Bugüne kadar yazmak istemediğim bir konuyu ele almak zorunda kalsam da, yaşadığım sıkıntı ne Münevver’in yaşadıklarını ne de ailesinin üzüntüsünü geçebilir. Acımasızca bir cinayete kurban gitti Münevver. Yaşama hakkını elinden alan gözlerine sevgiyle bakan kişi…
Âşık olduğu erkek arkadaşı tarafından böylesi katledilmek kimin aklına gelirdi ki? Cinayetin üzerinden 197 gün sonra yakalanan Cem Garipoğlu pişman olduğunu söylüyor.
Çocuk pişmanmış…
Çocuk üzülüyormuş…
Çocuk kendine kızıyormuş…
Çocuk kıskançmış…
Çocuk şöyleymiş, böylemişş…
Çocuk hitabını özellikle kullanıyorum, çünkü Cem Garipoğlu acımasızca, sevgilisinin bedenini parçalara ayıracak kadar vahşice bir cinayeti işlerken büyüktü de sonra mı küçüldü.
Çocuk adı üstünde; masumiyetin, dürüstlüğün, çıkarsız hesapsız tüm saflığın sembolüdür.
Avukatı çocuk hitabını özellikle kullanarak olayın vahşetini hafifletmeye çalışıyor.
“Kız sevgilisinin yanında başka erkeğe mesaj çekmiş, adam namusunu temizlemiş” bu kanı halk tarafından benimsenirse, olayın şekli namus cinayeti ile geçiştirilebilir düşüncesi hâkim olmalı ki, sürekli bu konu servis ediliyor.
Madem çocuk, namus davası ile ne işi var?
Çocuk değilse, çocuk mahkemesinde ne işi var?
Dile kolay 197 gün, kim, kimler bilmediği bir noktada neden sakladı?
Neden teslim olmadı, hepsi bir muamma…
Türk Ceza Yasasında;
Kasten Öldürme;
Madde 81- Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. (Ağır Ceza)
Madde 82- Kasten öldürme suçunun;
a)Tasarlayarak
b)Canavarca hisle veya eziyet çektirerek
c)Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle,
d)Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı,
e)Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f)Gebe olduğu bilinen kadına karşı,
g)Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
h)Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak “ya da yakalanmamak” amacıyla,
i)Bir suçu işleyememekten duyduğu infialle,
j)Kan gütme saikı ile
k)Töre saikıyla,
İşlenmesi halinde kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. (Ağır Ceza)
Bu maddelere göre Cem Garipoğlu’un TCK 82. Maddenin a,b,e,h maddelerinden yargılanması gerekir.
Ancak yaşı nedeni ile kazanımları, alacağı cezayı hafifletecektir.
Yaş Küçüklüğü;
Madde 31 –
1)Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında ceza kovuşturması yapılamaz, ancak çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanır.
2)Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması halinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
3)Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde Oniki yıldan Onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu halde her fiil için verilecek hapis cezası on iki yıldan fazla olamaz.
Cem Garipoğlu onsekiz yaşını doldurmamış…
29.10.1991 Adana Doğumlu (T.C. Vatandaşlık numarası: 14563205208)
TCK.nın 82. maddesinin a, b, e ve h maddelerinde belirtilen fiillerden yargılanacak olsa da yaşı itibariyle On iki yıl ile On beş yıl ceza alacaktır.
Bir diğer hafifletici neden olarak da “akıl sağlığının yerinde olmadığı” iddiasının ortaya atılması ihtimalidir.
TCK nın 32. maddesinde Akıl Hastalığı düzenlenmiştir.
Şöyle ki;
1)Akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilemez. Ancak bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.
2)Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi beş yıl… Diğer hallerde verilecek ceza altıda birden (1/6 ) fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza süresi aynı olmak koşuluyla kısmen veya tamamen akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.
Cem Garipoğlu’unu, savunmalarında “psikolojik sorunlarının olduğunu ve akli melekelerinin tam yerinde olmadığını” öne sürüp Aklı Hastalığı yönünden rapor alınması istenebilir. Yaşı nedeni alacağı ceza 12 – 15 yıl olduğuna göre akıl sağlığı bozuk olduğundan cezası “1/6 oranından fazla olmamak kaydı ile indirilebilecektir”. Bu da demektir ki alacağı ceza 12/6 = 2 Yıl olabilir.
Akıl sağlığının yerinde olmadığı yönünde rapor alınması ihtimali olsa da; böylesi bir raporun adaleti yanıltmak, sahte belge veya yanıltıcı belge kullanmaktan öteye gitmeyeceği açıktır.
Cem Garipoğlu, 29 Ekim 1991 tarihinde doğmuş, 18 yaşını tam olarak 29 Ekim 2009 tarihinde doldurmuş olacak.
Münevver Karabulut ile aynı yaşta olan hatta 07.03.1991 olduğuna göre Münevver Cem’den büyük.
Münevver Lise öğrenciyken, yaşıtı Cem Garipoğlu; Fabrikaları, İşyerleri, Evleri arabaları paraları varken kısacası durumları çok iyiyken 27 Aralık 2006 yılında yani henüz 15 yaşındayken işe başlamış.
|
||||||||||||||||
|
||||||||||||||||
Özetle; 2006 yılında 5 İş günü,2007 yılında 360 iş günü,2008 yılında 360 iş günü,2009 yılında ise 62 iş günü 1.046,76 Sigorta Matrahı üzerinden, aylık prim ödenmiş. Yani Cem Garipoğlu 27 Aralık 2006 yılından 02.03.2009 tarihine kadar aktif olarak İstanbul’da bulunan bir şirketin bünyesinde sigortalı olarak çalışmıştır.
ADI SOYADI | İŞYERİ NO/ HİZMET TURU |
İL / ŞUBE | DÖNEM/AY | BELGE KODU/TÜRÜ | İŞE GİRİŞ TARİHİ | GÜN | KAZANÇ | İŞTEN ÇIKIŞ TARİHİ |
||||||||
CEM GARİPOĞLU | 1034688 | 34/09 | 2009/3 | 01A | 2 | 69,78 | 02/03 | |||||||||
Vahşi Cinayet 03.03.2009 tarihinde yani (işten ayrıldığı) 02.03.2009 tarihinin ertesi günü işlenmiş.
Akli dengesi bozuk birini 2,5 yıla yakın hiçbir işveren çalıştırmayacağına göre bu durumda böylesi rapor alınma ihtimali orda tadan kalkmaktadır.
Cem Garipoğlu’unu 197 gün saklayıp, yemek veren karakaşına kara gözüne yapmış olabilir mi?
Anne yurtdışında saklanıyor, Baba hapiste… Ve tanımadığı bir kişi bir bağ evinde saklıyor. Sonrada adalete teslim eden aile oluyor.
Biraz kafam karıştı burada… Tek adam imajı ile hem ailesini hem
de kendisini kurtarma peşinde olabilir mi?
Yardım edenler var mıydı, varsa TCK’ nın;
Madde 39 –
1)Suçun işlenmesine yardım eden kişiye işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde onbeş yıldan yirmi yıla, müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde o yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde cezanın yarısı indirilir. Ancak bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
2) Aşağıdaki hallerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur
a- Suçu işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek
b- Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak
c- Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak… Maddelerinden yargılanmaları gerekir.
Teslim olduktan sonra cocuk mahkemesince yargılanacağı açıklanan Garipoğlu’nun cinayet günü hakkında söyledikleri de tutarsız ve ezbere dayalı. “olayın satanizmle ilgisi yok!” açıklamasına da, sevinmek mi lazım?
Anne kan lekesini kusmuk zannederek temizler. Baba iştedir, anne hep 19:00, 20:00 saatleri arasında biri 13, diğeri 3 yaşında kızları ile komşu gezmesindedir, abi yurtdışında okumaktadır.
Bir anlık kıskançlık olsa testere bulmak için mağaza mağaza dolaşır mıydı?
Bir insanın yaşam hakkını elinden almaya düşünecek kadar olgun, cinnet geçirdiği halde öldürdüğü sevgilisini bavula sığmayacağını düşündüğü için soğukkanlılığını koruyarak parçalara ayırıp kafası gitar çantasında, bedeni bavulda çöpe attıktan sonra Akmerkez’de dolaşacak kadar kendinde…
Sevgilisi kanlar içinde yatarken veya keserken cinnetin etkisi bu denli uzun sürebilir mi? Hiç mi midesi bulanıp kusmadı mı, yada fenalık geçirmedi mi, kanların üstünü örtmeyi nasıl aklına akılına getirebildi?
İki kimliğe sahip Cem Garipoğlu ister 29.01.1990 ister 29.10.1991 doğumlu olsun, soğukkanlı bir şekilde cinayeti işlemesini haklı kılmaz.
Cinayeti öğrenen babasının kendi kurtaracağını beklerken bulunduğu yerden götürülmesi, zaten muamma. Ancak babanın oğlunu, polise teslim etmemesi ayrı muamma.
197 gün normal hayattan uzak sakallarını kesecek olanak bulamamışken saçlarının kısa kalması da, saçlarının vitamin eksiliğinden değildir herhalde?
Cem’in Avukatı “Yakalanırken sucuk-ekmek istediği, hapse girdiğinde o gece sabahlara kadar ağladığı, Münevver’i aslında çok sevdiğini, o değil ben ölseydim keşke dediğini, koğuşunda bir eşcinselle birlikte kaldığını” söylüyor ve sorulması gereken soruları sormak yerine durmayı yeğliyor. Bunun adı “Ajitasyon” ve “görevi ihmal”.
Adli tıp raporuna göre birden fazla bıçak kullanıldığı yönünde bilgi var, bıçaklar nerede? Bıçakları yok ederken, testere neden yok edilmedi gibi sorular cevaplarını bekliyor.
Babanın yazdığı mektuba gelince, bir gün önce vekâlet verdiği avukata ‘Bunu oğluma ver’ diyor. Bu durumda avukatı Cem’in nerede olduğu biliyordu.
Ya da Avukat Aytekin Kaya, babasının ‘Cem teslim olsun. Teslim olmazsa, itiraz ederse bu mektubu ver’ dediğini söylerken de yine yerini bildiği ortaya çıkmıyor mu?
Yaşanılan bu olayda cevaplarını bekleyen sorular bir hayli fazla.
Garipoğlu ailesi kimdir?
Ermeni kökenli olmaları, Ermenistan’da yakalanması bu olayın bu kadar uzun sürmesinde bir engel midir? Veya vahşice öldürülen genç kız bir tehdit midir?
Halk arasında yaygın bir görüş vardır “paran varsa, gücün varsa senden iyisi yok mantığı”
Masumlaştırma çabaları bu kanının kanıtı mı yoksa vahşice işlenen cinayetin maskesi mi?
Bir yanıt yazın