Arslan BULUT
Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, Azerbaycan illerinden geri çekilmeyi değil, Karabağ’ı Ermenistan’a bağlayacak bir “güvenlik koridoru” oluşturmayı müzakere ettiklerini savundu ve “Aliyev yanlış konuşuyor. Toprak iadesi meselesini ne zaman ve nerede görüştüğümüzü söylesin” dedi.
Türkiye’nin, 10 Ekimde imzalanan protokolleri onaylamaması durumunda, “gereken adımları atacaklarını” kaydeden Sarkisyan, “Şu anda top Türkiye’de. Olayların gelişmesini beklemek için de yeterli sabrımız var” dedi.
Tayyip Erdoğan, “Ermenistan, işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmedikçe TBMM, protokolü onaylamaz” diye durumu idare ediyor. Peki şimdi “Top Türkiye’de” denildiğine göre, Erdoğan’dan nasıl bir adım atılması bekleniyor?
Elbette Ermenistan sınırını açması isteniyor. Hem de yıl sonuna kadar. Aksi halde, 24 Nisan’a kadar ABD Kongresi’ne sunulacak yeni Ermeni soykırım tasarısı koz olarak kullanılacak!
Gerçek durum ise biraz karışık! Sarkisyan da kendi halkına doğru bilgi vermiyor.
* * *
Gülseren Aytaş hatırlatıyor:
* Mayıs 2009’da çıkan “ABD’li Diplomatın Karabağ Bombası” başlıklı habere göre ABD’li diplomat Bryza, “Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev’in Azeri halkını zor bir uzlaşmaya hazırlamaya çalıştığını, Karabağ’ın çevresindeki toprakların Azerbaycan’a verileceğini, Karabağ’ın ise yeni bir statüye kavuşacağını” söylemiştir. (13 Mayıs 2009, Milliyet, Cenk Başlamış’ın haberi.)
* Protokollerin açıklanmasından sonra çıkan haberler de bu sözleri teyid etmektedir: Bulunan ara çözüme göre Ermeniler, Karabağ çevresindeki Azeri kasabalarından çekilecek, Karabağ ve Ermenistan bir koridorla bağlanacak, siyasi statü konusu zamana bırakılacaktır. (3 Eylül 2009, Milliyet, Cenk Başlamış’ın haberi.)
* Yine başka bir habere göre, Aliyev hem Rusya hem de ABD ile yaptığı görüşmelerde Karabağ bölgesine geniş otonomi hakkı tanınmasını önermiştir. (4 Eylül 2009, Hürriyet, Nerdun Hacıoğlu’nun haberi.)
* Güneri Civaoğlu ise 31 Ağustos Protokollerinin çok farklı bir boyutunu göstermiş, “uluslararası petrol lobisi”nden edindiği izlenimleri özetle şöyle anlatmıştır: “Azerbaycan üzerinden gelen enerji Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattında taşınıyor. Rusya son zamanlarda Gürcistan’ı kendi nüfuz alanına dahil etmek planında mesafe aldı. ABD ve AB, bu nedenle tedirgin. Oysa… Türkiye- Ermenistan ilişkileri düzelirse, Azerbaycan ve Kazakistan enerji nakli Gürcistan’a gerek kalmaksızın doğrudan doğruya Ermenistan üzerinden gerçekleşebilir. Türkiye’ye varışı Rusya ipoteği altında olmaz. Dikkat ediniz, Ermenistan açılım planına Azerbaycan’dan resmi olarak sert tavır konulmadı.”
* Güneri Civaoğlu, Azerbaycan’ın Türkiye’ye enerji akışında frene basması halinde Rusya’nın Türkiye’ye enerji garantisi verdiği şeklindeki fısıltıyı da aktarmış ve uluslararası petrol lobisine bunun sebebini sormuştur: “Bu soruma ‘çok karışık işler bunlar’ cevabını aldım. ’Devler pazarlığı’belki de… ’Al Ermenistan’ı, bırak Gürcistan’ı’mı?” (3 Eylül 2009, Milliyet)
* * *
Aytaş devam ediyor:
Atatürk, “Ermeni meselesi denilen ve dünya kapitalistlerinin iktisadî yararlarına göre çözülmek istenen mesele, Kars antlaşması ile en doğru şekilde çözüme ulaştırılmış oldu.” demiştir. Atatürk’ün “dünya kapitalistlerinin iktisadî yararları” tespitinin ne kadar haklı olduğu böylece gözler önüne serilmiştir.
Böylece “devler pazarlığında” Türkiye’nin payına soykırım sanığı sandalyesi, Azerbaycan’ın payına ise Karabağ’dan vazgeçmek düşmüştür. İki kardeş ülkenin ilişkilerinin zedelenmesi de cabasıdır.
Bir yanıt yazın