Arslan BULUT
Tayyip Erdoğan, ABD dönüşü yaptığı açıklamada, Anayasa değişikliğinin bu dönem mümkün olmadığını, etnik meselelere yoğunlaşacaklarını söylemişti, dün de “ulusa sesleniş” konuşması yaptı.
Sahi hangi ulusa seslendi acaba? Devamlı etnik unsurları saya saya, ortada ulus bilinci mi bıraktı?
Erdoğan, “Bu açılımdan maksadımız, belli bir konuyu değil, bu ülkenin insanlarının zihinlerinde ve vicdanlarında yer eden ne kadar meselemiz, sorun alanlarımız varsa hepsini tartışmaya açmak, bir ortak kanaate ulaşmak ve bunların her biri için çare neyse bulup hayata geçirmektir. Bu süreçte herkes içindekini samimiyetle söylemeli; bugüne kadar söylenmemiş, söylenememiş olanlar da açıkça, korkusuzca dile getirilmeli ki, ortak bir yol bulunsun, o yola da bir daha gölgeler düşmesin” dedi!
Mesela, Bursaspor-Diyarbakırspor maçındaki gibi mi?
O maçta, bazı insanlar bilinçaltlarında ne varsa dışarı vurdu! Zaten fanatik futbol taraftarı olan insanlar, aniden fanatizmlerini siyasete yansıttı ve insafsızca Diyarbakırspor’a, taraftarlarına ve dolayısıyla bütün Diyarbakırlılara “PKK dışarı” diye bağırdı. Erman Toroğlu’nun bizzat tespit ettiği gibi Diyarbakır heyetinden birisi de “Ermenistan sizi yenecek” diye seslendi!
İşte eseriniz Tayyip Bey!
Futbol fanatizmini bir hastalık olarak görürüm. Fanatikler, bir futbol takımının kimliği ile bütünleşip çoğu psikopat olan kışkırtıcılardan da etkilenerek, kişisel ezikliklerini telafi hatta tedavi etmeye çalıştıklarının farkında bile değildir. Ama kusur onların değildir, çünkü onlar, böyle bir ortam içinde doğuyor, büyüyor ve gelişiyor.
Psikanaliz, belki bir kişinin tedavisinde işe yarar. Ancak toplumsal psikanaliz yapmaya kalkışırsanız, herkes içindeki kini, nefreti alenen ortaya dökmeye başlarsa, bunun altından değil Tayyip Erdoğan, 70 milyon psikiyatri uzmanı bile kalkamaz!
Zaten Türkiye, üzerinde devamlı psikolojik operasyonlar uygulanan bir ülkedir. Operasyonlar, artık alenen “uzaktan kumandalı” olarak sürdürülüyor. Dizi filmlerdeki konulardan tartışma programlarına kadar, kamuoyu hep kişiliği parçalanmış zihniyetlerin egemen olduğu bir etnik ittifak tarafından yönlendiriliyor. Bu etnik ittifak içinde sadece Türkiye’nin birliğini savunanlara yer yoktur!
Ekonomisi bütün ağırlıkları ile yabancılara teslim edilmiş, siyaseti ABD ve AB tarafından yönlendirilen bu ülkede sabahtan gece yarısına kadar televizyonlarda Türk kimliğine, Türk tarihine, Atatürk gibi milletin sembolü olmuş şahsiyetlere hakaretler edilir; bir fikri direniş ortaya koymaya çalışanlar, devlet mekanizması tarafından, Amerikan Gladiosu’nun işlediği bilinen cinayetlere ortak olmakla suçlanır ve bu suretle etkisiz bırakılırken kim, neyi, nerede, kiminle tartışacak?
Türkiye’nin etnik sorunlarını tartıştıracaksınız ama milli birlikten söz eden herkese, terörle eş anlamlı hale getirdiğiniz o kutsal kelimeyi de kirleterek “Ergenekoncu” diyeceksiniz!
Bir taraftan milliyetçiliği karalayacak, diğer taraftan küresel sermayenin emirlerini harfiyen yerine getireceksiniz. İtiraz eden herkese hakaret edeceksiniz. Üstelik bütün bunları yaparken Allah’tan vekâlet almışçasına, dinin sahibi kendinizmiş gibi “Dindar Cumhurbaşkanı” gibi söylemlerle, geniş halk kitlelerini kandırarak eylemlerinize devam edeceksiniz.
Sonra da böyle sağlıksız bir ortamda, Türkiye Cumhuriyeti’ni bir etnik tartışmaya sürükleyecek; Allah korusun, bir etnik mezarlığa çevireceksiniz!
Türk Milleti, dualı millettir! Bu dönemi de atlatacaktır. Fakat, bundan sonra başına geçireceği adamların vicdanlarındaki ve kanlarındaki cevheri asliye herhalde dikkat edecektir!
Bir yanıt yazın