Bu gece televizyonu ve evdeki bütün ışıkları kapatacağım..
Tarihî, coğrafî, kültürel ve ille de millî yalnızlığımı tek başına yaşayacağım, olanca ağırlığı ile tek başına sırtlamaya çalışacağım….
“Irkımın izmihlâli”nin; artık hiçbir perdenin arkasına saklanamayan üzüntüsüyle yüreğimi dağlayacağım.
“Ebediyyen sana yok..” ile başlayan o mısraın yazılışından bu yana kaç yıl geçti?
Ama fonda mutlaka bir de “mahnı” olmalı..
Digital-elektronik bütün nevzuhur icatları bir kenara itip dededen kalma o eski, o kırık dökük “His Masters Voice” gramafonu çatıdan indirip..
Tozlarını alıp…
O eski taş plâğı tekrar koyacağım..
Birkaç devir cızırtıdan sonra derinden “Sarı Gelin” başlayacak…
Bin yıllık, onbin yıllık, yirmi bin yıllık Azerî türküsü… Bestecisi Bülbül.., Polat Bülbüloğlu’nun babası..
Bakü’de dinlemiştim, Kars’ta dinlemiştim..
Tarihi, coğrafyayı ve kültürü dinlemiştim..
Azerin’den dinlemiştim..
Halbuki egosu Roma’nın bile önüne geçen o İtalyan saçlı, İtalyan bakışlı çakma “İmparatore”nin tahttan zoraki feragatini anlatan çekilmez dizinin finali vardı televizyonda bu akşam.. Ama olsun..
Sarı Gelin’i dinlerken, bir taraftan da…
ARAS’ın suyunu bir bardağa koyup…
Yudum yudum içeceğim..
“İçeceğim Aras seni”..
Başka yolu yok bunun… 14/10/09
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ
Bir yanıt yazın