“Kürtler Çanakkale Savaşı’nda yoktu haddini bilsinler”, “Yan yana savaştığımız yalandır” , “Kurtuluş savaşında yoktunuz” bu sözleri katıldığı her programda söylüyor Pamukoğlu.
Çanakkale’de Kürt kökenli vatandaşlarımız savaşmadı ise Pamukoğlu mu savaştı? Ya da şehitlikte yatan Kürt kökenli şehitlerimiz gerçek değil mi?
Bu yaklaşım Kürt açılımı kadar incitici ve gerçeklikten uzaktır.
“Bilen var bilmeyen var, öğrendiklerimiz, bizlere söyletilenler yanlış, rakamlarla bunlar ortada” diyerek ispat etmeye çalıştıkça, Kürt kökenli vatanlarımızı dışladığının farkında değil.
“Kürt halkımızın PKK ile ilgisi yok”, “İmralı’da yatan terörist başı Koruculardan korkar nedeni de Korucuların Kürt olması” derken kendi söylemleri ile çelişiyor Pamukoğlu.
Açıklamaları ile halkı kin ve düşmanlığa sevk ediyor. Ve söylemleri ile bölücülük yapıyor.
TCK’ nın 76, 216 ve 302. Maddelerine göre de suç işliyor.
(…)
Madde 76 –
(1) Bir plânın icrası suretiyle, millî, etnik, ırkî veya dinî bir grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur:
a) Kasten öldürme.
b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme.
c) Grubun, tamamen veya kısmen yok edilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması.
d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması.
e) Gruba ait çocukların bir başka gruba zorla nakledilmesi.
(2) Soykırım suçu failine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir. Ancak, soykırım kapsamında işlenen kasten öldürme ve kasten yaralama suçları açısından, belirlenen mağdur sayısınca gerçek içtima hükümleri uygulanır.
(3) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.
(4) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.
Madde 216 –
(1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak
Madde 302 –
(1) Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymak, Devletin birliğini bozmak, Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmak, Devletin bağımsızlığını zayıflatmak amacına yönelik elverişli bir fiil işleyen kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.
(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
(3) Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(…)
Türkiye vatanına sahip çık sloganları, ellerinde pankartları ile Kadıköy meydanında yürüyen Hak ve Eşitlik Partisi destekçileri de Pamukoğlu gibi düşünmüyorlardır umarım.
Bu ülkede yıllardır çeşitli etnik kökenli Türk vatandaşlarımız ile birlikte yaşarken, sözde Kürt sorunu çözümü için atılan açılım adımlarına inat, karşı olmak için Kürt vatandaşlarımızı karşısına almak karşılığında hesap edilen nedir bilmek isterim.
Kürt açılımı ile T.C. Anayasasına aykırı davranıldığını daha öncede belirtmiştim. “Madem aykırılık durumu söz konusu; o halde Anayasa değişikliğine gideriz” yaklaşımı da devletimizin yapısına ve kazanımlarımıza zarar verecektir.
Yapboz değil ki işine gelen değiştirsin, silsin, çıkarsın eklesin.
(…)
I. Devletin şekli
MADDE 1.– Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
II. Cumhuriyetin nitelikleri
MADDE 2.– Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti
MADDE 3.– Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.
(…)
Kürt açılımı veya Ermeni açılımı, her iki açılımda temel ilkelerimize ve bütünlüğümüze zarar vereceği inancını halen koruyorum.
Pamukoğlu’ nun açıklamaları ise bu ortamdan nemalanmak istemesinin açıkça kanıtı.
Adalet ve Kalkınma Partisi açılıyor, Pamukoğlu Kürt kökenli Türk vatandaşlarımızı karşısına alıyor.
Birileri yanına, birileri karşısına alırken, halk kendi yağında kavrulmaya devam ediyor.
Bölge halkı eğitimden uzak, sosyal haklardan yoksun kaldı bugüne kadar. Orada yaşayan çocuklarında hayalleri var, kadınlarının özlemleri, erkeklerinin hasretleri var.
Bölgeyi kalkındırmak, PKK terörünün kucağından almak, töre cinayetlerini durdurmak yerine sadece yargılamak, dışlamak körü körüne çözüm sözleri sarf etmek şimdiye kadar ne kazandırmış ki, bundan sonra kazandırsın. Lafla peynir gemisi yürüseydi farelerin peynir cenneti olurdu.
Osman Pamukoğlu yaptığı açıklamalar ile partisine desteğin artmasını bekliyor. Herkes kendi çıkarı doğrultusunda tutturmuş bir türkü her dem onu söylüyor.
Pamukoğlu Kurtuluş savaşında Kürtlerin olmadığını söylerken; Hakkâri Yüksekovalı Zeydan aşiretinin, Aşiret Reisi Rahmetli Nimet Ağa’nın en az 250 silahlı atlı ile Kurtuluş savaşına katıldığını unutmuş olabilir mi? Nimet ağa Kürt kökenli olup bu ülkenin bütünlüğüne inanmıştır. Eğer bu aile ülkenin bütünlüğü için savaşmış olmasaydı; Atatürk döneminde çıkartılan yasa ile ödüllendirilip askerlikten muaf tutulmazdı. Ve daha birçok Kürt kökenli vatandaşların söylediği gibi; Çanakkale’de omuz omuza çarpışmaktan, vatanımızı düşmanlardan kurtarmaktan onur duyduk sözlerini duymazdan gelmeyelim.
Ülkemizin bütünlüğünü, birlik ve beraberliğini bozacak nitelikte açıklamaları Cumhuriyet Savcıları da mutlaka değerlendirecektir.
Yeni girişimleri, yeni oluşumları destekleyelim elbette… Ancak bunu yaparken bir yerleri yıkıp ve yıkıntı üstünden hareket etmeyelim.
Artık, birlik ve beraberlikle Türk ulusunu yüceltmeye yükseltmeye odaklanalım.
Nuran.Talay@politikadergisi.com