AÇILMIŞ, Türk Milletine kin, nefret duyanlar İktidarın Tarihten ders almayarak, açılım denilen açmazın Türk Milli Birliğine değil Türk Milletini parçalara böldüğünü görmeyenler bilmelidir ki nasıl ki Kerkük ne dün ve nede bugün ayrılıkçı, bölücü nifak ve fitne eken Kürtlere verilmedi, verilmeyeceği gibi, bu açılımda olsa, olsa ancak Vatanımızı, Türk Milletini sıkıntıya sokar.
ULU ÖNDERİN kurduğu Cumhuriyetimizin kuruluşunda da isyanlar eksik olmadı. Hale zihinlerine yerleştirilenler devam ediyor, Kerkük’ü yaktılar yağma ettiler ve ondan sonra Kerkük bizimdir diyorlar, ne oldu kursaklarında kaldı.
Tanrım Şanlı Ordumun GÖZÜNÜ NEFESİNİ ANAVATANIMDAN Türk Dünyasından, Türkmenler’den eksik etmesin.
Bir yanıt yazın